TEREDDÜT
TEREDDÜT1
O beni aldatırsa,ben de onu kalben aldatırım, dedi aklından.Bunu yapamayacağını bile bile, kendini avutma gayretiyle içinden aynı şeyi tekrarladı birkaç kez.
Kalben aldatmanın sonu olmadığını biliyordu.’O’nu kalbiden çıkarmak, bir başkasını kalbine koymak demekti bu.Ve kalpten çıkarılan, tekrar o kalbe geri dönemezdi.Düşüncesi bile ağır, korkutucuydu.Düşünmek istemiyor, söylemek istemiyor ama, içindeki acıyla kendini böyle düşünmeye iteliyor, dilini buna alıştırmaya çabalıyordu. “Kalben…”
Unutmalı değil miydi o olayı?İki sene geçmişti aradan.Hem basit bir olaydı.En azından onunla birlikte basite indirgemişlerdi.Hiçbir şey olmamıştı.İşin içine duygu girmemişti.Bir süre mesajlaşma, telefonlaşma, birkaç kez buluşup bir şeyler içme…Önemli değildi.Öylesine, düşünmeden yapılmış, önemsiz, hemen kestirip atılacak, saçma bir şey…Önemli değildi.Değil miydi?..
Konuyu kapatmışlardı.Binlerce kez özür dilemişti o da.Yalnız seni seviyorum, demişti.Zaten başkasına dokunmasının imkansız olduğunu, bu olayın saçma sapan , düşüncesizce ortaya çıkmış , aptalca bir durum olduğunu, önemli olmadığını falan söylemişti.Zaten sıkılmıştım bu işten, ben kapatacaktım konuyu, sen fark etmesen de, demişti.Kapanmıştı.Kapanmış mıydı?..
Büyü bozulmuştu.O, kavak yelleri esen sarhoş başından aşk dumanları yavaşça çekilmeye başlamış, gerçeğin dondurucu soğukluğuna açılan paslı kapı açılmıştı önünde.Orada, ayaklarının dibinde, kalbinin kırıkları duruyordu.Bir hışımla harekete geçiyor, “Hayır, olmaz!”, diye feryat edip kırık kalbini toparlıyordu.Ama ufak bir dokunuşta darmadağın oluyordu kalbi .
O soğuk kapının eşiğinde öylece duruyordu.Geçmek istemiyordu diğer tarafa.Geriye dönüp dönüp hasretle, aşk sarhoşu günlerine bakıyordu.Ama her bakışında, biraz daha uzaklaştığını görüyordu o güzelliklerin.Geriye dönemiyordu.Aşkını gözden kaybetmek üzereydi.İleriye de gidemiyordu.Kalbini kaybedecekti, bir adım attığı takdirde.Taştan kesilecekti, buzlanacaktı kalbi. ‘Kalp ihanet etmemeli, ederse ölür.’
Yitirilecek şey ne büyüktü.Göze almak istemedi.Oturdu olduğu yere, o sağır, ruhsuz kapının önünde.Beklemeye başladı, olacakları.Küçücük bir ümit kırıntısıyla…
Gitmek istemiyorum, diye düşündü. ‘Gitmek istemiyorum.SENİ SEVİYORUM.’.Seviyor muyum?..
YORUMLAR
biten ama bitiremediğimiz şeyler vardır.kalb ne kadar inkar etsede etsin,pişmanlık fayda etmez bazen.
kırılan bir vazo gibi istediği kadar güçlü olsun yapıştırıcı,ki olsaydı kırmazdı derim ben,sadece alışkanlıktır vazgeçilemiyen,yada varsa sorumluluklar.atın adımınızı geriye dönüş yolu çoktan kapanmış.yüreğinizin götürdüğü yere gidin derim.
içerik kadar yazım şeklide harika .anlatım ,imgelemeler .
tebrikler çok güzel