- 1375 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
"ALİCE HARİKALAR DİYARINDA" MI?...
Elbette var Harikalar Diyârı...
Ama "Alice" bilmez yollarını!..
Pinokyo yalan... (Korkma küçüğüm, uzamayacak burnun. Ama sen yine de bir daha yalan söyleme...)
Sindrella da aldatıcı... Evet, iyi niyetli ve mazlum olanlar mükâfatına kavuşurlar birgün... Ama bunun için, sihirli değneğiyle bir peri kızının gelmesini beklemek; araba olsun diye balkabağı yetiştirmek, uşak olması için fare beslemek pek akıllıca değil...
Ve diğer yerli veya yabancı masal-çizgi film kahramanları... İşaret ettikleri güzellikler elbette vardı yine de... Ya şimdiki kahramanlar?.. (İnsan ırkından kahraman çıkmaz olunca ve böyle kahramanlar yazılmaz-çizilmez olunca kahramanlık onlara kaldı) Teletabiler, Pokemonlar, Yugolar, Spider-Man’ler... Hepten uyduruk!..
Ama "Harikalar Diyârı" başkaydı... O bir masaldan ibaret değildi. İnsan muhayyilesinin ulaşabileceği bir hayaldi. Ki, insan muhayyilesinin ulaşabildiği şeylerin, dünyada değilse de ahirette bir aslının olduğunu, olmayan birşeyi insanın düşünemeyeceğini söylüyor, bilenler...
Fakat Alice`in haberi yoktu bundan... Bunun için kendi hayal mahsûlü diyarıyla avundu, yetmedi bizleri de avuttu!...
Aslında insan hep harikalar diyârına ulaşabilmenin yollarını aramıyor mu?... Hiç tükenmeyecek mutluluklar ve bozulmayacak bir huzurun arayışı içinde değil miyiz her an?... Maddi-manevi bütün çalışmalarımız bunun için değil mi?... Hep daha güzel olanın arayışı içinde olmamıza rağmen, hiçbir zaman istediğimiz gibi olmuyor, hep bir şeyler eksik kalıyor... Çünkü dünya müsait değil kusursuz, bir ömür boyu sürecek mutluluklar için...
Mutluluk kuşlarının kanadı neden kırık?
En şuh kahkahamızı bölüyor bir hıçkırık...
Hayat hiçbir zaman ve hiç kimse için tozpembe olmadı-olmayacak!... Hiç kimse muradına erdikten sonra, pembe panjurlu evinde ömrünün sonuna kadar dertten, kederden uzak bir hayat yaşayamadı-yaşayamayacak!...
Hayatın her merhalesinde başka başka dertler insanın yakasını bırakmıyor çünkü...
Bırakmıyor bırakmasına da, harikalar diyârının "azimli yolcuları" burada da sanki o diyârdaymış gibi bir hâlet-i rûhiye içindeler... Sıkıntılardan âzâde olduklarından değil, bilâkis onlar diğer insanlardan daha fazla dertlere mâruz kalıyorlar. Ama onlar dertleri zevk etmişler kendilerine...
Mihneti kendine zevk etmektir âlemde hüner,
Gam ve neşe insanda böyle gelir, böyle gider.
Mihneti kendine zevk edenleri, yani yaratılmışların en üstünü olan O güzeller güzelinin mânevi varisi olan "insan güzelleri"ni biraz örnek alabilsek, halleriyle bir nebze hallenebilsek... Bütün sıkıntılara ve âhir zamanın zulmetine rağmen tozpembeye kesecek belki de dünyamız... O zaman Alice`inkinden çok daha güzel gülüşler belirecek çehremizde... Çünkü asıl harikalar diyârının yolunu onlar biliyordu ve insan üstü bir gayretle göstermeye çalıştılar hayatları boyunca. Yol haritası hükmünde binlerce eser bıraktılar arkalarında. Ama ne yazık ki bizler, bilhassa çocuklarımız, onların gösterdiği yolları unuttuk, eserlerini okumuyoruz.
Daha üzücü olanı ise, harikalar diyârının yolunu Alicelere soruyoruz... Ve Aliceler iyi değerlendiriyorlar bu fırsatı...
Harikalar Diyârı elbette var, ama Alice bilmez yollarını...
Hicran Seçkin
YORUMLAR
Yazıyı okuyunca; "aranılan hazinenin nişanını gösterdim sana-belki sen kavuşursun bizler varamasakta..." diyesim geldi içimden...
Çok güzel, kalemine yüreğine sağlık... yazmaya devam... diğer yazılarında hepsi hoş olmuş... bir vesile ile bakmış oldum ama ilk defa okudum desem yalan olmaz...
Başarılarının devamını diler, sevgi ve muhabbetlerimi yolluyorum...