- 765 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ESKİ TARİFE
Edebiyat tarihçilerinden öğrenirdik edebiyat üzerine nice hararetli ve sonu gelmez tartışmaların ne denli derin mevzulara kapı açtığını.
İki yakın arkadaşı bir geceliğine de olsa birbirine düşürebildiğini veya birbirinden haz etmeyen iki insanı nasıl da can ciğer kuzu sarması yapabildiğini dinlerdik sarı sayfaların tok sesli anlatıcısından. Merakını bastıramayıp hep bir sonraki sayfadakileri dinlemek isteyen edebiyatseverler için bu tok ses, elbette cazipti. Hani bu tok ses de hoşnut sayılırdı halinden.
Olsa idi kendinden başkası geçmişi onun kadar ballı anlatabilen; pek mutlu görünmezdi sanırım. Belki de ses tonundan anlaşılırdı hoşnutsuzluğu. Belki o kadar da durmazdı Oktay Rifat’ın Garip Akımını aktarırken orta yaşlı köylüyü malzeme olarak kullanması(*)nın veyahut Nazım ile Necip Fazıl’ın o akıllara kazınan derin dostluğu(**) üzerinde.
Sarı sayfalı kitap veya dergilerin içinde barındırdığı o samimi ve sıcak havayı tekrar solumak şu günlerde o kadar da kolay değil aslında. Aramak gerekiyor uzun süreler. Araştırmak gerekiyor ve bulmak; inadına. Değil internette veya e-kütüphanelerde. Safi kitap kokusu ve raflara ilişik alfabetik yazar – şair ve üstüne üstlük tür tür ayrıştırılmış edebi eserli kitapçılar.
Söz ile güzelleşen bahçe içinde iki sandalye bir masa ve üç beş edebiyat aşığı dost. Vazgeçilmez olur öylesi topluluklar. Ah! Bir de ölenler olmasa o dostlardan.
Yeni zaman olur ki eski dostlar yine bir araya gelir; gözler uykulu ve sözler bıçkın Edebiyat üzerine sohbetlerde sabahlarız. Kim bilir!
Serkan Canbolat
*: Oktay Rifat’ın kaleminden Garip Akımı:
- ‘On yıl kadar önce sıcak bir yaz günü, orta yaşlı bir köylü yolunu sormak için yanıma yanaştı. Üstünde partal bir palto, paltonun altında bir ceket, ceketin altında yelek, yeleğin altında da yakası iliklenmiş mintanı vardı. ’Yolunu gösteririm ama önce üstünden şu paltoyu çıkart!’ dedim. Çıkarttı. ’Ceketi de çıkart!’ Onu da çıkarttı. ’Şimdi de yeleği çıkart!’ Çıkarttı. ’Çöz mintanın yakasını!’ Çözdü. ’Sıva kollarını!’ Sıvadı. ’Senin sorduğun yere şuradan gidilir’ dedim. Yürüyüp gitti. Giderken bir iki kez arkasına dönüp baktı. Kısadan hisse: Garip hareketi her şeyden önce bir havalandırma hareketidir.’
**: Nazım Hikmet ile Necip Fazıl sohbet ederlerken Necip Fazıl şöyle bir lakırdı eder Nazım Hikmet’e:
- ‘Adnan Menderes’in yerinde olsam seni önce asar, sonra da gider mezarının başında ağlardım.’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.