- 2164 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
10 KASIM'DA İHANET KOKUSU
10 KASIM’DA İHANET KOKUSU
Dr. Sadık ÖZEN
Her 10 Kasım’da Atatürk’ü genç yaşında kaybetmiş olmamızın üzüntüsünü yaşayarak hüzünlenirim. Bir takvim yaprağından kopardığım ve beni çok duygulandıran Atatürk ve İnönü’nün birlikte çekilmiş fotoğraflarını karşıma koyar, O’nunla adeta göz göze gelmişiz gibi dakikalarca bakarım. Çok duygulanırım ve gözlerim buğulanır. Bu fotoğrafta, en çok 50 ve 53 yaşlarında olmaları gereken bu büyük insanların, fiziki olarak, olağan dışı yıpranmış olduklarını görmek hüznümü daha da artırır. İki yakın silah arkadaşı, iki büyük komutan ve iki büyük devlet adamının; bu ülke için kendilerini ne derecede feda ettiklerinin bir kanıtı gibi görürüm bu fotoğrafı. Sonra da; Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı devrimleri, ülkemizi ortaçağın karanlıklarından çağdaş medeniyet dünyasına nasıl taşıdığını, cesur ve ilkeli kişiliğini, yüz yıllarca sonrasına ışık tutan dehasını düşünürüm. Benim ve benim gibi düşünen insanlar için bir tabudur Mustafa Kemal Atatürk. Her geçen gün değeri ve önemi daha çok artan bir dahi…
Bu 10 Kasım’da içim daha da buruk. Atatürk’ü küçültmeye yönelik, art niyetli ve densizce çekildiğini düşündüğüm “Mustafa” filmi, içimi kararttı. Bu film, isminden başlayarak, Mustafa Kemal’e karşı yapılmış bir ihanet belgesidir. Bu filmle, sadece Mustafa Kemal’e değil, “İkimizin adı da Mustafa, ben sana Mustafa Kemal adını veriyorum” diyen asil Türk öğretmenine ve O’na Atatürk soyadını veren Türk Ulusu’na da hakaret edilmiştir.
Türk Ulusu’nu yok etmek için; asırlar boyu çaba gösteren, Haçlı Seferleri düzenleyen, Balkan Savaşı, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nı çıkaran Emperyalist Devletler ile uşaklarının bir komplosudur bu film. Hedefleri; Atatürk’ün şahsında, Türk Ulusu ve Gazi Mustafa Kemal’in ilkelerini ortaya koyduğu, bugün “Atatürkçü Düşünce” diye ifade ettiğimiz “Kemalist” görüştür. Kurtuluş Savaşı’nda şamarımızı yiyenler, ülkemizde Kemalist düşünce yaşadığı sürece, Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştiremeyeceklerinin bilincindeler. Büyük Atatürk’ün “Müstevliler” diye adlandırdığı düşmanlarımız; içimizden satın aldıkları veya kiraladıkları bazı hainlerle birlikte, Atatürk ve İlkeleri’ni kötüleyerek, ayrılıkçı fikirler üreterek, inanç ve etnik kökenli vatandaşlarımızı kışkırtarak, kardeşi kardeşe düşman ederek, ülkemizi bölmeye ve Türklük’ü yok etmeye çalışıyorlar.
Bu meşum film ile, Mustafa Kemal Atatürk’ün sıradanlığı ve bir tabu olmadığı vurgulanmak isteniyor. İşte aldandıkları nokra burasıdır. Zira Mustafa Kemal Atatürk, bizler için bir tabudur ve bir tabu olarak kalmaya devam edecektir. Yüce Allah, O’nu bu milletin başına bir kurtarıcı olarak gönderdi ve ölüsü bile 70 yıldır kurtarıcı olmakta devam ediyor ve bu görevin, yüzyıllar boyunca devam edeceğine inanıyoruz.
Müsterih ol Atam !... Yolunda ve izindeyiz. Hiçbir güç ve hiçbir engel bizleri bu yoldan döndüremeyecektir. Ruhun şad olsun !...
09 Kasım 2008 / Antalya
YORUMLAR
Nazikane eleştiriniz için teşekkür ederim. Ben yaşıma rağmen, mümkün olduğunca Türk Dil Kurumu'nca onaylanmış sözcükleri kullanmaya çalışıyorum. Millet ve milliyetçilik sözleri de bana hiç yabancı değil. Zaman saman bu sözcüklerin her ikisini de kullanmaktayım. Bu konuda hiçbir art niyetimin olmadığına inanmanızı isterim. Dilimiz dünyadaki en güzel ve zengin dillerden biridir. İleri sürdüğünüz şeylerin bu zenginlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Lütfen küçük ayrıntılar nedeniyle kendimizi rahatsız etmeyelim.
Aslında bizim kuşağımız eski ile yeni arasında kalmış ve dil konusunda zaman zaman bocalamıştır. Çağa ayak uydurabilmek için yeninin yanında yer almamızın uygun olduğunu düşünerek kendimizi buna göre yönlendirmiş bulunuyoruz. Evet zaman zaman bu konularda bazı kargaşaların yaşandığı da olmaktadır. Ancak, önemli olan işin aslıdır.
Şimdi ben size Türk Dil Kurumu sözlüğünden aldığım ilgili sözcükleri ve karşıtlarını yazacağım. Bu konuyu bir tartışma şekline dönüştürmeden karşılıklı olarak birbirimizi anlayışla karşılayacağıma inanıyorum. En derin sevgilerimle... Sevgi ve esnlikle kalın.
Ulus : Millet
Ulusal : Milli
Ulusallık : Milliyet, Millilik
Ulusçu : Milliyetçi
Ulusçuluk : Milliyetçilik
Aslında konuşma dilinde Milliyetçi karşılığında Ulusalcı ve Milliyetçilik karşısında da Ulusalcılık wözcükleri kullanılmaktadır. Daha doğrusu ben bu şekilde kullanmaya alışığım.
Diğer taraftan;
Millet : Ulus
Milli : Ulusal
Milliyet : Ulusallık
Milliyetçi : Ulusçu
Milliyetçilik : Ulusçuluk
Eklentileri itibariyle Milli, Millet, Milliyet ve Milliyetçilik sözcüklerinin daha çok ek aldıkları görülüyor. Milli birlik ve beraberliğe ihtiyacımıızın en çok olduğu bu zamanda, bu tür ayrıntılarla uğraşmamızın doğru olmayacağını düşünüyor ve yanaklarınızdan öpüyorum.
Efendim,
Kıymetli yazınızı severek okudum.
Kullandığınız dil, gerçekten nefis..
Sadece bir hususu dile getirmek istiyorum:
Şair Yavuz Bülent Bakiler'e göre "ulus" kelimesi, Türkçe bir
kelime değildir.
Hakikaten da bizim "milli değerlerimizi" beğenmeyenler"
"milli" kelimemizi de beğenmiyorlar, yuzlerce senedir severek
kullandığımız bu kelimenin yerine "ulus" diyorlar.
"Ulus" kelimesinin bir an için Türkçe olduğunu kabul etsek
bile, bu kelimenin Dilimiz'deki kullanılışı da hatalı. Şöyle ki:
Dilimizde "milliyetçi" diye bir kelime var, bu kelimeyi "ulus" ile
şöyle söylüyorlar:"Ulusçuluk". Şimd, bu kelimeyi Türkçe'ye
çevirdiğimiz zaman karşımıza: "Milletçilik" diye bir kelime
çıkıyor. Takdir edilir ki; "Milliyetçilik" ayrı bir kelime,
"milletçilik" daha ayrı bir kelimedir. Kaldı ki, bizim "ulus"
kelimesine itiyacımız yok ki.. Bizim "MİLLET" kelimemiz var;
"Türkiye Büyük MİLLET Meclisi"miz var; "MİLLETvekili"miz
var..
Hürmetlerimi Arz Ederim.
Sayın Cumali Celayir'e,
Size Türkçe sözlükteki "Hazret" sözcüğünün anlamını aynen yazıyorum:
1- Dinsel amaçlı olarak, kutsal sayılan kimselerin adlarının başına getirilen san. (Örn. "Hazreti Ali'yi halife yapmak istemiyorlardı" gibi)
2- Bir seslenme sözcüğü olarak kullanılır. (Örn. Hazret nereye böyle?)
3- Adı söylenmek istenmeyen kimselerden söz edilirken söylenir. (Örn. Hazret bizi adam yerine koymayacakmış)
4- Eskiden, saygı duyulan duyulan kişilerin adlarını gösteren sözcüklerin başına, diğer sözcüklerle birlikte "Hazretleri" sözcüğü getirilirdi. (Örn. Gazi Paşa Hazretleri geziye çıkıyor" gibi.
Sanırım sözcükten size aktardığım bu bilgi "Hazret veya Hazreti" sözcüklerinin neden Atatürk'ün ismi ile kullanıldığını açıklamış olmalıdır. Yani bu sözcükle Atatür'ün "Peygamber" olduğu falan çağrıştırılmıyor. Çünkü Atatürk bir Peygamber değildir. O yeryüzüne,Yüce Allah'ımızın takdirleri ile ulusumuzu ve ülkemizi kurtarmak için gönderilmiş büyük bir insandır. Önemli olan ona dil uzatmaya çalışmak değil, O'nu tanıyabilmek ve anlayabilmektir. Ama, "Mustafa" filminden değil. Sanırım Atatürk'ü en iyi anlatanlardan biri Sayın Turgut Özakman ve "Şu Çılgın Türkler" isimli eseridir. Evet, Gazi Mustafa Kemal Hazretleri, işte o Çılgın Türkler'den biridir. Ona karşı çıkma gayretleri boşunadır ve olsa olsa O'nu daha da yüceltir. Dünyaya bin yılda bir tek Mustafa Kemal gelmiştir. İnanıyorum ki, adları daha binlerce yıl anılacakltır. Bir Türk ve Müslüman olarak böyle bir liderimiz olduğu için onur duyuyorum.
Ben, yarattığı büyük tartışmalar nedeniyle bu filmi izlemeye değer bulmadım. Ama toplumda büyük bir rahatsızlık yarattığı kesin. Tartışmalar artarak devam ediyor.
Körpecik çocuklarımızın bu filmi izledikleri yorumları gördüm ve çok üzüldüm. Ne yazık ki bu yavrucaukların kafasında Atatürk'ü çok içki ve sigara içen, çevresinden koparak yalnız kalmış bir insan gibi algılamışlar bu filmde gördüklerini. Buna fazlasıyla üzüldüm.
Ben Atatürk'ü her zaman için siyasetin üstünde bir değer olarak görmüşümdür. Ve böyle görmekte devam edeceğim. Bu ülkeyi kurtaran insanların başındaki liderdir o. Her insan gibi onun da zaafları ve hataları olabilir. Bunları doğal karşılamak gerekir. Ama bugün bunları dile getirmenin toplumumuza sağlayacağı hiçbir yararı yoktur. Olsa olsa ulusal değerlerimizde bir travma yaratılmasının nedeni olurlar.
Atatürk'ün Bursa Nutku ve Geçnliğe hitabı; ulusalcı ve ilerici bir görüşün, ilkeli olmanın, cesaretli olmanın ve gençlere geleceğe yönelik sorumluluklarını hatırlatmanın sembolüdür. Tabii ki bunlara karşı çıkanlar olacaktır. Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, Atatürk'e, İnönü'ye ve devrimlerimize karşı çıkanlar gibi. İşte bu söylevler, bu zavallılara karşı bir kalkandır.
Atatürk'ün Gençliğe hibabının, ben Atatürk tarafından yapıldığını biliyorum. Hakkında bir araştırma gereği de duymadım. Bu son derecede önemli ve değerli hitabeyi ister Atatürk, isterse İnönü kaleme almış olsunlar, bundan ne çıkar ki !... Önemli olan bu hitabedeki sözlerin doğruluğu, gerçekliği, gençlere yol gösterici olması ve devletimizin bağımsızlık ve egemenliğinin savunıulması hususundaki katkısıdır.
Bu tür filmlerin ve yorumların arkasından, ileride bir gün Atatürk'ün vatan haini ilan edilmeye çalışıldığını görürsem buna şaşmayacağım. Zira aynı şeyler İsmet İnönü için yapılmadı mı? Bir süre önce Vahdettin vatan haini değildir diyenler yanında İsmet İnönü'nün vatan haini olduğunu ilan eden hainler çıkmadı aramızdan.
Söyleyecek fazla söz bulamıyorum. Yazıklar olsun !...
En önemli icraatları tabuları yıkmak olan bir lidere yapılacak en büyük kötülük herhalde, kendisini tabulaştırmak olurdu:)
Ben güzel ve faydalı buldum filmi.
Atatürk istismarcılığı yapmak isteyenler ellerinden oyuncağı alınmış çocuk tavrı sergileyebilirler elbet, ancak bu, gerçekleri değiştirmeye yetmez hiç bir zaman.
Film zaten, Atatürkün dehasını, yeni bir devlet kuran bir devlet adamı kişiliğini değil, insani yönünü yansıtmayı hedeflemiş bir filimdi..
Dileyen Atatürkün diğer özelliklerini anlatan bir filim de ayrıca yapabilir, hiç bir yasa falan da engel değil buna..
Dileyen de sadece Atatürkün sevdiği şarkıları, şarkıcıları anlatan bir filim yapabilir.
Tarihi gerçeklere bağlı kaldıktan sonra, kimseye de zararı olmaz..
Ne tuhaf ki Atatürk le ilgili en önemli belgesellleri hazırlayanlar, bugüne kadar sadece 2 ingiliz olabildi ancak.. Lord Kinross ve Anrew Mango.
(Ha bir de Atatürkün partisi CHP için hazırlatılan belgesel vardı 5,5 trilyona Tuncay Özkana, ama o da tozlu raflarda çürümeye terkedildi gibi:)
Neticede Atatürkün insani yönlerinin de olması, onların da ön plana çıkartılması ona zarar vermez. Aksine daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur.
Diğer yandan da tarihi tahrif edip, kendilerine çıkar sağlamaya çalışan Atatürk istismarcısı çevrelerin tekerine de çomak sokacağı için, ilave pozitif bir görevi yerine getirmiş olur..
Hala bursa nutkunu tartışıyorsak, gençliğe hitabeyi Atatürk mü yazdı İnönü mü yazdı diye tarihin yapraklarını karıştırıyorsak, kendisine atfedilen sözleri aslında söylemediğini (beni türk hekimlerine emanet ediniz, istikbal göklerdedir vs. türü) bilebiliyorsak, tabu olarak görmeyen bilim adamlarının varlığına borçluyuz bunu..
SAYGIDEĞER SADIK BEY;
DUYARLILIĞINIZI VE AYDIN ŞAHSİYETİNİZİ HER ZAMAN TAKDİR EDİYORUM. O ZOR KOŞULLARI UNUTUP DA ONUN SAĞLADIĞI ÖZGÜRLÜK VE DEMOKASİ PERENSİPLERİNİ YIPRATMAYA ÇALIŞANLARIN, YA KANINDA YA GENİNDE MUTLAKA BİR BOZUKLUK OLMALI...SAYGIMLA.
Şaban Aktaş tarafından 11/10/2008 4:39:48 AM zamanında düzenlenmiştir.
HZ. ATATÜRK DEMEK NE KADAR DOĞRU SİZCE.
MUSTAFA KEMAL PAŞA HAZRETLERİ YA DA.
BİR İNSAN NE KADAR ÖNEMLİ BİR ŞAHŞİYET OLURSA OLSUN SONUÇTA İNSANDIR.
FARKLI BİR AÇIDAN BAKMAK NEDEN O KADAR KÖTÜ?
BAKMAK AMA HEP AYNI GÖZDEN OLUR MU BÖYLE?
BİR AŞAĞILAMA OLSA O ZAMAN OLAY DEĞŞİR TABİ...