sensizim şimdi
Sensizim şimdi;
İçimde terkedilmiş bir çocuk hüznü. Ne desem boş, tarifi yok yüreğimdeki acının. Öyle ki acılar bile acıyor yüreğimin acınası haline. Ne konuşup içimi dökebiliyorum ne de susturabiliyorum içimdeki sensizliği, sensizliğindeki seni...
Hasret hastasıyım şu günlerde, yeyip içemiyorum, boğazımda bir düğüm, yutkunamıyorum. Boğazımdan su bile geçmedi kaç gündür. Sahi sen yoksun, ben sensizim ve hâlâ hayattayım öyle mi? Kaç gündür...
Elim kolum kalkmıyor, bitkinim, yorgunum. Sanki gidişinle kırılan sadece kalbim ya da gururum değil. Bütün kemiklerim sızlıyor ve dahi yüreğim sızlıyor hasretin ayazından. İçim boşaldı, kanım çekildi sanki damarlarımdan. Hani canım dediğim çekildi ya hayatımdan...
Yok, dedim ya tarifi yok bu halimin. Bu yaptığın hiçbir lügate, hiçbir dile, hiçbir dine, hatta HİÇLİĞE bile sığmıyor. Ve artık bu acı içime de sığmıyor.
Bir haykırsam diyorum. Bağırsam, çağırsam, delirsem, çıldırsam. Mademki kaybettim kendimi yitirip seni; yitirsem akılımı diyorum, unutsam seni. Ya da bir off çeksem diyorum. En uzun "off"lara bile sığmıyor sensizliğin acısı.
Bazen tutamıyorum kendimi;
’Allahım, Allahım..." diyorum, susuyorum. Korkuyorum tutar diye ahım. Sana bir şey olur diye korkuyorum hâlâ ben. Ah benim en büyük eyvahım...
En hüzünlü türkülere mübtelayım şimdilerde. Ve seni bırakmak için yeni tiryakilikler edindim. Peşpeşe yakıyorum sigaraları, kim bilir belki içimdeki seni zehirlemek istiyorum, belki de sensizlik zehrinin acısını başka bir zehirle bastırmak. Çünkü sensizlik çok yakıyor canımı. Hasretin acısını unutturacak belki yeni bir acı diye yakıyorum canımı. Canımın taa içi ya senin de canın yanarsa..
Gece bitiyor, öksürük başlıyor sabaha karşı. Aklıma eski türk filmleri geliyor birden. Öksürürken elimi ağzıma kapatıyorum, sesim çıkmasın diye... Avcumun içine bakmaya korkuyorum.
Ya öksürdüğümde gelen kan değil de içimdeki ’SEN’sen diye...