- 847 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TUTMAYIN BENİ ÜNLÜ OLACAĞIM
TUTMAYIN BENİ ÜNLÜ OLACAĞIM
Her zamanki gibi sabah erken uyandım ve hazırlandıktan sonra, bir saat boyunca kitabımı okudum.Saat sekiz olmuştu.Yine kitaptan bahsettim; ama kitap hayatımın en önemli parçasından biri.Yaşantımın en çok tat aldığım kısmından birini oluşturuyor, kitap okumak.Kitabı bırakıp çıktım evden.Bugün biraz erken işe gideyim dedim.
Sabah yürüyüp, o serin havayı solumak çok hoşuma gidiyor.Biraz üşüyorum sabahları;ama olsun, o güzel serin havayı solumaya değiyor.
İşe gider gitmez televizyonu açtım.Televizyonu açtığım zaman, müzik kanalını dinlemeye başlardım hemen.Ama bu sefer başka bir kanal açtım ve sabah haberlerini dinlemeye başladım.Haberlerden sonra bir program başladı.Programda bir konu ilgimi çok çekti.Belki de iç geçiren hüzünden dolayı bu kadar ilgimi çekmişti.Belki de buzdağında saklı kalan şefkatin ayırdına varamamak düşündürmüştü beni.Hele birde kulağıma Mardinli kelimesi gelince, donup kaldım yerimde. Ne yapayım, Mardin sözünü duyunca, içimden bir şeyler kopuyor. Mardin’in semalarında gizli kalan her umut, öfke , sevinç, hüzün benim için çok önemli.Baş harfinde bile, bende anlam uyandıran gizleri vardır. Mardin sesini duyunca, televizyonun sesini biraz daha yükselttim. Spiker heyecanlı ve canlı bir sesle başladı, programın ilgimi çeken konusunu seslendirmeye. Kaset çıkarıp ünlü olmak hayaliyle ,Mardin’den İstanbul’a gelen baba, beş sene boyunca çocuklarını görmemiş.Kaset çıkarıp ünlü olmak için İstanbul’a gelen baba… az sonra…
Yaaa işte öyle, bu da ünlü olmak isteyen babanın iç geçiren hüzünle karışık dramı. Herkesin kendine ait kararları vardır. Ama en sağlıklı kararı vermek, önemi sonuçta.
Memleket kokulu baba, programa çıkıp başladı içini dökmeye.Beş sene boyunca çocuklarını göremediğini anlattı, ağlamaklı gözleriyle.Çocuklarını özlemiş ama ünlü olmayı seviyormuş.Nedense bu ünlü olma hayalinin bedelini, hep korunaksız olanlar ödüyor.O küçük çocukların bu bedeli ödemesi, daha ne kadar sürecek merak ediyorum doğrusu.Ama gerçek şu ki: memleket kokulu insanımın, hüznün derin ayazında çırpınan birer yürek olarak kalması, benim de sol yanımı incitiyordu.En çok da çocuklar beni düşündürmüştü.Çünkü onlar ağır bedelleri ödeyecek kadar güçlü değillerdi. Ne kadar zaman geçerse geçsin, çocukların taşıdığı yara hep taze kalır.Bir çocuğun tek göz yaşında bile, hep kendi hüznümü görmüşüm.Benim hüznümü sadece masum olan bir çocuk, en iyi anlar.Kimi yerde maskeli kültürün gölgesinde yetişen çocuklar, kimi yerde mutluluğun kapısında biletsiz bekleyen çocuklar…hepsinin sol yarasında beslediği yara, neredeyse aynı kapıyı çalıyor.Çocuklar, yüreği birbirine kenetlenmiş korunaksız bir yüz ifadesi taşır içinde. Bize düşen ise, o ifadenin en mutlusunu yaşatabilmektir, çocuklara.
Gece yatağa girip uyumaya çalışırken bile aklımdaydı, o çocuklar.Onları en iyi koruyabilecek babaları yoktu yanlarında.Mutluluğun kapısında biletsiz bekleyen yolcular, yine yerini almıştı.
Eee işin ucunda ünlü olmak var.Çocukların sol yanında taşıdığı yaranın ne önemi var ki.Aklına koymuş adam:’’Tutmayın beni ünlü olacağım.
Yazan:Sultan Mercan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.