GÖZYAŞLARI YETMEZ
Karşı evin kapısı gıcırdayarak açıldı. Arkama baktım. Bana gülümseyen gözler yine karşımdaydı. İri iri açılmış, bir şey anlatıyordu sanki. Yarabbi? Hİç bu kadar içten, duygulu bakışlarla karşılaşmamıştım. Dikkatle inceledim.Dokuz, on yaşlarında ya var, ya yoktu. Solgun, ince yüzünde ilk önce o iri anlamlı gözler göze çarpıyordu. Düzgün burnu, ufak ağzı, duru bir teni vardı. İnce, uzun kolları ve bacakları basma elbisesinin bolluğunda, daha da incelip uzuyordu sanki...
İki gün önce idi.Karşı eve taşınanların çocuğuna bakan, oraya buraya yollanan küçük bir hizmetçi olduğunu daha sonra öğrendim. Taş merdivene oturmuş, başını dizlerine dayamıştı. Duruşu nedense beni etkiledi. Yavaşça saçlarını okşadım. Geri kaçarcasına, korkuyla irkilerek yüzüme baktı. İtilmeye alışmış bu çocuk, benim okşamama bir anlam verememiş, hayretle bana bakıyordu. Şefkâtle yaklaşıp, onunla konuşmaya çalıştım. Gözleri yavaş yavaş gülümsedi. Ama hâlâ ürkekti. İsmini sordum. Duyulur duyulmaz bir sesle:’’Ayşe,’’ dedi.
Neden beni bu çocuk bu kadar duygulandırmıştı? Ara sıra içime dolan keder dalgası yine kapladı beni. Eve dalgın dalgın yürüdüm. Ne dokunaklı bakışlar? Elimde olmadan hep onu düşünüyordum.
Sabahleyin erkenden kalkıp pencereleri açtım. Taze sabah kokusu içime doldu. İşte yine pencerede bana gülümsüyordu küçük kız. Sevinçle, ilgiyle, âdeta benim ilgimi isteyen bir bakışla bakıyordu bana. Çoktan uyanmış gibiydi. Konuşmadan, gözlerini kırpmadan öylece bakıyordu. âniden irkildi.
Belli ki içerden seslenmişlerdi. Koşarak kayboldu. Evet, sabah işleri beni bekliyordu.Yine, her günkü gibi, önce mutfağa girecektim...
Dışarda acı bir fren sesi...Koşuşmalar, bağrışmalar...O hüzün yine kapladı içimi. Pencereye giderken o duygulu bakışlar yine karşımdaydı sanki... Küçük kız bana gülümsüyormuş gibi geldi.
Yığılmış insanların arasında, yerde, o dağınık kırpık saçları kan içinde yatıyordu. Anlamlı gözleri kapalı, o ufacık ağzı mutlu, gülüyor gibiydi. Çamurlanmış ekmekler ortaya savrulmuştu.
Ne yaptığımın, ne söylediğimin farkında değildim. Gözyaşlarım önümü görmemi engelliyordu. Kollarımı uzatmış, o bana tatlı tatlı gülen yavrucağı kucağımda sımsıkı tutmuştum. Etrafımda koşuşmalar, sesler duyuyor, ne olduğunu anlamıyordum.
Ah! Bu acının, gözyaşlarının yetmediği yerler..! Hafif bir okşamanın sevincini en büyük mutluluk sayan ufacık başlar! Sevgisiz, ilgisiz, ezik çocuklar...Sizler için ağlıyorum.
Ama biliyorum ki;
Gözyaşları yetmez sevgisizliğe,
Gözyaşları yetmez boynu bükülmüşlüğe,
Gözyaşları yetmez sizlere...
Hâlenur KOR
10-Ağustos-1983 Sivas
YORUMLAR
Göz yaşları yetmez sevgiyi anlatmaya..Ne titrek bir yürek.. nede her gün söylenen bir dilek. Okşansada saçlar yaban ellerinde. Kırıktır sevgisiz çocukların kalimeleri dillerinde.Bekledikleri, istedikleri; sonuna kadar açtıkları bakış aralıklarından... biraz güven, biraz ümit girebilsin, sine bilsin doğacak güneşlerine...
Dedirtecek kadar duygulandırdınız beni.
Çok akıcı ve duygulandırıcı bir yazı. Tebrikler selamlar..
ŞAHİNKILIÇKAN tarafından 11/13/2008 11:41:32 AM zamanında düzenlenmiştir.