- 663 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARKADAŞ VE AŞK
ARKADAŞ VE AŞK
Nasıl olduğunu pek anlamamıştı.Aklı almıyordu ,başka bir durum olmalıydı yeni mi aklı başına gelmişti.Oysa, hiç cesareti olupta bunu ona söylememişdi ki.aslında söyleseydi dinlerdi,üstelik onunda söyleyeceği cevabı vardı.Hastaydı ,hastallığın tedavisi onu baya çökertmişti ve yalnızdı bunları şimdi şu anda hissetmesi kötüydü,sanki onunla dalga geçiyormuş, gibi hissediyordu.Araya birilerini koysa görüşebilirmiydi.Uzun zamandır hiç görüşmemişlerdi ve madem seviyordu niye hiç aramamıştı,bunun için bir gayretini farketmemiştiki.’’Çocuklukdan kalma bir etkilenişti belkide niye bu kadar büyüttünki’’diye düşündü.’’Birazdan telefon çalsa telefondaki ses o olsa ,ozaman ne yaparsın’’ diye sordu kendine...Aslında sevmeyebilirdi de fakat arkadaşlığına ihtiyacı vardı.Yaşadığı yerlere gittiğinde biryerde görmeyi umarak etrafa bakar,biryerde karşılaşmamak için saklanırdı,yaşadığı yer küçüktü ,olur ya görürde kendini anlatamasaydı.Sorular,kuşkular ,cevapsız çünkü kim verebilirdi cevaplarını,keşkeler...Bazen cesareti varmış gibi geldi bazense herkesten ,herşeyden korkar gibi.Biraz destek ,yüz bulsa gidip konuşacaktı ama umduğunu bulamamakta ayrı bir korkusuydu,daha doğrusu onun umduğunu bulamaması.O hiç düşünüyormuydu ?acaba,çocukken arkadaşlarken birlikte çok vakit geçirmiş, güzel baktığı kızı. ’’Bakışları farklıydı birisinin bana bakması gibi değildi ki.Aklımdan çıkmıyor’’. Artık büyümüşlerdi ikiside olgunlaşma yaşlarına çoktan girmiş,birbirlerini en son on altı yaşında bir kutlamada görmüşlerdi.Hareketler,bakmalar hep aynıydı sanki zaman bile aynıydı.’’Niye gidip konuşmadım’’kiler...
Bir gün bir felaket oldu,deprem.Onun da etkilendiği hiç aklına gelmedi fakat asıl onların yaşadığı bölgeyi vurmuştur.Her yer darmadağınık evler çökmüş ,alabildiğine yüksek çığlıklar ortada...Televizyonda gördüklerine inanması güçtü,durmadan gülüyordu niye güldüğünü o da bilmiyordu., korktuğu için ve sinirleri bozulduğu için güldüğünü söylüyorlardı.Bir gün sonra onun yaşadığı yere gitti.Aklında kalanlarla gördüklerinin hiç alakası yoktu,cehennemden faksızdı.’’Acaba nerde?’’ ’’kurtulabildi mi? ’’diye düşünürken,birilerine sorar ve onun kurtulamadığı ölü bulunduğunu öğrenir.Öylece kalakalır,hissetikleri geçti gözünün önünden, insanın kendi bencilliği bu olsa gerek,ağzına kadar bir pişmanlık ve kayboluş.’’Olamaz ki, nasıl olur’’diye kelimeler aklından geçerken,ağladı ağladı kendinemiydi bu göz yaşları onamıydı ayırt edilmez haldeydi.Gerçek olmasın diye yalvardı tanrıya ’’lütfen lütfen gerçek olmasın,neolur.’’ ’’Niye niye,tam karar vermiştim onu aramaya ’’aslında karar filan vermemişti kendine yalancıydı,böyle diyerek içindeki pişmanlıktan kurtalmaya çalıştı ama olmadı.Ağllayarak iki gün geçti sonra dört sonra beş,içindekine kulak verip ,bulmaya çalışmadı ya kendinden kurtulması zordu.’’Belki görüşseydik daha acı olcaktı,ne yani kendini daha büyük bir acıdan mı kurtardığını söylemek istiyorsun’’diye düşüncelere daldı durdu.
Kendince çıkar yollalr aradı,’’akrabalarıyla onu konuşurum,mezarını ziyaret ederim,onunla konuşur niye aramadığımı anlatırım(yani bahanelerimi anlatırsın )’’diye düşündü.
Düşüncelleriyle yarış yaparken,çünkü o çıkar yol bulurken bir yandanda sözlerinin bahane olduğunu biliyordu,böyle üç sene geçti ve pişmanlığı gitgide karmaşık içinden çıkılmaz bir hal aldı.Sevgiden çok pişmanlık hissi vardı.Aradan üç yıl geçmişti,öldüğüne inanmıyor inanmıyordu.Tekrar onun yaşadığı yerlere gitti.Her şey değişmişti,evler yeniden yapılıyor,ağaçlar yeniden dikilmiş,her şey farklıydı artık o yaşasada ordan taşınmıştı herhalde.Eskinden ya beni görürse deyip çekinerek geldiği yere artık tuaf bir rahatlıkla gelmişti ama bu rahatlığı hiç sevmemişti.Teselli etti kendini ’’bak buralarda o,sen göremiyorsun ama buralarda o beni görüyor.’’Yıkılan evlerin oralara yapılmış anıt mezarları ziyarete gitti heryerini bir bir dolaştı sonra bir taşın üstünde ismini gördü,elini üzerine koyup gezdirdi bir yandan da göz yaşı dökerek.Sonra ismin yanında küçük,kırmızı kalemle yazılmış bir isim gördü.Önce anlayamadı sonra farketti bu bir kız ismi ve kırmızı bir kalp içine yazılmıştı.,Sonra onu tanıyanlardan ,sevgilsi olduğunu ve acı çektiğini öğrendi,çok şaşırdı sonra kendi kendine mırıldanarak ’’olabilir,niye olmasın ki, sanki olamaz’’dedi.İçinde bir şeyler bitmiş,rahatlamış hissetti o anda.’’Farketmez,o benim çocukluğumun bir parçası onu hep sevgiyle ve aklımdaki gibi anıcam,o benim için hiç ölmedi hep yaşıyor sadece pişmanlık da bitti keşkeler de...’’diye düşünür ve artık daha rahattır.
EVGİN ATALAY
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.