- 1610 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
doğumgünü hediyem misin..
ayasofyanın arkasından gülhaneye inen sokaktan söz etmiştim değil mi, istediğim herşey oldu..
ama yetinememek, ama uzattığın elin şeffaf duraklardan geçmesi, ama susmalara yüklenen boktan anlamlar ertesi ağlama seansları..
kaybetme korkusu en çok neleri tetikler düşünüyorum..
’gece geçilen şehirler ışık seli gibidir.’
şimdi hangi köşeyi dönüp soldan iki yüz metre ilerlesem saat hep 12’ye 20 kalacak..
hayatımın bütün sinekleri bundan sonra öyle hızlı koşacak ki, saçlarım kadar büyük olacak, gözlerim kadar kahverengi..
beni kahverengilerimden vurduğunda ay geceye ben sana doğuyordum..
sonra durup aynı bardak çift dudak, aynı sigara çift dudak, aynı kaşık çift dudak yapıyorduk..
hiç durmadan yağıyordum sevgili, sarılıyordum ve yağıyordum sonra..
sana, bana, dünüme, bugünümüze ve tutunamadığımız belki yarın/ım, belki yarın/ın, ah keşke yarın/larımıza deli gibi yağıyordum..
gece geçtiğimiz kentlerin kapısı önünde oturup, çömelip yahut bağdaş kurup, başkaları da kavuşsun sevdiceklerine diye, ellerimi açıyorum..ben semadan bekliyorum, gelen geçen avcuma soğuk metelikler bırakıyor..
sol ayağımdaki topuk izi gün geçtikçe daha çok kararıyor sevgili..
sahi,
sol yanım neden bu kadar sen kokuyor..
oysa bugünlerde bütün kent seni konuşuyor..
misafirime selam duruyor geçtiğim bütün sokaklar..
senle izlediğim manzaralara vurulayım sevgili,
gözlerinin ufuksabitlenişleri başımı döndürüyor ki verdiğim kadar alamadığımın farkındayım..ya da veremediğim demeliyim belki; beceriksizliğim kalsın saklında..
’yabancılık bir kenttir sevdiğim,
yabancılık bir kent’
bazı anneler oğullarının kemiklerine yatırım yaparken ben gözyaşı bezlerimi besliyorum..
yarın hanginiz daha yaşlısınız derlerse gözlerim diyeceğim, bu yüzden bugün hiç durmadan ıslatıyorum onları.. gözlerimin yaşı..
ah gözlerim sahi kaç yaşındasınız..
şeytan alıp götürdüğü herşeyi satamadan getirin diye midelerimizde boş hacimler yaratmıştık vakt-i zamanında..midesizliğimize ağlarken karşımıza her ne çıktıysa yaktık, kanattık, kanırttık.. hep derim ya, sadisttik fakat bundan daha da fazla mazoşist..
kan içinde kalan tırnaklarım ruh acıtmalarımdan geri dönerken başka başka ağızlara terk etti kendini, her yalamada kendinden geçtiler, kendimden geçirttiler, kendimizi geçmeyi de öğrettiler.. ne olduysa o zaman oldu da varmadık mı huzularına, canan’a giden yollara paspas edilen can’ları ben komuta ettim!
bütün canlar fora!
YORUMLAR
yollar girdi aramıza telefonlarla
avuttum kendimi sonra sonra sessizlik girdi beni bekleyecek diye
avundum insanlarda girdi en sonunda şimdi aramızda öyle bir uçurum var
ki sevgimi hissedemiyordun. Şimdi her gün boş koltuğuna baktığım bir
arabam var. Şimdi her gün bomboş geçirdiğim bir yaşamım var. Şimdi
şimdi buralarda sensiz sessiz insanların anlamak istemediği yüreği
taştan bir garip insan var. Gülümseyince garipsenen ömrü çalınmış bir
insan
ellerine yüregine saglık çok anlamlı bi yazı okurken hüzünlendim ve yaşadıgım şeyleri sırlayasım geldi allah kimseyi sevdiginden ayırmasın saygılarımla
kentin sokaklarında kaybedilmiş zaman artıkları, gözyaşının hacmi ne kadar olur ki? büyüdükçe sentetik düşler kuruyorsun artık ve sol yanımız hep aynı ağrıya muzdarip...tırnakları yüzüne keder durunca parçaladı geçmişi...öyle ya ne kadar büyür ki bir insan kendi avlusuna akıttığı yaşlarla...