- 13283 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
İsmet Özel'in Biyografisi
Şair ve yazar. 19 Eylül 1944, Kayseri doğumlu. Sökeli bir polis memurunun altıncı çocuğudur. Kastamonu’da, 1955 yılında Abdülhak Hâmit Tarhan İlkokulunu bitirdi. Ailesi, İsmet Özel’in ilkokulu bitirdiği yıl Kastamonu’dan Çankırı’ya taşındı. Ailenin Çankırı’ya taşındığı yıl babası emekli oldu. Ortaokula Çankırı Lisesinin orta kısmında başladı. Çankırı’da dört yıl kalan Özel ailesi daha sonra Ankara’ya taşındı. Lise biri de Çankırı’da okuyan Özel, Ankara’da Gazi Lisesine başladı. Lise sonda matematik dersinden kaldı ve bir yıl gecikerek mezun oldu. 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine girdi. Birinci ve ikinci sınıfları ikişer yıl okudu. Dört yıl sonra, okula devam etme imkânı olduğu hâlde, ayrılmaya kararı aldığı için Siyasal Bilgilerden ayrıldı. Şiire çocuk yaşlarda ilgi duydu. 1962 yılından itibaren düzenli ve disiplinli bir şekilde şiirle uğraşmaya başladı. Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuduğu yıllarda yirmi beş şiir yazdı. İlk şiiri 1963 yılında Yelken dergisinde yayımlandı. Siyasal Bilgiler Fakültesine başladığı yıllarda kendini sosyalist dünya görüşü içinde tanımladı. 7 Aralık 1963 tarihinde Türkiye İşçi Partisine üye oldu. Bu partinin genel merkezinde çalıştı, birçok faaliyetine katıldı. Siyasal Bilgiler Fakültesi Fikir Kulübü yönetim kurulunda, yönetim kurulu sekreterliği yaptı. Daha sonra bu kulüpte asbaşkan olarak görev aldı. 1966 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesinden arkadaşlarıyla birlikte Dönüşüm adlı siyasi bir dergi çıkardı. Beş sayı süren bu derginin hazırlanması ve sokaklarda satılmasında etkinlik gösterdi. Sonradan adı Dev-Genç olarak değiştirilen Fikir Kulüpleri Federasyonunun kurucuları arasında yer aldı. 1966 yılında ilk şiir kitabı Geceleyin Bir Koşu’yu kendi yayını olarak çıkardı. Sekiz yüz bin lira tutan baskı masrafını babasından aldığı iki yüz elli bin lirayla denkleştirdi. Kitapların büyük bir kısmı TİP’in teşkilatlarına dağıtıldı. Kitaptan elde edilen meblağın tamamı partinin kasasına gelir olarak kaydedildi. 1967 yılında askere gitti. Askerliğini sakıncalı bir onbaşı olarak Sivas, Konya, Elazığ ve Muş’ta tamamladı (1969). Muş’ta askerliğini yaparken babası Ahmet Özel’i kaybetti. 1969 yılında, Ant dergisinde yayımlanan bir açıkoturumda, toplumcu şiir anlayışının savunulması doğrultusunda etkili bir çıkış yaptı. 1969 yılı, bu çıkışın uzantısında değerlendirilebilecek Halkın Dostları dergisinin hazırlık çalışmalarıyla geçti. Arkadaşlarınca derginin sahipliği ve yönetmenliğine seçildi. Derginin İstanbul merkezli olmasına karar verildiği için Ankara’dan İstanbul’a taşındı. Burada, geçimini temin için Artel Yayın Şirketi adlı bir kuruluşta kısa bir süre çalıştı. Halkın Dostları’nın ilk sayısı Mart 1970’te çıktı. Halkın Dostları’nın ilk on iki sayısı İsmet Özel’in yönetiminde çıktı. İsmet Özel, on ikinci sayıdan sonra, aktif olarak dergide kalmasına rağmen, bazı sorumluluklarını arkadaşlarına devretti. Yayın hayatı boyunca edebiyatımıza ve şiirimize ilişkin doyurucu yazılar yayımlama başarısı gösteremeyen Halkın Dostları, 12 Mart 1971 muhtırası çerçevesinde on sekizinci sayısındayken sıkıyönetimce kapatıldı. İlk iki sayısı İstanbul’da çıkan Halkın Dostları üçüncü sayısından itibaren (Mayıs 1970) Ankara’ya taşındı. Nisan 1970’te Ankara’ya dönen İsmet Özel, Türkiye İnşaat Mühendisleri Odasında işe başladı. 1969 yılında büyük yankılar uyandıran Evet, İsyan adlı ikinci şiir kitabını çıkardı. İkinci Yeni etkisinin hissedildiği ilk şiirlerini Geceleyin Bir Koşu’da toplayan İsmet Özel, bu kitabıyla, modern şiirimizin İkinci Yeniyle kazandığı aşamayı özümsediğini gösterdi. İkinci kitabı Evet, İsyan’da şiirini bir ana fikre dayandırmaya, bir dünya görüşüyle buluşturmaya, yaşanan hayat ve yaşayan insanı merkeze alarak kurmaya ayrı bir önem atfetti. İmge yoğunluğunun öne çıktığı şiirlerini, şiirin yapısını zedelemeden insan ve hayatla buluşturmada gösterdiği başarı, modern şiirimizin İkinci Yeniyle elde ettiği kazanımlara yeni bir açılım getirdi. Evet, İsyan’ın gördüğü büyük ilgi bu açılımın beklendiğinin, bağlantının doğru kurulduğunun bir başka kanıtıydı. İsmet Özel’i, ikinci kitabı Evet, İsyan’a ve oradan Halkın Dostları’na ulaştıran süreç, 1965 yılında Şiir Sanatı dergisinde yayımlanan “Partizan” şiiriyle başlatılabilir. “Partizan”la başlayan süreç, aynı yıl yayımlanan “Çağdaş Bir Ürperti”, “Bir Devrimcinin Armonikası”, “Sevgilime Bir Kefen” şiirleriyle güçlenmiş, 1966 yılında Cemal Süreya’nın dergisi Papirüs’te yayımlanan “Kan Kalesi” ve “Evet, İsyan” şiirleriyle iyice somutlaşmıştır. İlk kitabını 1966 yılında çıkarmasına karşılık, 1965’te yazdığı ve şiirini yeni bir aşamaya taşıdığının göstergesi sayılan bu şiirleri ilk kitabına almayışı, İsmet Özel’in kendi şiirine dair bilinçli bir istikamet fikrine sahip olduğunu göstermektedir. Bütün şiiri boyunca, ilk plânda telâffuz edilen; ifadeyi sıkıştırarak yoğunlaştırmaya, kelime seçimine, ses unsuruna, imge yoğunluğuna, bütünlük ve mısraya verdiği önem İsmet Özel şiirinde şiir işçiliğini en üst seviyeye çıkardı. Özellikle ikinci kitabından sonra, şiiri imge ve hayalden ibaret görmenin sonucunda insan ve toplumdan kopararak kendi içinde bir kısır döngüye sıkıştıran anlayışlara karşı, şiiri bir dünya görüşünün içinde tutmaya özen gösteren; fakat şiirde ilk gayenin yazılan metnin şiir olması gerekliliğini unutmadan; şiiri bir dünya görüşünün yedeğine; ikinci plâna atmadan, şiirinden, hem içinde yaşadığı çağın belâlarına maruz kalmış insanın izlenebilmesi hem insanın ontolojik boyutuna ilişkin temel meselelerin araştırılmasının daima öncelenmesi, hem de içinde yaşadığı topluma hitap edebilmesi, bir şair olarak kendi anlamını ve şiirinin anlamını içinde yaşadığı toplumun anlam dünyasında araması onu Türk şiirinin büyük ustaları katına taşıdı. 1971-72 yıllarında, Hacettepe Üniversitesine girmeden önce, bir eczanede kalfa olarak çalıştı. 1972 yılında Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümüne girdi. Buradan 1977 yılında mezun oldu. Buradaki öğrenciliği boyunca annesiyle birlikte yaşadı. Babasından kalan emeklilik maaşıyla geçindiler. Bu yıllarda okul ve şiir bütün hayatını kapladı. 1970’li yılların başlarında kendisine bir din, bir yaşama biçimi olarak Müslümanlığı seçti. 1974 yılında Sezai Karakoç’un çıkardığı Diriliş dergisinde yayımladığı “Amentü” adlı şiirle Müslümanlığını herkese ilân etti. 1975 yılında, yaşadığı dönüşüme şahitlik eden şiirlerin toplandığı üçüncü şiir kitabı Cinayetler Kitabı’nı çıkardı. Aynı yılın sonlarına doğru (Ekim 1975) Ticaret Bakanlığında memur olarak çalışmaya başladı. Ocak 1976’da Necla Aslandoğdu’yla evlendi. Bu evlilikten Hasan Sacit (1976), Oruç (1978), Esma Bike (1983) ve Hesna Begüm (1986) adında dört çocuğu oldu. İsmet Özel’i “Amentü” şiirine getiren süreci şiirlerinden izlemek mümkündür. Çeşitli yazı ve söyleşilerinde kendisini hem sosyalizme hem İslâmiyet’e getiren birinci sebebin şiir olduğunu belirtmektedir. Şiire başlamaya karar verdiği yıllarda öncelikli olarak yazacağı şiire (kuracağı yapıya) bir temel arayışına giriştiğini, bu arayışı çerçevesinde lise son sınıftayken düzenli olarak Kur’an-ı Kerim meali okuduğunu, meal okumaya başlamadan önce büyük bir özenle abdest aldığını; ama aldığı, dinden bağımsız eğitim neticesinde bu çabasını anlamlandıramadığını, iç dünyasında bir karşılık bulamadığını belirtmiş, arayışı onu sosyalizme götürmüştür. Şiiri, insanın mahiyetinin kavranışına dair özel bir bilgi alanı sayan İsmet Özel, bütün şiiri boyunca, varoluşunu merkeze alarak giriştiği araştırıcı tavırdan vazgeçmedi. Varlık sırrına erme çabası onu “Amentü”ye kadar getirdi. Kendisini sosyalizme götüren sebepler neyse, o sebepler sayesinde Müslümanlığa ulaştığını beyan etti. Müslümanlık seçimi bazı çevrelerde, “Oysa ona Nâzım’ın yerini hazırlamıştık,” şeklinde değerlendirildi. Fakat o çevreler İsmet Özel’i, Müslüman olduktan sonra da “Nâzım’dan sonraki süvari” olarak anmaktan kendilerini alamadı. Müslümanlığını kamuya açıkladıktan sonra ilk şiirini modern şiirimizin öncülerinden Sezai Karakoç’un dergisi Diriliş’te yayımladı. Sezai Karakoç’la tanışmasına, Mülkiye çevresinden; fakat edebiyatla ilgisi bulunmayan ortak bir tanıdıkları aracılık etti. Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever, Ece Ayhan, Behçet Necatigil gibi Türk şiirinin önemli şairleri tarafından şiirinden övgüyle söz edildi. Bir sohbetlerinde Cemal Süreya’nın, “İsmet Özel Müslüman olduktan sonra da şiirini değiştirmedi,” demesi üzerine Sezai Karakoç, Cemal Süreya’ya, “Önceden de bizim gibi yazıyordu,” diyerek İsmet Özel şiirine bakışını ortaya koydu. 1977 yılında Yeni Devir gazetesinde köşe yazarlığına başladı. Yeni Devir’de çalışmaya başlamadan önce Ticaret Bakanlığındaki memuriyetinden istifa etti (18 Nisan 1977). 1977-79 ve 1981-82 yılları arasında Yeni Devir’de gazete yazarlığı yaptı. Yeni Devir’le başlayan yazı hayatı değişik aralıklarla Millî Gazete ve Yeni Şafak gazeteleriyle Gerçek Hayat dergisinde sürdü. Dikkatlerin Kur’an-ı Kerim’de yoğunlaşmasını sağlamak, İslâmî siyaset yaklaşımına destek vermek amacıyla sürdürdüğü yazılarına, 4 Ağustos 2003 tarihinde, “Bir Zamanlar Bir İsmet Özel Vardı” (Millî Gazete) başlıklı yazısıyla son verdi. 1977 yılından başlayarak kaleme aldığı gazete yazılarının çoğunu kitaplar hâlinde bir araya getirdi. Sanattan siyasete, kültürden bilime birçok konuyu ele aldığı yazılarında bir Müslümanın kendi dayanaklarına bağlı kalarak dünya karşısında etkin olabilmesinin imkânlarını araştırdı. Yazılarında güncel siyasi gelişmelere nadiren yer verdi. Böyle yazılarında dahi, söz konusu güncelliğin eskimesine karşılık, yazılarının değerinden hiçbir şey kaybetmemesi, istisnai bir kalem olduğunun göstergesi sayıldı. İngilizce, Fransızca, Almanca ve İspanyolca bilen İsmet Özel, 1970’lerden itibaren Türk düşünce hayatının merkezinde duran yazarlardan biri oldu. 1978 yılında ilk düzyazı kitabı Üç Mesele’yi çıkardı. Teknoloji, medeniyet ve yabancılaşma kavramlarının merkeze alındığı bu kitap düşünce hayatımızda bir milât kabul edildi. Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren, başlayan çöküşü durdurabilmek için ileri sürülen Batılılaşmaya ve bu anlayışın içinde yer tutmakla birlikte bazı İslâmcı düşünürlerce savunulan, “Batı’nın teknolojisini alalım; ama ahlâkından uzak duralım,” şeklinde özetlenebilecek anlayışın imkânsızlığını savundu. Hem bağımsız bir kitap olarak kaleme aldığı Üç Mesele’de hem gazete yazılarında, dünyanın işleyişini kontrol eden egemen gücün kontrolünden çıkabilme şartı olarak, farklı bir değerler sistemi içinde kendi dünyasını kurma gerekliliğini dile getirdi. Yazı hayatı bu temel kaygı çerçevesinde gelişti. Bu yazıların içinde ayrı bir yer tutan Cuma Mektupları’nda Türkiye’nin çıkış yolları üzerinde yoğunlaştı. Türkiye’nin yaşadığı kimlik krizine reel cevaplar aradı. Dünya sistemi adını verdiği güç odaklarınca tedavüle sokulan küreselleşme, evrensellik, hümanizm, demokrasi, insan hakları, çevrecilik… gibi kavramları ve böyle kavramlar karşısında kendilerini edilgin bir konuma yerleştiren anlayışları sert eleştirilere tâbi tuttu. Anti-kapitalist, anti-emperyalist bir çizgide ilerleyen yazılarında Türkiye’nin çimentosunun İslâm olduğu fikrini savundu. Cuma Mektupları ilk önce Millî Gazete’de, haftada bir cuma günleri yayımlandı ve bu yazılar Cuma Mektupları’nın ilk beş cildinde toplandı. Millî Gazete’de, 4 Kasım 1988’de başlayan mektuplar 3 Nisan 1992’de bitti. Dokuz yıllık bir aradan sonra ikinci defa, haftalık haber dergisi Gerçek Hayat’ta başladı. “Kimin Restini Görmek Kime Düşer?” (Gerçek Hayat, s: 33, 8 Haziran 2001) adlı mektupla yeniden başlayan “Cuma Mektupları”, gazete yazılarına son vermek şeklindeki kararının uzantısında, “Şuara-i Türkî vü Menafiî Millî” (Gerçek Hayat, s: 136, 30 Mayıs 2003) başlıklı mektupla son buldu. Türkiye’nin özgürlük şartının İslâm olduğunu vurgulayan mektuplar bir bütün olarak on ciltte toplandı. 1980 yılında, şiir anlayışını ortaya koyduğu Şiir Okuma Kılavuzu’nu yayımladı. Dünya karşısında Türk şairinin durduğu yeri gösteren bir başyapıt olan Şiir Okuma Kılavuzu’nu, Sanat Olayı (s: 13, Ocak 1982), Yazko Edebiyat (s: 18, Nisan 1982), Yeni Gündem (s: 16, 16-28 Şubat 1985; s: 17, 1-15 Mart 1985; s: 18, 16-31 Mart 1985; s: 19, 1-15 Nisan 1985) dergilerinde yazdığı altı yazı ve Dergâh dergisinin ilk yılında (Mart 1990-Şubat 1991) yazdığı on iki yazıyla genişletti. Bu yazılarla daha bir bütünleşen Şiir Okuma Kılavuzu, Türk şiirinin ve modern şiirin kavranışına köklü katkılar yaptı. 1980 yılında Yeryüzü Yayınları’nın yönetmenliğini üstlendi. 1988-94 yılları arasında Çıdam Yayınları’nı kurdu ve yönetti. Kanal 7 televizyonunda haftada bir yayımlanan, İsmail Kara’nın sunduğu, “İsmet Özel’le Başbaşa” adlı programda entelektüel gündeme ilişkin görüşlerini anlattı. İsmail Kara’yla yapılan bu program, 22 Ocak 1995 tarihinde başlayıp 26 Eylül 1997 tarihinde bitti. Arada atlama olmadan yaklaşık üç yıl sürdü. 18 Nisan 1977’de Ticaret Bakanlığındaki görevinden istifa ederek Yeni Devir’de çalışmaya başlayan İsmet Özel 1979 yılında buradaki işinden ayrıldı. 1979-81 arası işsiz kaldı. Bu dönemde kütüphanesinden kitap satarak ailesinin geçimini temine çalıştı. Aynı dönemde bir mimarlık dergisine mimariyle ilgili tercümeler yaptı. 1981 yılında Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Konservatuarında Fransızca okutmanı olarak çalışmaya başladı. YÖK’ten sonra bu kurumun adı Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı olarak değiştirildi. Burada on sekiz yıl çalışarak emekli oldu. Akabinde Bilgi Üniversitesinde klâsik ve modern şiir dersleri vermeye başladı. 1984 yılında dördüncü şiir kitabı Cellâdıma Gülümserken’i çıkardı. 1987 yılında ilk dört kitabını, Erbain / Kırk Yılın Şiirleri başlığı altında topladı. Erbain’den sonra uzun bir süre şiir yayımlamadı. Ocak 1992’de yayımladığı, “Mevsimlerin İnsana Yaptığı Fenalıklar” (Dergâh, s: 23, Ocak 1992) adlı şiiri, haftalık haber dergilerinde, “İsmet Özel yeniden şiire merhaba dedi” başlıklarıyla haber yapıldı (Tempo, 12 Ocak 1992). “İsmet Özel, bir yıllık bir aradan sonra, yine Dergâh dergisinde bir şiir daha yayımladı: Of Not Being A Jew” (Nokta, Ocak 1993). Uzun bir aradan sonra çıkardığı Bir Yusuf Masalı adlı yeni şiir kitabı bazı günlük gazetelerin birinci sayfalarından, “Hani Şiir Bitmişti?” başlıklı haberlerle duyuruldu (Yeni Şafak, 30 Aralık 1999). 2003 yılında şiirlerinden yapılmış bir seçki olan Çatlıycak Kadar Aşkî’yi yayımladı. Bu kitapta, 1992’den itibaren değişik yıllarda yayımlanmış yedi yeni şiirine yer verdi. Son şiir kitabı Of Not Being A Jew, 2005 yılında yayımlandı. 1988 yılında çıkardığı Waldo Sen Neden Burada Değilsin’de hayatını anlattı. Otobiyografisini, Türkiye’nin yakın tarihi üzerine kurdu. Kitapta, yaşadıklarını birebir anlatmak şeklindeki alışılageldik biyografi metinlerinin dışına çıkarak, hayatında merkezî bir yer tutan şair, komünist ve Müslüman kelimelerinin toplumsal bağlantılarını açığa çıkaran bir bakış açısı geliştirdi. 1989 yılında annesi Sıdıka Özel’i kaybetti. İlk şiiri 1963’te yayımlanan İsmet Özel’in şiirleri bugüne değin Yelken, Türk Dili, Dönem, Dost, Mülkiye, Evrim, Yapraklar, Devinim LX, Şiir Sanatı, Papirüs, Yeni Dergi, Halkın Dostları, Diriliş, Sanat Olayı, Hürriyet Gösteri, Dergâh, Adam Sanat, Gerçek Hayat, Merdiven Şiir dergilerinde ve “www.ismetozel.org” adlı internet sitesinde yayımlandı. “İls Sont Eux” ve “Otoyoldaki Kavşakta Kavrulmuş Ruh Satıcısı” adlı şiirleriyle birlikte son kitabında yer alan “John Maynard Keynes’ten Nefretimin Yirmi Sebebi”nin bazı bölümleri (11, 12, 13, 14, 15, 18, 19, 20) hiçbir dergide yayımlanmadan kitaplarına girdi. Bugüne değin yayımladığı her şiirini hiçbir değişikliğe uğratmadan kitaplarına alan İsmet Özel’in şiirleri İngilizce, Fransızca, Rusça ve Letoncaya tercüme edildi. Taşları Yemek Yasak
adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Deneme Ödülünü (1985) ve 16-20 Eylül 1991 tarihleri arasında yapılan XII. Dünya Şairler Kongresince verilen Uluslararası Yunus Emre Ödülünü kazandı. Şilili şair Gabriela Mistreal’ın Nobel Edebiyat Ödülünü alışı münasebetiyle her yıl bir ülkeden bir şaire verilen “Gabriela Mistreal Nişanı” ödülüne, ödülün ellinci yılında Türkiye’den İsmet Özel lâyık görüldü (1996). 2005 yılında Türkiye Yazarlar Birliği “Üstün Hizmet Ödülü”nü aldı. Son yazılarında dünyayı kurtaracak hareketin merkezine Türkiye’yi öneren İsmet Özel bugüne değin kamu nezdinde sergilediği tavırla, şiir ve yazılarında sergilediği tavırla bu memleketin çocuklarını bırakmadı.
Osman Özbahçe, "İsmet Özel Biyografisi", Memleket Dergi, no 1, Nisan 2006
YORUMLAR
İsmet Özel bence şiirin nasıl yazılması gerektiğini anlatıyor zaten şiirlerinde...ayrıca diğer kitapları da derin bir birikim ile ancak okunabilir...4o Hadisi okumuştum çok zorlanmıştım, ondan sonra Waldo Sen Neden Burada değilsin?
ama hayatı onunla kazanabiliriz....
bir de otobüsteyken bir okucuyla bir konuşması var onu da sizinle paylaşmak isterim...
" okuyucu gelir ismet özel 'in yanına
elinde ismet özelin kitabı der ki:
---Hocam ben sizin kitaplarınızı anlamıyorum,çok zor derin
o da derki
----ben kitaplarımı otobüste yazmadım ki"
İsmet özel özel Türklük ile ilgili söyledikleri sürekli milliyetçiliğe ve ülküye çekilmek isteniyor fakat öyle bir şey yok...onu anlamak için çok uzun süreye yaymak gerekir onun kitaplarını....
paylaşımınız için tşkler..
Teşekkürler bu önemli paylaşım için.
Değil Türkiye'nin belki de dünyanın yaşayan en büyük şairi olduğunu farkeden "şunun şurasında kaç kişi var" . Açık konuşmak gerekirse hakettiği değeri henüz verebilmiş değiliz İsmet Özel'e, en azından bir şair olarak. Bu bizim toplum olarak dürüstlüğümüzün, tarafsızlığımızın ve zevk kalitemizin de acı bir göstergesi.
www.ismetozel.org dan güncel şiir ve haberlerini takip etmek mümkün.
ans tarafından 10/24/2008 7:48:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
Nostalji güzeldir.
Ama alıntıladığınız yazınız eksik. İsmet Özel bölümselleri aşa aşa bütünsele gidiyor.
Eksikliğini tamamlamazsanız, kasıt aranabilir.
"..Son yazılarında dünyayı kurtaracak hareketin merkezine Türkiye’yi öneren İsmet Özel bugüne değin kamu nezdinde sergilediği tavırla, şiir ve yazılarında sergilediği tavırla bu memleketin çocuklarını bırakmadı.."
Son geçirdiği kişisel değişim/dönüşüm, genel yazı temi olarak da; son döngüye (İ.Özel Türkizmi'ne) evrilmesi bunca az açıklanırlıkta olmamalı ve bırakılmışlıkta kalmamalı?
Esenlikler.
Göktürkmen tarafından 10/22/2008 11:11:58 PM zamanında düzenlenmiştir.