DÖRT YAPRAKLI YONCA
DÖRT YAPRAKLI YONCA
Milimetrik seviyorum seni. “Hesap hatası var” diyenlere ne yaptığımı bilmek istemezsin. Abuk sabuk geliyor bütün söylenenler, söylenmeyenlerse; kursaklarda kalmanın ağırlığıyla eriyip gitmekte.
Bütün şaklabanlıklarım , ağır ağabeyliğimi çürütmüşken, sen bari duymazlıktan gel…Olanlar bir yana, olamayanları sorgula, benim çıkmazlarım çoktan tutulmuş, köşe başlarını kapmış geridekiler.
Deliyim, delirttiler…
İçli köfte istiyor canım. Kahve falları için ayırdığın zamanın yanında, bu ne ki! Hamburgerle kolanın uyumu gibiyiz, çayın şekere ihtiyacı gibi, tuzun yemeğe kattığı tat gibi… Halılarına gösterdiğin özeni bana da gösterirsen, naftalinin olmaktan gocunmayacağım.
Bolca dök. İtirazım olursa şahidin yine benim. Tavan arası, unutulmuşluk…
Kapanındaki yemim ben. Kendime yenik düşmekten usandım. Biraz vicdan, hepsi bu.
Tüyü bitmemiş bütün duygularımı sana adadım. Gözlerimi tembihledim, dilimi düğümledim… Daha ne istiyorsun bilemedim.
Serçe parmağımla yüzük parmağım arasındaki farkta saklısın. Kâh gülümsetiyorsun, kâh ağlama nöbetleri bekliyor kapımda. Almamazlık edemiyorum, çaresizliklerime bir yenisi daha eklendi; sen!
Düşlerim eskisi kadar düşlemeye değmiyor. Uyanmak istiyorum yarım uykularımdan, bütün yabaniliğinle beni kendine benzettiğini bilmiyorsun, senden başka kim varsa, çıkarıp attım hayatımdan.
Gözlerimde fer yok. Aynadaki aksim tümden gerçek dışı, baktığımda gölgeme o bile bana benzemiyor, sensin dünyaya yansıyan. Hokkabazlarla aram iyi olsaydı, şapkadan tavşan çıkarmalarını istemezdim elbet, üç dileğimden en az ikisi sen olurdun, üçüncüsü; diğer ikisinin kabul edilmesi.
Sağırsın, dikenlerine hükmedemiyorsun, hükmetmek istemiyorsun… En az dört yapraklı yoncalarım kadar sevgilimsin, sevildikçe bozuyorsun yüreğinin masumiyetini. Ne yana baksan yine sensin ya gördüğüm, senden başka kimse yok sanıyorsun.
Zulmetmek sana göre değil, bacadan düşen Noel baba ol çocukluğuma, gençliğime; aşk olarak gel, yaş 35’ken, sevda olup düşüver kollarıma. İvme kazanman çok sürmesin, yükseldikçe fezadaymışçasına dünyaya göz kırp, atmosfere girince hızını kesme, olsa olsa hafif bir esrime var üzerimde, belli ki, benim kadar yanmayacaksın.
TALAN AYŞE KANCA