- 734 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DİRLİK BİRLİKTEDİR
Nereden bakarsanız bakın, nasıl yorumlarsanız yorumlayın, milleti millet yapan dört önemli unsur vardır: “Din, dil, tarih, töre.” O yüzden ne tarih, ne sosyoloji ne antropoloji ne de rasyonel bir başka bilim dalı, var olan bir milleti inkar edemeyeceği gibi, yoktan bir millet de var edemez.
Bunu yapabilecek yegane güç ajitasyonla beslenen kara propagandadır. 1800’lü yılların sonundan itibaren (ilki Fransa’da) kurulan “Kürt Enstitüleri” nin faaliyet sebebi budur. Bugün bölücü terörizmin beslendiği “akademik” kaynaklar incelendiğinde anlatmak istediğimiz tablo daha net olarak ortaya çıkacaktır.
Tanzimat döneminden bu yana “devlet ve millet” olarak bir türlü kurtulamadığımız aşağılık kompleksi, batı kaynaklı her şeyin muteber ve güvenilir olduğu yönündeki yaygın kanı oluşan tablonun baş mimarıdır aslında. Zira; “düşman düşmanlığını” profesyonel olarak yaparken, buna karşı her alanda karşı koyma faaliyetini yürütmesi gerekenler, çoğu zaman “gaflet ve dalalet” içerisinde olmuşlardır.
Siyasal iktidarın basiretsizliği, gafleti ve terörle mücadeleyi tamamen silahlı bürokrasiye tevdi etmesi yüzünden, bugün vatan sathının bir bölümü neredeyse tamamen terör örgütünün inisiyatifine terk edilmiş durumdadır.
Kırsalda ve metropollerde örgüt büyük bir pervasızlıkla dilediği zaman “terörü” tırmandırmaktadır. Ülkenin Başbakanı’ nın ziyaret edeceği gün, milyonluk bir şehirde -eczaneler, fırınlar dahil- tüm işyerleri örgütün talimatıyla kepenklerini kapatmak zorunda kalıyorsa, ülkeyi yönetenler “nerede hata yapıyoruz” sorusunu kendilerine sormalıdırlar.
Tüm bunları neden yazıyorum. Tırmanan terör olayları mili reflekslerimizi biledi. Herkes teröre lanet okuyor ve bir şekilde tepkisini ortaya koyuyor. Ancak “Devlet-i Ebed Müddet” ülküsü için dal boylu yiğitler toprağa düşerken, toplumumuzun azımsanamayacak bir kesiminde maalesef aynı hassasiyeti görmek mümkün olmuyor.
Çok sevdiğim bir arkadaşım omzuna bir “AY-YILDIZ” dövmesi yaptırmış. Geçenlerde ziyaretine gittiğimde anlattı. Bir müşterisi dövmeyi görüp “Aman millet aya gidiyor, siz hala AY`la YILDIZ`la mı uğraşıyorsunuz” deyince, arkadaşım taşı gediğine koyuvermiş: “AYA GİDENİN BİLE BİR BAYRAĞI VAR, SİZİN HALA BİR BAYRAĞINIZ YOK MU?”!!!
Bayrak hassasiyetini “boş işler” olarak algılayanları hiç azımsamayın..
Geçenlerde bir Edebiyat sitesinde yayınlanan şiirime yorum yapan bir okuyucu da aynen şöyle yazmış: “Biz kardeş değiliz... Van’ da polisler ezerken kadınlarımızı ayaklarıyla... Doğu Bayazıt’ ta kurşunlar yerken sırtımızdan biz nasıl kardeş olalım? Kardeş dediğin eşit olur.. Senin dilin var ben dilsizim senin kimliğin var ben kimliksizim. Ben bölücü değil, eşitlikçiyim.”
Üzüldüm ama asla şaşırmadım. Bu satırlar aracılığı ile bu okuyucuya ve aynı düşüncede olanlara seslenmek istiyorum..
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin verdiği kimliği beğenmiyor KİMLİKSİZİM diyorsanız, ses bayrağımız TÜRKÇE’mizle yazıp, anlaşıyor iletişim kuruyor DİLSİZİM diyorsanız ve ondan sonrada çıkıp ben bölücü değil, eşitlikçiyim diyorsanız, üstelik bunu her ortamda dile getirecek kadar özgürken hala "anti demokratik" uygulamalardan dem vurup her fırsatta ülkemi gammazlamak için Avrupa kapılarını aşındırıyorsanız, benim sizlere söyleyebileceğim tek şey şudur: Evet biz kesinlikle kardeş değiliz.
Sizlere önerim, Irak’ın Kuzeyine geçin. Amerika ve İsrail, daha olmadı "APE BARZANİ" orada kimlik dağıtıyor.
Bitmedi sizlere de bir çift sözüm var…
Cennet ülkemizin her köşesinde ve üstelik her fırsatta, İNSAN HAKLARI, DEMOKRASİ ve BARIŞ gibi evrensel değerlerin ardına sığınarak savaşın en çirkini ve en çirkefini yürüten insanlıktan nasipsiz soy kompleksliler...
Sivas’ ın ötesine geçmedikleri halde, plaza köşelerinde viskilerini yudumlayarak, sözüm ona KÜRT DOSYASI, KÜRT RAPORU hazırlayan "karanlık" aydınlar...
Vatanı Etiler’de ki villalarının bahçesinden ibaret sanıp, gazete köşelerinde şeytana yoldaşlık ederek “vatan kutsal değildir, kutsal olan insandır” gibi kerameti kendinden menkul cümleler kurarak bulanık suda balık avlamaya çalışan “vatansızlar..”
Ensest ilişkiyi meşru gördüğünü ilan eden sözüm ona gazetecilerin “VATAN, MİLLET ve BAYRAK” gibi kutsallarımıza saldırmalarını “HELAL OLSUN, TABULARI YIKIYORSUNUZ” nidalarıyla şak şaklayan kafa kağıdı Müslümanları…
Hülasa; BAYRAĞIMLA, DEVLETİMLE ve mensubu olmaktan gurur duyduğum YÜCE MİLLETİMLE kavgalı olanlar...
Etnik kökeniniz, etiketiniz, inancınız ne olursa olsun ve her nerede yaşarsanız yaşayın.
Sizlerle KAVGALIYIM...
Verilen her şehidin acısını yüreğinde hisseden, bayrak solmasın diye kanını seve seve sebil edebilme samimiyetinde olan, YEMEN’ DE, GALİÇ’YA DA, FİLİSTİN’ DE, ÇANAKKALE’ DE omuz omuza savaşan dedelerin torunları...
Bu ülkenin, dünü bugünü ve yarınları..
TÜRK, KÜRT, ÇERKEZ, LAZ, GÜRCÜ, ABHAZ vs vs.. Etnik kökeniniz, adınız, kimliğiniz, inancınız ne olursa olsun ve nerede yaşarsanız yaşayın, yolunuza TURABIM...
BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM..
Zira; DİRLİK, BİRLİKTEDİR...
YORUMLAR
Muazzam ama beni unuttun be üstad/Lübnan'lı arap kökenli Türk yazar.. yani ben bu ülke topraklarında kim var kim yook TÜRK derim.Aksi abesle iştigaldir.Çanakkale de koyun/koyuna biz...
-Kore'de can/cana biz...
-Açlık ve sefalette/savaş ve barışta biz...
-SAFAHATTA ETİLER/BEBEK/KORTEL KORU/...yoooo
-SAFAHATTA A SINIFI...KÖYLER......
-ATA KÖY
-ORTA KÖY
-ZEKERİYA KÖY
-MECİDİYE KÖY
-KADI KÖY
-FERİ KÖY
-HAS KÖY
-ALİBEY KÖY
-BAKIR KÖY...
-YENİ KÖY....
-ÇENGEL KÖY...
-SEFA KÖY..
-EREN KÖY...
-HADIM KÖY..
-KURT KÖY..
-YEŞİL KÖY
-ŞAR KÖY..
-Evet dostlar Türkiye bütcesi aslında köylerde/Türkiyenin yolsuzu/hırsızı/rantiyecisi /acımasızı /hırsızı işte bu ALTIYILDIZL KÖYLERDE....
-Biz önce köylerde adaleti sağlamalıyız.Kalemine sağlık