- 1093 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YOZLAŞ/MA
İnsanoğlunun yeryüzünde ki yaşam perspektifi zaman içinde sosyo- ekonomik kültürel ve siyasal kavramlar kargaşası içinde bir çok evrelerden geçmek suretiyle şekil değiştirerek hayatın her alanında kendini belirgin bir şekilde ön plana çıkarmıştır.
Bu konuda elbette ki teknolojinin gelişmesinin nüfusun çoğalması, yeryüzünde doğal kaynakların, hızla eksilmesinin rolü olsa da, insanların hazımsızlığının, sürekli egemen olma duygusunun, ve diğer bireylerin üzerinde baskı oluşturma ve hükmetme egolarının varlığı da büyük etken olmuştur.
Bütün sorunlarıyla çok zor bir yüzyılda yaşadığımızı inkar edemeyiz. Her ne kadar teknoloji çağında yaşadığımızı beyan etsekte hala eski beyinlerle ve çağdışı zihniyetlerin hakim olduğu fikirlerle yönetildiğimiz bir gerçek.
Oysa değişimin ilk başlaması gereken mantıkla birlikte fikirler olmalıdır.Ahlaki kayıtsızlığın had safhada olduğu bir zaman diliminde olaylara tos pembe bakmak ta hayalcilikten öteye gitmez.Başını kuma gömen insanlık kendi iç dünyasına hapsolurken beraberin de insanoğlunun da kaderinde belirleyici rol oynuyor.
’’ Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, soysuzlaşmak, özünden uzaklaşmak, bozulmak, dejenere olmak, anlamlarını içeren yozlaşma kavramı’’ kaderimizde etkin olan en büyük engeldir. Bunu aşamadığımız sürece geleceğe güvenle bakmak olanaksızdır.
İnsanin kimlik arayışına girerken karşılaştığı olumlu-olumsuz farklılıkların vardığı nokta kendini tanımlayamayan bir birey için tuzaklarla doludur. Kültürel kimliğimiz ise çoktan ayaklar altında olduğu aşikardır. Kendini reddetmeyle başlayan ve gelişen bu süreç, bozulmaları daha da hızlandırarak farklı tutumları mutlak değer kabul ediyor. Ve gittikçe kendini tanımlayamayan hızlı bir sürece farkındalıktan uzak bir ivme ile hızla yol alıyor.bunun sonucunda gelişen olaylarda kişi karakter yapısını da zaman içinde deforme olmuş bir takım duygularla hem kendine hem de çevresine büyük zararlar vermektedir.bu zararların çekirdek dediğimiz aile yapısıyla başladığını ve zaman içinde toplumun tüm safhalarını kapladığını düşündüğümüzde gelinecek noktanın vehameti daha kolay anlaşılır
Toplum olarak çok ciddi sorunlarımız olduğunu herkes kabul eder. Bunda medyanın sürekli olarak yanlışlıkları, toplumun sancıyan taraflarını, kötü örnekleri insanların önüne sergilemesi, insanların kendileri ile ilgili karamsarlığa düşmelerine sebep olmaktadır.
Yaşadığımız toplumun bireyleri olarak sürekli hırsızlıklar, yolsuzluklar, ahlaksızlıklar, haksızlıklar, işkenceler, katiller, insan hakları ihlalleri gibi insanın psikolojik travmasını yerle bir eden olayları sürekli gündemi meşgul etmesi ve bunun için herhangi bir sonucun elde edilmemesi büyük rahatsızlıklar uyandırmaktadır.ve bu rahatsızlıklar da zaman içinde insan bilincine yerleşip bir başka bireyin kaderinde etkin olabilecek olumsuz davranışlara yol açabiliyor.
Aynı şekilde bütün çirkinlikler sergilenirken iyi örnekler, güzellikler görmezden gelinerek adeta toplumu özentili, kaygılı,kendi iç dünyasına hapseden uygulamalar ve davranışlarla gelecek nesillere de ilerde düzeltilmesi süreçler miras bırakılmaktadır. Bu durum, toplumu müthiş bir karamsarlık girdabına sürüklüyor.
Özellikle televizyonlar ülkenin herhangi dar gelirle yaşayan bir coğrafyasında, doğru dürüst beslenemeyen, giyinemeyen insanlara aşağılayıcı bir üslup ile sadece nefret aşılamaktadır.ekilen bu kin ve nefret tohumlarının çeşitli göçlerle büyük şehirlerde yaptığı tahribatı görmemek imkansızdır.
Masa başı oyunlarla ve insanları sömürerek servetlerine servet katan, her türlü din,dil,ırk insanlık istismarı yaparak kendi değer yargılarını sadece maddi güçle kazanan bu asalak insan takımı, eğlence adı altında akla hayale gelmedik çılgınlıkları ve bunların magazin haberleri adı altında binbir rezillikle gözler önüne serilmesi yoz bir kültürü tetikleyen en önemli unsurlardan biridir
Adalet sisteminin çarpık olduğu, insanların yaradılıştan itibaren eşit koşullarla yaşam imkanları bulamadığı dünyamızda..bunun en çarpıcı ve net örneklerini yaşadığımız coğrafya üzerinde daha net olarak görebiliyoruz.gelir dağılımının,yaşam koşullarının ve geçim şartlarının son derece zor hatta artık imkansız bir hal aldığı toplumumuzda hala insanların iyi niyet ve hoşgörü kimliklerini koruyor olabilmesi inanılması güç bir sabır örneğidir
Kendi öz benliğimizden adım adım uzaklaşırken
Durmadan bilmediğimiz tanımadığımız bir kültürün içinde hızlı adımlarla yozlaşma denilen bir kavramla öz-sevgiyi ve daha bir çok değerimizi kaybediyoruz…
YORUMLAR
Yazdiklarina katilmamak elde degil, aspendos...
Genis bir acidan yurdumuzdaki yozlasmayi ve ahlaki cöküsü ele aldigin yazini oldukca hakli ve yararli buldum..
Dogrusu ciddi mana da okunup anlanmasi ve dolayisi ile ne yapilabilirin iyi düsünülmesi gerek...
Sen yozlasmanin haritasini cizmissin..
Emegine tsk..
Saygilarimla Elifleyin..
Öncelikle böyle bir yazı yazma cesaretinizden ve bilgilerinizin yüceliğini kutlayarak aslında coğu genc gibi benimde ilgimi cekmeyen bir cok konuya acıklık getirmenizden dolayı size teşekkür etmek istiyorum...
Aslında biz toplum olarak ne gelişmek istiyoruz ne de geçmişin zihninden kurtulmak... Çoğu zaman engeller konuyor önümüze... Böyle gelmiş böyle gider zihniyetine tapan yaşlılarımız biz genciz ve yaparız zihniyetini tasıyan genclere karsı savas icerisindeler ki kazanan galip gelen olmayınca da teknolojiye geleceğe geçmişe karsın herkez kendi havasında bir durumuna gelinmekte...
Su da bir gercekki birlik ve beraberlik içerisinde olmadığımız sürece yerimizde saymaya devam edeceğiz... Millet olarak ufak seyleri büyüterek olay yaratmayı cok iyi basarıyoruz.. Milettimizi biraz serbest bırakmayı denesek tüm sorunların cözülecek belki de ki genclerimiz istediği mesleği secemeyecek kadar kasılırken buda cözüm değil... Öyle bir durumdayz ki para olduğu yerde insan var:)
Ben simdi herkezin yaptığını yapmak ve kör sağır dilsiz olmak istiyorum cünkü biliyorum ki konusmak yazmak ya da cizmek bu sukunet karsısında YERSİZ HAVADA KALIYOR...
Saygısızlık ettiysem affola... Saygılarımla...
Özellikle televizyonlar ülkenin herhangi dar gelirle yaşayan bir coğrafyasında, doğru dürüst beslenemeyen, giyinemeyen insanlara aşağılayıcı bir üslup ile sadece nefret aşılamaktadır.ekilen bu kin ve nefret tohumlarının çeşitli göçlerle büyük şehirlerde yaptığı tahribatı görmemek imkansızdır.
Masa başı oyunlarla ve insanları sömürerek servetlerine servet katan, her türlü din,dil,ırk insanlık istismarı yaparak kendi değer yargılarını sadece maddi güçle kazanan bu asalak insan takımı, eğlence adı altında akla hayale gelmedik çılgınlıkları ve bunların magazin haberleri adı altında binbir rezillikle gözler önüne serilmesi yoz bir kültürü tetikleyen en önemli unsurlardan biridir
katılmamak
beğenmemek olmadı
bende
yazın
efem
...