- 855 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Gel bu gece !...
Gidişin;
Dil sus pus gözlerde umutsuzluk raks ediyor en endamlı hali ile gece kapımı çalıyor karanlığı ve sensizliği buyur ediyorum. Seriyorum saçlarımı karanlığın göğsüne, buklelerimde dalgalanıyor “hiçlik” Düşüyor omuzlarıma ürküyorum. Ellerime düşüyor bakışlarım hala gölgen tenimde, hani çam ağaçlarının üzerinde güneşin salındığı sabahlar vardır tüm ormana mis gibi bir koku yayılır işte öyle kokuyor hala yastığın ve üzerinde başının izi duruyor. Bir demek gülü derer gibi deriyorum, sarılıyorum, dikenlerin hüzünlerimi kanatıyor, canımı yaksa da razıyım sana dair ne varsa kabulümdür.
Sevmek; karşılık beklemeden sevmekmiş öğrendim / öğrettin!...
Bekleyiş;
Ne zor bir bilsen gözlerinde kaybolurken sözlerimin dilimden dökülmesi ve bir şeyler boğazımda takılı, dudaklarım mıh gibi kapalı. İndiriyorum kirpiklerimi, gözlerim titrek diz kapaklarımda “dur titreme” diyorum şimdi söz düşecek “bekle! ...”öylece otuyorsun karşımda bir elinde bitmek üzere olan sigaran, kül tabağı anılarla dolmuş öylece söndürüyorsun umursamazca ve haince. Şakaklarına düşmüş bir tutam beyaz saçlarına harelerim takılıyor “biz tanıştığımızda yoktu bu beyazlık” o an şimşekler düşer bedenime ne çok zaman tükettik hoyratça. Ah…sevgili ah…bir şans daha istiyorum yaratandan, seni diliyorum sessizliğim çığlık çığlığa ve yaratan duyuyor beni hatta tüm evren duyuyor peki ya sen?
Bu gece;
Yaraları sarma zamanı geldi?
Binlerce beyaz güvercin uçurdum sana, mektuplar yazdım uçları yanık, geceler boyu bekledim kapında boşuma mı?” ömrümüzce aşkı aradık durduk yanlış adreslerde oysaki biz birdik hangimiz bir diğerini daha çok sevdi hiç önem vermedik. Akarsular gibiydik aktık sen ben iken “biz” olduk sevgili. Gidişin değil beni bu kadar dağıtan vazgeçişlerindir. Dön demeye dil dönmez, mecalim tükenir umutlar kapı eşiğinde nöbettedir.
Ben hiç sensizliği tatmadım bu yarım halim ondanıdır.
Vazgeçen sen… Ömründen son bir geceyi hediye isteyen ben…
Kalem Sızım