Tekdüze Huzur
...su kaynadı, çay demlendi, akşam yine oturacağım masaya oturdum kahvaltı için. Güneşin doğacağını bile bile batması gibi aldığım her nefes. İtalyan filmi tadında hayatım, her gün yağmurlu, puslu bir hava içime çektiğim. Yerler hep ıslak bana. Her attığım adım dün bastığımla aynı. Gazete de bile haberler dışında değişen bir şey yok. Aynı dramlar, aynı tesadüf kahramanları. Arada bir çiçekleri suluyorum sadece ama onların bile yeşili aynı. Sanki ufak bir delikten ışık alan bir zindandayım. Etrafımda aynı insan karmaşaları, aynı suretler, bazen anlam farklı...
Evden çıkınca yaktığım sigaradan, dudağımın yandığı köşeye kadar her şey aynı. Olduğum yerde dönüyormuşum gibi yaşamak. Bazen sanki yaşamdan sonrası da farksızmış gibi. Ondan zaten kabullenişim tekdüze kalmayı. Korkusuzca her sabah aynı şekilde uyanışım, sadeliğin kaçınılmaz huzurundan duyduğum keyiften sadece. Yine de her gün aynı puslu hava nefeslendiğim..
Uçan bulutlar gibi yalnızlığım. Aşağıdan bazen koyun gibi, bazen bir kahve falı, üç yolu olan. Bazen birinin umudu bazen de hayallerin ev sahibi yaşantım. Her gün yepyeni biri gibi uyanıyorum güne ama hepsinin yaşadığı aynı. Bir oyunu farklı kumpanyalardan izlemek gibi yaşam. Bazen umut dolu bir yol, bazen acıklı bir şarkı. Nakaratı değişen, herkesin dilinde ama herkesin farklı sandığı tek bir şarkı. Beynimde yankılanan girişi, sonu gelmeyecek gibi yinelenen sözleriyle kafamın tahta kurusu olmuş her gün kemiriyor beni. Keşke sözlerini ben yazsaydım diyorum; "yalnızlık" yerine "umut" olsaydı yine yeterdi...
Sonsuz bir çıkmaz sokak yalnızlığım. Girişinde çıkmaz tabelası, yine de sonundaki duvarı görmeden inanmadığım, görmedikçe umutlandığım çıkmaz bir sokak. Kafamı kaldırdığımda yüzleşeceğim son duvar yokmuşçasına yürümek, çıkmaz tabelasını her gördüğümde yıkılmama rağmen kafayı kaldırmadan yürüyebilmek yalnızlığım. Ya da tekrar uyanmak bu kabustan dün sabah ki gibi. Her şeyin bittiği o çıkmaz tabelasını son görüşümde kaldırdım kafamı yukarı ama görebildiğim duvar odamın tavanıydı, uyanmıştım. Ve kalkıp üstümü giyindim, yüzümü yıkadım. Sonra su kaynadı, çay demlendi...
Çağlar Kaan KOÇ
(Nisan 2002)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.