MİLLİ MÜCADELE VE TÜRK KADINI
30 Ekim 1918 yılında imzalanan Mondros mütarekesi ardından ;kadınlarımız mücadeleye başlayarak,İzmir’in işgali ile örgütlenip müdafaa-i hukuk cemiyetini kurmuşlardır.
1919 yılının 8 milyon nüfuslu Türkiye’sinde; karayolları kervan yollarına benzeyen
İnebolu-Kastamonu-Çankırı-Ankara üzerinden cephane taşıyarak asker olarak birebir düşmanla savaşmıştır.
Evde, tarlada, mutfakta çalışan kadın cephede düşmanla asker olarak gücünü ortaya koymuştur.
Ayşe çavuşlar,Kara Fatma’lar ve isimleri tarih sahnesinde çıkmayan nice kadınlar
ölüm kalım mücadelesi vermişlerdir.
Köylü kadınlar bizzat cepheye katılıp;kentli kadınlar ise
dernekler,cemiyetler ve Türk ocağı kurarak Milli mücadele bir bütün olarak savaşmışlardır.
Hilal-i Ahmer cemiyetinde hastanelerde gönüllü hemşire olarak çalışmışlardır.
Anadolu’nun ortasından medeniyet alemine yürümüşlerdir.
Atatürk,1934 yılında seçme seçilme hakkını kadına verirken kadınların bütün bu yaptıklarına atıfta bulunmuştur.
Medeni kanunda iki kadının şahitliği bir erkeğe denk gelirken, İsviçre Anayasasını uygulayıp buna son vermiştir.
3 Mart 1924 de Tevhid-i tedrisat yasasıyla kadın ile erkeğin eşit eğitim haklarına sahip olmalarını sağlamıştır.
1935 seçimlerinde kadın milletvekilleri %4.4 oranında 18 milletvekili çıkarmıştır.
Milli mücadelenin ardından siyasal alanda haklarına, Nezihe Muhittin öncülüğünde devam ederek kadınların eğitim ve diğer gelişimleri için mücadele vermiştir.
İkinci dünya savaşı sonrası diğer ülkelerde kadınlar balolarda eğlenirken, Türk kadını canını ortaya koyarak, dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen bir mücadele vermiştir.
Bu 85 yıl içinde kat edilen yol az değildir.
Kutlu olsun hepimize Cumhuriyet…
Aslı Aydın
YORUMLAR
türk kadının onuru, gücü ve sabrı tartışılmaz... şevkati, şerefi, analığı tartışılmaz. o yüzden her türlü saygıya ve şareflendirşlmeye layıktır. evet haklar verilmiştir. belki bir çok ülkeden nice sonra, belki bir ülkeden çok önce. geldiği yer de bellidir.tc nin kadınları bugün medeniyetin ve cumhuriyetin olanaklarından faydalanıyor geçmişe nazaran daha kıymete değer görülüyorlar. ama hala yasalarda açıklar var. hala hayretlere düşüren boşluklar var. hala haklarından bihaber kadınlar var. ve kendi yasasını kurmuş ağalık sistemine kurban giden kadınlar var. ve ve hele ki evlilik yaşını 14 e indiren bir yasa taslağı var ki "kan dorduruyor"... kim bunlar!!!!!!!!!! küçük kızlarla yasal ilişki mi olacak adı.
cumhuriyet kadınına yakıştırdıkları şeye bakın. yazık. tc nin temellleri kolay mı atıldı... onca milli mücadele ve devrimler kolay kazanılmadı... kıymetini bilelim. o savaşcı o güçlü kadınlarımızı örnek alalım. onlar topraklar için erkekten daha erkekce davranmışlar. korkmayalım, ürkmeyelim. cumhuriyet kadını olduğumuzu gösterelim. bu yazı belki de fırsat oldu bana bazı şeylere kafayı taktım ve aslı sayesinde içimi boşalttım.
güzel ve güçlü bir yazıydı aslıcığım.
teşekkürler.
Sevgili Aslı, böyle özel bir günde, yazdığın bu yazı beni çok duygulandırdı. Şiirdeki ustalığını düz yazı da da gösterdiğin için seni tebrik ederken, Atamızın Türk kadını hakkında söylediği bir sözü de zikretmeden geçemiyeceğim.
"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim."
Milli mücadelenin destanlaşan birçok erkek kahramanı bilinir.Oysa Anadolu kadını,Milli mücadelenin her safhasında yazınızda belirttiğiniz gibi,vazifesini yerine getirmiş ve gizli kahramanlar ordusunu teşkil etmişlerdir.Cephe çalışmalarının yanı sıra,gerisindede çalışan gizli kahramanlar ,milli mücadelenin kazanılmasının mihenk taşlarıdır..Oysa ki bugün 85.ci yıl dönümünü kutladığımız bu özel günde köşkte hiç bir Atatürkcü kadınlar bulunmamıştır.. ne üzücü ve düşündürücü bir durumdur...Hemcinslerim adına sizi ve Cumhuriyet bayramımızı kutluyorum...sevgilerimle..
BEN ÖYLE ÇOK UZUN YORUM YAZMAYI PEK BECEREMEM AMA
ŞUNU GURURLA VE İFTİHARLA SÖYLEYEBİLİRİM Kİ KADINSIZ NE TOPLUM TOPLUM OLUR NE MECLİS MECLİS...ATA'MIZA BUNDANDIR ZATEN SEVGİMİZ EŞİTLİK, LAİKLİK VE TÜM İLKE VE İNKILAPLARIYLA O TARTIŞMASIZ YENİ UFUKLARIN, GÜZEL VE AYDINLIK BİR GELECEĞİN YOLUNU ÇİZMİŞTİR Kİ BUGÜN AYNI HEYECAN VE İSTEKLE, AZİMLE VE ŞEVKLE İZİNDEN GİTMEKTEYİZ GİTMEYENLER, GİDEMEYENLER BUNU NEDENİNİ KENDİLERİ ÇOK İYİ BİLİRLER SEVGİLİ ATA'MIZI KADIN HAKLARINA VE TÜM İNSANLIĞA VERDİĞİ DEĞER VE HİZMETLERİ İÇİN VE SİZİ DE BU ÇOK ANLAMLI VE GÜZEL YAZINIZ İÇİN YÜREKTEN KUTLARIM EFENDİM..ATA'MIZIN RUHU ŞÂD, MEKÂNI CENNET OLSUN.....SAĞOLUN...SEVGİ VE SAYGIMLA...
CUMHURİYETİMİZİN 85.YILI HALKIMIZA KUTLU OLSUN...
oktayzerrin tarafından 10/29/2008 6:33:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Türk kadının değerini anlama açısından
Lady Mary Wortley Montagu şöyle demiştir.
"
Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır."
Büyük bir imparatorluğun bakiyesi olarak Anadoluya sıkıştırılan, dahası burayıda çok gören emperyalist bir zihniyete karşı Türk Milleti'nin, bütün bakiye topluluklarla birlikte verdiği gerçekten şerefli bir mücadeledir.Bu kanlı dönem ve savaşlarda yaşayan anıları sadece bir tanesi,tarih sahnesinde kendisini bir ulus görmek isteyen millete şeref için yeter ve artar.Çok kanlı,ciddi,yoksul bir dönem yaşanmış.Topyekun kıyama kalkan-uyanan,dirilen ve yeniden kendisini çağa göre inşa eden bir milletin gerçek mücadelesidir.Sırf cepheye gönderilen erkeklerden boşalan hayatı,bir başına kadın doldurmuştur.Saçını süpürge yaparak! Bu özel anlamda Türk Kadınına özgü bir tarihi gerçektir.Hiçbir sinir sistemi bu çekilen acılar uzun süre tahammül edemezdi.Türk Kadını etmiştir.Bu emeğini karşılayacak bir mükafatı olmalıydı.Zaman zaman çok gördüğümüz! Bu mükafatlar hakedilen bu emeğin ürünütür.Ne yapılsa azdır.Güzel yazıydı...Yürekten kutladım.Selam,saygı...
Kimleri getirmedin ki bu yazınla aklıma, sevgili saba...
Ne destanlar ve analar doğurdu bu topraklar kızıl kan kokulu şafakların koruyucusu ve sözcüsü oldular bu kadınlar ve tarih hala ağlıyor o şanlı kadınlar ardından ve alnımıza gurur sürdü o kadınlar, hala ak, hala parlak..
Halide Edib’in bu konuşması açıkça fiilî mücadeleye davet idi.
“Dâvamızı ilân ediyorum. Bu dâvamız da Türkiye’nin hak ve istiklâlidir. Türkler, Türkiye’nin ebedî hakkına asla dokundurmayacaklar, yarın Hakk’ın mahkeme-i kübrâsı önünde zâlimlerin hepsi mahkemeye çekilecek, onlara bizim kanlarımızı döktürdünüz diyecekler... İşte kardeşlerim, işte evlâtlarım, dâvanızdan kaçmayınız. O gün size hak verecekler, bugün iki dostunuz vardır. Birisi, kalbi mabetleri bizimle bir olan Müslüman dünyası, birisi zâlimleri yakasından sürükleyecek hak sahibi büyük milletlerdir.
Kardeşlerim! Evlatlarım! Osmanlı toprağında böyle muazzam, böyle tarihî bir gün belki bir daha idrak etmeyeceğiz. Evlatlarım, öyle bir gün olur da bir daha toplanamazsak, içimizde ölenler olursa, Türkün istiklâl bayrağı ile mezarı üzerine geliniz.”
Halide Edip, konuşmasının sonunda orada bulunanlara iki konuda yemin ettirir:
1- insanlık ve adalet esaslarına bağlı kalmak,
2- Hangi şartlar altında olursa olsun hiç bir kuvvete boyun eğmemek.
Destan başladı bu konuşmanın hemen ardından..
Daha niceleri yurdun her bir yanindan, ses oldular, yürek oldular, bilek oldular vatana mili mücedelede...
“Biz yalnız ağlıyoruz. Ağlamakla kazanılacak hıçkırıklarımızı işitecek kalb yok. Teşkilâtı nihayet fiiliyata bağlamak lâzımdır.” diyen Münevver Saime, evladını Türklük şuuru ile yetiştirip, vatanın kurtuluşuna yardım edeceğini belirtiyordu; etti de..
Peki biz unuttukmu bu kadınlarımızı hepsini, yoo ben diyorum ki iste, çıkıp saba, gibi can yürekler, varda da unutmuş olanlar hatırlatacaklar yeniden..
Hepsini saygıyla anıyorum o şanlı kadınlarımızın..
Üretecek bizim kadımız, olduğu yer de saymayacak..
Hayatın her alanında yerler kazanacak ve eğitecek yarının adamlarını, adam gibi adamlar olarak...
Sevgili Saba, can yürek bu duyarli yazinla isik tuttun bizlere yeniden, isik tutan yüreginin isigi hic ama hic sönmesin arkadasim..
Sevgi ve hürmetlerimle can..+10
Kutlu olsun, kutlu olsun hepimize...
ELIF TÜRK tarafından 10/29/2008 5:08:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ey Türk İstikbalinin Evladı,derdinya
Ekmeği,kazancını hep bölüşüp yerdinya
Türke İstikbal için gençliğini verdinya
İşte o gençlik de seni unutmuş Atam
Ne Mutlu Türküm,Atatürk’üm Mustafam
Anladım bu ülkenin kaptanı sendin
Ecnebinin şahını Akıl gücünle yendin
Gittinde doğurmadı analar senin dengin
Millet’e önderliğin ışıktır Atam
Ne Mutlu Türküm,Atatürk’üm Mustafam ............
yüreğinize sağlık sizler gibi aydın cumhuriyet hanımefendileri sayesinde yolumuz açık ve adınlık olmaya devam edecektir..Kaleminiz daim olsun saygılarımla