- 673 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
YOKLUK...
.......Nasıl olmuştu da onu akşam vaktinde unutmuştum.Ve o an, onu unuttuğumu düşündüğüm anda bir ışık , bir güneş içimi sardı usulca.Bir güneş bedenimi ısıtmaya başlamıştı.Artık üşümüyordum kesinlikle.Güneş ışınları gittikçe güçlendi , yakmaya başladı.Başım yanıyordu.Beynim olanca şiddetiyle yanıyor, kaynıyor, çırpınıyordu.Yer, gök, kuşlar, bitkiler alevlenmişti.Bir uçurum vardı.Tüm topraklar kızgın alevin şiddetiyle yok oluyordu sessisce. Dumanlar arasında bir mahşer... Yeni filizlenmiş fidanlar, binbir çeşit çiçek,hayvanların iştahlarını açan otlar, sürüngenler kavrulmuştu güneşte.Güneşin geliş açısını kim değiştirmişti? Gecenin bir yarısı öğlen sıcağı, Şubat ayı temmuz ayı olmuştu. Dünya güneşin etrafında dönmüyordu belkide.Güneş dünyayı karşısına sabitlemiş olmalı.Zaman yoktu ...Yaratıcı bir yaprağı bile yerinde bırakmazdı elbet.Bir ses bir hışırtı da mı yok Allah’ım? Bir yaprak bile bu saatten sonra kımıldamaz mı?
Yatağıma uzanıp ölü numarası yaptım bir süre.Ölüm meleği bu numarayı yutup yanıma gelir miydi?Kanepenin hemen dibindeki bilgisayara baktım.Neden bu bilgisayar karşı tarafta değildi ki? Orası daha iyi değil miydi? Belkide camın hemen dibinde olması daha iyi olurdu.Ara sıra pencerenin kenarından sokağa bakıp güzel yazılar yazabilirdim.Evet bu bilgisayarı karşıya almak lazım.Odanın içinde dolanırken keyfim yerine gelmişti.Sürekli bilgisayara bakıp duruyordum.
Mahşer:Kıyamet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer.Büyük bir kalabalık.Dini inacı olan insanların ölümden sonra sınavlarını verecekleri inandıkları yer..Hesap günü.Bir gülme veya ağlama günü.
Acı: Hissedilen en tatlı duygu.Hayatın anlamı olan.
’ En iyisi ruhumu okşayacak bir melodi dinleyeyim’ dedim. ’Fazlada abartılacak bir durum yok be!’
Fazla bir acı duymuyordum.Üstelik ağlamıyordum da .Hem ağlasam bile hiç birşey olmaz ki? Acı da tatlıdır.Tatlı olan acılı çıkabilir.Çok acı değil acı olan...Çok tatlı değil tatlı olan...
Hiç hüzün yoktu alemimde bence .Herşeyin olacağından farklı olmayacağını kim söyleyebilir?Hasta değildim.Sadece üstümde ağır bir yük vardı.Ölümle karşı karşıya da değildim.Ne olacaksa olsaydı.Biraz sonra, bir kaç dakika sonra bitti.
’lütfen Allah’ım ben ölmek istiyorum.Bak ben yapamam.İnan ben yapamam.Tüylerim diken diken oluyor insanları görünce.’ dedim ağlayarak. ’Allah’ım ben çok ahmak bir insanım.Ben sana söyledim , ben sana dua ettim.Ben söylemesem de biliyordun beni? Kim beni senin kadar tanıyabilir ki?’
Yoksulluk ve yokluk bir pençe atarak beni karşı duvara fırlattı.Evet daha acıyor! Köşe başındaki kedi bile benden bir şeyler bekliyor, bir şeyler vermeyince nasıl kızıyordur kim bilir? Şu karşı cadde üzerinde oturan o tatlı kız gülücükleri parayla satıyor! Acaba bir sayfacık yazı mı yazsaydım kendime? Ben düşünüp sızlanmaktan başka ne işe yarararım ki? Bir hırs, bir hırsız kalbimi çalmış üstelik.
Çamaşır makinesinin çıkardığı tuhaf sesler dikkatimi dağıtınca, kendimi tekrar yatağın üzerine attım.Bu makine neden bu kadar su alıyordu? İSKİ’ye borcumun kalmasını istemiyorum. Sinirlenmiştim .Yoldan çıkmıştım tekrar. Kimseye borçlu kalmamalıydım.Çok popüler, çok yalancı olmalıyım ama nasıl? Hem o zaman İSKİ’ye olan borcumu da öderim.
Kalkıp salona gittiğimde tekrar tekrar ölmek istedim.Çünkü Arçelik marka çamaşır makinası kafayı yemişti.Yerinden çıkan atık su borusu ...Musluktan gelen su makinadan geçerek sevinçle halıyı suluyordu.Berrak , temiz, hayat doluydu su. Küresel ısınma sonucunda kuzey ve güney kutuptaki buz dağlarının buzları evin içinde erimişti sanki.Yakında tüm istanbul bedava yıkanmış olurdu.Ahmaklığımla eğlenmek için uygun sözcükler yoktu, veya bulamıyordum.Nasıl bu hallere düştüm ben...
Musatafa Kemal Paşa caddesinden yukarıya, Bağcılara doğru gidiyordum ve....
KAYIP VE KESKİN BİR KELİME FISILDA.
HALA BENİ TUTAN ŞEY NE BİLMEK İSTEMİYORUM.
HEP AÇIK VE SAMİMİ OLDUM.
HEP UZAK VE FIRTINALI.
SESİNİ DUYABİLİYORUM .
ÜŞÜYORUM SENSİZLİK İÇİNDE.
BEN KIRGIN DEĞİLİM.
KIRIK DÖKÜK BİR ALEM.
BİR ÇOCUĞUN GÖZLERİNDEN DÜNYAYI ÖĞRENDİM.
BİLİYORUM ,BİLİYORUM.
ŞİMDİ DAHA SOĞUK , ÇOK DAHA SOĞUK.
BİR YALANCININ GÖZLERİNE GİZLENDİM.
GİZLENDİM GÖREMEZSİN.
HER HAYALE İNANMA DER BİLGİN.
HER RÜYAYA KANMA DER BİRİ.
HEP AÇIK VE SAMİMİ OLDUM.
YAPRAKLAR SARARDI DÜN.
YAPRAKLAR ÇÜRÜYECEK YARIN.
TAMAMEN BIRAKMALI ARTIK.
BIRAKMALI GELECEĞİ.
EKSİK DEĞİL Mİ BU EVREN.
EKSİLMEDİ Mİ?
HEP AÇIK VE SAMİMİ OLDUM.
KUTSAL KİTABA İNANIR GİBİ.
İLK VE SON OLANA İNAN.
KURTARICI NERDE?
KURTARILMAYI BEKLERİZ.
YİNE KESİP ATARIZ BELKİ.
ÇOK KAYIP VAR ŞİMDİLERDE.
Devamı yok şimdilik.
Şubat 2008