MAZİDE KALMIŞ ÇOCUKLUĞUM...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Maziyi hatırlamak güzeldir.
Eskiyi...
Hayatın dün de kalmışlığını, kırıntılarını...
Yaş ne olursa olsun, güzeldir...
Maziyi hatırlarken, herkesin yaşamında iz bırakmış, güzel birkaç anısı vardır, hayata dair...
Henüz daha çocukken, odanın içinde, büyüklerimizi bezdirdiğimiz o hınzırlıklarımızı unutmak istesek de, unutamayız mesela...
Ergenlik çağındaki, hayatı henüz yeni yeni tanımaya, bellemeye çalıştığımız, kendi bedenimizle ve boy aynalarıyla; sivilce yok etme sendromlarına giriştiğimiz o tuhaf, ve bir o kadar da çetin geçen cephe savaşlarımızı yada...
Geçmişin birer hatırası gibi, hafızamızın bize çoğu kez ihanet etmediği bir yerde saklı dururlar çoğu kez...
Bütün yaşanmışlıklar güzeldir aslında...
İçinde mutluluk varsa eğer...
Hangimiz yaşamadık ...?
Hangi birimiz büsbütün unutur..?
Ben unutmam, unutamam da...
Mahallemizde, kendi yaşıtımız olan Dişçi kalfası Nevzo’yu...
Buz kemiren Veyselo’yu
Koçer Reşo’yu
Haciyo’yu...
Güvercin hastası Eno’yu ve diğerlerini...
Garip yaşamımızın garip karakterleriydiler sanki...
Hangimizin yaşamı tuhaf değil ki...?
Maziyi hatırlamak, kendimizi hatırlamaktır oysa...
Çocukluluğunu, delikanlılığını ....
Geçmişimizle, hatıralarımızla beraber bizde yaşlanırız.
Aynı kaderi paylaşmak gibi ...
Anılarımız, onların kahramanları, gün gelir hafızamızın o bize hiç ihanet etmeyen bir yerlerinde öylece saklı dururlar çoğu kez . Çocukluğuma gidiyorum şimdi...
Gözümün önünden sisli bir perde beliriyor o zamana atan...
Mahalleye gidiyorum, bizim mahalleye...
Bir inşaat için bırakılmış ama hiçbir zaman yapılmayan inşaatın taşları..
Orta yerdeki taşlara, sahanın...
Yağmur, her yağdığında, küçücük bir göle dönüşüveren sahamıza...
Sahanın karşısındaki küçük kulübemsi bir evde Eskimo satan Fazile teyzeye...
Su pompası caddesi üzerinde, büyük havlusu ve gece gündüz dadandığımız taşlarla elmalarını düşürdüğümüz Hacı Hüseyin amca...
Ah amca ne çektin bizden sen...
Her sabah Pazar çantasını koluna geçirip, futbol sahamızın içinden, bizden intikam alırcasına geçerdi. H. Hüseyin amcamız. Her geçtiğinde elindeki tütünü ıslatıp sararken, çektiğimiz şut darbeleriyle fırlardı sigarası sahanın bir yerine Hüseyin amcanın. Anlamını bilmediğimiz, kendine özgü küfürlerini savurur. Peşimizden koşardı sonra...
Ne günlerdi o günler...?
O günlere gidesim geliyor. Bazen zamanı ışınlayıp, çocukluğumuza, o mahalledeki orta yerinde duran ve cansız bir fotoğraf gibi duran hayatın içine karışmak geliyor içimden çoğu kez...
Oluyordur sizinde belki...
Gündüz, top sahası olarak kullandığımız sahamızda, ne hatıralar bıraktık oysa...
Üzüntülerimizi, mutluluklarımızı...
Aşklarımızı ...
Çok şeyi...
Her daim sarhoş, ama bir o kadar da sevecen, dürüst Yavuz abi geliverdi aklıma şimdi...
Zenginken fakir oluşunu...
Durumu iyiyken, insanların onun etrafında nasıl pervane olduğunu, durumu kötüye gidince, insanların ondan nasıl birer birer uzaklaştığını, o öykümsü bir üslupla anlatırken onu dinlerken nasıl kendimizden geçtiğimizi hatırlıyorum şimdi...
Hayatın ne kadar acımasız olduğunu, kendi yaşamından örnekler vererek hayata karşı dersler edinmemizi sağlardı Avni Abi ...
Ayaklı bir öykü gibiydi sanki...
Sayfalarını her çevirdiğinizde başka bir hayat başka bir karakter çıkardı karşımıza anlattıklarında ....
Müthiş bir keyifle onu okumaya, dinlemeye dalardık ...
Güzeldi...
Bütün yaşanmışlıklar, içinde mutluluk varsa güzeldir...
Ne varsa hayata dair...
Maziyi hatırlamak kendimizi hatırlamak, hatırlatmaktır belki de...
Aynı kaderi paylaşmak gibi belki de...
YORUMLAR
Sen varya Zeki gerçekten yazdın mı yazıyorsun dostum :)
Dün akşam okudum ama yazacak vaktim olmadığı için anca bu zamana kaldı.Kusuruma bakma sayfana geç geldim.
Ama tebriklerimle sevgim saygımla geldim yeniden.
Günün yazısını içten kutluyorum...
Yazan seni de tabi :pp
Dün bayram gereği zaten yeterince çocuk oldum :))
Çok güzeldi.Şimdi bu yazıya yazacağım yorumda da ister istemez çocukluğum gelecek aklıma.Çocukken kapı önünde tüm mahallenin kızları erkekleri oynadığımız dokuz kiremit, basketbol ve voleybol maçları geldi.Eskiden sanki çok daha bir içtenlik mi vardı? Ya da küçük bir şehirde yaşadığım için hala öyle olması bundan mıdır? Çocukluğumdan kalma arkadaşlarımı her gördüğümde aklıma gelir.Kovaladığımız kedi yavruları,İlkokulda bacağına çelme takıp düşürdüğüm Ebru :((( ama o da beni merdivenlerden itmişti.Çocukluk işte o zamanlardan intikam duygularımızı elimize almaya başlamışız.
Lise yıllarından en iyi hatırladığım ve sahip olduğum iki dostum var aklımda.Jale, Demet...Hala canım, herşeyim bu iki insan.Liseyi bitirip üniversite de okuduğumuz yıllar bile bir aradaydık farklı bölümlerde olsakta.O yıllara ne kederler, sevinçler, üzüntüler ve aşklarımız saklı.Oturup günboyu sohbetlerimiz ve ağlamalarımız gelir aklıma, Birde saatlerce güldüğümüz saatler.
Jale yi sarhoşken ayıltırken ona saydığım kelimeler hala aklımda ve hala biz bu günleri hatırlarken gülmekten gözlerimiz yaşarır.Demet'imin çocuğu şimdi bana teyze diyor.Bugünlere geldik ve o eski günler hep aklımızda...
Yıllar ne kadar çabuk ilerliyor.İlerlemeyen yanımıza kar kalan bir tek anılarımız onlar hep canlı...
Ahh o günler bizi ayakta tutan günler..
Yeniden hatırlattığın için teşekkürler zeki.......
ELFİN tarafından 4/24/2007 5:08:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
bu hepimizin kurdelası...
benim , sizin , hepimizin...
o çocukluk hatıralarının, yaşanmışlıkların, acısıyla , tatlısıyla dolu çocukluk hatıralarımızın kurdelası...
çocukluğumu ve çocukluğunuzu ve bütün çocuklukların hatıralarında bir yolculuğa çıkarabildimse ne mutlu bana...
bütün arkadaşlarıma teşekkür der, sevgi saygılarımı sunarım...
zekice tarafından 4/24/2007 12:23:14 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ah Zeki... Hatıralar şu son zamanlarda yazılan şiir ve yazılarda ne çok varlar. Ne çok zorluyorlar geçmişin günlerine gitmelerimizi... Yaşamaktan yorgun olduğum saatleri silmişim hafızamdan, hep iyileri anımsıyorum nedense... Sen insanlığa güzel bir örneksin.. Güzel bir misillemesin yaşanmışlığa... Bu yazının aslında sayfalarca devamı var ama senin belleğinde nöbetteler öyle değil mi? Devamı gelmeli, mutlaka gelmeli bu yazının... Tebriklerle...
Hocam çok ortak yanımız var...Bende aynı hınzırlıkları yapardım...Vakti gelir komşunun bahçesinden kiraz, bakla, armut:):)
Bizie bahçemiz vardı ama ordan alması daha b,r zevkliydi...
Onları kızdırmak...
Harika bir yazıydı...
Bu günlerde çocukluğumuzu daha mı çok özlüyoruz nedir...
Tebrik ederim hocam...
Saygılarımla...
Evet sahiden öyle olmaz mı zaten. Geçmişte yaşananlar kendimizizdir ve hatırlandığında biz olup perde perde inerler gözlerimize düşlerin aynasında. Eğer ki bu anımsananlar çocukluğumuza aitse biz de zaten çocuk oluveririz o an.
Zaman tünelinde hoş bir yolculuktu öykünüz. Kutluyor ve teşekkür ediyorum. Kaleminiz daim olsun Sn. Zekice
Selam ve saygılar