- 740 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAĞMUR DAMLASI
Husûle gelmiş, fakat henüz düşmemiş bir yağmur damlasıydı o...
Güneşli bir havada, bir bulut yığınının arasından bakıyordu yeryüzüne. Düşse mi, düşmese mi kararsızdı... Bulutlara tutunarak biraz daha sarktı aşağıya doğru. Ve ışıl ışıl gözlerle süzdü insanları... İnsanlar şikayetçiydi yağmurdan. Kimisi yerlerin çamurundan yakınıyor, kimisi gözlüğünü ıslattığına kızıyor, kimisi de güzelim elbisesine leke yaptığından dem vuruyordu... Hâsılı herkes şikâyetçiydi...
İyi ama, yağmurun bir diğer adı da "rahmet" değil miydi?.. İnsanlara faydalı olmak için düşmüyor muydu her bir damla?.. Belki tam isabet kaydedemiyordu hepsi; toprağa değil de, insanların sıcak tenine soğuk soğuk düşebiliyordu bazısı... Ve "sıcak" insanları çileden çıkartıyordu bu durum!.. Halbuki onların tek amacı vardı: "Rahmet olmak"...
Yerleri çamur yapmışsa ne olmuştu yani?.. Bunun sebebi de yine, bu sıcakkanlı insanların sıcak kalmalarını sağlayacak yiyecek ve giyecek maddelerini meydana getirmek değil miydi?..
Ya insanlar?.. Suratları bir karış, hoşnut değillerdi onlardan. Ama onlar sadece emri yerine getirmeye çalışıyorlardı, her zaman isabet kaydedemeseler de...
Küçük yağmur damlası bunları düşündü... Çekiniyordu insanlardan... Onlar tarafından horlanmaktan, tenlerine dokunduğunda incitmelerinden... Ama aldığı bir emir vardı ve bunu yerine getirmek zorundaydı. Diğer yağmur damlaları da düşmeden önce aynı endişelere kapılmışlardı belki de... Ama onlar emri dinlemiş ve her şeyi göze alarak inmişlerdi yeryüzüne...
Ve nihayet bir zaman sonra... Horlanmayı, insanlar tarafından düştüğüne-düşeceğine bin pişman edilmeyi ve daha pek çok şeyi göze alarak, tutunduğu buluttan sıyrılıp kendini boşluğa bıraktı küçük yağmur damlası...
...Rahmet olmak dileğiyle...
Hicran Seçkin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.