- 2608 Okunma
- 28 Yorum
- 0 Beğeni
Şiirlerim Kadar Eski/ Kalbim Kadar Yenisin
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Açık pencereden gece iniyor ve kül rengi bir suskunluk gözyaşıma yansıyor.
Alazdan iç çekişlerime yabancı duruyorsun. Yıldızlara dönüyorum, en yakınından en uzağına döne döne sana esiyorum, beni manaların koynunda hayatla buluşturan senli güzergâhlara…
Bir görünüp bir kayboluyorsun.
işte o an kederin yüz yılları sızıyor en sabırsız anlarıma…
Sesimi bütün vakitlerin bereketine adadım.
Sayfalarında yalnızca yüzün, üstünde sırtını kelimelere dönmüş kalemimin dargın kuraklığı, küskünlüğü…
Ah şimdi şiirlerim kadar eski/ kalbim kadar yenisin. Ama kayboluşun ufukların peşinden sürüklüyor. Şakakları terleyerek infilak ediyor yıldızlarım. Gece dökülüyor birer birer hüznümün dallarından. Hatıralardan seni toplayıp seriyorum şu titrek ölüm histerisi seanslarına.
Gel-gitlerin sancısına sıkışıyor bekleyişler. Sabırsızlık pençesinde kan ağlayan tedirginlik saçımı başımı yoluyor. O an sulara yazılıyor ömrüm… Ömrüm ki gündüzünü gelişinden gecelerini gidişinin renginden alır. Ve dağıtıyor mürekkebini ömrümün, hırçın sularında gidişin. Dağılıyorum, yayılıyorum ve yok oluyorum gidişinin ıssızlığında.
Muştuların apansızlığında damlarsın. Bulutlarım yönünü bulur, bütün mevsimlerim göğünü kucaklar. Işıl ışıl bir sevinç doğar gözlerime cennet olur.
Her gidişin gözlerimi acıyla bağlıyor bilmeden adressiz bir sürükleniş…
Talihsizliğin gazabına uğramış talihsiz bir çocuk afacanlığı işgal eder ruhumun her kıyısını ve üstüm başım sen kokarsın. Ellerimi kalbime bırakır gözümün gördüğü, dokunduğum her şeye seni anlatırım.
Hayat, sevgi, aşk, var olmak senin kutsallığından öte değil derken; gidişin hıçkırık gibi örtünüyor üstüme. Kıvrılıp yiten sularda dağılan ömrümün mürekkebine sürükleniyorum nereye gittiğimi umursamadan nereye çarpıp kaç parçaya bölünüp kaç kez öleceğimi, yitmenin sınırını bilmeden sana özetlenip sana yazılıyorum.
Sorgusuz sualsiz kalbimin başkaldırısına teslim bir savaşçıyım gidişin yağmalıyor pusatlarımı.
Kan kaybeden bedenim uğuldayan yalnızlık…
Küle dönüşen kalbim!
Ah… Gidişin inleyen bir sancı.
***
Üşüyen bakışlarımın solduğu akşamlar.
Yorulan kalbimin şiirine sığınıp acılara boyun eğmeden umudu sayıkladığı avuntuya amenna demeden aşkına ram olmaktan bıkmayacağım.
Gel artık şu yaralı güvercinlerime beyazları topla, dudaklarıma sür ve ellerinin sıcaklığı dağılan düşlerimin bitaplığına kudret olsun.
Sen gidince çocukluğumun yüzü tutuşuyor. Anılarda bir yağmurun toprak renkli çığlığı yara alıyor çöllerin bedduasından.
Susuyorum..
Ne kadar sussam çaresizlik o kadar uzun uzun büyüyor. Oysa ve keşkelere kalmak nasıldır. Âmâ’lara yenilmek nasıl kahreder, 33 yerinden ölmek gibidir gidişin.
Yıldızlar yoruldu sevdiceğim bakışlarımın menzilinde.
Baka baka yollar aşındı.
Kaç fala dokundum, kaç avuntunun tırnağıyla eşeledim imkânsızlıkları…
Bak gözyaşım dağıttı buğulanan satırları iki kelime,
sadece iki kelime okunuyor; HAYDİ GEL ARTIK…
Burada kal/ vaktim sabaha varmadan güneşe dönmeden diz çöküp dalgasında kaybolacak karanlığın.
YORUMLAR
İki güneş geçti bir gece
Biraz yağmur yağdı bana
Biraz ben yağmura...
Sevdiğim bir şarkı çıktı radyoda
Yarısına ben eşlik ettim
Yarısına gözlerim...
Anlatmak istemiyorum ama
BEN SENİ BURDA ÇOK ÖZLEDİM! ...
Sadece iki kelime; HAYDİ GEL ARTIK...
Sevilen kendini alıp gitse de, seven onun yokluğunda da sever, sevgiyi giden kaybeder...
Mükemmel satırları yazan yüreği tebrik ederim...
Sevgilerimle...
SELAM CAN...sussam şimdi belki kızarsın...satır satır yazsam sayfalar yetmez bıkarsın...bir yanım yazının güzelliği karşısında susmak isterken diğer yanım söyle diyor yaz içinden gelenleri ama gel gör ki dilim lal...kelimeler yetersiz...ellerim titrek...gözlerim yaşlı...sanırım fazla söze gerek yok...sen anladın nasıl olsa beni...özlemiştim...şiirlerin kadar yazılarının da MUHTEŞEMLİĞİ karşısında bir kez daha susmayı tercih ediyorum...susup tekrar tekrar yazının çoşkun satırlarına bırakmak için kendimi.............yazan yüreğine ve emeğine sevgilerimle............
Üşüyen bakışlarımın solduğu akşamlar.
Yorulan kalbimin şiirine sığınıp acılara boyun eğmeden umudu sayıkladığı avuntuya amenna demeden aşkına ram olmaktan bıkmayacağım.
hiç bir film benim için bu kadar kısa değildi..
ve hiç bir roman bu kadar kısa ve yürekten yazılamazdı..
divane aşık gibi dolaşurum yollarda....
dudağıma takıldı...
ıslık oldu..
çöktü içime karanlık gibi..
sen kaleminle dost..
biz yürek nağmelerinde ayyuka çıkalım..
hey hat!
şair bugün doluyum..
bu defa yağmurla..
emeğini kutlarım....
Harika......çok beğendimmmm
saygılar....
Durur yoklarsın düşlerindeki kadını. Bir sürü insan gelip gecer gözlerinden ama bir tanesi vardır ki o hiç geçmemiştir içinden... Gözlerinin yaşarma umutlarının yeşerme sebebi... Yüreğinin tek sahibi...
Durur düşünürsün senden gidenleri... Bir sürü yitiklerle doludur masum yüreğin.. Bir sürü insan gelip geçmiştir zaman tünelinden... Ama öyle bir tanesi vardır ki geçisindeki izleri silmek zaman alır... Yıldızlarla dostluğun başlangıcı... Uykusuz gecelerinin efendisi... Gidişlerin en güzeli...
Durmadan düşüne gelen insanlar vardır hayatta gitmesine rağmen düşünüze çağırdığınız... Yok oluşu ona yakıştıramadığınız.. Avuçlarnızdan kayıp giden giderken yüreğinizide götüren... Gittiği yerde sizi bekleyen...
Yazılar yazılır sevdalar adına... Hasretler özlemler... Kadınlar cizilir düşlerde... Kah yıldızlara dalar gözler kah rüyalara... Her yol aynı yere çıkar her yol yüreğinizin sahibine kalbinizin her attığı zamanda tekrarlanan isime...
Aslında uğruna yazılan yazılar kadar eskidir yürek parçalayan... Fakat Kalbin her kan pompalayışında yenilenmesi kadar yenidir.. Yaşanılan anlar geçen zamanlar.....
Tebrik etmek size saygısızlık diye düşünüyorum yazı şiir farketmez siz yüreğinizle konuşmaya devam ettiğiniz sürece MÜKEMMELSİNİZ...
Üşüyen bakışlarımın solduğu akşamlar.
Düşlerimi ısıtan kadın
Sen gelemiyorsan aç kollarını
Yüreğim sensiz ölüme çok yakın...
gidişler uzunca bir sancıya sürükler
adı yoktur bu sancının ve adsızlığında belirsizliğinde büyümeye başlar
sessizlik ve suskunluk kol kola takılıp geldiğinde
manasız bir uğultunun gazabında kalırsın ve sonra acı akar aktıkça yakar
bu yüzden bekleyişlerin ne ağırlığı nede yaşı olmayan bir sancısı vardır ruhun sayfalarına kendini yazdıran..
tebrik ederim saygılar selamlar.
Her gidişin gözlerimi acıyla bağlıyor bilmeden adressiz bir sürükleniş…
Talihsizliğin gazabına uğramış talihsiz bir çocuk afacanlığı işgal eder ruhumun her kıyısını ve üstüm başım sen kokarsın. Ellerimi kalbime bırakır gözümün gördüğü, dokunduğum her şeye seni anlatırım.
yüreğine sağlık severek okudum faik...
Umuduma keşkeleri yorgan yapıp gecenin koynunda saklıyorum heryanında zencefil kokusu ve belkilerin son duası var...ama yinede vazgeçemiyorum hüznümü yüreğine serdiğim günlerden bir adıda beklemek oluyor bu günlerin...
Ah dost hüznün kalem ağrısı , sevgiye dair dökülecek ne varsa dillenmiş...hüzün tadında...kalemine sağlık...
mor tarafından 11/1/2008 1:08:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yıldızlar yoruldu sevdiceğim bakışlarımın menzilinde.
Baka baka yollar aşındı.
Kaç fala dokundum, kaç avuntunun tırnağıyla eşeledim imkânsızlıkları…
Bak gözyaşım dağıttı buğulanan satırları iki kelime, sadece iki kelime okunuyor; HAYDİ GEL ARTIK…
Burada kal/ vaktim sabaha varmadan güneşe dönmeden diz çöküp dalgasında kaybolacak karanlığın.
kutlarım gerçekten çok güzel duyguları ifade etmişsiniz okudukça okuyası geliyo insanın belkide ağlayası yaşanmışlığa...