YABANCI,BİRİ,ÖĞRETMEN!
Küçük bir çocuk! Henüz çizgi filmlerden etkilenen evde hiç durmayıp koltuktan koltuğa zıplayan,istekleri gerçekleşmeyince hemen ağlayan küçük bir çocuk.Annesinden
ve oyuncaklarından ayrılmanın ne anlama geldiğini henüz öğrenememiş ya da kırk tane yaşıtını daha önce hiç bir arada görmemiş...
Ne yapar bu çocuk?Sorunlarla nasıl başeder?Daha
da önemlisi ne hisseder?Gözü korkar ilk başta.Gözünden akan yaşlar anlatır duyduğu yabancılığı.Korkar.Yanında ne
annesi vardır ne de en sevdiği oyuncağı.
Derken sınıfa biri girer.Sınıfa giren henüz "BİRİ"-
dir onun için.Farklı biri,yabancı biri.En azından daha önce hiç görmediği biri.3-4 gün bu yabancıyı tanımaya çalışır.
Bütün olanları anlamaya çalışır.O küçücük beyninde koskocaman ve masum bir dünya kurulur.Ama yinede gözleri dolar "anne" denildiğinde.
Günler geçtikçe evdeki en sevdiği oyuncağını daha az hatırlar ya da tam o anda televizyonda en sevdiği çizgi film vardır.Ama artık hayatında o çizgi filmden daha önemli ve eğlenceli şeyler vardır.Artık "anne" denildiğinde daha az özlem duyar.Çünkü sınıftadır anne kokusu.Her an başını okşar o evdeki pamuk eller.Günler geçtikçe bağlanır bu yabancıya.Yabancı! Sürekli gülümseyen yabancı! Sürekli bir şeyler öğreten yabancı! Bir yabancı bu kadar iyi olabilir mi?Hayır hayır olamaz.O zaman bu kişi artık yabancı değildir onun için. Aileden birisidir, canından birisi...
Su gibi akar günler.Yıllar farkına varamadan geçer gider.Tam 5 yıl sıkı sıkı bağ lanmışken öğretmenine, ayrılma zamanı gelir.Zor olur 5 yıl yüzünü görmeye alıştığı,
zaman zaman yokluğunu hissettiği öğretmeninden ayrılmak.
Yeni bir döneme başlar sonra...Yeni yeni öğretmenler. Yeni yeni isimler...Yeni yeni yüzler...Yokluğunu hisseder öğretmeninin,onsuz yapamayacağını zanneder... Daha sonraları gözü açılmaya başlar,etrafına bakar.Yenisi gelmiştir öğretmeninin yerine dolduramayacağını düşünür.Böyle akar geçer yıllar...
Unutulur sanılır ama unutulmaz öğretmenler.Her dönemdekilerin farklı bir tadı vardır.Önce annedirler biz-
ler için sonra abla olurlar sonra arkadaş...En sevdiklerimizin yokluğu nasılsa öğretmenlerin yokluğu da tam öyledir.
Öğretmenle öğrenci biraz çiçekle güneş gibidir.Güneş her battığında yokluğunu hisseder.Dört gözle bekler doğmasını ve güneş her doğduğunda yüzünü çevirir,doya doya bakar ona.Gelişir,büyür,aydınlanır.
Çiçeklerin belleğine kazınan güneş gibi yıllar geçse bile unutulmaz öğretmenler...Özlenirler...
Sırma Solmaz
8/A 2307