Laf Vurma
Adamın biri laf vurma yarışmasında hasmına hitaben şöyle bir teşbihte bulunarak ve ilk cümlesinde hasmını şerefyâb eyleyerek; “Bir rüya gördüm dü dün gece. Sen bal çukuruna düşmüştün, ben ise bok çukuruna..”dedi. Bizimkisi zevkten ve şereften ve salyadan ve balyadan oluşan tükürükle, ağzını en son haddine değin açarak bir kahkaha patlattı birden. “Hahahahaha…..” deyu. “Demek ki naçizane bendeniz bal çukurunda yüzerken datlu datlu, siz ise o esnada bok çukurunda idiniz kokulu kokulu. Haahahahaa…..” deyu abartılı kahkahasını kehkeşanlara duyururcasına patlattı tekrardan. Oysa cümlenin ahirini beklese belki de bu denli sevinmenin ona ne kadar pahalıya patlayacağını görürdü. İnsanoğlu hep acele işe ben de işeyeceğim anlayışı ile üstünü başını çiş eder. Ve nihayetinde tukaka olur.
Bizimkisi alır sazı eline ve karşısında zevkten dört köşe olan bal çukurundaki hasmına hitaben lafını çakar yüreğinin en orta yerine: ”Evet evet, sen bal çukurunda idin ben bok çukurunda idim. Lakin ikimiz kuyudan çıktıktan sonra; sen beni yaladın, ben de seni yaladım.” diye en can alıcı finali ortaya döker iki mütebbessim dudağı ile.Bizim hasım ise yumruğu yiyip abandone olan bir BOKsör mahcubiyetiyle donup kalır ortasında rezilliğin.
*********************************************************************
Bazlama köyümüzde husul eden ve bizde mizahi olarak bir tat bırakan ve yüzümüzün gülmesine sebep olan anlatacağım anekdotta; ülkem insanının ve bilhassa köy insanımızın ne kadar zeki ve irfan sahibi olduğunu gösteren ve buna delalet eden bir vesika olarak hafızamızdaki yerini alır.
İstanbul’dan gelmiştir misafirimiz.Doğu’nun batısı sayabileceğimiz ilçemize.Yıllarca uzak durduğu ve hasret kaldığı köyüne adım attıktan sonra adımları değişmiştir zatı muhteremin. Sanırsınız ki İstanbul’dan gelen herkes “böyük mü böyük bir zat” olmuştur ve hürmete layık bir vaziyet almıştır. “Hökümet adamı muamelesi” görmek ister. Lakin karşısında çarıklı erkan yoktur, erkan sahibi, efendi, kendi yağında kavrulan ve içinden geldiği gibi yaşayan insanlar vardır. Beyimiz lafını vurmak için bir köylümüzü kenara çeker ve yüksek sesle şöyle ünlenir ona: ”Sizin köyde eşek çok.” diye.. Bizimkisi okul okumamıştır amma bal gibi de çakmıştır imayı.”Doğrudur.” der, “Bizim köyde eşek çoktur ve hepside dışarıda gelen eşektir.” diye savurmuştur beyefendiyi kuru yaprak gibi kinaye boranı ile. Beyefendi eşekliğinin baki olmadığını kalbiyle hissederek mahcup ve bir o kadar nadim bir hal ile sıvışmıştır köyden.
*********************************************************************
Hülasa kendimizi çok zeki zannedip başkalarını aptal sanmak kadar aptalca bir şey yoktur.El elden üstündür, kalem kalemden, kılıç kılıçtan keskindir. Adam o ki, kendi üstünlüğünü dahi kimseye hissettirmeyip işini yola koyandır.
Laf ola beri gele, anlamayan hergele.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.