- 2064 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ANKARA
Seneler su gibi akıp gidiyordu.. Tam olarak anımsamıyorum ama sanırım bir 4 yıl birbirimizden hiç haber alamamıştık.. Oysa birbirimize sözümüz vardı.. habersiz bırakmayacaktık birbirimizi.. ne halde olduğumuzu, sağlığımızı haberdar edecektik.. İçimde bir sıkıntı vardı yine.. Onun başında kötü bir şey olsa, mutlaka ben hissederdim.. Kalp sıkıntılarım içinde sanki bir el boğazıma yapışırdı böyle zamanlarda.. İçim daralıyordu son günlerde.
Ani bir kararla Ankaraya gitmeye karar verdim.. Onun bir zamanlar nefes aldığı, havasını soluduğu o şehirde olmak istedim bilinçsiz bir arzuyla.. uzun zamandır beni Ankara’ya davet eden hemşire arkadaşım Birsele telefonla geliş saatimi bildirdim ve otogardan beni almasını rica ettim.. Büyük bir keyifle karşılayacağını öğrendiğimde içim biraz ferahlamıştı..
Gece 24 te otobüse bindim ve defalarca beni ona götüren kilometreleri yutmaya başladı otobüs.. Dışarıda ilkbahar kokusu ve temiz bir yağmur vardı.. Yol uzadıkça, şehrin ışıkları çok azalıyor yer yer karanlıklar arasında mücevher gibi parlıyordu . Bir süre sonra gece ve ben baş başa kalmıştık otobüsün ışıkları söndüğünde.Son ayrılışımız geldi aklıma 15 yıl önce ..Abant’ta geçirdiğimiz 4 günün sonunda ayrılamamıştık da, Ankara’ya kadar onun kiralamış olduğu arabayla gitmiştim 2 saat daha fazla yanında olabilmek adına.Otobüse binmek hiç bu kadar zor gelmemişti.. Göz yaşlarıma engel olmak ise imkansızdı.. ..
O anı tekrar hatırlayınca, yine bir Ankara yolunda olduğumu ayrımsadım.. Ama o yoktu bu kez.. Koskoca bir boşluğa doğru yol alıyordum.. Ne işim vardı gecenin bu saati bu otobüsün içinde?
Sonra gözleri geldi oturdu gözlerimin üzerine.Soran, alaycı, acı çeken, gözyaşı döken o yeşil gözlerini unutmak için çeyrek asır yetmemişti. Daha da ne kadar süreceğini bir tek tanrı biliyordu.. Kalbimde bir hançer acısıyla yoluma devam ediyordum. Aklımda binlerce yaşanmışlıktan geriye kalan bölük pörçük kesitlerle...Bu hüznü tuhaf bir biçimde sevdiğimin ayrımına vardım .Onu düşünmek ne kadar acı da verse .. kendimi iyi hissetmemi sağlıyordu sanki.. Bir şeyleri unutacak olsam ona ihanet ettiğimi hissedecekmişim gibi bir duyguydu. Bu nasıl bir çapraşık duyguydu böyle? Onun olanlardan haberi bile yoktu..
Olmamasını da tercih ederdim aslında.. Yaşadıklarımı, çektiğim bu acılarımı bilmesi , onu da üzmekten başka bir işe yaramazdı ,Ki o yıllar önce düzenini kurmuş, biri kız diğeri erkek iki evlat sahibi olmuştu..Hayattan beklentileri ve hayata verdikleri benimkilerden çok farklılık taşıyordu. İki çocuğun sorumluluğu ve sevgisi sarmıştı hayatını. Benim gibi kendisinden başka düşünmeyeceği kimse yok değildi. Ama biliyordum ki o da gönlünün bir yönüyle beni çok sevmiş ve yıllardır bir şekilde hep haberdar olmuştu benden..Benim de sevgimin ayakta kalmasını sağladı belki de bu davranışları..
Otobüsün tekerlekleri ilerleyip yolumu kısalttıkça içimde tarif edilmez o boşluk büyüyordu.. Muavinden bir kahve istedim.. zira madem uyuyamayacaktım zihnimi dinç tutmanın daha iyi olacağına karar verdim. Kahveyi elime aldığımda sıcaklığı ve kokusu beni yine yıllar öncesine götürdü.. O Otogarda 20 dakikalık son görüşme sırasında içtiğimiz kahve tadını dilimin üzerinde duymuştum.. İçim ezildi yine .. O Otobüse binerken elime tutuşturduğu telefon çantamdan çıkartıp sanki onu ve anıları okşarcasına avuçlarımım içine aldım..
Otobüs Ankara otogarına giriş yapmıştı .. perona yaklaştı ve park etti otobüs.. Camdan birseli aramaya başladı gözlerim.. Göremedim.
Aşağıya inip bagajdan küçük valizimi aldım sağa sola bakınmaya başladım.. Birsel yoktu görünürlerde.. sanırım yetişemedi diye düşünmeye başladım. Yolda bitmiş olan sigara paketine uzandım ümitsizlikle.. kalmamıştı.. Arkadaşımı beklerken içerim diye Garajın içindeki büfeye doğru döndüğüm sırada .. Büfe ye yaklaşan, o nerede görsem bin kişinin içinde tanıyacağım silüeti gördüm.. Yoksa hayal mi görmüştüm.? O kadar çok onu düşününce beynim bana bir oyun mu hazırlamıştı?Gözlerim bana ihanet ediyor olabilir mi diye düşünürken, şaşkınlıktan donakalmış benim halime kahkahalarla gülerek bana doğru gelen ... O işte ta kendisi...
İşte o.. Gözlerinde kıvılcımlar saçarak , kollarını bana doğru uzatmış bir halde bana gelen. Bu rüyadan başka ne olabilirdi? Sarıldık uzun uzun .. sanki hiç ayrılmamışçasına Sarıldık sarıldık.. Gözlerimdeki yaşı silmeye çalışırken tanıdık bir sesle bu rüyadan uyandım.. Birsel Hoşgeldiiin diyerek bana koşuyordu.
Anladım ki bir komplo ile karşı karşıyaydım.. İki sevdiğim insan bana bu içinde her şey olan karşılamayı hazırlamışlardı.. Her zamanki Adnan.. Yine yapmıştı yapacağını!
Aradan yıllar geçti..
“Beni unutma “ dedi geçen ay gördüğümde. Artık genç değiliz bak saçlarımdaki beyazlar her geçen gün çoğalıyor .. “ Sakın beni unutma” dedi Bunu neden söylemişti.? Unutulmak dokunur ya her insana.. o yüzden miydi, yoksa kendisinin yapamadığını benden de mi istemişti? İstemesine gerek yoktu bunu o da biliyordu.. Onu bir gün dahi unutmamıştım.