- 4399 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZEL HAREKAT
"Avradını idareden acizlerin" memleketi idare ettiği günlerdi o günler...
Terörün gemi azıya aldığı, eşkiyaların karakollarımızı basıp askerlerimizi kırdığı günlerdi o günler...
Bununla da kalmayıp moral motivasyonlarını yüksek tutabilmek için dağların doruklarında konserler tertip ettikleri günlerdi o günler...
Güneydoğu’ya davulla zurnayla uğurlanan fidanların, tabutlar içerisinde beşer onar geriye döndüğü günlerdi o günler...
Şehit analarının ve Yüce Türk Milleti’nin "kanyaşı akıttığı günlerdi" o günler.
Yumrukların sıkıldığı, sözlerin boğazımıza dizildiği, çaresizliğin dorukta olduğu günlerdi o günler...
Gündüz külahlı, gece silahlı sözüm ona "üç buçuk eşkiyanın" koca Türkiye Cumhuriyeti’ ne kafa tuttuğu günlerdi o günler..
1977 yılında APOCULAR adıyla anılan bu soysuzlar roketatar ve çeşitli silahlar yakalattıklarında Rahmetli Başbuğumuz "bu silahlar bir alaya bile yeter, ona göre tedbir alınmalıdır" diyerek tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekerken, "damarlarında taşıdığı kana" ihanet etmemek için birileri çıkıp 15 Ağustos 1984 Eruh baskınına kadar "üç buçuk eşkiya" demekle yetindi hep. Ve neticesinde hepimizin bildiği trajik olaylar yaşandı.. Bu "üç buçuk eşkiya" her defasında sınırı geçip, "gök ekin biçer gibi" üçer, beşer, onar fidanlarımızı kırmayı ve sonrada çoğu zaman kaçmayı başarıyordu...
Ta ki; anladıkları dilden konuşan ÖZEL HAREKAT TİMLERİ bölgede konuşlanana kadar... Hepsi çelik gibi, iman dolu yürekleri, hedeften şaşmayan gözleri ve titremeyen elleri ile Türk Milletinin gönlünde taht kuran Özel Harekat timleri bölgede PKK denen çapulcu sürüsü ile aynı dilden konuşuyor ve tabiri caizse bu soysuzlara kan kusturuyordu..
Öyle ki; Cudi’nin, Gabar’ın ve Tendürek’in en zirvelerinde bile PKK militanlarının bu korkularını taşlara boyalarla yazdıklarını görmek mümkündü... İşte ne olduysa ondan sonra oldu ve birileri, bir zamanlar sırtlarını sıvazlayıp arkalarına sığındıkları bu yiğit yürekleri yıpratmaya başladı.. Ve bu organize bir şekilde, bilinçli olarak yapılıyordu..
Önce onların bıyıklarına taktılar... Bir güneydoğu gezisi sonrasında devrin Adalet Bakanı Şevket KAZAN tarafından bu resmen dile getirildi... Özel Harekat Mensuplarının "YAVUZCA" heybetli bıyıkları, "ŞAH İSMAİL" torunlarının biryerlerine batmış olmalı ki; her gittikleri yerde bu konuyu dillerine pelesenk ettiler...
Sonra yüzüklerine, silahlarına yapıştırdıkları bayraklara ve yaptıkları "Bozkurt" işaretine taktılar... Özel Harekat bünyesinde yer alanlardan bazıları üç hilal motifli gümüş yüzükler takmışlardı.. Koca bir teşkilattan "cımbızla" çeker gibi fotoğrafladıkları bu kişiyi günlerce teşhir ettiler.. Yüzü maskeli ve kamuflajlı bu kişinin, belki de iri kıyım bir gazeteci olabileceği kimsenin aklına bile gelmedi...
Oysa Türk Milletinin bünyesinden çıkan ve vatanı korumak için gözü kapalı ölüme koşan bu yiğitlerin dedelerinin sancağı "ÜÇ HİLALİ", Türklüğün ve cesaretin sembolü "BOZKURT’U" sembol olarak kullanmalarından daha tabi ne olabilirdi ki ?
Bundan rahatsızlık duyanlar, "HİLALİN EZELİ DÜŞMANI" "HAÇLILAR" ve "BOZKUR’TUN" ezeli düşmanı "KEMİK YALAYICI KÖPEKLER" den başka kim olabilirdi ki...
Nitekim, dolaplar döndürüldü, senaryo yazıldı, köprünün altından sular akıtıldı.. Özel Harekat Timleri sistemli bir şekilde tasfiye edilmeye başlandı.. Önce ellerinden ağır silahlarını aldılar ve sonrada batıya kaydırıp, çoğunu pasifize etmek için alakasız görevlere verip, neticede de uyum sağlayamadığı gerekçesiyle görevden uzaklaştırmaya çalıştırdılar..
Ve o dönemde Ozan Arif Türk Milletinin duygularına tercüman oluyor, adeta isyan ederek soruyordu:
Özel Tim PKK’nın dumanını atmakta,
Medyamız ve siyasiler Özel Time çatmakta,
Özel Tim bazısına neden böyle batmakta ?
Bu sorunun cevabını bütün Türk Milleti gibi elbette Ozan Arif’te çok iyi biliyordu.. Özel Tim bazısına değil, bu vatanın bölünmesi için and içmiş "işbirlikçilere batıyordu"..
Ve görünen o ki, batmaya da devam edecek..Kimin umurunda?.. Onlar YÜCE TÜRK MİLLETİ’NİN GÖNLÜNDE ÇOKTAN YERLERİNİ ALDILAR....
Terörle mücadelede başa dönülen şu günlerde, yeniden ŞEHADETE KOŞAN ÖZEL HAREKAT TİMLERİNİ selamlıyorum ve her birini yüreklerinden öpüyorum..
Allah hepsini korusun !...
YORUMLAR
Yazınızı okudukça duygularım kabardı.Bu ülkede yaşayıp bu ülkeye düşman olanlar da hala utanmadan bir filmden bahsediyorlar o filmlerle uğraşacağı önce satılmışların,ihanet edenlerin verdiği zarara bakmalı.Özel Harekat gerçek anlamda profesyonelce yetişmiş bir ekiptir ve bu soysuzların dilini iyi bilen ve dillerini kesen ASİL TÜRK EVLATLARIDIR.NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE...
Selam ve Sevgiler..
Dogukan5
Zaman, dogrunun yoldasidir derler ya, bizim tartismamizda da oyle oldu iste. Siz , benim filmimi begenmediniz, o zaman sizin filmi izleyelim birlikte isterseniz.
Basindan takip ediyorum Ayhan Carkin'in ifadelerini, tahminin siz de okuyorsunuzdur kahramanliklarini!
Size onerim; ' Yedi Samuray " filmini bulup izleyin, ufkunuz acilacak mutlaka. O zaman, devlet icinde eli kanli mafya bozuntulugu ile, kahramanligi daha iyi ayiracaksiniz eminim.
Yazimda, seviyede dirhem eksik kalmadigim inanciyla...
Kamil Alparslan
Bedevi_
Merhaba arkadasim,
oncelikle yazima verdiginiz yanitta kullandiginiz uslup ve seviye icin tesekkur ederim.
Yanitiniz karsisinda yazmazsam saygisizlik olacak inanciyla yaziyorum yine, uslubumuzu ve seviyemizi insanca tutabildigimiz surece de yazmakta bir sakinca gormuyorum elbet, yeter ki fikirler carpissin, gercegin kivilcimlari savkisin her yanimizda.
Bu yaziyi yazmaya oturdugum gun bir haber cikti Hurriyet gazetesinde, soyle;
""1000 kişiyi öldürdüm" sözüne takipsizlik
Star TV'de yayınlanan Arena programında "Yaklaşık bin kişiyi öldürdüm" dediğigerekçesiyle Susurluk davası hükümlüsü, eski özel harekât polisi Ayhan Çarkın ile Uğur Dündar hakkında başlatılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.
Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır, "RTÜK tarafından gönderilen yayın bantları incelenerek Çarkın'ın böyle bir cümle kullanmadığının belirlenmesi üzerine" takipsizlik kararı verdi."
Bahsettigim yedi samurayin icindeki binlerceden sadece bir tanesi bu kisi, samuray basi su an yargilanmakta, adalet belki beraat ettirecek, belki de cezalandiracak, bilemiyoruz henuz, o yuzden ' masum ' hanesine koyuyorum elbette tumunu birden.
Benim, 'elimde sarap kadehi ile izledigim film ' le kosut tuttugum bu uygulama yanlis bir uygulama idi, bunun yanlisligi kisisel bir yargi olmayip, sonrasinda yasanan olaylar tarafindan kanitlanmistir. Yaratilan bu gruba secilen insanlarin goruntuleri, gecmisleri onlarin olaylar karsisinda objektif olmayacagini basindan belli ediyordu zaten ( bana gore). Isin en dusundurucu yani, belli bir misyonla bir araya getirdiginiz bu insanlari, bu misyondan geri cekmeyi dusundugunuzde ne olacakti? En sakincali yani da bu olsa gerek.
Yazinizda referans verdiginiz Ozan Arif icin de bir seyler soylememe izin verin lutfen. "Ozan' sifati, bir insanda sevgiyi, kardesligi cagristirmali, bir bayrak gibi dalgalanmali insanlarin yureginde, en esmeyen ruzgarlarda bile. Tutup bir sarki sozu yazacaksiniz, orada kallesligi, katliami yapanlari oveceksiniz, ondan sonra da cikip kamuoyu karsisinda, " ben o kisiyi kastetmedim, kastettigim bir sure adidir, bugune karsit gecmis bir gunun belirtecidir onundeki "O ' gune ait" falan diye kiviracaksiniz; OLMAZ. Maalesef, memleketimizin fasisti bile kaypak oluyor, mertce cikip; 'evet, o kisileri ovdum, iyi yapmislardir bana gore, bu bir suc ise, kabul ediyorum " diyememistir.Diyemez cunku, utanmistir. Oysa, savundugunu soyledigi dusunceye gore o sekilde degil, su sekilde yazmasi gerekirdi; " Usaklar ne yaptiniz, kalleslige battiniz, bize boyle yakismaz, insan arkadan vurulmaz"vs vs
Siz, Deniz, Yusuf ya da Huseyin icin siir yazan herhangi bir sairin, siirini ve bu kisileri reddettigini duydunuz mu hic?
Inancima gore, her insanin yasayacak tek bir cani var, ve yasayabilecegimiz de tek bir dunya. Ofkeyi, siddeti itip elimizin tersi ile, cennete dondursek bu dunyayi ve kardeslige tum insanligi, cok mu taviz veririz, kendimizi kattigimizi dusundugumuz her hangi bir aidiyetten?
Sevgiyle kaliniz
Hangi coğrafya da yaşıyorsunuz bilmiyorum ama bu ülkede yaşananlara, yazınızın yanındaki resimde yer alan "KOALA" kadar uzak olduğunuz kesin.
Siz -muhtemelen elinizde şarabınızla- AKİRA KURUSOWA' nın fillmini seyrederken, biz AB-D tarafından kurgulanan filmi seyrediyorduk GABAR' da soğuktan elimize yapışan M-16'larla..
O yüzdendir belki üslubumuzun "KILLI ve ISLAK" olması.. Her ne demekse...
Akira Kurusowa,,,,
Bir Japon sinema yonetmeni...
Yasami aktarir beyaz perdeye oylecene,,,
buyulenirsin izlerken, canin daralir...
Eskiyalarin bastigi koylere iliskin bir filmi var;
" Yedi Samuray"
Bilmem izlediniz mi? (bu yaziyi yazdiginiza gore, izlememis olmalisiniz, izlediniz de ana fikrini anlamamissiniz demek gelmedigi icin, icimden!)
Koyluler elinde, avucunda ne varsa ortaya dokerek, koylerini basarak, canlarina, irzlarina ve mallarina el koyan bu azgin Samuraylardan korunmak icin yedi samuray kiralarlar. Samuraylar gelir koye yerlesirler, onlarin tum ihtiyaclari koyluler tarafindan karsilanir,kendi yiyemediklerini bile sunmaya gayret ederler. Umulan baskin yapilir koye, eskiyalar zayif sandiklari koye, girerler, ve tahmin etmedikleri durumla karsilasinca da, bir cogunun sonu olur bu saldiri.
Koyluler amacina ulasmistir, kiraladiklari yedi samuray, onlari en buyuk dertlerinden kurtarmistir.
Sonra............
Isin dusunulemeyen yani ortaya cikar, koyluleri yedi samuraydan kurtaracak bir sey yoktur bu sefer de!!!!
Bazen, kurtaricidan kurtulmak, daha bir zor oluyor,
Yazinizin uslubu neden bu kadar saldirgan, islak ve KILLI anlamakta zorluk cektim inanin. Keske, bir fikir yazisi seviyesinde olsaydi da, her kes yaninda ya da karsisinda kendince fikirlerle konuslansaydi yaziniza kosut olarak.
Bilmem, anlatabildim mi fikrimi?
Sevginin, merhametin bittigi yerde, her sey biter, bu bitisin oldugu yerde kalan da' hic bir sey ' dir sadece.
Sevgiyle kaliniz.
Dogukan 5
HANGİ DEĞERİ ŞEREFLE TAŞIYA BİLDİK MİLLET OLARAK!!!MEMLEKET MESELEMİZDE NİSBETLERİMİZ GEÇİLEMEDİ MALESEF,KİMLİĞİ BELLİ OLANA KİMLİK YAKIŞTIRIP SİYASİ ÇAMURLA YIPRATILDI SAYGIDEĞER BÜYÜKLERİM,SADAKATSİZ BİR MİLLET OLMADIK ELBET HİÇ BİR ZAMAN,ANCAK SADAKATSİZCE YÖNETİLDİK BİR ÇOK ZAMAN,VAKİT O VAKİTTİR Kİ YENİDEN AYAĞA KALKIYOR SAYGIDEĞER BÜYÜKLER,SAÇLARI SAKALLARI UMARIM YİNE PROBLEM EDİLİP SİYASİ KAYGI AMACIYLA YIPRATILMAZ:)
ÇOK GÜZEL BİR KONUYA DİKKAT ÇEKMİŞSİNİZ
ŞAHSIM ADINA TEŞEKKÜR EDİYORUM