- 982 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk Böyle Başladı
Yağmurun çiselediği bir sonbahar akşamında, genç adam odasında bir ileri bir geri volta atıyordu.
Daracık bir odaydı yattığı, ama adımlar ne kadar küçük olursa olsun, yüreği büyüktü, düşünceleri büyüktü.
Ağabeyi onu bir kızla tanıştırmış, sevinçten havalara uçmuştu. Bir kez görmüştü onu, bir kez görmek bile yetmişti aslında, derinden etkilemişti genç adamı.
Gördüğü andan itibaren büyümeye başlamıştı herşey, dünya başka bir şekil almıştı gözünde, gökyüzü başka bir maviydi bugün, insanlar başkaydı, annesi, babası, müzikler, şiirler, herşey değişmişti gözünde. Ama yine de içinde eksik birşeyler vardı, bir kırgınlık, sanki birgün herşeyin biteceğini düşündüren bir kötümserlik çökmüştü içine, hep böyle düşünüyordu. En mutlu olduğu anda, o mutluluğun bir gün biteceğini fısıldıyordu bir ses kulağına, çocukluğundan beri böyleydi bu. Gelir geçer herşey, üzme tatlı canını, yaşamaya bak anı. Yaşamaya bak, sönmesin içindeki ateş, bitmesin umudun. Kendi kendine konuşuyordu odanın içinde, koltuğa oturdu, hemen kalktı sonra, kafası yoğun bir şekilde sürekli birşeyler yaratıyor, mutlu oluyor, üzülüyor, kırılıyor, ağlıyordu. Telefonu eline aldı, cama çıktı, aramakla aramamak arasında bir kararsızlık yaşadı, ne konuşucağım düşüncesi daha ağır bastı, tekrar bıraktı telefonu olduğu yere, daha sonra arayıp konuşabilirim, hemende üstüne düşüp aramak olmaz ki, daha yeni tanıştık, tekrar dolaşmaya başladı odasının içinde, ne yapsa çıkmıyordu aklından, başka bir şey düşünemiyordu. Yağmur hızlanmaya başlamıştı. Hava kararmış, sokak lambaları birer birer yanmaya başlamıştı. Telefonu çaldı, hemen baktı telefonuna, cama çıktı, yüzüne vuran yağmura aldırmadan, özlemle konuşmaya başladı. Yakın bir zamanda istanbul’ a geliyorum canım, seni görmek çok güzel olacak, nasılsın, keyfin nasıl, iyiyim dedi genç adam, çok iyiyim, senle doluyum hep, nereye gitsem sen varsın, hiç aklımdan çıkmıyorsun. Benimde öyle canım benimde, kendine iyi bak olur mu, sonra yine görüşürüz dedi ve kapandı telefon, kapanan telefonun ardından hayaller yine üşüşmeye başlamıştı genç adamın içinde, bu dünyada sanki sadece ben ve o vardı, başka kimseler yoktu. Yıldızlar bizim için gökte parlıyor, ay ışığı bize gülümsüyor, güneş bizim için vardı gökyüzünde. Herşey bizim için sevgilim. Yakında geliyorum dedi, ah sevgilim ah, sen gelmesende hep varsın, hep yanımdasın zaten.
Akşam olmuştu artık, gece ağır ağır çöküyordu ıssız sokaklara, yağmur yağıyordu, yağmurun her damlası pencereye çarpıyor, gözyaşı gibi ağır ağır düşüyordu yere, sonra başka damlalar tamamlıyordu ve her biten gözyaşının ardından, yeni bir hayat başlıyordu. Bende öyleyim dedi işte kendi kendine, ağlıyorum, şimdi yüreğim dopdolu, kırılacak gibiyim, öyle doluyum ki, ah nedir bu içimdeki tanrım, eski bir şarkıyı hatırlar gibi, içinde duydu, hissetti, gözlerine vurdu, duvardaki küçük aynaya baktı, saatlerce baktı, gözleri kendi gözleri değildi artık, başkaydı artık dünya. Nasılda değişiyordu herşey. Aşk hastalıktı belki de, insana hem yaşama umudu veren hem de içini kemiren, ne tuhaf bir duyguydu. Böyle düşünüyordu genç adam odasının içinde, bir ileri bir geri volta atıyordu. Kitaplığından bir kitap aldı rastgele, rastgele gelen bir kitaptı, okumuştu daha önce, yıllar önce okumuştu iyi hatırlıyordu, Kırmızı ve siyahtı romanın ismi, genç bir adamın evli bir kadına duyduğu aşkı anlatıyordu, öyle bir aşktı ki bu, sonunda idama kadar gidecekti genç adam. İyi ama dedi kendi kendine, bendemi idama gidiyorum yoksa, belki de boğazıma geçirdiler ipi, sallanıp duruyorum boşlukta. Vazgeçti okumaktan, yatağına uzandı. Gözlerini kapadı. Derin bir uykuya daldı, ne bir rüya bölebildi uykusunu, ne de müezzinin o iğrenç sesi. Uyandığında saat altıyı henüz yirmi beş geçiyordu. Sağa döndü, sağında o vardı, solunda o, kafasında, yatağındaydı işte başucundaydı. Hasretle öptü dudaklarından, sevdiğim, nasıl bir ıssızlık bu böyle, seni yaratıyorum düşlerimde, büyütüyorum. Ve herşey böyle büyümeye başlamıştı işte, aşk böyle başlamıştı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.