- 2245 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YANKI / ÖĞRENCİ DERGİSİYLE BİR SÖYLEŞİ
TAŞOVA ATATÜRK İLKÖĞRETİM OKULU 6.SINIF ÖĞRENCİLERİ TUĞÇE KANBOLAT, ASLIHAN YILMAZ, NAGİHAN ÇELİK VE MELİKE BAKIRCI İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜMÜZ ALİ RIZA ATASOY İLE BİR SÖYLEŞİ YAPTILAR
YANKI _ Sayın İlçe Milli Eğitim Müdürüm bizler sizi tanıyoruz ama okuyucularımız için kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
A.R.ATASOY_ 1958 yılında Ankara’nın Çamlıdere İlçesinde doğdum.İlkokulu Çamlıdere’de, ortaokul ve lise öğrenimimi Ankara’da tamamladıktan sonra 1985 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesinden İşletme Bölümünden mezun oldum.Üniversite öğrenimi müteakip bir müddet Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında idari görevlerde çalıştım.Ankara’nın Altındağ ve Mamak İlçelerinde öğretmenlik yaptım ve okul yöneticiliği görevlerinde bulundum.Van’ın Muradiye İlçesinde ve Konya’nın Kulu İlçesinde İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü olarak görev yaptım.21 Temmuz 2004 tarihinde Taşova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevine atandım ve bildiğiniz gibi halen bu görevimi sürdürmekteyim.
YANKI _ Bir eğitimci olarak öğretmenlik mesleği hakkındaki düşüncelerinizi bizlerle paylaşır mısınız?
A.R.ATASOY_ Yeryüzünde toplumsal hayatın başlamasıyla birlikte öğrenme-öğretme sürecine bağlı insan ilişkilerinin de var olduğu kabul edilirse öğretmenlik mesleğinin tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğu görülür.Ayrıca öğretmenlik mesleği insanlık tarihi boyunca en çok itibar edilen ve toplum nezdinde en çok saygı duyulan mesleklerin başında gelmiştir.Özellikle Türk tarihi bu anlamda güzel örneklerle doludur.Yükselme Devrinin ünlü padişahı Fatih Sultan Mehmet hocalarına saygı gösterir ve çok değer verirdi.Bir at koşusu sırasında hocası Akşemsettin’in atının ayağından elbisesine çamur sıçraması nedeniyle, hocasının telaşa kapıldığını gören Fatih “Hocam üzülmeyiniz, sizin atınızın ayağından sıçrayan çamur benim elbisemin süsüdür” diyerek ona iltifat etmiştir.Cumhuriyetimizin kurucusu büyük devlet adamı Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk de “Milletleri kurtaracak olanlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir”.Ve “Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” gibi veciz sözleriyle milletlerin millet olmasında öğretmenlerin ne kadar hayati bir öneme sahip olduklarını dile getirmiştir.Öğretmenlik, her şeyden önce bir fedakarlık mesleğidir.Öğretmen; toplumu iyiye, güzele ve doğruya yönlendiren, yarınlarımızı emanet edeceğimiz çocuklarımızı yetiştiren ve şekil verendir.Bu yüzden öğretmeni muma benzetirler.O, çevresini aydınlatırken kendisi de bir mum gibi yavaş yavaş erir.Ancak, o bundan üzüntü duymaz, mutluluk duyar.Çünkü kendi varlığından çok, yüklendiği görevin büyüklüğünü ve önemini düşünür.Bu düşünceyle hizmet verdiği için de saygıdeğer bir meslektir.
YANKI _ Taşova’nın eğitim-öğretimdeki yeri ve başarı durumunu değerlendirir misiniz?
A.R.ATASOY_ Sizleri ayrıntılı istatistiki rakamlara boğmadan genel bir değerlendirme yapacak olursam, Taşova’nın eğitim öğretimdeki yeri ve durumunun eşdeğer yerleşim birimleriyle karşılaştırıldığında iyi bir yerde olduğunu söyleyebilirim.İlçemizde halen 1 okulöncesi eğitim kurumu, 32 ilköğretim kurumu, 5 orta dereceli okul, 1Halk Eğitimi Merkezi ve 1 Öğretmenvi olmak üzere toplam 40 okul ve kurum bulunmaktadır.Bu okul ve kurumlarda 400 eğitim öğretim elemanı ve 100 diğer personel olmak üzere 500 eğitim çalışanıyla 6000 öğrenciyle birlikte yaygın eğitim faaliyetlerinden yararlanan vatandaşlarımıza eğitim öğretim hizmeti sunmaktayız.Okul ve kurumlarımızda fiziksel yapı, eğitim materyali ve donanım bakımından kayda değer bir sorun bulunmamaktadır.Özellikle ilköğretimde ilimiz genelinde ve diğer ilçelere nazaran iyi bir yerde olduğumuzu ifade etmeliyim.Bu anlamda son üç yıl için bir değerlendirme yapacak olursam; ilköğretimden mezun olan öğrencilerimizin 2005 yılında %37’si, 2006 yılında %42’si ve 2007 yılında da %45’i sınavla geçiş yapılan okullara kayıt hakkı kazanmıştır.Bunların içinde küçümsenmeyecek oranda Fen Lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi ve Anadolu Lisesine kayıt yaptıran öğrencilerimiz olmuştur.Bu oranlara göre son üç yıl içinde ilimiz geneli itibariyle ilköğretim OKS sınavlarında Merzifon’dan sonra ikinci sırada yer almaktayız.Bu sene Anadolu Lisemiz ilk kez mezun verecek ve dolayısıyla ÖSS sınavlarını müteakip alacağımız sonuçlar İlçemizin ortaöğretim başarı durumu hakkında da genel bir fikir verecektir.Ayrıca, bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıllarda gerek ilköğretimde gerekse orta dereceli okullarımızda kültürel faaliyetlerde ve proje yarışmalarında da çok güzel sonuçlar aldık, inşallah bu sene de güzel sonuçlar alacağımıza inanıyorum.İlçemizin eğitim öğretimdeki bu durumu bizim kurumsal motivasyonumuzu artırmakta, dolayısıyla hep birlikte nice güzel başarılara imza atacağımızı ümit ediyorum.
YANKI _ Öğretmenlik mesleği ile ilgili bir anınızı bizlerle paylaşır mısınız?
A.R.ATASOY_ Tabi, benim de pek çok meslektaşım gibi öğretmenlik hayatımda tanık olduğum acı tatlı anılarım vardır.Mesleki hayatımın büyük bölümü eğitim yöneticisi olarak idari görevlerde geçmekle birlikte beş yıl süreyle Ankara’da öğretmenlik yaptım.Gerek merkez teşkilatında gerekse taşradaki eğitim yöneticiliğim boyunca ülkemiz genelinde pek çok okulu görme, değişik yerlerde pek çok meslektaşımla ve öğrencilerle tanışma, konuşma fırsatım oldu.Bu süreç içinde de pek çok anılarım oldu ama öğretmenlik yaptığım yıllarda yaşadığım bir anımı sizlerle paylaşmak isterim.Ankara Mamak Vehbidinçerler İlköğretim Okulunda sanıyorum dördüncü sınıfları okutuyordum.Bir sabah sınıfıma girdiğimde, Meral adında bir öğrencimin hüngür hüngür ağladığını gördüm.Çocuk öyle ağlıyordu ki acaba başına bir felaket mi geldi, yada ailesine mi bir şey oldu diye düşündüm.Yanına yaklaşarak “Ne oldu kızım, neyin var?” dedim.Meral gözlerinden yaşlar boşaltarak hıçkırıklar içinde “Öğretmenim okulun topladığı sınav parasını vermek üzere annemden aldığım paramı kaybettim, ben şimdi ne yaparım” diye adeta feryat ediyordu.Bu para sanıyorum o günün parasıyla on lira mıydı, yüz lira mıydı öyle bir miktardı.”Üzülme kızım” desem de o feryat figan ağlamaya devam ediyordu.Her zaman olduğu gibi sınıfımın içinde şöyle bir gezindim ve bu arada çaktırmadan cebimdeki bozukluklar içinden o parayı ayarladım.Sonra kapı girişindeki çöp kutusunun yanına yaklaşarak birden yere eğildim ve cebimden ayarladığım madeni parayı yerden alıyormuş gibi yaptım ve “A! Yüz lira, bak ağlıyordun ama bak paranı buraya düşürmüşsün” dedim.Çocuk nasıl sevindi bunu sözcüklerle anlatamam, oturduğu sıradan kalktı koşarak yanıma geldi ve boynuma atıldı ve “Teşekkür ederim öğretmenim” diyerek, zıplaya zıplaya yerine oturdu.Bu olay vesilesiyle ben de böylece tatlı bir yalan söylemiş oldum.O parayı doğrudan cebimden çıkarıp verseydim, çocuğun onuru kırılacaktı.İşte böyle öğretmenlik mesleğinin verdiği bir sanat veya yaklaşımla problemi çözmüş olduk ama benim için güzel bir anı oldu.
YANKI _ Şair ve edebiyatçı kişiliğinizle de tanınıyorsunuz, şiirle ilginiz ne zaman başladı?Hangi şairleri beğeniyorsunuz?
A.R.ATASOY_ İlkokul öğrenciliği yıllarımdan beri kitap okuma alışkanlığı olan birisiyim.Halen hemen hemen her gün mutlaka bir şeyler okurum.Şiiri çocukluk yıllarımdan beri sevdiğimi söyleyebilirim.Daha ilkokuldayken ders kitaplarımızda yer alan Orhan Veli Kanık, Cahit Sıtkı Tarancı, Arif Nihat Asya, Mehmet Emin Yurdakul, Ohan Şaik Gökyay gibi birçok şairin şiirlerini severek okuduğumu ve ezberlediğimi hatırlıyorum.O gün bu gün şiir benim için bir yaşam tarzı olmuştur diyebilirim, şiir okumadığım bir gün olmaz desem abartı yapmış olmam sanıyorum.Genel olarak şu tarz şiirleri veya şu şairleri severim gibi bir ayrım yapmam, vaktim elverdikçe her tür şiiri ve her şairi okumaya çalışırım.Lise ve üniversite öğrenciliğim yıllarında yukarıda saydığım şairlerin yanı sıra Ziya Paşa, Namık Kemal, Necip Fazıl Kısakürek, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Haşim, Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi Orhon, Sezai Karakoç, Ahmet Muhip Dıranas, Ziya Osman Saba, Cahit Külebi, Hüseyin Nihal Atsız, Abdurrahim Karakoç, Yavuz Bülent Bakiler gibi şairlerin şiirlerini okudum.Halen bu şairleri ve şiirlerini severek okurum.Günümüzün ünlü şairlerinden Nurullah Genç’in şiirlerini de beğenerek severek okurum.Kendisi aynı zamanda fakülteden sınıf arkadaşımdır, ancak o yıllarda gerek kişisel olarak gerekse şiir ve edebiyat anlamında kendisiyle yakın dostluğumuz olmadı.İlk kez şiir yazmaya 1980 ve müteakip yıllarda Erzurum’da üniversite öğrencisi olarak bulunduğum dönemde başladım.Bu yıllarda yazdığım bazı şiirlerim Ahmet Kabaklı’nın Türk Edebiyatı Dergisi başta olmak üzere bazı ulusal ve yerel yayın organlarında yayımlandı.Bunun üzerine fakültede arkadaşlarım arasında “şair” olarak anılmaya başladım.Bu durum bana büyük mutluluk vermiştir ve şiir yolundaki cesaretimi artırmıştır.Bu döneme ait kayıtlı bulunan elli civarında şiirim bulunmaktadır.Üniversiteyi bitirdikten sonra memleketim Ankara’ya döndüm.Ankara’da bulunduğum yıllarda yazdığım şiirlerin sayısı bir elin parmakları sayısı kadardır.Taşova’da göreve başladıktan sonra geçen bu üç yıllık süre içende birçok şiir yazdım.Başta bu yöreyi anlatan Yeşilırmak Türküsü, Boraboy Şiiri, Yalıboyu Evleri, Solingen Şehitleri, Şahin Yaylası, Ferhat gibi şiirlerimin yanı sıra yazdığım şiirleri antoloji.com kültür ve sanat portalında yayımladım.Hatta bu site bünyesinde Yeşilırmak Şiir Vadi Grubu adında eğitim, edebiyat ve şiir alanında faaliyet göstermek üzere bir grup kurdum. Bu grubun şu anda ülkemiz genelinden şair ve şiirseverlerden oluşan 200 civarında üyesi bulunmaktadır.Grubumuzun birinci kuruluş yıldönümü olan 11-12 Mayıs 2007 tarihlerinde Boraboy Şiir Etkinliği adında bir program düzenledik.Grubumuz üyesi altmış kadar şair dostumuzu Taşova’ya davet ederek Amasya’yı ve bu yöredeki tarihi ve tabiat güzelliklerini görmelerini sağladık.Hafızalarda unutulmayacak anılar ve güzellikler bırakan bir program oldu.İnşallah elimizde olmayan nedenlerden kaynaklanan bir engel olmazsa bu sene de kincisini düzenlemeyi ümit ediyoruz.
YANKI _ Bir eğitim yöneticisi ve bir öğretmen olarak biz gençlere neler önerirsiniz?
A.R.ATASOY_ Her anlamda her şeyin hızla ve sürekli değiştiği bir çağda yaşıyoruz.Özellikle dünyada ve ülkemizde baş döndürücü bir hızla gelişen bilişim teknolojisi sayesinde bir taraftan hayat kolaylaşırken bir taraftan da karmaşık bir hal almıştır.Adeta toplu iğne ucu kadar bir materyale pek çok bilgiyi sığdırma ve kullanma imkanları gelişmiştir.Dolayısıyla artık yeni neslin eskisi gibi bilgiyi öğrenip ezberleme yerine, öğrenmeyi öğrenme ve bilgiyi kullanma becerisini geliştirmesi gerekiyor.Kısacası çağın gerektirdiği bilgi donanımına ve bilgiyi kullanma becerisine sahip olmayanların bir meslek sahibi olması ve hayatını kazanma şansı yok gibidir.Günümüz gençlerinin öncelikle düzenli ve metotlu bin eğitim öğretim sürecinden geçirilmeleri öncelikli ve önemli bir konudur.Dolayısıyla eğitim öğretim imkanlarından yararlanmak ve istendik davranışları kazanabilmek için de eğitim öğretim süreci içerisinde başarılı olmak gerekiyor.Başarının yolu da şüphesiz çok çalışmaktan geçmektedir. İleride “keşke” dememek için bu günlerin kıymetini iyi bilmeniz ve sizlere sunulan imkanları ve fırsatları çok iyi değerlendirmeniz gerekmektedir. Kendinize, ailenize ve içinde yaşadığınız topluma yararlı olmak istiyorsanız, sizlere çok çalışmayı ve başarılı olmayı öneririm, göreceksiniz ki gerisi kendiliğinden gelecektir.
YANKI _ Bakanlığımızın ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzün yeni projeleri var mı?
A.R.ATASOY_ Güzel ve önemli bir soru, teşekkür ederim.Geçtiğimiz yıllarda Bakanlığımızın başlatmış olduğu okullara 100 temel eserin kazandırılması ve öğrencilerimize okuma alışkanlığı kazandırma yolundaki çalışmalar devam ediyor.Bu sene Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde “Türkiye Okuyor” kampanyası ve yine Sayın Valimizin önderliğinde “Okuyan Amasya” kampanyaları başlatılmıştır.Bu kampanyalarla öğrencilerimizin ders kitaplarının dışındaki özgün eserleri okuma alışkanlıkları edinmelerini sağlama amaçlanmıştır.Gerek bu kampanyalar kapsamında gerekse biz eğitimcilerin özel çabalarıyla bu yönde de başarılı çalışmalar yapacağımıza ve güzel sonuçlar alacağımıza inanıyorum.Ayrıca yukarıda da değindiğim gibi, ilköğretim ve orta dereceli okullarımızda eğitim öğretim gören öğrencilerimizin bilimsel proje üretme çalışmalarına da İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü olarak gereken desteği ve imkanları sunmaktayız.Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi önümüzdeki dönemlerde ve yıllarda da bu yöndeki çalışmalarımızın semeresini alacağımızı ümit ediyoruz.Hep birlikte güzel projelere ve güzel başarılara imza atacağız.
YANKI _ Sayın İlçe Milli Eğitim Müdürüm değerli dakikalarınızı bizlere ayırdığınız için teşekkür ederiz.Dergimizde yayımlanmak üzere bir şiiriniz bizlerle paylaşır mısınız?
A.R.ATASOY_ Ben de sizlere teşekkür ediyorum.Tabi neden olmasın, sizlere bu yöreye ait Ferhat İle Şirin efsanesinden esinlenerek kaleme aldığım en son şiirimi takdim ediyorum.Eğitim öğretim çalışmalarınızda ve hayatınızda başarılar diliyorum.07/01/2008
******** F e r h a t ***
Dağın Yamacına varıp oturdu,
Ah, çekip derinden inledi Ferhat.
Dedi ki :-Şen olsun Şirin’in yurdu,
Kalktı usul usul yerinden Ferhat.
Bir gün bu aşkımız bilinir dedi,
Şirin için bu dağ delinir dedi.
Belki de yolunda ölünür dedi,
Muştuyu almıştı pirinden Ferhat.
Bir hamlede vurdu kazmayı dağa,
Oylum oylum sular aktı otağa.
Adını yazdırdı bir altın çağa,
Ayrılmaz bilindi Şirin’den Ferhat.
(Taşova, 16.12.2007)
Ali Rıza Atasoy
Yeşilırmak Şiir Vadisi Grubu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.