- 507 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Hüzünler Döker Düşlerin Yapraklarını
Bir giysi biçtim sana, yıldızları toplarsın diye eteklerine
Mavi bir resim çizdim endamına, sarılmak için bileklerine
Düşler ektim seninle en kıraç topraklara, eğil bak yüreğime
Bir şenlik kurdum güneşler ülkesinde, sevenler koşun şölene
Ağusuyla tadına erdiğimiz zincir halkalarıdır hayat. Kanımızda depremler yaratan volkan sarsılışlarıyla akıtır gözyaşlarımızı. Her ayrı kalışın çığlık geçişleriyle canlanır şafak. Döküldükçe mevsimlerin yaprakları, özleme açılır her gece onlarca yatak. Her tanım seni anlatır gülüm, dön ardına bak. Gün geceme vurmuş, gözlerin gönlüme, sevdanın imgeli döşeğindeyim gel bedenini saraylarıma bırak.
Saatlerin en koyu anında del karanlığı. Bir yıldızın ismini ver yılkı atlarına. Nefesinin alaca şafağında titresin çoban ateşleri ve yaşamak türküleriyle üfle anın göğsüne. Sevdalı sesinle, kadın nefesinle ısıt üşümüş bağrımı, gece durmaz gül yüreklim ben sevdana sarıldığım yerdeyim.
Binlerce buğdaydan bir tanesini düşürdüm gönlümün doğurgan ovalarına, sevda koydum ismini baharda boy versin diye. Zemheri bir mevsimdi kapımı çalan, nice geceler soğuktan iç geçirdim. Sıcacık bir odaydı düşlerimin yatağı, bir dokunuştu ruhumun serkeşliği, sendeledim de yıkılmadım yar. Aynı gecelerde ayın gölgesini izlerdi yüreğimdeki kadın, ona bir gece bile rastlamadım. Bir tohumca kaldı avuçlarımda, özlemimin ovalarına serpemedim.
Her düşün sancısı özlemle yoğrulan bir bezedir gülüm. Ocakta çatırdarken ateş, dalın boynunu alev büker, yağ köpürür, maya özüne gülümser. Her alev önce çevresini ısıtır, ulaştıkça uzağını da içine çeker. Kırmızıdır yine de hüzün, sabırsız bir ışık oyunudur. Ok yayı terk edince kavuşma ertelenemeyen bir hasret boyu olur. Gövdeyi el kavrar, gözler birlikte ağlar, yürek bu arada sevincin en ölümsüz ağıdını yakar.
Sen şimdi ışıkları yüreğine yansıyan bir şehirde denizlere yakamoz özlemler seriyorsun. Ayrı bir odada, farklı bir dünyada yüreğime yakın, bedenime uzak ruhunun satırlarını döküyorsun hayata. Gurbet diyorsun adına hasretin ve özlemin dağınık yataklarını toparlıyorsun. Sen şimdi gül dudaklım, belki de kadınca düşlerin günlüğünü yazıyorsundur. Bir adam vardır göğsünde, dudaklarının ballarıyla ona şifa veriyorsundur.
Bir su sesiyle irkiliyor deniz, bir gülüşün sesi karışıyor suyun ahengine. Yerli yerindeyken yıldızlar bir bulut geçiyor göğsümün mabedinden. Kollarımda çiçekli sedirler ve ben sevdayı sallıyorum düşlerimde. Uyumsuz adımlarla geçiyorum çıplak ayaklarımla kocamış bir şehri, göğsümde ansız bir sevginin eli. Alaturka bir şarkı radyoda, pencereler ardına kadar perdeliyor uzaktaki bir evi. Sevda diyor bir kadın, sonuna kadar açarak ellerini.
Sevincin bakır taslarıyla sayıyorum bedenime dökülen suları.Yakınımda yorgun bir gecenin dingin kokusu, yüreğimde bekleyişlerin sabırsız yontusu. Bütün düşlerin kafiyesiz anlatılarıyla dolaşsam diyorum kıyıları, fındık kabuğu bir sandalla dalgalar aşsam, varır mıyım şehrine? Dudaklarına yayılsa gülümsemen, alışkanlığım olsan, sürer misin parmaklarını yılların sessizlik bildirisi astığı ozan göğsüme.
Matarandaki suyu karanfillere dök, menekşe kokulu baharlarda seni bulayım. Serçe parmaklarına lila renkler çiz, bulutlara bakarak izini süreyim. Perçemine bir gül iliştir, sevda mevsimlerinde kaybolmayayım. Hüzünleri katlayarak doldur bavuluna, umudun istasyonlarında ismini sormayayım. Bir ırmak çiz yüreğinin coğrafyasına gül bakışlım, sevdanın salına binerek aşkına kürek çekeyim.
Kadifelere sardığın düşünüşlerinle çalardın pırıltılı kapımı. Yelelerim savrulurdu rüzgârınla. Göğsümün oynak pistini sana hazırlar, pullar serperdim doyumsuz rakkasene. Sütün akardı avuçlarımdan, terli bir kısrağı emzirirdi gecenin anaç sevdası. Çiçekli bir salıncaktı sallanışların, bedeninin bahar dallarına sarılarak o an göklere ağardım, tuhaf bir yansımayla aralanırdı gözlerim, leylaklı bir denizde sevinin sularını yapayalnız geçerdim.
Hummalı bir şiir destesi kalacak bir gün sevgimin defterinde. Neresine sarılsan hıçkırık akacak, bir kadın düşlerimde sonsuza dek kimliksiz kalacak. Yaman bir türkü dolaşacak yüreğinin koordinatlarında bir gün, sessizlik saracak ruhunun cam parçalanışlarını, soluğun sıklaşacak, gözlerin yaşaracak, sevda dev bir ekranda defalarca izlenen bir tabuyla unutulacak. Karanlık bir oda kalacak dünümüzden, yansımamız ki gülüm, bir daha asla hayatla bağdaşmayacak.
Selahattin Yetgin