Kapı...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Mutluluk zengini olsaydım, bütün olandan bir parça bile ayırt etmeden, sokakta yaşayan insanlara hepsini verirdim.
Bilseydim eğer kalın battaniyeler mutluluk verecek, binlerce olmasa bile bir kaç tane battaniye hediye edebilirdim ama yalnızlıkları hiç bir şey ısıtmaz bilirim. Bilirim ki idealisttir çoğu, bilirim ki çoğu sorunsal bir döngünün yenilmişliğine esir olmuştur, bilirim ki içlerinde kanıtlanmış iyilikler vardır, geç kalınmıştır artık, gülmez sokaktaki yüzler. Ayıklanmaz olur gerçek ve hayal, akıl boşluğa tutkulu, yaşam yolunu bitirmek için koşmak isteği heyecan vericidir..
İsyan etmek istemezler, istemezler ki yenilmiş bir hayat ile yaratıcıya gitmek, istemezler çünkü; yaratıcı yolun yarısından döneni sevmez, sevmez kendi erdeminden sıyrılıp geleni.
Bilseydim ki bir çift battaniye sarar tüm acıları belki bin çift battaniye feda ederdim. Ama bilirim ki hiç bir şey tanıdıkları yüzler ile yeniden yaşamaları isteğini geri getirmez, geri getirmez zaman kaybedilmiş anıları, geri getirmez eski şarkıların duyurduğu tadı, sokakta yaşanmışlıkların arasında yürüyorum, gözümün önünde zamanın mabedine akıyorlar, zamansızlık bu olsa gerek diyorum…
Yüzlerden uzak oldukları gibi, sevgileri de yok, sevgileri olmadığı gibi anıları da yok, anıları sokak kaldırımı ile dolu bir hafıza nasıl işler bilmiyorum. Ama hep uzaklık dolu bakışların suskunluğunu hissederim, sabah ve akşam arası tüm zaman nasıl bir hatıra olur ve nasıl kanatır o solgun yüzleri bilmiyorum. Hüzün nasıl da akıyor, acı nasıl da kanatıyor, zaman nasıl da bir canavara dönüyor, galiba bilmediğim bir yolun karanlıklarında kaldım, düşününce, sokakta insan var deyince, karanlıkta kaldığım hissine dayanamıyorum….
Bilmiyorum diye haykırmak istiyorum, öyle bir seslenmek istiyorum ki duyanların deli diyeceklerinden korkmuyorum bile, hiçbir zaman korku ile yaşamadım zaten, neyi söylemek istedimse istediğim gibi söyledim.
Bilmiyorum ki….
Şimdi ise söylemek bile korkutuyor, sokakta insan var !
Hani uzansalar tutmak için zamanı, güçleri tükenmiştir belki, peki ya yaşama azimleri…
Bilmiyorum ki….
Bilsem ki beni duyunca mutlu olacaklar, bu gece vaktin de bağırmak isterim tüm gücümle, bilirim derim bilirim, içinizdeki yaşama hevesini söndüren yaşamın aksiliklerini bilirim, kaderin ezilmez oluşunu bilirim, yanlış kararların doğrularının acı verişini bilirim, haydi dönün yaşama, hayatın ucunda tutunmak acı veriyor olsa da, dönün ne olur hayata demek isterim….
Bilmiyorum ki…
Bildiğim tek bir şey var, hüzün ruhuma siniyor….
......
YORUMLAR
Bilseydim ki bir çift battaniye sarar tüm acıları belki bin çift battaniye feda ederdim. Ama bilirim ki hiç bir şey tanıdıkları yüzler ile yeniden yaşamaları isteğini geri getirmez, geri getirmez zaman kaybedilmiş anıları, geri getirmez eski şarkıların duyurduğu tadı, sokakta yaşanmışlıkların arasında yürüyorum, gözümün önünde zamanın mabedine akıyorlar, zamansızlık bu olsa gerek diyorum…
..........................................................................
Zaman kavramını vareden nesnelerdeki hareket ve ve bu hareketin hızıdır.Bu kavramın yok olması tüm hızların üstüne çıkmak anlamına gelir ki bu sizde tüm mutlak bilginin toplanmasını ve her şeye, istenilen boyuta inip çıkabilme gücünü elinizde tutmayı gerektiri ki ya da yaratıp yoketme yetisini elinizde tumayı gerektiri ki bu hisse ancak ve ancak fena fillah sınırlarını aşanlar ulaşabilir, anlık bir his olabilir bu, daimi o evrede kalmak olanaksızdır...O yalnızca yaratıcının kendine mahsus bir özelliktir.Saygılarımla.
Şaban Aktaş tarafından 11/9/2008 7:04:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bilmiyorum diye haykırmak istiyorum, öyle bir seslenmek istiyorum ki duyanların deli diyeceklerinden korkmuyorum bile, hiçbir zaman korku ile yaşamadım zaten, neyi söylemek istedimse istediğim gibi söyledim.
Özür diliyorum ama makalenizin küçük bir bölümünü kullandım.
Bilmediğimizi bilmek ve haykırabilmek ağız dolusu insan gibi insan olabilmenin en güzel değeridir bana göre. Biliyormuş gibi davranıp, öğrenmeden, kulaktan duyma bilgiler ile ahkâm kesmenin vebalini bu gün t0oplum olarak hepimiz yaşıyoruz.
Artık sokaklarda aç bir çocuk, anne ya da bir babanın var olduğunu bilerek uykulara dalmak bizler için ne kadar güç ise, bizleri yönetenler çok rahat uykulara dalabiliyorlar.
Biliyoruz ki ne küçük bir battaniye onları ısıtacak, ne tek dilim ekmek gününü kurtaracak, ne bir kilo bulgur karnını doyuracak. Çünkü yarınımız belirsiz ve günü kurtarma çabası içindeyiz.
Konu öylesine derin ki. Yazdıkça daha çok yazıyor insan en iyisi ben susayım. Siz makalenizde söylenmesi gerekeni söylemişsiniz zaten.
Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize
onlarda tanrının dili...çocuklarınıza sahip çıkın...yoksa bu halde olurlar diyor anne babalara...çocuklara da evinizin kıymetini bilin şükredin yoksa bundan öteye götüremezsiniz yaşamı demenin bir yolu...gücünü nefretten alıyor bu çocuklar...anne babaya ve yaşama duydukları büyük nefretle besleniyorlar...olmasalar ve görmesek onları, içimiz sızlamasa ama olmaları gerekiyor işte...birilerine bir şeyleri göstermeleri gerekiyor...suskun varlıkları bile bir haykırış aslında...tanrı ' nın insana haykırışı...sen bu haykırışı duymuşsun binyıl...ne güzel...onlar için bir kez de sen haykırmışsın...kutlarım...