Doğum Günü
Bu akşam yine yıldızlarla dertleştim. Uzun zaman sonra ilk defa... Öyle değilmiydi dedim defalarca kutup yıldızına. Seni anlatmaktan usanmadım yıllarca, o dinlemekten.
Saçlarını, gülüşünü, sözlerini anlattım ve gözlerini,
"Onun gözlerini bilmezsin sen. Güneşi gördüğünde mavi, gölgede yeşildi. Belki sana hep kapkara zifir gibi gelirdi. Denizin tüm besteleri dökülürdü, saçlarını savurduğunda. Dalgaların uzak diyarlardan getirdiği bir koku vardı saçlarında. Özlem, hasret kokardı. Güldüğünde içim erirdi. Onu yaşamak kutup yıldızı, inanılmaz birşeydi. Yıllar oldu biliyorum, onsuz geçen yıllar. İşe bak bir güne bile tahammülüm yoktu. Nasıl yaşadım binlerce günü... Hep sana anlattım derdimi biliyorum. Yıldızlara baktığımda onunda bakabilme ihtimalini düşündüm hep. Arada ki yüzlerce kilometreye inat, bir yıldızda kesişir bakışlarımız belki. Kimbilir özlemiştir beni. Sana anlattıklarımı ona anlatırmısın ki?. En çok beni etkileyen sözleriydi. Dökülürdü dudaklarından inci gibi. Yumşak ve şefkatli, Bir ninni gibi. Bir anne gibi. Anne olmuştur kimbilir. Bir kızı vardır, birde oğlu belki... Benimse belkilerim oldu nur topu gibi. Yılların mirasıdır belkilerim, hiç tükenmezler. Kadehler boşalmadı, bitmedi hüzün makamlı şarkılar, Hayallerim yetim, şiirlerim tutsak kaldı ."
Şimdi bir yıldız gibi uzaksın bana, bir yıldız kadar yakın. Bitmeyen bir esaretsede bu, sonsuza dek yetecek umudum var. Şimdi bir veda kelimesi iliştirmeliyim mektubumun son satırına, ne diyebilirim ki. Şairin dediği gibi, bütün klişe aşk sözlerini söyledim sana. “Herkesin söylediğini bana söyleme diyorsun, Ama ne varsa sevdaya dair, bizden önce söylenmiş biliyorsun.” Hangi kelime anlatabilir ki hasretimi, hangi cümle yeter sevgimi anlatmaya.Lugatımda ki tüm kelimeleri söyledim sevdaya dair ve isyanlarımı duydun, hatta hıçkırıklarımı. Tek söyleyemediğimdi. Şimdi söylemek istiyorum, Doğum günün kutlu olsun diyorum.
Hep taptaze hep sımsıcak kal yüreğimde.
"deneme"