Tüyap Kitap Fuarı, yıkıntısı!
Uzun zamandır gitmek isteyipte gidemediğim, Tüyap Kitap Fuarı yaşantım da bir eksiklik gibiydi. Yazıyorum, okuyorum ama bir türlü fuara katılamıyorum. Neden derdim hep kendime? Zaman, neden bende bu zamanı ayarlayamıyorum?... Her defasında sinirlenir, öfkelenirdim…
Fuara gideceğim, tek tek stantları gezecek, kitapların büyülü dünyasında kendimi kaybedeceğim. Of , ne güzel şey benim için!.. Tek tek kitaplara dokunmak, kapak resimlerini inceleyip, arkakapak yazılarını okumak ve kendimce yorum yapmak, tutulduğum kitapları almak… Harika!
İşte hayallerimin gerçekleşeceği an gelmişti… İlk defa fuara katılacaktım ama bu ilk katılım hem bir yazar, hem de bir okuyucu olaraktı. Kendi kitabımda standda yerini almışken kanatlanıp uçmamak mümkün müydü?
Birkaç gün önce yayınevinden gelen davetiyeleri çevremdeki herkese sevinçle dağıttım, gideceğim günü de hemen ayarladım ve o gün yola koyulduk. İçim kıpır kıpırdı, İstanbul’un başlangıcından sonuna kadar geçen yol o kadar kısa gelmişti ki…
Ve oradayım!
Tüyap Kitap Fuarı!
Kardeşim, eşim ve bebeğim … Aracı otoparka bıraktık ve yola koyulduk. Bu arada anlaşma yapıyorum, ben bütün heryeri tek tek gezeceğim, kendi standımda biraz duracağım… Kısacası dolu dolu bir kitap günü olacak benim için… Neyseki kimseden şikayet yok!... Bugün benim günüm…
Ve girişe geldik, aman Allah’ım buda ne?!
Bütün okullar, anasınıfı dahil dolu dizgin dolmuş fuara. Adım atmaya yer yok, gürültü alabildiğince sarmış heryeri. Biz bu kalabalıkta kaybolmamak adına elele tutuşup zar zor ilerlemeye çalışıyoruz. Zorlada olsa içeri girmeyi başarıyoruz. Ama içerinin dışarıdan da bir farkı yok… Bağıranlar, koşanlar, oyun aynayanlar… Sanki ilköğretim okullarının birinin ortasına düşmüş gibiyiz. Beynim dönüyor, sesler kulağımda cıvıldaşıyor… Duvarlar artık üstüme üstüme geliyor…. Bit pazarından eşya alacakmış gibiyiz…
Kitaplara dokunmayı bırak, yaklaşmak mümkün mü?
Bu çocuklar buraya ne amaçlı getirilmişti?... Sizi lunaparka götürüyoruz(!) falan diye mi?
Adı üstünde burası kitap fuarı… Ve burada sakinlik olmalı, huşu içinde kitaplar incelenmeli, gerekli yerleri okunmalı… Ama bu gürültüde, bu bitpazarı misali salonlarda ne okunabilir, ne alınmak istenebilir?
Kitap kültürümüz bu kadar işte!..
Ve şimdi düşünüyorum, bir fuara gitmek için mi gidilir?.. Ben gittim, peki ne gördüm, ne anladım?.. Kocaman bir HİÇ!
O gürültüde kalabalıkta bebeğimin bunalmasına mı yanayım, açlığıma yorgunluğuma mı yanayım, ya da uçup giden hayallerime mi?..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.