AHİLİK!
Ahi evran denen bir mübarek insanın Kırşehir de saçtığı ışık, bugün bütün Anadolu sathına yayılmış durumda. Fakat sönük bir yıldız gibi, ne parlıyor nede ısıtıyor. Adı var kendi yok bir nostaljiden ibaret. Kaldı ki Ahiliğin bütün temel taşları eskiden olduğu gibi rayına oturmalı ve bu Millete özü istikametinde geçmişindeki değerleri iade edilmelidir.
Ahilik birilerinin teşkilat başkanı olup senede bir, iş olsun diyerek bir binaya tabela astırıp isim yapmak ve bilmem dönemin hangi bakanıyla dost olmak, günü kurtarıp köşeyi dönmek, sessiz bir kültür yığını olarak bir köşe de beklemek değildir.
Devletten aldıkları Milyarlık kredileri ve milletin özünde topladıkları onca bağışları hiç edenler, bu büyük kültürü yaşatacak bir organizeye imza atmadılar, atamadılar yıllarca. Esnaf ve sanatkar odaları ne iş yaparlar? Ahilik gibi büyük bir kültür hazinemiz olduğundan sormak istiyorum.
Zaman zamanda Ahi’lik ismini kullanarak benzeri teşkilatlanma içine girenler ne iş yaparlar? Her dönemin hükümetine kuyruk sallamaktan başka ne icraatları vardır? Cebini ve çevresini ihya etmekten başka ne tür asli görevleri vardır?
İş olsun diye senede bir tertip ettikleri yarım yamalak organizeler ile kendi koşullarını bu güne değin devlete ne tür şekilde kabul ettirmişlerdir?
Fakat önce Ahilik üzerine bir kaç kelam edelim.
Mesele odur ki senede bir eskiyi yaad etme bazında kutlanan Ahilik haftası kutlamalarını senenin bir bütününe yaymak ve Milletin zaruri olan bu ihtiyacini devletin bir sistemi olarak uygulamak ve bu Millete birilerinin bilinçli bir şekilde unutturduğu hasletlerini ve değerlerini gerçek sahiplerine teslim etmek hükümet yetkililerinin bir görevi değil boynuna vebaldir.
Ahilik gibi nice unutulmaya yüz tutmuş değerlerimizi bize hatırlatacak ve bu kutsi değerlerini evladına teslim edecek Milli bir iktidar muhakkak şarttır.
Ahilik aza kanaat, çokluğa şükür eden, Allah için sevmeyi ve Allah için gerekirse nefret etmeyi öğreten, temelinde insanlık sevgisini ana ilke bilen düstur ile hizmetini ederdi.
Ahilik çıraklıktan ustalığa terfi edecek esnaf yetiştirir, edebi adabı ve dürüstlük ilkelerini ana prensip olarak benimserdi. Olmazsa olmaz diye bilinen ilkeleri, İslam’ın özelliğinde olan ana ilkelerdir ki, Ahiliğin özündeki bu ilkeler Türk insanının en büyük karakteristik özelliği olmuştu.
Hak ve hukuk ölçülerine riayet, inanç ve ibadetler de samimi hisler beslemek Ahilik yolunda bir çırağın öğreneceği ilk temel bilgilerdi. Ahi Evran’ın benimde memleketim olan, Kırşehir de başlattığı bu edebi hareket yaşadığı dönemde bütün Anadolu sathına yayılmış, ciddi bir o kadar da önemli bir gelenekti. Hiç şüphesiz Ahiliğin tasavvuf ilede çok yakından ilişkileri vardı.
Ahilik ile birlikte benzeri teşkilatlanmalar olduysada bu güne kadar Ahilik mertebesinde olmadıklarından zamanla yok oldular.
Ahi Evran nezdinde başlatılan bu harekat aslında dönemin en büyük sivil toplum teşkilatı idi. Anadolu Türkler’ine sanat, ticaret ve ekonomi alanlarında neredeyse 600 yıl hizmet verdi Ahilik.
Osmanlı ve öncesi Selçuklu dönemlerinde adeta hüküm sürdü, Selcuklu ve devamı Osmanlı da sistemin bel kemiği oldu.
Taki 3.Sultan Ahmet dönemine kadar. Temel yapısı esnaf ve sanatkarlık üzerine olan Ahilik Anadolunun her sathına yayılmakla birlikte kendine has metod ve uygulamalarıyla, esnaf ve sanatkarlıkta ahlaki ve ticari olarak zirvede idi.
Bu gün özellikle Kırşehir ve başkent Ankara da senede bir toplantı yapılıyor olsada bu toplantılar istişareden öteye gitmeyen ve şekillenemeyen bir haldedir. Herşey de olduğu gibi maalesef geçmişin hazineleri olarak gördüğüm bu değerlere tam anlamı ile sahip çıkamıyor ve nostaljiden öteye bir şey yapamıyoruz. Bu tür değerlere sahip çıkabilmek için Milli ve manevi değerlere haiz bir kültür bakanını beklemek ve onun vijdani insiyatifine terkedilecek kadar öksüz bir teşkilatlanmadır günümüzde.
Yesevi dervişleri ile birlikde asırlarca Anadolu topraklarına ışık saçan Ahiler, horasan erlerinden olan Ahi Evran’ı Veli hazretleri sayesinde zirveye çıkmış ve Anadolu’nun her sathına adeta damgasını vurmuştu. Çocukluk yıllarımda Ahi’liğin sıcaklığını Kırşehir de hisseder Milli ve manevi değerlere sahip ya bir okul müdürü yada bir hocası vasıtasiyle, Ahilik Kırşehir gündemine her sene oturur ve esnaf arasında teşkilatlanarak günümüz esnaf ve sanatkarlarının sıkıntıları çözülmeye çalışılır ve bize maziden sıcak bir gelenek ve kültür olarak bu değerimiz yaşatılmaya çalışılırdı.
Kaldı ki Ahilik sadece Kırşehir tekelinde olan bir şey değildi.
Bütün Anadolu da yayılmış Ahilik bir şehir bazında ele alınamaz ve bu büyük kültür hazinemiz unutulmaya yüz tutulamazdı.
Hep birilerinin insiyatifine terk edilecek kadar mahsun ve kapısı açılmaz ilgilenilmez perişan bir halde idi yıllarca. Çocukluğumda ki o Kırşehir esnafını Milletiyle birlikde sıcak bir kaynaşma içine sokan bu değerler, maalesef bu gün hak ettiği şekilde anılmıyor ve en büyük kültür yapımız olan Ahilik kaderine terk ediliyordu.
Asıl adı "Şeyh Mahmud Nasiruddin" olan Ahi Evran’ı Veli kurduğu bu büyük esnaf ve sanatkar teşkilatı ile Milletin özüne sinmiş bir kültür hazinesi idi.
Birlik ve beraberlik duygusu aşılayan Türk kültürüne çok şey katan mistik bir yanıda vardı.
Hic şüphesiz ki Ahilik sosyal bir teşkilat olan Türk kurumudur.
Her ne kadar Ahi kelimesi Arapca kaynaklı olsa da teşkilatlanan ve özünde geliştirende Türk’tür.Elbette Ahilik sadece döneminde bir esnaf ve sanatkar hareketi ve teşkilatlanması değil, kendi iç bünyesinde geliştirdiği devletçi yanı ağır basan ilkeleride vardı. İslam dininin koyduğu kaideleri kabul ve teşvik ediyor, fakat İslam’a aykırı gelmeyen eski Türk geleneklerinede bağlı kalıyorlardı.
Hoşgörüye geçit sağlayan işte bu ulvi anlayış ülkede değişime ve yeniliğe zemin hazırlıyor, kavga ve huzursuzluğu bertaraf ederek, barış ve eğitime önem veriyordu. Anadolu’nun her köy kasaba ve şehrine "zaviye" denilen Ahi konuk evleri tesis ediliyor, bu konuk evlerinde Anadolu’ya gelen henüz evi, barkı olmayan göçmenler ve gelip gecen yolcular ağırlanıyordu.
Ahilik ahlakının bize öğrettiği çok şey olmakla birlikte, bugün esnaf ve sanatkarın içine düştüğü mali krizden daha çok dikkati çeken ahlaki bir çoküntü olmasıdır ki, Ahiliği dile getirmemize sebep olan en büyük neden, ahlaki çöküntünün bu gün had safhada olmasıdır.
Adı bilmem ne sivil örgütler grubu olarak fitne saçan örgütler gibi hainlik bazında faaliyet gösteren örgütler değil, Millet ile kucaklaşmış ve bu Milletin değerlerine sahip çıkan eski Türk kültürü, İslam’ın ahlak kaideleri nezdinde yeni bir İbn-i Sina ve Farabinin akıl dolu felsefeleri, hoca Ahmet yesevi, Ahi Evan’ı, Veli, Mevlana, Hacı Bektaş’i Veli ve Yunusun tasavvuf düşünceleri ve Anadolu’da yaşayan her kesimin düşüncelerini bir potada eriterek yepyeni bir kardeşlik, misafirperverlik, yiğitlik, cömertlik, anlayışının esas alınması ve bu kuralların aklın, ahlakın, çalışma ve bilimin süzgecinden geçirilerek Ahilik kurallarına dönüşmesi şahsım olarak en büyük hayalimdir.
Ahilik gibi büyük ve bir o kadar değerli kültürümüze sahip çıkmak; sanıyorum ki kişiler bazında olacak ve hatta bilmem ne şehirlerin bir köşesinde ufak çaplı teşkilatlanarak gerçekleşecek bir durum değildir.
Ahilik düşüncem odur ki kültür bakanı nezdine sıkıştırılamayacak kadar geniş bir yelpaze bekleyen ve tez elden devletin ciddi boyutta hadiseye el atarak devletin bir sistemi haline getirmesi zarureti vardır.
Hiç şüphesiz bunuda, değerlerine sahip çıkan Milli ve manevi değerlerini kendisine ilke edinen Anadolunun gerçek sahipleri gerçekleştirebilir.
Mazimizdeki bunca şerefli ve atalarımızın zamanında gerçekleştirmiş oldukları bu birlik ve beraberlik bu gün yeniden modernize edilerek Ahi Teşkilatını canlandırmak ile olur ki, böylesi sistem değişiklikleri güçlü cesur ve Milli iktidarlar sayesinde olur.
Hepimizde çok iyi biliyoruz ki özüne bu kadar yabancı ve hatta sadece ihmalkar değil, inkarcı bir toplum olmamız; bu tür değerlerimizden ve kültürlerimizden sistemli bir şekilde uzaklaştırılmış olmamız, bize bilinçli eller tarafından " yat yat uyu, uyu uyu yat " politikasından başka bir şey değildir.
Milletini gerçek manada eğitemeyen, sonrada oturup dizlerini döven sistemden daha ne beklenir ki.
Özümden bir parça olan ve bu Milleti bir nebze de olsa kendi iç dinamik yapılanmasıyle bir potada eriterek eğitecek olan Ahilik düzeni bu ülkeye şarttır.
Kokuşmuş kodaman ağalar ile değil, bilinçli ve Milletini seven Milliyetçi vatanperverler ile gerçekleşecek, bugünün aydınlarıyla hareket bulacak bir değerdir Ahilik.
Ahiliği sadece ciddi boyutta Kırşehir nezdinde kutlanan bir etkinlik olmaktan çıkarmak ve sistemin ciddi bir parçası haline getirmek biz her Anadolu evladının, başta da ifade ettiğim gibi asli görevleri arasında olmalıdır. Çünkü Bu değer, bizim değerimizdir.
Öz’ü yaşamak için öz’e dönmek gerek.
...................
K.Kurultay