- 542 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dağ Gelini 3
Kadın o günü büyük bir mutlulukla geçirdi nasıl akşam olmuştu bilemedi, artık sıcak bir yuvası vardı, yarından emin bir şekilde yavrusuyla kalacak bir evleri var düşüncesi taşıyordu.
Köyün aşağısında bir parmak kalınlığında akan bir çeşme vardı.
Evden bir kova aldı,suya gitmek için yola koyuldu, az sonra çeşmeye vardı, çeşmenin başında sıra bekleyen gelin kızlar, yaşlı adamın evinden doğru geldiğini gören, kadına yanaştılar sen kimsin yaşlı adamla nasıl bir akrabalığın var, içlerinden biri abla sen daha önce buralara gelmiş miydin sanki seni daha önce görmüş gibiyim. Kadın ürkek bir sesle hayır beni tanıman olanaksız ben daha önce hiç buralara gelmedim.
Peki sen kimsin yaşlı adam senin neyin?
- Kadın yaşlı adam mı yaşlı adam benim amcam babam öldükten sonra kimim kimsem kalmadı bende amcama bakmaya geldim.
- Köylü kadın peki yalnız mı geldin?
-Kadın hayır birde küçük oğlum var daha çok küçük bir buçuk yaşında biz bundan sonra amcamın yanında kalacağız.
-Köylü kadın yahu amcan kendine bakamıyor sana nasıl bakacak, hem hayırsız oğlu gelse seni nasıl karşılar kabul eder mi?
-Kadın olsun o benim amcamın oğludur kabul eder hem de seve seve hem bu konu niye bu kadar seni ilgilendiriyor.
-Köylü kadın hiç merak işte sanki seni daha önce görmüşüm da ondan soruyorum.
Diğer kızlardan biri kadına seslendi haydı su doldurma sırası sende abla diye seslendi.
Kadın kovasını doldurdu, yavaş yavaş ve düşünceli bir şekilde yola koyuldu söylediği yalanlarla o çeşme başındaki kızlar ve gelinleri inandırmıştı lakin biri hariç bir ara arkasına dönüp baktı hala soru soran gelin ona bakınıp gözlüyordu, bu durum kadını endişeye sevk etmişti.bir yandan da seviniyordu daha önceleri dilenirken eline yüzüne kül sürüp paçavra elbiseler giymek bugün kendisine yaramıştı yoksa, yıkanmış düzgün elbiseler giyinmiş olsaydı oracıkta tanıyacaktılar, öyle ya çirkin kadın yoktur bakımsız kadın vardır, her kadın güzeldir giyinmesini bilene.maddiyatta çok önemli,fakirin kadını zenginler kadar süslenip giyinsinler bak bakalım kim daha güzeldir diye düşünüyordu.
Kadın bir telaşla eve vardı, olan biteni yaşlı adama anlattı
- Yaşlı adam kızım dedi bak ilkin bu gibi insanlarla karşılaşman doğal, sen her şeye hazır olmalısın, peki kendini nasıl tanıttın çeşme başındaki insanlara.
- Kadın= sizin için amcamdır dedim, ve babam öldükten sonra kimim kimsem kalmadı kendisine bakmaya geldim dedim.
- Yaşlı Adam aferin isabetli bir konuşma ve ikna edici bir fikir. Aradan dört gün geçmişti ki akşam üstüydü kadın eve tam alışmış işlere koyulmuştu ihtiyarın üstü başı pırıl pırıldı yataklarını çırpmış havalandırmış,evin içi mis gibi kokuyordu tam bir kadın eli değinmişti eve. Bir den kapıyı biri çaldı kadın yerinden fırladı yaşlı adam öksürdü kadın fazla heyecanlanmasın diye,
- Yaşlı Adam bak dedi kızım kapıya, galiba oğlum geldi kadın hemen kapıya yöneldi korku ve endişeli bir şekilde kapıyı açtı.
Gelen gerçekten yaşlı adamın oğlu Ferhat’tı genç delikanlı şaşırmıştı birincisi bu evin kapısı hiç kilitli olmazdı ikincisi bu kadında kim, bir ara kapıda durup bakındı uzun uzun daha sonra toparlanan Ferhat.
-Ferhat Selamünaleyküm dedi, ve içeri girdi, babasının odasına girdi babasına da selam veren Ferhat,
- Ferhat baba nasılsın iyi misin? diye hal hatır sordu, kadın iki eli önünde bağlı bir şekilde olan biteni izliyordu, Ferhat kadına dönüp merhaba siz kimsiniz burada ne işiniz var.
Baba kim bu kadınla çocuk.kadından çıt yoktu dut yemiş bülbüle benziyordu bir yanlışlıkta yapmak istemiyordu, Ferhat’ın sorduğu sorulara cevap vermedi düşünürken. Yaşlı adam hemen devreye girdi.
-Yaşlı adam bak evladım bu kadın kimi kimsesi yok, bu küçük çocukla ortada kalmış köy köy gezip tabiri caiz ise dileniyor, bundan kaç gün önce kapıyı çaldı bir sadaka istedi malum ne halde olduğumu bilirsin artık çok yaşlandım yerimden kalkamadım, bu zavallı kadınında kimsesi yok, ben bırakmadım gitsin bana bakar, yavrusuyla birlikte kalın dedim.
Yaşlı adamın konuşması bittikten sonra,Ferhat evin her tarafına bakınıyordu her yeri inceliyordu arada bir de kadına bakıyor içinden düşünüyordu, vay be insan bu kadar güzel olur mu? daha önce böyle bir güzel hiç görmemiştim, sanki özenerek yaratılmış ama şansı yok baksana kaderine böyle kader mi olur, bir ara kadına seslendi sağ ol ALLAH senden razı olsun, babama bir kaç gün içinde iyi bakmışsın dedi, kadın birden sağ ol babam ben ne yaptım ki.
-Ferhat yok yok sen baksana evin her bir tarafı pırıl pırıl eline sağlık, iyide köylüye ne diyeceğiz,seni kim diye tanıtacağız.
-Yaşlı adam yine oğlunun sözünü kesti bak oğlum soranlara kardeşimin kızı diye tanıt.
-Ferhat kadına dönüp yahu adını söylemedin, hangi köylüsün sahi hiç kimsen yok mu?
-Kadın efendim adım rabiya ben bu dağın arkasındaki köydenim.
Ferhat peki kocana ne oldu?
-Rabiya efendim kocam hastalandı amansız bir hastalık sonucu vefat etti.
-Ferhat= kocanın akrabası kimsesi yok mu hayatta
- Rabiya = yok efendim kocam savaşta esir düşmüş daha sonra serbest kalınca gitmemiş kalmış buralarda babamda yaşlı bir adamdı annem ben çocukken ölünce babam beni büyüttü, kocam bizim köyde çobanlık yapardı, yaşça benden büyüktü, ben ortada kalınca bana sahiplik yaptı beni çok severdi, her bir derdime koşardı,köy yerinde sahipsizlik zordur, bilirsiniz o sıralar her kes üstüme çullandı, bir başıma kalınca köy yerinde dedikodu başladı, artık mecburiyetten bana nikah kıymak zorunda kaldı aramızda tam on iki yaş vardı, ben gözümü onla açtım, bana hayatı o öğretti, sonra bu çocuğumuz oldu, işte bir buçuk sene oldu öleli, bu defada kocam ölünce köy yerinde her kes ban talip oldu gencinden yaşlısına varınca kadar herkes beni ister oldu, bu duruma daha fazla dayanamadım köyden dağlara kaçtım, ilkin bir mağara buldum gündüzleri işte böyle gezer geceleri de vahşi hayvanların korkusunda bir mağara veya kayalıkların arasında gizlenir sabahlardım, en son bu eve geldim babanız bana ve çocuğa acıdı ısrar etti ben de kaldım, ama istemiyorsanız babanıza kızmayın ben yine başımın çaresine bakarım.
-Ferhat kadını sesiz bir şekilde dinledi vay be dedi dünyada ne dertler varmış, insanoğlu hem çok kutsal yaratılmış hem de çok canavar, yani seni o köyde barındırmadılar peki bu çocuğa da mı acımadılar bunlar ne biçim insanmış.Ne kızması hiç kızar miyim zaten babam da yalnız ben köye gelemiyorum, belki babam anlatmıştır eşim biraz geçimsizdir köy yerinde durmaz, arada sırada zar zor getiriyorum. Artık gelmesine gerek yok sen babama bak ben senin, çocuğun, ve babamın, tüm ihtiyaçlarınızı karşılarım.Kal gitme bu çocuk yolda izde harap olur yazık olur.
Kadın ferahtın bu düşüncelerine ve sözlerine karşı öylesine mutlu olmuştu ki durmadan sevincinden ağlıyordu.Çeşme başında anlattıkları gibi değildi Ferhat tam tersi akılı ve merhametli üstelik yakışıklı biriydi yüreği sevgi dolu anlayışlıydı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.