HASTANELER
İnsanın kendini en fakir ve en zengin; en mutsuz ve en mutlu; en ümitsiz ve en ümitli hissettiği yerler…
İnsan kendini tuhaf hissediyor böyle ortamlarda. Sanki dünyadan soyutlanmış farklı bir yer burası. Daha kapıdan içeri girer girmez insanların yüzlerindeki ifade insanı etkilemeye başlıyor. Koşuşturanlar, bağrışanlar, panikleyenler, ne yapacağını bilemeyenler... Bin bir çeşit insan ve hepsi de bütün gayretleriyle bir şeyler yapmak istiyorlar. Fakat buradaki koşuşturmacalar günlük koşturmalara hiç benzemiyor. Bir otobüse yetişmek veya yarım kalan bir işi bitirmek için gösterilen bir telaş değil bu. Belki daha önemlisidir... Sağlık için, sıhhat için, bir an önce gereken müdahaleyi yapmak için gösterilen bir gayrettir bu. Herkes elinden geleni ardına koymuyor. Zaten bu telaş da onu kanıtlıyor. Kanıtlıyor kanıtlamasına da kişinin elinden pek bir şey gelmiyor.
İşte... Zenginlerin kendi fakirliğini hissettiği yerlerdir hastaneler. En ufak bir ümit insanı mutlu etmeye yetiyor. Büyük bir başarı kazanmış kadar, hatta çok daha fazla bir sevinç ve mutluluk yaşatıyor insana.
Kimi zaman bir ünite kana ihtiyaç olur ama bulunamadığı zaman dünya dolusu para fazla bir şey ifade etmez. Dünya malı fazla göze gelmez. Kişi zengindir ama bu durum karşısında fakirdir. Az çok bir olur o anda. Yeter ki hastamız iyi olsun. Yeter ki sağlık sıhhat tekrar elde edilsin. Yeter ki...
Aslında mutsuz anımızdır, fakat bu vesileyle bütün sevdiklerimizin başımızda toplandığını, şefkatle birbirlerine sarıldıklarını, tek bir vücut olup hastalığın atlatılması için gayretler sarf ettiklerini, bir şeyler aradığını görür ve mutlu oluruz.
Bazen hastalık çıkmaz bir yola girmiş gibidir, maddi anlamda bir çaresi bulunamaz. Fakat ümidimizi yitirmeyiz, yitiremeyiz. Çünkü böyle durumlarda ümit bulunmaz bir ilâçtır.
İşte böyle yerlerdir hastaneler... İnsan yapmacık tavırlara giremiyor, nasılsa öyle oluyor. Onun için, insanların asıl yüzlerini görmek mümkün oluyor buralarda.
.........
Hastanelerin bu farklı ortamı, insanı bir an için olsun “normal” hayattan soyutlamakta, olaylara daha farklı bir gözle baktırmaktadır. Sahip olduğu değerleri hatırlatmakta ve kişiyi düşünmeye yönlendirmektedirler.
Küçüklüğümüzden beri gördüğümüz, aslında çok kıymetli olduğu halde, alışkanlıklarımız yüzünden bize “normal” gelen şeylerin aslında olağanüstü olduğunu anlamamız her zaman mümkün olmuyor. Günlük koşuşturmalar içerisinde bunu başarmamız pek de kolay olmuyor, olamıyor. Bunu görebilmek için farklı bir pencereden, farklı bir gözle bakmak gerekiyor.
Hastaneler bu farklı bakışı yakalayabileceğimiz pencereler görevini görürler. Sahip olduğumuz “olağanüstü” zenginliklerin aslında “normal” olmadığını gösterir ve bize bizi hatırlatırlar. Aslında ne kadar zengin bir donanıma sahip olduğumuzu bildirirler.
Hz. Ali (r.a.) devamlı kabir ziyaretinde bulunurmuş, kendisine önemli şeyler hatırlattığı için.
Biz de hastaneleri sık sık ziyaret etmeliyiz, hastaları görmek, elimizden gelirse yardım etmek, en azından ibret almak, sahip olduklarımızı hatırlamak ve gereği gibi muamelede bulunmak için.
Yardıma ihtiyacı olanlara el uzatmamız gerekiyor, insan olduğumuz ve yardım etmeden duramadığımız için.
………
İkram Arslan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.