- 4157 Okunma
- 17 Yorum
- 1 Beğeni
ÇİN'DE SAKLANAN TÜRK PİRAMİTLERİ ve MUMYALARI
Merhabalar Değerli Dostlar...
yeni güne.... yeni sabaha ... yeni hayata ...bilime ..GELECEĞE...hep beraber merhaba....ışıl ışıl olsun gönlünüz ...ışıl ışıl baksın gözünüz..mutluluğunuz hep ama hep olsun...gününüz bilimsel ...sanatsal ...ve dahi kutlu olsun...
ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
sen kendini bilmezsen bu nice yaşamaktır...
yunus emre
ne güzel demiş yunus ...var mısınız değerli dostlar...? hep birlikte ilmi kendimizi geçmişimizi bilmeye ...
geleceğimizi bilmek için kâhin olmaya gerek yok artık...buyurun öyleyse...
Çin’de Saklanan Türk Piramitleri [beyaz piramitler]
"İlk insan mumyalama tekniğini mükemmel bir şekilde uygulayanlar Altay Türkleridir.(Mısır medeniyetinden yüzyıllarca önce) Uygur bölgesinde bulunan,Mısır piramitlerinden yüzyıllarca önce yapılan ve Mısır piramitlerinden daha yüksek/büyük olan piramitleri yapan Türklerdir.Çin hükümeti buraya girişi tamamı ile yasaklamıştır.Çünkü bu piramitlerin içinde proto-Türk yazılar mevcut.Arkeologların dahi girişine kati surette izin verilmiyor.Çünkü dünya tarihinin tekrar yazılması gerekebilir.
ORTA ASYADAKİ TÜRK PİRAMİTLERİ
Bugün çin sınırları içerisinde yer alan, xian şehrine 100 km uzaklıkta qin ling shan dağlarında Ön-Türk uygarlıklarından birisi tarafından inşa edilmiş, etrafında irili ufaklı 100 adet piramitle beraber, 300 metre yüksekliğinde bir piramit bulunmaktadır; BEYAZ PİRAMİT
Beyaz Piramit’in ikinci dünya savaşı sırasında çin’e yardım malzemesi götüren bir C-54 uçağından çekilen fotoğrafı 1957 yılında ilk kez life dergisinde yayınlanmıştır.
Bu piramitleri araştırmak üzere 1994 yılında şensi bölgesinde bir araştırma gezisi yapan alman bilim adamı hartwig hausdof kendi koleksiyonundan birkaç resmin halka açılmasına izin vermiştir. hausdorf’a göre piramitlerin yapım tarihi en az M.Ö. 2500’ler civarındadır.
Bölge çin tarafından yasak bölge ilan edilmiş olduğundan dolayı piramitler içerisinde bulunan mısır medeniyetinden çok ileri bir teknikle mumyalanmış olan cesetler ve Ön-Türkçe yazıtlar üzerinde araştırma yapılamamaktadır.
Piramitlerin ebat,orijinal şekil ve büyüklükleri ,dikkat çekmemesi açısından çin hükümeti tarafından maksatlı olarak tahrip ve kamufle edilmiştir.Piramitlerin üst tarafları kesilmiş ve üstleri toprakla doldurulup, kamuflaj amacıyla ağaçlandırılmıştır .
Çin’deki Türk Mumyaları
Ceviz Kabuğu Progamın’a katılan (İzleyici telefonu) Halil Şıvgın (Eski “Sağlık Bakanı” demiş ki:
“1984 yılında ben Çin’i ziyaret ettim, Çin’i ziyaretim sırasında Turfan’a götürdüler. İlk defa Turfan’a giden Türk heyetinin mensubu olmakla da gerçekten gurur duyuyorum. Orada bizi gezdirirken mumya bulduklarını söylediler ve biz mumyaları gördük. O gördüğümüz mumyaların Mısır’daki mumyalardan çok farklı olduğunu ifade ettiler, yani teknoloji olarak, yapımı olarak Mısır’daki mumyaların önünde olduğunu.
Daha sonra aradan yıllar geçti, bir televizyon kanalında bu konun tartışılmakta olduğunu gördüm. Gerçekten bilimsel olarak, gidilmiş, Mısır mumyalarıyla Turfan’daki mumyalar arasında bir kıyaslama yapılıyor. Bu kıyaslamada, Turfan mumyalarının… …Ben orada kadın mumyaları gördüm, çocuk mumyaları gördüm, erkek mumyaları gördükm, fakrlı şeylerden. Ve o sırada, hatta bir tanesinde yeterince koruma yapılmamış, bozulmaya başlamılştı müzede gördük onları.
Bu mumyalardaki üstünlüğü bilim adamları ortaya koymaya başladılar. Bilim adamlarının ortaya koydukları bir gerçek var ki, ilk defa mumya kültürünün Türkler’den geliştiği ortaya çıkıyor. Bundan dolayı da ben şimdi iştirak ediyorum. Yani ben bilim adamı değilim, ama bizim bilim adamlarımınızın bu olayın üzerine ciddiyetle eğilmeleri gerekiyor. Eğer Mısır’daki mumya kültürü olduysa, var idiyse geçmişte, onun etrafında da bir kültürün olması lazım. Mısır’ın etrafında mumya kültürüyle ilgili herhangi bir şey yok. Afrika öbür taraf, bu tarafta da yine böyle bir kültür yok. Dolayısıyla, Orta Asya’dan o bölgeye giden Türkler’in varlığı söz konusu olabilir…”
Ben bir katkıda bulunmak istiyorum bu mumyalar konusunda Urumçi mumyalarını söz konusu etmiştir, tabii ki çok önemli. Bakın, buradaki Urumçi’de teşhir edilen mumyalardan ilk birincisi 44 yaşında ve Milattan önce 1000, yani günümüzden 3000 yıllık. Bir başkası gene 1600, en yaşlı olarak da işte bu “Lolan” denilen bayan mumyası var, Doğum’dan önce 2000 bu, yani 4000. Şimdi en büyük özellii iç organlarının çıkartılmamış olması. Başka ?.. Şu andaki mumyaların durumu Mısır mumyalarına nazaran çok daha iyi olması… İleri teknolojide bir mumyalama sistemi öyledir, uygulanmıştır. Dahası, bir mumyanın üzerinde ameliyat izi var, at kılıyla dikilmiş. Amerika doktorların tespiti, dünyada ilk ameliyat veya operasyonlardan bir tanesi olarak kabul ediliyor. Dahası var; burada kumaş ekose ve boyalı ve Doğum’dan önce 2000′i konuşuyoruz, günüzmüden 4000 sene öncesini konuşuyoruz.
Türk Bilim adamı Kazım MİRŞAN yaptığı araştırmalarda Ön-Türk uygarlıkları tarafından OT-OĞ olarak isimlendirilen Ön-Mısır’a M.Ö 3000 Yıllarında Doğu Anadolu’dan Isub-Ög yazısının gittiğini tespit etmiştir. Kazım MİRŞAN’ın bugüne kadar anlamı çözülemeyen 184 adet mısır hiyeroglifini Ön-Türkçe olarak okumuş olduğu ve mumyalama tekniklerinin yine M.Ö. 3000′li yıllarda Altaylarda geliştirildiği düşünülürse Piramit inşa teknolojisinin Eski Mısır’a Ön-Türk Uygarlıkları tarafından öğretildiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Tüm İnsanlık tarihini değiştirerek; MEDENİYETİN ASIL YARATICISININ TÜRKLER OLDUĞU SONUCUNU DOĞURAN bu olağanüstü keşif batılı bilim adamları(!) tarafından ısrarla görmezlikten gelinmekte ve insanlığın bilgisinden daha uzun süre saklanması mümkün olmayan bu piramitleri başka bir uygarlığa mal etmeyi amaçlayan maksatlı çalışmalar yapılmaktadır."
ATATÜRK diyor ki
“Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.”
(Atatürk 04.10.1932, Dolmabahçe Sarayı, Diyarıbekir Gazetesinin Sahibine Demeç.)
ne güzeldir kendini bilenler ...ne güzeldir insanlığa hizmet edenler...
konu ile ilgili yorumlarınızı merakla bekliyorum...
sevgim saygım selamlarımla ...
dikkat..! dikkat...! video alta eklenmiştir mutlaka izleyiniz..:)
alttaki linki google adres çubuğuna yapıştırarak piramitleri mumyayı izleyebilirsiniz...
sanatistan.azbuz.com/viewVideo.jsp?videoId=41000000000983297
34 d 20′ 29.19″N, 108 d 36′ 2 2. 49 “E
bölgeyi google earth ile bu koordinatlar civarında görebilirsiniz.
kaynak:
www.gencsau.com/forum/serbest-kursu/cinde-saklanan-turk-piramitleri-beyaz-piramitler-t53385.0.html
YORUMLAR
Hocam konuyu, 2006 yılından beri biliyorum. Videoyu ilgiyle izledim, konu hakkında maalesef yeterince materyal yok !
Doğu Türkistan Karizleri( yer altı çok amaçlı mağaraları ve sulama sistematiği) ile ilgili bilinmeyenleri okuyunca, A.T.Ü.T. teoriyi binlerce yıl evvel Asya'daki Türk halkları olarak zaten dizgelemişler diyorsunuz.
Ayrıca Türkbilim'in gerek Rus, Gerek Çin kolu çok gerçeği ters yüz ediyor... Kıta Avrupası ve devamı Sosyalbilim ekolleri de, çok şeyi gizliyorlar.
Kaldı ki; Anadolu'da bile M.Ö çok eski yıllara ait çok ilginç bulgular var... Yani hemen hatırladığım, Antalya'da eski mağara kazılarında gördüğüm birebir Türk bayrağını andıran ay ve yıldız kabartmalarını hatırlıyorum.
Çok daha ilgi çeken bulgu var. Bilge Kaan hazineleri, içinden çıkan Göktürk para (sikke)leri filan gibi...
Şimdilik bu kadar aklıma geldi... Saygılarımla.
Göktürkmen tarafından 12/9/2009 9:49:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
değerli şair yazar dost sayın Göktürkmen
teşekkürler yoruma gönül güzelliklerinize...
sevgim saygım her daim selamlarımla...
not:
linki verilen video mutlak izlenmeli ...
görsel düşünseli harekete geçirir çünkü bildiğiniz gibi ..siz zaten gereğince düşünüyorsunuz... toplum olarak buna ihtiyacımız çok...
Bu yazıyı zamanında görmemiş olmaktan üzüntü duydum.
Şimdi okumuş olmaktan da mutluluk..
Öncelikle böylesi bir yazıyı kaleme aldığınız için teşekkür ederim kendi adıma. Çünkü yazınızda anlattığınız şeyleri ilk defa görüyorum ve yeni birşey öğrenmiş olmaktan mutluluk duyuyorum.
Birilerinin aşktan meşkten içsel söyleşilerden farklı olarak somut bilgiler ışığında kaynak belirterek yeni birşeyleri kaleme alması ve hiç üşenmeden paylaşması saygı duyulması gereken bir davranış..
Değerli Hocam paylaşımınız için bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.
Burada bulunmaya anlam katıyorsunuz..
Sevgim saygım ve selamlarımla..
Ülkemizin çok değerli arkeologları var; fakat kendilerine araştırma yapmaları için gerekli mali destek sağlanmıyor.Antik kentlerin de kazıları ve restorasyan röleve çalışmaları için de yeterli ödenek ayrılmıyor.Antalya Perge antik kentinde 1946 yılında başlatılan kazılar hala sürmektedir.Henüz kentin yarısı bile gün ışığına çıkarılmış değildir.Örneğin bu kentin kazılarına emek vere Prof.Jale İnan ; Afrodisyas kazılarını yürüten ve mezarı kentin içine yapılan Afrodisyas(Aydın -Karacasu-GEYRE-) aşığı Prof.Kenan Erim ,Anadolu uygarlıkları adlı kitabaın yazarı Odinaryüs Profesör DoktorEKREM AKURGAL (vefat etti) çok değerli arkeolog hocalarımız olup daha nice değerli öğretim üyesi genç yaşlı elemanlarımız var.Tüm bunlar bilimsel projelere kaynak ayırmakla mümkündür.
ne kadar yararlı açıklamalar bunlar ...sayenizde arkeolojik kazılardan haberdar olduk...iyi ki varsınız değerli hocam..
sevgim saygım her daim..
Sayın Aşina demiş ki;
yazınız için teşekkürler.türkleri türklerden çok yabancılar araştırıyodu.neyse ki özüne sadık kalanlar var.türkiye niye arkeolog yediştiremiyo doğru düzgün.şöyle herşey meydana dökülsün...
..........................................................................
Ülkemizin çok değerli arkeologları var; fakat kendilerine araştırma yapmaları için gerekli mali destek sağlanmıyor.Antik kentlerin de kazıları ve restorasyan röleve çalışmaları için de yeterli ödenek ayrılmıyor.Antalya Perge antik kentinde 1946 yılında başlatılan kazılar hala sürmektedir.Henüz kentin yarısı bile gün ışığına çıkarılmış değildir.Örneğin bu kentin kazılarına emek vere Prof.Jale İnan ; Afrodisyas kazılarını yürüten ve mezarı kentin içine yapılan Afrodisyas(Aydın -Karacasu-GEYRE-) aşığı Prof.Kenan Erim ,Anadolu uygarlıkları adlı kitabaın yazarı Odinaryüs Profesör DoktorEKREM AKURGAL (vefat etti) çok değerli arkeolog hocalarımız olup daha nice değerli öğretim üyesi genç yaşlı elemanlarımız var.Tüm bunlar bilimsel projelere kaynak ayırmakla mümkündür.Banka HORTUMLARINDAN Hayali İhracaatlardan sıra gelir mi hiç bu ülkede?
Saygıdeğer öğretmenim Sabiha hanımı bir kez daha kutluyorum.Selam sevgi ve saygımla.
Şaban Aktaş tarafından 11/10/2008 8:43:49 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kazım İrşan Bey' le tanışma onurum oldu. Daha önce de biraz bilgim vardı. Bence emperyalizmin baskısyla ve bizim tembel-kayıtsız oluşumuzdan çok aşikâr olan belgeler ortaya konmamış. Ama artık epey yol katedilmiş sayılır değil mi? . Duymayanlar da duymuş olur. Türkler diye bir ansiklopedik çalışma var. Oradan da bazı bilgilere ulaşılabilir. 1923-1938 ruhuyla tarihi gerçekler inşallah yeniden yazılacak.Kutlarım.
Eski uygarlıklara,bizimle hiçbir ilişkisi kalmamış gibi görünen yaşayış ve düşünüş biçimlerinden bize kalan izlerine yanaşmak zordur ama yararsız değildir.
Verilere bakarken
Bilmeliyiz ki yorumlarımız,içinde yaşadığımız dönemin geçer akçesi olan bir’’değer yargıları sistemi’’nin prizması ardından,asıl gerçeğe bakıldığında ‘’bize göre ‘’ bir görüntü elde etmekten ileri gitmemektedir.
İkincisi ise bir tür okült,gizemci yaklaşımdır ki’’ ne varsa eskide var’’ biçiminde bir zihinsel faaliyete yol açmaktadır
Elbette ki şuuraltı birikimi geçmiş deneyimlerin izlerini taşımaktadır.insanlık bir bütündür .evrim sürecini birlikte yaşamıştır.bu süreci incelerken dönemleri pafta pafta ayırarak,birbiriyle hiç ilişkisi olmadığı sanılan adaları keşfe çalışmak bizi yanılgıya sürükler.
Çin de o bölgenin zırh içinde olduğunu biliyorum ve dünyanın kara kutusunun orda yattığı inancı taşıyanlara saygı duyuyorum…
ki
Çin bunu uzun süre daha saklamaya muktedir..
Sevgili büyüğüm
sizi ne zaman okusam ufkumun biraz daha ötelendiğini hissediyorum.çok büyük bir yürek..çok geniş bir aydın çehreye sahipsiniz.ilginç,düşündüren emeğinize sağlık.sizi saygıyla selamlıyor şükranlarımı sunuyorum
10. sınıflarda Göktürk Kitabelerini işliyoruz...
hep ilk Türkçe yazılı örnekler olduklarından, bunun öneminden bahsediyoruz...
bahsettiğiniz yazıtlar çözülürse,
tarihimizi yaklaşık 5000 yıl öncesine kadar götürebileceğiz...dediğiniz gibi belki de tarih yeniden yazılacak...
hepimize özelliklede arkeloglara ve tarihçilere büyük görev düşmektedir...
sayenizde aydınlandık efendim...
izninizle yzıyı alıyorum...
her şey için teşekkürler...
selam, sevgi ve saygılar...
yazınız için teşekkürler.türkleri türklerden çok yabancılar araştırıyodu.neyse ki özüne sadık kalanlar var.türkiye niye arkeolog yediştiremiyo doğru düzgün.şöyle herşey meydana dökülsn.hala çanakkale diyelm.şiirsel konuşmakla yetinelim.kahramanlıklar övülecek ama gleceğe yönelik atlımlar yok.türk gençleri, halkı uyansın.okusun görsün yazsın
Sn. SABİHA KÜÇÜKTÜFEKÇİ
Bilgilendirme açamlı yazınız için teşekkürler.
Bu konu ile ilgili bir haber okumuştum ve haberin sonunda bir bölüm dikkatimi çekmişti.
Çin'de bu bahsettiğiniz bölgeye yaklaşmak, görüntü almak, kayıt yapmak ve araştırma yapmak yasaklanmış...
Çok önemli askeri üs gibi de korunuyormuş gece gündüz...
Ondan önce başka bir konu ile ilgili bir yazı daha okudum. İki haberi birbiri ile çakıştırdım ve neden aynı hassasiyeti göstermediğimizi hâlâ da anlamış değilim...
Diğer haber şöyle idi :
Rahmetli Mustafa Kemal Atatürk 1928 yılında Ankara/ Sıhhiye'deki Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesini kurduğu zaman dönemim önemli araştırmacı ve profesörlerinden oluşan bir heyet kurup onlara bir görev vermiş.
Türklerin tarihini ilmi olarak araştırın, köklerimiz nerelere kadar gidiyor, gidebildiğiniz kadar geriye gidin ve bunun için gereken tüm masraflar size verilecek, hiçbir masraftan kaçınmayın demiş.
Çünkü; kendi yaptığı araştırmalara göre bu tarihin en az 7 000 yıl öncesine kadar gittiğine dair bulgulara rastlamış ve sadece iddia olarak kalmasın, kanıtlansın diye düşünmnüş.
Araştırmacı Profesörler 10 yıllık bir çalışmanın ardından elde ettikleri bilgi ve bulgularla bir arşiv oluşturmuşlar fakat maalesef Atatürk'ün vefatının ardından 3 ay sonra İsmet İnönü bu ekibi makamına çağırttırmış ve geçmişteki tüm çalışmaların Dil Tarih'in arşivlerine bırakılarak çalışmanın durdurulmasını emretmiş. Yapılan itiraz ve çalışmanın devamı için telkinde bulunmalar da bir fayda vermemiş.
Bu bilgilerin hâlâ Dil Tarih'in arşivlerinde gizli bir bölümde tozlandığı söyleniyor !...
Tarihine sahip çıkmakla çıkmamak arasındaki fark da burada gizli olsa gerek !...
Emeğinize SAYGILARLA
değerli kalem dostu hyazici58
ne önemli ne güzel konulara temas etmişsiniz...maalesef haklısınız...katılmamak münkün mü size..?
bilimsel çalışmalar bu anlamda daha da önem kazanıyor..
edindiğimiz önemli bilgileri paylaşmamız gerektiğine inanıyorum ...elinde bilgi olan arkadaşlarıda paylaşmaya davet ediyorum...belki de bu sayfalarda bilimsel güzelliklere vesile oluruz kimbililr...
anlamlı emek dolu yoruma gönülden teşekkürler..
iyi ki varsınız değerli dost..
sevgim saygım sonsuz kere..
Değerli Hocam, burada anormal birşey yok. Önce şunda saadete ulaşmamız lazım. İnsanoğlunun bugün elindeki bilgi çok sınırlı. 4000 yıllık bir belgeli diyelim; bilgiyle milyonlarca geçmişi okumaya çalışıyoruz. Çoğu bilgilerde dini literatürden aktarmadır. İnanmıyorsanız bu bilgiler sizin için daha sınırlı hale geliyor. Yani Nuh Tufanı sizin için bir anlam ifade etmez! Demek ki genel anlamda bilgimiz sınırlı. Yani bu günden geriye bakarak insanılık tarihini okumamız çok güç. Kendi tarihimizde öyle. Tarihi hafızamız yok. Herşeye pratik anlamlar yüklemişiz. Bu anlamda bilinci rüşte ermemiş bir toplumuz. Kaldı ki, araştırılacak onca şey var ve hiçbirine el sürülmemiş. Orta-Asya halen bizim için kapalı bir kutudur. Geçelim bunları. Bütün ihtişamıyla ayakta duran Selçuklulardan bile haberimiz yok. Bilimsel anlamda bir Selçuklu tarihi halen yacılamamaıştır ki, bizim için en kritik dönüşüm safhasını oluşturur. Ne demek bir milleitn din değiştirmesi? Basit şeymi sanıyoruz?..Bakın ben onca mücedele etmeme ramen sigarayı bırakamıyorum. Osmanlı'yı hakkıyla tanıyamadık. Amalaştık ve Cumhuriyeti idtar edemiyoruz. Bir an için söylediklerinizin hepsini doğru farzetsek ne olacak?..Orhun Abideleri'ni bildikte ne oldu? Anı Harabeleri'ni gezdikte ne oldu? Bilmekten çok bilgiyi kullanmaktır aslolan. Bunun içinde bir zihin dünyasının oluşması lazım. Zihin enemesine uğramış bir toplumuz. Bugün ki olaylara çözüm üretemiyor olmamızda bu idraksizlikle ilgili. Tarihi bir bilinci olmayan toplumlar bir şey üretemez. Önce bilinç oluşmalı. ..Yazı harikaydı..Yürekten kutladım.Selam,saygı...
hyazici58 tarafından 11/1/2008 9:59:08 AM zamanında düzenlenmiştir.