- 588 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sultanahmet`te Ezanlar
Sultanahmet`te Ezanlar
İstanbulla küçük yaşlarda tanıştım ben...Kendimi bir bahtiyar sayıyorum.İstanbul dünyada çok kişinin rüyalarını süsleyen bir şehir... İstanbul`la tanışmak bir bahtiyarlıktır.Ben on yaşlarında tanıştım güzel İstanbul`la
Bir kış günüydü.babam:
-İstanbul’dan bir mektup aldım,Bizi İstanbul’a davet ediyorlar
-Gidecek miyiz baba…
-Evet
Mektup Hasanın babasından gelmişti.”Enesi de getir “diye yazılıydı…
O ne iyi amcadır . Bana ilk namaz surelerini o öğretmişti.Fatih’te
Oturuyorlardı.Orta halli olmalarına rağmen çok cömertti.Babam onun cömertliğinin altında ezilmek istemezdi.Köyden bir kuzu keserek giderdi misafirliğe.
Bu mektup beni çok sevindirmişti.Ben bir İstanbul aşığıydım .İstanbul`da okunan ezanların aşığıydım:
Bir yaz tatilinde İstanbul’da misafirdik .Öğle ezanına yakın bir vakitte sokaktan Enes diye sesler geldi.Pencereye koştuğumda Aliyle karşılaşmıştım.
-Aptest al ve acele aşağıya in .Sultanahmet camiine gideceğiz
-Tamam
On yaşındaydım .Ali de on yaşındaydı.Alinin babası bizi arabasıyla götürecekti Sultanahmet’e.
Sultanahmet’te okunan ezanlar beni mest etti o gün…Ben o gün bu gündür İstanbul’a ne zaman gitsem Sultanahmet’e gitmek için can atarım…
Mektubu elimden hiç düşürmedim o gün .Tekrar tekrar okudum.
-Baba öğle namazlarını Sultanahmet’te kılar mıyız
-Olur Enes
Nasıl sevinmiştim İstanbul’a tekrar gidecektim...Yüce Allah bana bir lütufta daha bulunmuştu. Allah’a şükretmiştim günlerce…ve Hasanın babasının bu iyiliğini hiç unutmayacaktım.Hasana da sevgim birden artmıştı…
Her gün öğlen ezanı yeni başlamış olurdu Sultanahmet’e vardığımızda…Ne güzel okuyordu bu müezzinler ezanı .Büyüleyici bir haz alıyordum hep. Bir gün gözlerim yaşarmıştı.Babam:
-Enes bir şey mi oldu
-Duygulandım
Hasan:
-Ezanlar onu duygulandırdı…
Nasıl duygulanmaz insan .Şu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli
Ebedi yurdumun üstünde inlemeli… diyordum içimden
Koca cami yavaş yavaş doluyordu.Arka saflarda namaz kılabiliyorduk ancak…
Bir yaz tatilinde yine İstanbul’a gitmek nasip olmuştu. Hasanın babasıyla Sultanahmet’e gitmiştik.Hasanın babası müezzinleri tanıyormuş namazdan sonra müezzin odasına gittik.Müezzinlerden biri:
-Buyurun sefer ağabey,diyerek Hasanın babasına ayağa kalktı
Hasanın babası:
-Bu oğlum Hasan,Bu da oğlum kadar sevdiğim bir çocuk…
-Emret Sefer ağabey.
-Bu iki çocuğa ezan okumayı öğretmeni istiyorum.
-Emrin olur ,memnuniyetle…
Biz o yaz haftada üç gün o müezzin efendiden ders alacaktık… Çok sevinmiştim bu karara .Bu doyumsuz ezan seslerini tekrar tekrar dinleyebileceğim için sevinmiştim
Ezan okuma derslerine başlamıştık.İkimizin de yaşı on dörttü. Müezzin efendi:
-Yaşlarınız kaç
-Öndört..
-Ben on dört yaşımda hafızlığı bitirmiştim…
On dört yaşında mı… Bu insanın neden nurlu olduğunu anladım o gün…Çok nurlu bir adamdı bu müezzin.Nasıl böyle nurlu olunur diyordum hep onun yüzüne bakarken.
O müezzinden dinledim ezanları .O beni duygulandıran ezanları.Beni camiye daha bir dost eden ezanları…On dört yaşında hafız olmuş.Allah’ın lutfuna bakın…
Yaşım on dokuz olmuştu .Babamın ticareti ile daha çok ilgileniyordum .Ticaret gereği İstanbul’a daha sık geliyordum . O, güzel ezanlara hiç doymamıştım.İlk fırsatta yine Sultanahmet’te alıyordum soluğu…Doyulur mu ezanlara.Minareler tuba dallarıdır…Ezanlar meyveleri…Çöl susuzluğuna çeşmeler gibi akan o ezanlara doyamadım hiç…
Hamdi Oruç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.