- 1409 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Şaşkın Bir Düş
(biliyor musun,bazen sen olursun,düş olur kurulursun.bazen bir yarıda biter,bazen de uzun...bazen sen olursun,bazen de ben gelirim düşüne,düşünü görürüm seninle...senin gözünle yaşarım düşü...bazen olur bu ve bazen bilmelisin...sonra düşünü anlatıyorsun şimdi bana )
bir mezarlıkta başladı ilk kareler.ben uzaktan bakıyordum sana.sen,diğerleri gibi imamın ve kuran’ın da gitmesini bekliyordun.ben de bakıyor,bekliyordum...beni görmen imkansızdı ama yine de korkuyordum göreceksin diye.ve bu olacaksa dilimin ucunda iki sözcük duruyordu ; “ben yapmadım”...ve bu sadece bir düş üstelik.hayır,yapamam,kağıt kalemle de olsa birini öldüremem.düş için bile olsa yapamam.öyleyse gitmeliydi sevgililerin ve gitti,terketti seni.hayır kızmadı sana hiç,kırılmış da değildi...oturup konuşmadı bile.öyle apansız,sessizce çekip gitti.sen yolladın üstelik hepsini hayatından ve hiç farketmedin bunu,onlar bile anlamadı...
sonra geldim sana,çünkü sen de istedin gelmemi...seni darmadağın bulacağımı ummamıştım zaten.her zamanki gibi sakindin.ama bu benim düşüm..nasıl istersem öyle yazmalıyım.neden seni olduğun gibi,bildiğim gibi yazmıyorum ki?
-evet senin düşün,ama ancak kendi gerçek üstünü yazabilirsin.senin düşünde bile özgün kalabilirim.imgelerini zorlama bende....
bildiğimden daha derin buldum seni.hayır! korkmadım.belki susacaksın düş boyu.hiç kırmayacak,hiç öfkelenmeyeceksin.sıradan bir akışa bırakmama neden olacaksın belki düşü...yapabileceğim tek şey yüzünü ele geçirmek ve yüzünde bulduklarımla seslendirmek seni...yüzüne dokunmayı istiyorum...Peki!! tamam “özgün” kal...
soluk alışlarında hiç değişiklik yapmıyorum...çizdiğim saçlarını silmişsin! Olsun ben saçlarımı almıştım yanıma..alnında aradığım nedir bilmiyorum...derin bir çizgi..çok derin...parmak uçlarım kayboluyor içinde..hayır! üzülme geri gelecek o ve düşüme saygı duy!...hiç değilse katlan...hatta buna mecbursun.çünkü ben yazıyorum ve seni istediğim her şeye dönüştürebilirim!!!
Şimdi alnında dağınık ter damlaları var.belki sen de kızdın alnındaki derin çizgiyi sildiğim için...ter damlalarını birleştiriyorum..ne iyi ortaya don juan resmi çıkmıyor birleştiklerinde...elimi bırakıyorum avuçlarına..tutmuyorsun ve hızla çocuklaşıyor elim.sımsıkı tutmaya ve kavramaya çalışıyorum parmaklarını.kaybolurum korkusuyla,sanki kalabalıklardaymışım gibi...tut diyorum elimi,bir kadının elini tutar gibi tut...bak arsızlaşacak ellim kadın olunca..istemez misin bunu? Susacak mısın hep?daha çıplak sorular soracağım sana..sormalıyım....konuş bazen lütfen konuş!...yüzüne dokunuyorum,parmak uçlarım dudaklarında.bir ağzı baştan başa gidip gelmesi uzun zaman almalı parmaklarımın...korkak değilim,bakabilirim gözlerine! Kaç yaşında bir çocuk karşındaki söyler misin?parmaklarım çocuklaşıyor,dudaklarını aralıyorum,kıpırdatıyorum...ve bilmediğim sesinle konuşturuyorum seni...
-5 yaşındasın can,şimdi 10...ve 15 in üstüne çıkamıyorsun...
nasıl bir sessizlik bu..artık ben de bozmaktan korkuyorum.istemesem de fısıldayarak konuşuyorum...sana ne kadar mutsuz olduğumu anlatıyorum...hayır!! dokunma yüzüme.şimdi kapayamam gözlerimi..kirpiklerimi bile oynatamam....
susacak mısın hep?
Sadece açılan ,kararan bulutlar yüzünde,belirsizliği belirgin bir gülümseme...yanına hiç oyun almadın mı gelirken?sıkılıyorum,ne olur konuş...şimdi seni öldürecek olsam yine de öyle kıpırtısız duracaksın değil mi?........al sana o zaman!!!!
Üzgünüm.....hayır değilim.....canın acıyor mu?? Şaşırmam sanıyordum bu durumda bile sakin olmana...
-hayır..her zamankinden daha iyiyim...bilirsin her zamanki gibi işte...çok iyiyim,hep olduğum gibi..hadi çıkar şu bıçağı göğsümden.üstelik sapı da sedef...komik oldu bak,kurtuluş gazileri gibi..ben sevmem,kurtuluş veya anma günlerinde bile takmam rozet falan...
demek bu kadar uzun cümleler kurabiliyordun ve sustun! O bıçak değil,sapı da yok sedefi de...ama içinde mürekkep olduğu doğru.
-ben içinde mürekkep var demedim ki !
biliyorum...ben sadece ima yani üfff o kalem,kalem! Aşağı doğru çekip göğsünü biraz daha yırtarak çıkarabilirim ancak..kızdın mı bunu yaptığım için?
-bilmem..kızacak olursam belki bu yarayı kapatmayabilirsin...ee hadiii! Kan kaybından ölmemi mi istiyorsun?
Peki..gömleğini çıkarman gerekiyor ama...hayır bu planlanmış bir şey değil...hem bak çocuk oluyorum ve üstelik düşün akışına buradan bir Z çizemem...ne garip,oysa çapkın sanırdım seni...ayrıca o yara sayesinde kalbine dokunmuş oldum..düşümün ilk jesti bu bana...evet kapattım ve eskisinden daha iyi oldu gördün mü?
-gömleğimi istiyorum..verir misin?
ama o yırtıldı...hem üstünde kan izleri var!
-ben gömleğimi seviyorum....yakışıyormuş bana...ayrıca o mürekkep lekesi değil miydi?
Buna sen karar veremezsin...kan lekesi o..ama istiyorsan giy.......ne iyi aynı koltuğa gömülmedin...yine dolaşıyorsun...ellerin konuşkan tespih sesinde....
-nerden çıktı bu tespih cano? Neden volta atıyorum ben?
Evet bu soruyu sorman gerekiyordu...yakışık almazdı benim düşümde tespih ve volta....perdeleri açmak istiyorum bir de müzik...kürtçe biliyor musun?
-hayır bilmiyorum...
Biliyordum kürtçe bildiğini niye sordum bilmiyorum....
-ama kürtçe bilmiyorum şeker!!
Kürtçe şarkı da mı bilmiyorsun?
-hayır kürtçe şarkı dinlediğim oldu ama ezberleyemem yabancı sözleri ben.ama kendi yazdığım kürtçe şiir var.istersen onu okuyayım...
Kürtçe şiir yazdığını bilmiyordum...hadi oku bakalım....
-ev çawa xewe? Çawa xewne? Ez ji te xeyidim..tu dizani ku tu rast nabêji....
Şimdi türkçeye çevirir misin lütfen..anlamadım ben biliyorsun...
-ez Tırki nizanım...!
Benimle,düşümle oyun oynuyorsun sen...belki de hiç konuşturmamalıydım seni...
-ben değil,sen alaşağı ettin düşü..hem ortada esprituel bir hava esmeye başladı sanki...
hayır ben doğadan yeteneksizim espri yapmaya...
-ben de koskocaman adamım,yakışık almaz birini güldürmeye çalışmak.bir insanın düşüyle oynamak...
Bak Ciwan Haco çalıyor..oysa daha romantik bir şey bekliyordum...
-İlk defa dinliyorum bu adamı şeker...nece söylüyor?yani hangi dilde? Sözlerini türkçeye çevirebilir misin?
Elbette çevirebilirim,diyor ki ; pır xweşe,pır xweşe,gulistana mın xweşe...
-çok güzel şeker..milliyetçi olması,Türkiye cumhuriyetine bu kadar bağlı oluşu...
Bilmiyorum canım ben siyasetten anlamam...müzik,ses güzel işte dinliyorum...
-uyuyalım mı can?
Hayır daha değil..biliyor musun bu evi ben seçtim...tenha ve yüksek bir yerde olmasına özen gösterdim.kendini özgür hisset diye de camlara baştan başa deniz iliştirdim....balkona çıkmak istiyorum izin verir misin?
- bana mı soruyorsun?
Ama ben balkona çıplak çıkmak istiyorum!
-bu senin düşün hatırlatmama gerek var mı? sen yazıyorsun...
Ama ben senin de balkona çıkmanı istiyorum..
-tamam...
hayır demeliydin....hani “özgün” kalacaktın?????
-bu yüzden tamam dedim zaten...hem sadece çıplaklık bir çekim olabilir mi?
O zaman sana bakabilirim küçük ağa değil mi?
-bak demek ki kadın olmanı sağlayan ben değilim..soruların seni ele veriyor...
ama ben çocuk değilim...bak!! görmüyor musun?!
-görmüyor musun dediğine göre görüyorum demek ki...kızma,sen yazmadan ben nereden bilebilirim ki...
bu düş beni cendereye sokmaya başladı....cendere ne anlama geliyor biliyor musun? Öyle birden çıkıverdi..uydu mu bilmiyorum...
-şeyyy...bunu bilip bilmemem de sana bağlı can...sana yanıt veremem...
tamam küçük ağa seksten konuşmayalım....
-cendere seks anlamında mıymış o zaman??
Hayır elbette değil...değil tabii ki...
-düşüne aptal bir adam aldığını düşünmüyorsun değil mi? Bu seni kötü etkiler...çünkü ancak senin zekan kadar zekice cevaplar verebilirim...
suss tamam git koltuğuna gömül...sus ne yapalım...kuramadık işte...
-üzgünüm can...ama benim yapabileceğim bir şey yok çünkü biliyorsun seninle sevişmemiz mümkün değil...
evet elbette biliyorum ama hiç değilse 3.sınıf bir türk filminin trajik sonuna benzer bir sahneyle bitirebilirdik düşü....
-demek bitiyor..bitiriyorsun düşünü...
hayır henüz değil...son bir sahne var..yanında uyuyacağım..
-ama çocuksun sen bunu yapamam...hani çocuk kalacaktın...yoksa kadın mı olacaksın....
belki...ama sadece aynı yatakta uyumak bir çekim olabilir mi ki?
-can...bana saygı duyduğunu söylemiştin..ve şimdi kalemine edepli olmasını söylemen gerekiyor burada....
çok kırıldım...benim kendime çok saygım var biliyorsun bunu...
-biliyorum can..biliyorum bakma sen bana....
ben yazdığım için mi biliyorsun ve inanıyorsun?
-hayır...öyle hissettiğim için..öyle hissettiğimi hissetmelisin sen de...
çok çok üzgünüm kendi adıma,ama hissedemiyorum....ancak bana “kimse masum değildir” dersen belki rahatlarım biraz...
-elbette can...kimse masum değildir...hem alnımdaki dağınık ter damlalarını birleştirdiğinde don juan resmi çıkmadıysa ortaya,bu da senin yeteneksizliğinden..buna da kırılmıştım doğrusu...
tamam...ben gelmiştim ama sen gidiyorsun şimdi....ben kalıp biraz daha vatan şarkıları dinleyeceğim Ciwan Haco’dan.. kendine iyi bak küçük ağa...özgürsün artık....
-benim için fark etmez biliyorsun...hem ben hep iyi olurum zaten...sen kendine iyi bak olur mu?
Güle güle...sahi ne diyor bu adam..keşke gitmenden sorsaydım küçük ağaya..ama o da kürtçe bilmiyor ki..yoksa türkçe mi bilmiyordu...amaaannn...galiba hiç birini bilmiyordu...ama ben hiç değilse kürtçe biliyorum...fakat bu adam kürtçe söylemiyor galiba...sahi nediyor bu? Olacak şey mi çok merak ettim şimdi..
“ey hewala evindar...tu ji wek min brindar..hene gelek weki me,belkê zêdetir ji me....”
YORUMLAR
Ciwan Haco böyle bir düşe konuk olduğunu bilse ne düşünürdü acaba :))
düş, ne acayip kendinden habersiz birinin kalemine düş olmak
ama güzeldi senaryo iyi.... oyuncular acemi.....yönetmen zeki.
hayat işte hep acemiyiz ve sanırım hepte öyle kalacağız.
A-mid-a tarafından 4/16/2011 1:59:54 PM zamanında düzenlenmiştir.