- 864 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ODAKLANMA
Ben odaklanma üzerine düşünüyorum uzun bir zamandır… Duygularımızı, düşüncelerimizi şekilden şekle sokan, baktığımızda ne gördüğümüzü belirleyen odaklanma...
Birebir boyutlarda baktığımızda sıradan, alışılagelmiş olanlar, odaklandığımızda boyut değiştiriyor ve; ya çok çirkin, ya olağan üstü güzel ya da hiç bir şey ifade etmeyen görünüşler, anlamlar kazanıyorlar.Yeryüzünden baktığımızda görüş alanımıza giren şeyler yer yer çirkin yer yer huşu duyulacak güzellikte.Bakan göz ve yürek ne görmek isterse,nasıl görmek isterse ona odaklanıp aynı şeyde farklı görünüşler bulur.
Dünya küçüldükçe çirkinlikler kaybolur ve güzelleşmeye başlar. Zevke keder beton bloklar,çarpık yapılaşmalar,balkonlardan sarkan salaş görüntüler, antenler ve daha neler,görüş alanımızdan uzakta kaldıkça,gözden kayboldukça,yerine dağlar,ovalar,tarlalar,ırmaklar,rengarenk güzellikler sunar gözlerimize. Oysa her şey yerli yerinde durmakta. Sadece uzaklaşan biziz, gözlerimiz, bakışlarımız. Uzaydan muhteşem bir mavi gezegenden başka bir şey değildir. Üzerinde türlü güzellikler kadar her türlü çirkinliği de yaşatan,barındıran, milyarlarca insanın,canlının bin bir türlü yaşam sürdüğü, kendini yerkürenin merkezi gören egoların hayat bulduğu bu yer küreye bir de uzaktan bakın. Ne kadar masum ve muhteşem görünecektir.
Ya da küçük bir çiçek yaprağına, sıradan bir yaprak da olabilir,şöyle bir bakın;belki de hiçbir şey ifade etmeyecektir kimilerine.Oysa gelişen teknolojik aletlerle çıplak gözle göremediğimiz boyutlarını görebiliriz, zum yaptıkça büyüleyici, benzersiz güzellikler sergileyebilir.Yaşamda da aynı şeyi yaptığımızı fark ettim.Bakış ayarımıza göre değişen güzellikler ve çirkinlikler.Aynı şeye baktığımıza göre nasıl bu kadar zıt,farklı olabiliyor? Çok şaşırtıcı geliyor bana.
Derin bir okyanus üzerinden dibini göremediğimiz korkunç derinlikler, ürkütücü, ölümcül bir korkudur kimine göre. Usta dalgıçlar içinse doyumsuz güzelliklerin, keşiflerin yapıldığı bir yolculuk. İçinde yaşayan canlı âlemi içinse sıradan, çekişmeli, aynı zamanda ekolojik dengeyi koruyan yardımlaşma düzeni.
Neden olumsuzluklara odaklanır, ille de çirkinliklere zum yaparız o halde? İstediğimiz gibi gitmeyen,gelişmeyen her durumda hem kendimizi hem yakınlarımızı,yanımızda yöremizde bulunanları bunaltır,bir de onları dahil ederiz,inandırmak için çabalar dururuz.Güzel gören gözleri hafife alır,bakışlarını karartırız. Ruhumuzu küçülten , küçüldükçe büzülen bir ruhun negatif enerjisi kısır döngüsü içinde savrulup yok olmak neden? Negatif enerji yakar, bir nevi kişinin cehennemidir. Bunu tersine çevirmekse pozitif enerjiyi besler ve beslendikçe genişler, genişledikçe yükselir, yükseldikçe evrenle bütünleşmeye doğru yol alır. Ve her şey oradan bir başka görünür, bir başka boyut kazanır. Sonsuz mutluluk yoluna gidilir. Maddenin yok olduğu boyutta ne kötü vardır, ne de çirkin. Ne haklı vardır, ne de haksız. Orada her şey birdir...
Ruhunu özgür kıl ki, yolunu bulsun. Sevgiyle, güzellikle yürü yolunda.
Ayse Eren
--------------------
ateşe düşen kelebek
YORUMLAR
Evet çok haklısınız demekten başka elimden birşey gelmez. Otuz yıllık bir ziraatçılık geçmişim var , tabiyatla içiçe arıcılıkta ayrıca bir tür mesleğim profesyönel anlamda. Demek isterim ki tabiyatın biraz dilinden anlarım. Peki öyledir de neden hüzün çöker dağlarımıza? Bu başka bir şey...Belkide o güzelliklere umarsızca aldırmayıştır bizi hırçınlaştıran ve gama salan. Güzelliğin hakkını verememek belki...Bu olumsuzluklardır bizi biraz derbeder eden. En azından bende ki hal bu. Çok faydalı ve güzel bir yazı.. Sizi geç okumuş olmaktan üzgünüm. Kutladım efendim.Selam,saygı...
hyazici58 tarafından 11/9/2008 11:05:48 PM zamanında düzenlenmiştir.