- 697 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Öksüz Kardelen "gönül Gelin"(1)
Hayat insanoğlunu bazen umulmadık maceralara sürükler,bazen de insanoğlu kendisi yetmezmiş gibi aile efradını da kendisi ile birlikte maceralara sürükler, insanoğlunun anlına yazılan kader dediğimiz alın yazı, mutlaka külli irade ile cüzü irade den ibarettir bu iki irade bazen biri birileri ile savaşırlar.
Burada olması gereken kadere inanmak lazım, lakin bir kaderde var ki insanoğlunun kendi elindedir buda insanın aklı selim davranmasıdır. Burada insana sorumluluk düşer. İşte bir insanın zararı yalnız kendisine değil önce aile’ye, daha sonra topluma yansır.aklıselim davranmayan birey hem ailesine hem de çevresine, zararı dokunur buda tamiri olmayan olayları meydan getirir.
Yaşadığımız dünyanın kendisine has bir düzeni vardır.bu düzenlerden ve nizamlardan biri de zamandır.
Zaman içinde insanoğlu ömrünü nasıl ve nerede geçirdiği düzen ve nizam şeklidir. İnsanoğlu ya bir aile kurmakla yada aileyi korumakla, ve de topluma, devletine, milletine, bayrağına, insanlara, faydalı bir birey olmakla mükelleftir.
Bu sorumluluk kişiye çok yük getirse bile bu yükün altında insanoğlu huzur ve mutluluk peşindedir iyi bir aile reisi olmak için her zaman lider olan baba. sabır ve emekten yana olması lazım. Var olanla yetinmesi gerekir.
Daha fazlası için de hayırlısını bulmak ve bulundurmak En doğrusudur.
Bir aileyi oluşturmak için kişinin doğru zaman da ve doğru biriyle bir araya, yani evlenmesi gerekir. ve görücü usulü evlenmeler kimi yörelerde, Berdel dedikleri adet gibi evliliklerin artık toplumda yeri olmamamsı lazım. buda iyi ve ahlaklı nesillerin topluma kazandırması demektir.
Sıra bizim öksüz kardelen Gönül’e gelince gönül on yedi yaşında, beş yetimden biriydi ablası ve abisi ile birer yaş farkı vardı, kendisinden küçük olan kız kardeşi ve en küçükleri de sekiz yaşında idi ablası komşu köyde evliydi en küçük kardeşi de köylerinde okul olmadığı için ablasının yanında kalıyordu.
gönül’ün babası köy yerinde büyümüştü annesi şehir kızıydı iki kültürün bir araya gelmesinin vermiş olduğu olumsuzluklar neticesinde hiç anlaşamıyordular.
Gönül’ün babası Adil, on dokuz yaşında evlenmişti Fatma ile
Adil sinir hastasıydı. astığı astık kestiği kestik bolluk, bereket ve refah içinde büyümüş biriydi sağlık problemleri vardı. lakin birileri ne cesaret edip söylerdi nede karışabilirdi yani kızmaya veya kızdırmaya gelmez biriydi. çoğu zaman köylünün otunu samanını yaktığı, oluyordu annesine babasına kızdığı zaman, insanın aklına gelmeyecek. fenalıklar yapardı. dur diyen yoktu amcasını, öldürmüştü amcasını oğlunu, da yaralamıştı abisinin hanımına, vurduğu darbeyle ölümüne sebep olmuştu. üç vukuatı vardı. davacı olanda yoktu. olsalar bile sonrasını düşünenler kikini çıkaramıyordular.
Adil , şehirde bir düğünde gördüğü Fatma ya aşık olur. Fatma nişanlıydı birkaç ay sonra düğünü olacaktı.düğün hazırlıkları yapan Fatma nın kafasını allak bulak eden komşu kadın hemen her gün Adil’i anlatıyordu Fatma ya,
Fatma gencecik bir kızdı pek te iyi kötüyü ayrıt edecek yaşta değildi. Adil. Çok iyi biri çok ahlaklı biri ve de zengin ağa oğlu olarak sürekli anlatan kadın Fatma yi yoldan çıkarmıştı ve Adil’in Fatma yi kaçırmasına yardımcı olmuştu.
O yörelerde nişanlı kızı kaçırmak tam bir felakete yol açmak demektir. araya çevre insanları girer, ve işi oluruna koyarlar yüklü para vererek karşı tarafı razı ederler.
Adil yine babası Sait bey’e pahalıya mal olmuştu.
Aylar yıllar geçmişti.adil’in beş çocuğu olmuştu evi şehir de idi zaten hiç köyde kalmadı kafası çalışan biriydi hem on parmağında on marifet hem de bir o kadar geçimsiz asabi ve mert yürekli doğruya doğru biriydi. adil’i anlamak mümkün değildi bazen bir çocuk bazen bir canavar kesilirdi bezende iyi bir baba idi.
Küçücük bir lokantası vardı fakir fukara ya çok düşkündü.
Aslında doktora gidip tedavi olsaydı mükemmel bir insan olacağına şüphe yoktu, biraz akıllanmıştı derken.
O talihsiz olay hiç yoktan onu buluverdi.adil’in kaynı İhsan terzilik yapardı.bir gün sonra otuz ağustos zafer bayramıydı.her esnaf kendi işyerinin kapısına veya penceresine bayrak asacaklardı.adil de öyle düşünüyordu. Dolabında çıkardığı bayrağı eline aldı sağına soluna baktı biraz bayrağın etrafı yırtıktı. Bir sokak ötede kaynı ihsana gitti.hoşbeş derken elindeki bayrağı ihsana uzattı.
-adil ihsan bu bayrağın etrafını bana dikiver yarın zafer bayramı lokantanın kapısına asacağım dedi.
-ihsan olur enişte dedi.
Adil ihsanla vedalaştı kendi lokantasına gitti.
Ertesi günün sabah saatlerinde tekrar ihsanın terzi dükkanına vardı selem kelam derken,
-adil hani dün sana verdiğim bayrak ne oldu diktin mi.
-ihsan bir an durdu sonra ya enişte kusura bakma unuttum, şimdi dikivereyim dedi.
-adil aniden parlayıverdi, sanki ateş topu oldu patladı patlayacak gibi, aldı bayrağı makasla paramparça etti.kızdı bağırdı. sıraladı küfürleri.etraftaki komşular kaçıp geldiler ihsanda sinirlendi sözleri küfür’e dönüştü başladılar kavgaya, esnaf komşuları araya girerek enişte kayınçoyu ayardılar.toplanan insanlar adil’i oradan uzaklaştırdılar.
Adil o öfkeyle işyerine geldi. Birde ne görsün eşi Fatma da gelmiş.
-adil döndü eşine ne var neye geldin kardeşinin imdadına mı geldin Fatma yi azarladı. Fatma her ne kadar inkar ettiyse de adil inanmadı bağırıp küfürler ediyordu.
Durduran yoktu sağa sola saldırıyor eline geçirdiği her şeyi kırıp döküyordu.
Lokantasını bir harabeye çevirmişti eşi Fatma olduğu yerde buz kesilmişti.
Tek laf bile etmiyordu ta ki o öfkeyle elindeki bıçakla tekrar ihsanın dükkanına doğru yürümeye başlayınca. eşi Fatma önüne geçti başladı yalvarmaya ne olur sakin ol yapma, adil o benim kardeşi senin de kaynın elinden bir kaza çıkar lütfen yalvarıyorum. derken. adil ipe sapa gelmiyordu gözleri bir canavarın gözlerini andırıyordu sanki göz çanaklarından fırlayıp dışarı çıkacaklardı. öyle kızmıştı ki kimseleri ne görüyordu nede dinliyordu. tek hedefi ihsan olmuştu. sanki her kes ihsan dı karşısında. ve nitekim öylede oldu adil yürüdükçe Fatma kendisine asılıyordu yalvarıyordu.
Etraftakilerde adilin kolundan bacağından tutuyordu ama adil dur durak bilmeden ilerliyordu. Bu arada da küfürler ediyordu.bilmeyen de soruyordu bu adam bu kadar niye sinirlenmiş. Kim bu kadar sinirletti bu adamı.kalabalık o kadar çoğalmıştı ki iki caddenin insanları bir araya gelmişti hiçbir Allah’ın kulu adili durduramıyordu az sonra ihsan da elinde makasla karşıdan geliverdi
her ikisi bir birine saldırdı araya girenler bırakmıyordu
Fatma bir yanda ağlıyor bir yanda bağırıyor bir adile koşuyor bir abisine koşuyor iki arada kalmıştı. İhsanı olay yerinden uzaklaştırdılar.
Fatma abisin tarafından geliyordu adil öfkesini ihsan dan almayınca eşine bağırıp saldırdı o kadar insanın arasında eşine attığı bıçakla tam bir canavara dönüştü ihsan gelene kadar adil tam on altı bıçak darbesiyle zavallı ve hiç bir suçu günahı olmayan,
Fatma yı oracıkta öldürdü polis gelene kadar adil olay yerinden kaçtı.
İhsan koşup kardeşin cansız bedenine sarılıp ağlamaktaydı.bir yanda da kendini suçlu hissediyordu az sonra Fatma nın beş çocuğu koşarak annesinin elini ayağını tüm bedenine sarılıp ağıtlar yakıyordular en küçüğü ablasının kucağında idi sonra iki kız kardeş elden ele verip ağıtlar yakardılar hem annelerine hem altı aylık kardeşlerine.
Olay yerine toplanan ahali yerden yatan Fatma ya mi? Ağlasın yoksa yetim kalan kardeşlere mi ağlasın ortalık tam gözyaşı seline dönmüştü.
Fatma nın annesi ve babası ile kız kardeşleri koşup gelmiştiler ağlama sesleri insanların kulağını adeta sağır ediyordu.beş kardeşlerin en küçüğü bir türlü süsmüyordu ağlamaktan patlayacaktı, sanki anlamıştı annesinin vurulduğu hem de nasıl vurulduğu canı cananı tarafında beş çocuk değil de sanki beş gül vermişti erine iyi günde kötü günde hep birlikte olacaklardı. Birlikte ağlayıp birlikte güleceklerdi.
Bir ömür boyu bir yastıkta kocayacaklardı.
İşte acının en büyüğü de buydu ya en sevdiği insan tarafından can evinden ve kalbinin enderin yerinden darbeyi almıştı canı kadar sevdiği adamdan.
Ve ne gariptir ki insan en sevdiği insanın elinden can versin yani ölümüne sebep olsun .aylarca ve hatta yıllarca konuşulacak bir olay olmuştu yerel gazeteler yazıyordu.
Eşi tarafından on altı bıçak darbesi alan kadın yol ortaysında can verdi.
Radyolarda bu haber haftalarca söylendi.
O yörede dilerden düşmüyordu bu olay. çok konuşuldu kaynını vuracak olan adam yol ortasında eşini doğradı.
Fatma nın annesi ve babası kızlarının cansız bedenin aldılar ve gözyaşının sel olduğu büyük bir acıyla defin işlemleri gerçekleşti.
Mezarlıkta, adeta bir dram vardı. beş yetim, annelerinin mezarına kapanmıştılar.
Kimseler onları mezarlıkta ayrılamıyordular.doyunca ağlayan kardeşler artık gözyaşlarının akmadığı ve ağlamaktan yorgun. düştüklerinde kendileri gecenin geç saatlerinde mezarın başında ayrıldılar.mezarlığa yakın olan Mahalle insanları o gece uyuyamadılar.onlarda bu acıya katıldılar adeta o gün o küçük şehir yasa boğulmuştu insanlar düşünüyordu bir insanın suçu olurda öldürürsün yani ölümü hak ederde böyle olaylar olur lakin hiç yoktan başkasına öfkelen bir başkasını da vursa canını alsa bu da adalet değildir.
O gün o şehrin insanlarını en fazla etkileyen bu olacak ki Fatma nın çocukları kadar olmasa da insanlar çok üzülmüştüler bu olaya.- DEVAM EDECEK,
YORUMLAR
Mezarlıkta, adeta bir dram vardı. beş yetim, annelerinin mezarına kapanmıştılar.
Kimseler onları mezarlıkta ayrılamıyordular.doyunca ağlayan kardeşler artık gözyaşlarının akmadığı ve ağlamaktan yorgun. düştüklerinde kendileri gecenin geç saatlerinde mezarın başında ayrıldılar.mezarlığa yakın olan Mahalle insanları o gece uyuyamadılar.onlarda bu acıya katıldılar adeta o gün o küçük şehir yasa boğulmuştu insanlar düşünüyordu bir insanın suçu olurda öldürürsün yani ölümü hak ederde böyle olaylar olur lakin hiç yoktan başkasına öfkelen bir başkasını da vursa canını alsa bu da adalet değildir.
O gün o şehrin insanlarını en fazla etkileyen bu olacak ki Fatma nın çocukları kadar olmasa da insanlar çok üzülmüştüler bu olaya.- DEVAM EDECEK,
efem
çok anlamlı bir yazıydı
emeğine
yüreğine sağlık
...