- 982 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
''Lalezar''
Annesi çiçekleri öyle çok severdi ki, kızlarına çiçeklerin adını verdi.Lalezar,simsiyah uzun saçları,buğday tenli,haresi büyük bal gözleriyle evin neşesi olmuştu.Söz dinleyen ve ondan istenenleri itiraz etmeden yerine getiren, uyumlu,akıllı bir kız çocuğuydu.
Babası köy yerinde iş bulamadığı için şehirlere çalışmaya giderdi.Taş ocağında çalışır, evini nafakasız bırakmazdı.Beş çocuğun en küçüğü Lalezar’dı.
Babası gurbette olduğundan ,özlem duyardı küçük kızına.Onu sevindirmek için,hediye gönderirdi yanlarına gidemediği zamanlar.
Ablası bazen iç geçirir,kıskanırdı onu çok seviliyor diye..Annesi bir yolunu bulur gönlünü alırdı çocuklarının..
Bir gün babası yine gurbetten bir paket göndermişti..
Paketin içinden bir çift siyah ayakkabı çıkmış,ayakkabının içine de Lalezar için lokum koymuştu babası.Paketin içinden çıkan mektupta şöyle yazıyordu..
’Selam eder gözlerinden öperim hanım.Nasılsın, iyi misin ? Ben kocanı soracak olursan Allah’ın verdiğine şükür,çocuklara selam eder hepsinin de gözlerinden öperim.Sarı kız ( inek) nasıl.
Lalezar ayakkabısını giysin bayramda ..Bal gözlü kızıma iyi bak, lokumları da her gün bir tane ver ki dişlerini çürütmesin..Tekrar selam eder gözlerinizden öperim ’... Lalezar soran ve anlamayan gözleriyle baktı mektuba,sonra annesine baktı..Ağlıyordu annesi,hasret ile gurbet türküleri yakıp ağlardı bazı akşamlar..
Lalezar,babasının bal gözlü kızı...Sanki babası biliyordu yaşlanıp hasta düştüğünde ona bir tek bu kızı bakıp,ilgilenecekti..Huysuz kocasına rağmen.
Lale diğer kızlara hiç benzemiyordu.Daha merhametli,daha sakindi..
Babasının bu bal gözlü kızına daha sonra iki kız kardeş daha eklendi.Onlar şimdi yedi kardeşler..Lale’den sonra dünyaya gelen kıza Songül adını verdiler son olsun diye!..
Ama son olmadı,aradan iki yıl geçince bir kız daha geldi ona da Güleser ismini verdiler..Çiçekleri severdi Lale’nin annesi..Kendisi de çiçeğe benziyordu..Oldukça narindi..Kızların ikisi dışında hepsi annelerine benziyordu huy olarak.Hassas ve merhamet yüklüydü yürekleri...
Lalezar, annesini kaybetti, yakalandığı hastalığa yenik düşmüştü genç kadın.Henüz 32 yaşında idi..Ve 7 çocuğu vardı.En büyük kızını ve oğlunu kendisi gibi küçük yaşta evlendirmişti.Amansız hastalığa yenik düşen anne, ardında boynu bükük beş kız, bir garip adam bırakmıştı....Lalezar okul yaşına gelmiş gelecek yıl okula gidecekti......
Gidemedi okula ! Gidemedi, artık yaşam şartları değişmişti.Bir teyzesi,halası yoktu, annesi yerine bağrına basıp,onu okula göndermesini isteyen hiç kimsesi yoktu.Babası yapayalnız kalmıştı.Küçük çocuklarıyla ilgilenecek bir kardeşi yada annesi bile kalmadı bu dünyada.Köy yerinde kalamazdı,şehire gidip çalışmalıydı.Kızları da yaşlarına göre işlere verecekti.Hem kızlarından uzak olmayacaktı,hem de hayat mücadelesinde onların yanında olacaktı.
Lalezar ve iki ablası ev işlerine başladı.Görenler şaşırıyordu,ama kimsenin işine gelmiyordu bu kızlara sahip çıkmak.Çaresiz baba,pişmandı bunca çocukla bu şehre gelmişti..Ama her şey bu kadar kolay gelişmiyordu.Köyden gelen,şehir hayatına ayak uydurmak isterken başka hayatlara kayıp giden, ne hikayler duyardı ve korkuyordu.Kendisine yazılan kader sanki çocuklarına da yazılmıştı.O da annesini küçük yaşta kaybetmiş,babasını da annesinden bir yıl sonra..O da , dede ve ninesi tarafından büyütülmüş.Yedi yaşında her ikisini kaybetmişti.Halası okula göndermiş,daha sonraları eniştesi huzursuzluk verince, üçüncü sınıftan sonra ayrılmış okuldan .Tarlada ,bahçede ekmeğini kazanmaya başlamış.
Babasına hiç kıyamazdı Lalezar.Onun, mahsun, mavi gözlerine bakarken,üzülürdü ve ağladığını hiç göstermezdi babasına.
Babası daha sonra kendine bir binada kalorifer işi buldu.Çocuklarıyla beraber yerleşti bu büyük fakat o yıllarda kalabalık olmayan şehre.
Lalezar da tıpkı diğer ablası gibi ev işlerine yardımcı olarak çalışmaya başladı.Yaşı on üç olmuştu.Okul yaşı çoktan gelip geçmişti.
Hayat hiç de kolay değildi.Annesizlik başlı başına büyük bir sorundu.Ve hiç kimse anne gibi bağrına basıp, o küçük yüreklerin dertlerine ortak olmuyordu.
Okula gitmedi Lalezar, ama öğrendi matemetiği..Öğrendi alfabeyi.Lalezar kendisi gibi okuma hasretiyle yakmadı kardeşlerini.Onlara bir anne gibi sahip çıktı ve iki kız kardeşini okula gönderdi.meslek sahibi olmalarını sağladı.
Lalezar hem babasına ve kendinden küçük olan kız kardeşlerine bir anne olmuştu...
Babasının bal gözlü kızı, kendisi okumadı fakat okuttu..
Öylesi derin ki bu yazı.Kaleme aldığım her söz,her kelime kendi başına bir romandı aslında.
İNSAN kazanmak,para kazanmaktan ÖNEMLİ..
Kazanalım, kaybet meyelim..Öyle çok kayıp var ki, sahip çıkalım insanlığımıza..
Lalezar, hem annem,hem ablamdı..Allah tüm Lalezar’ lardan razı olsun !
YORUMLAR
Hocam, güzel yorum ve ilginize çok teşekkür ederim.
Maalesef böyle yurdum insanı, 60 lardan bu yana değişen pek bir şey yok..
Hala okur yazar seviyesi düşük, Anadolu kadınları yokluk ve cehalet pençesinden kurtaramadı kendini..Yönetim ve yasalar yetersiz..
Kaynaklarımız milletimizin kalkınması için değil yok olması için kullanılır hale getirlidi..
Yazıma gösterdiğiniz alakaya minnettarım..
Saygılarımla..
Evet sevgili Gül;
İbret verici bir yazı yazmışsın ve gerçekleri dile getirmişsin.
Önemli olan çok çocuk sahibi olmak değil , onlar iyi beslenme barınma yetişme eğitim olanaklarını da beraberinde sunabilmektir.Bu anlamda kendisi eğitimsiz olan anne , işsiz olan insanların bir de çok çocuk yapması akıl alacak bir şey değil.Çin'de nüfus artışını engellemek için çocuk vergisi ödendiğini biliyorum.Ancak Avrupa'da ekonomik refah düzeyinin yüksek olmasından kaynaklı çocuklar için maddi destek sağlanıyor.(KİNDERGELD- ALMANYA'DA).Bu nedenle orada yaşayanlar da çok sayıda çocuk yapanlar da var daha fazla çocuk parası alabilmek için.Ancak bizim ülkemizin koşulları aynı değil.Hızla artan nüfusa karşın iş bulmak olanakları yok, bilidiği üzere devlet de giderek fakirleşiyor, cari açık artıyor.
Bu nedenle NÜFUS PLÂNLAMASI ÜLKE GÜNDEMİNDEKİ BİRİNCİ SORUN OLMALIDIR.YOKSA GASPÇI SOYGUNCU TİNERCİ sayısı , sahipsiz sokak çocukarının sayısı da hızla artacaktır.
Aylık gelir dağılımı da son derece düşük olan aileler bir süre sonra çocuklarına bakamaz duruma düşüyorlar ve aileler ekonomik krize düşünce mutsuzluklar da artıyor.Boşanmalar başlıyor.
Allah akıl fikir versin insanlarımıza diyorum ve de öncelikle de sayın devlet büyüklerimize, kendilerine kul köle arayan bir padişahlık kurmayı düşünmeyenler, çocuk sayısını arttırın demezler, be adam karşındakinin kulağı sağır mı?Onlar da artıracak ne ile besleyeceksin?Herkesin çocuğuna gemi olacak gücü mü var;oyuncak gemi bile alamaz (!)
Selam sevgi ve saygımla pekiyi benden.
Kal sağlıcakla...
Şaban Aktaş tarafından 10/23/2008 11:34:03 AM zamanında düzenlenmiştir.