...Yol Hikayeleri...
- I -
Otobüs camlarına sinerdi içimizin kokusu.
Kimbilir kaç düşünce dayanmıştı, yol boyu eşlik eden uykulu gözlerin baktığı hüzünlü pencereye.
Kaç bavul eskitmişti bu kadersiz adam.
Kaç hayatın tadına bakmıştı gidip geldiği yollarda.
Sonu gelmeyen beyaz yol şeritleri süslerdi, yarı uyanık karanlık uykularımızı.
Kimi zaman bir horlama, kimi zaman bir küçük çocuk çığlığı.
Bazende acı bir fren sesi bölerdi birbirinin avucuna bırakılmış elleri.
Gazete küpürlerini süslerdi, camlarda kalmış koyu kıvamlı nefes izleri.
Önce,
Şehirler biterdi ardımızda bıraktığımız rüzgarda.
Sonra,
Işıklar terkederdi, gözlerimizdeki ışıltıyla kalırdık başbaşa.
Şimdi,
Boynu bükük bir çocuk var karşınızda.
Eskimiş otobüs garajlarının kokusunu getirdi yanı başınıza.
Elinde tahta bir bavul, yüreğinde küçük mektuplarla.
Gökay Birkan SUCAKLI - Yol Hikayeleri
08/02/2008
YORUMLAR
Şimdi,
Boynu bükük bir çocuk var karşınızda.
Eskimiş otobüs garajlarının kokusunu getirdi yanı başınıza.
Elinde tahta bir bavul, yüreğinde küçük mektuplarla.
yüreğindeki küçük dediğin mektuplar kim bilir nasıl değerli ve boyundan daha büyük mekturlardır...
kim bilir neler neler büüyüytüyordur içerisinde..
çok defalar bu yazdıklarınızı yaşadım otpbüslerde, hele de gün geceye dönerken o kızıllıkta hissettiklerim offf
geceyi severim herkesin tersine, ve tabıkı yolculuklarıda ...
o kadar güzel duygular bıraktın ki bir an önce bir seyehate çıkmalıyım...