- 722 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
O KENDİNİ BİLİYOR
Doğru ve yanlış tek olsaydı denge tespiti kolay olurdu ama doğru ve yanlış herkes için farklı olunca susup, kendi doğrunuzda yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Eskiden dinlemek modaydı şimdi dinlemeden konuşmak moda! Bilenden çok bilmeyen konuşuyor. Hazır bilgi, yani kulaktan dolma bilgiyle, ezbercilikle cehaletin üzerini ne kadar örtebiliriz ki?
Özellikle bizim ülkemizde bir konu üzerinde konuşurken bilgimizin kaynağı atalarımıza dayanıyor. İtiraz ettiğiniz bir olayda karşınızdaki kişi atalardan örneklerle çıkıyor karşınıza. Gelişen teknoloji, teknolojiyle gelişen bilimle yaşam şartlarının getirdiği farklılıklar göz ardı ediliyor hep. Varsa yoksa “atalarımız şunu demiş” “dedem böyle yaşamış” “ninem şöyle davranırmış”... mış, mış!
İyi de, ninen bu devirde yaşasaydı eminim düşünceleri benim yaşam şeklime çok yakın olacaktı. O da aynen benim şimdi yaşadığım gibi yaşayacaktı. Onun zamanında imkânlar kısıtlıysa, imkân bolluğunda ben niye yaşamımı kısıtlayayım? Dedenin babasıyla sen, aynı şartları mı paylaşıyorsun sanki? O zaman ata bin kardeşim, niye uçakla geziyorsun? Yaşam tarzını değil düşüncelerini örnek vermek istiyorsan “çağ değişirken düşünceler yerinde mi saymalı” derler adama.
“Milliyetçilikten bahsediyor! ”Ülkemizde yaşanan olumsuzluklar hakkında, bir tek satırla olsun katkıda bulunmuyor. Şehit törenlerinde atılan sloganlar sadece mezarlığa kadar sürüyor. Topraklarımız üzerinde oynanan oyunlar, sinemada film izler gibi izleniyor. Beyimiz hala ataların sözlerinden güç almaya çalışıyor. Yani: “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” diyor!
“Vicdandan, merhametten bahsediyor! ” Her sokak başında her köprü altında yaşayan kimsesiz çocukların dramı, sadece senaryolarda, film yapımcılarının önündeki dosyalarda bekliyor. Yaşlanan ana-babalardan kurtulmak için, her semte “yaşlılar evi” kuruluyor. Kadın sığınma evleri öylesine yoğun ki, yer bulunmuyor. Mağdur kadın ve çocuklar seneler sonrası için sıra bekliyor. Beklerken bazan öldürülüyor. Kocaman adamların Küçük çocuklar üzerinde uyguladığı fanteziler tam gaz devam ediyor. Sokakta masum hayvanlar acımasızca katlediliyor. Beyimiz hala ataların sözlerine tutunuyor. Yani: “Kaderin önüne geçilmez” diyor!
“Dürüstlükten bahsediyor! ” Mahkemelerde dolandırıcılık üzerine açılan davaların dosyaları yığınlar halinde gün bekliyor. İhanetler artık yüz kızartmadan, zina kanunen suç sayılmadan yaşanıyor. Ahlâksızca yaşananlar kitap olarak yayınlanıyor. Yüze konuşulan lâflar, arkadan küfürlerle süslenip çevresindekilere anlatılıyor. Çıkar ilişkileri içinde, yüze dost maskeler takılıyor. Bugün söylenen sözler, yarın göz göre göre inkâr ediliyor. Beyimiz hala ataların sözlerinden medet umuyor. Yani: “İnsan beşer, bazan şaşar” diyor!
“İnançlardan bahsediyor” Türbelerde dertlere çare aranıyor. Fallarda çıkacak umuda gelecek yarınlar bağlanıyor. Şarlatanlar inançları sömürüp köşeyi dönüyor. Hayırlar bile fakirin onuru kırılarak hayırsızca yapılıyor. Hac görevine, ana habere malzeme olmak için gidiliyor. Zengin sorumluğunu unutup, elindeki varlığı ganimet biliyor. Fakir şükür sofrasında zeytin ekmekle karın doyuruyor. Beyimiz hala atasözlerini diline doluyor. Yani: “Her koyun kendi bacağından asılır” diyor!
Bende beyimize kendi dilimde cevap vermek istiyorum.
Varoluş nedenini araştır oku ve yaz
İnsanca yaşamayan insanlığı anlamaz
Safsatayla geçirme yaşadığın günleri
İnsan olmana yetmez inan kıldığın namaz!