- 1663 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Mutluluk Öyküsü
Mutluluk üzerine nice anlamlı sözler yazılmış, nice farklı kalemlerden bu onulmaz duygu kâğıda dökülmüştür. İnsan ruhunun sevinçlerle kutsanarak, upuzun bir yaşam yolundan geçerek kendini bulması, sonrasında bu uzun yola dönüp bakarak tekrar aynı mutluluğu hissetmesinden daha güzel ne olabilir ki?.
Bir hayat yolunda bilinmeyenlere yol alan bir gemide çocukluk düşleriyle el sallayarak dalgalı denizler aşarız hayatın içinden geçerek. Acılarımız, sevinçlerimiz ve bu keşmekeşin içinde yaşadıklarımız bizi farklı yollardan geçirerek, farklı acılardan süzerek olgunlaştırır ve bir resim ortaya çıkar. Her gün duvarlara bir yenisi asılır. İnancımızın köprülerinden geçtikçe yaşamın dev sularıyla mücadele eder, göğsümüzdeki fırtınalarla bu dalgalara direniriz.
Aynı yollardan geçen bir bireyim ben de. Aynı döngünün içerisinde geleceğe yürüyen, aynı yolları aşındıran ve aynı hüznün lambalarını her gece söndürerek düşlere, uykulara dalan, ertesi güne umutlarla bakan bir insanım.
Mini mini bir kız çocuğunun babası olduğumda büyük bir şaşkınlık yaşamıştım yaklaşık 20 yıl önce. İlk gözümün ağrısıydı ve bize katılışıyla büyük bir değişim yaşayacağımızı anlayamadan emeklemeye, daha sonra yürümeye başlayıvermişti. O dönemlerde ekonomik sıkıntılar yaşıyorduk, ancak yine de Allaha şükür hayatın üstesinden geliyorduk. Hiç unutmam, bir gün benden ilk isteğiydi oyuncak bir bebek. ‘Baba, bana bebek al’ demiş, hiç vakit kaybetmeden naylon bebekler alarak eve dönmüştüm. O bebeğe sarılışı, onunla oyunlar oynayışını uzun uzun izlerken ne tuhaf olmuştum.
Ardından yıllar gelip geçti. Kızım kardeşiyle beraber gözlerimizin önünde hızla büyümeye başladı. Aynı sevgiyi paylaştırıyorduk onlara ve bu bir baba için, bir anne için değişmez kuraldır ve bunu her anne baba bilir.
Her şey normaldi bize göre. Hayatın süreğenliğine kendimizi kaptırmış gidiyorduk bir şekilde. Yağmurunda birlikte ıslanıyor, denizinde birlikte yüzüyor ve mevsimlerini birlikte yaşıyorduk. Okul hayatları, lise yılları, üniversite sınavları derken bir baktık ki ardımıza, kocaman kocaman yılları tüketmişiz ve biz bu hızlı döngünün farkına varamamışız.
Bir gün kapımız çalındı. Yüreğimizin kapısını çalıyordu aslında gelenler. Kızımızı bizden Allahın emriyle, peygamberin kavliyle isterlerken göğsümden bir parça düştüğünü, o parçanın altında kalakaldığımı hissetmiştim. Kaçınılmazdı cevap, eninde sonunda dudaklarımın arasından çıkacak bir söze bakıyordu onun mutluluğu, bunu biliyordum. Yüreğimin sesini dinleyerek ‘Evet’ dedim, onların birbirlerini sevişlerine onay verdim ve o mutluluk halkasını belki de kızıma kendi ellerimle taktım.
Günler sonra eş dostun buluştuğu, bu mutluluğa ortak olacakları bir nişan töreninde hızla tükenen bir mutlu geceyi izledim geriden yaşlı gözlerle. Yüzümdeki gülücüklerin ardında inanılmaz bir pınar akıyordu ve orada öylece kalakalarak bütün annelerin, babaların hüznünü, o tatlı hüznünü yaşıyordum sanki. Bacaklarım beni taşımayacak kadar güçsüzdü, ancak babalar güçlü olmayı en zor zamanda başarmazlar mıydı?
Bu duygularla, bu düşüncelerle kızımın yeni bir hayata adım atışını, bizden, ailesinden mağrur bir şekilde uzaklaştığını görüyordum kısaca. Bir zamanlar başka bir aileden gelen annesi de aynı yazgıyı yaşamış, bu değişmez döngü yıllar sonra bizi de kollarına almıştı. Özünde inanılmaz bir mutluluk olan bu yaşanası buluşmanın kimse muhasebesini yapamaz. Kimse bu yazgıyı ve kaderi değiştirmeye çalışamazdı, bunu düşünerek mutluluğuma mutluluk gözyaşları düşürdüm içten içe.
Onun gözlerindeki mutluluk ışıltılarını gördüğüm an, onun sevincine ortak olmamak mümkün değil. Sevdiği insanın dizlerinin dibinde büyüdüğünü görüverdim. Ona sunduğumuz imkanlarla büyümüş, üzerine titrediğimiz, ağrısında ağrılandığımız, acısında acıdığımız ve hastalığında yataklara serildiğimiz günleri ne çabuk atlatmışız, bunu gördük. Ağlamasın diye annesiyle birlikte bir çarşafın içinde salladığımız, uykulu gözlerimizde ellerimizden yatağa kayan ve bize şaşkın şaşkın bakan o kız büyüdü anlayacağınız. Hepimizin yolundan geçecek, bizlerin duygularını o yaşayacak bundan böyle.
Mutluluk yolu engin olsun, yüreğindeki güzellikler hiç eksilmesin diyorum kızıma.
Darısı sizlerin, tüm anne babaların, bu mutluluğu yaşayamamışların başına.
Sevgiyle kalın.
YORUMLAR
Yaşamımızı anlamlı ve güzel kılan en değerli varlığımız,
Acıyı, mutluluğu ve kaderimizi beraberce paylaştığımız ailemize mutluluk veren en tatlı meyvemiz.
Ve çokça yaşam sebebimizdir çocuklarımız.
Hiç bir olay bu kadar karşıt duyguyu bir arada barındıramaz sanırım. Hem onun çok mutlu olmasını, yaşamını dilediği gibi yönlendirmesini istemek, hem de ondan ayrılacak olma fikriyle deliye dönmek... Binlerce yıldan beri süregelen çelişkilerin orta yerinde kalakalmak öylece.
Belki de yavrumuzun gözlerine hiç bakmadığımız gibi bakmak, yanaklarında kızarmış o tatlı heyecanı görünce onun mutluluğu ile mutlanmak...
Sevinçle - acının, özlemle - hüznün, sevgiyle - yalnızlığın ve daha adını koyamadığımız binlerce duygunun sarmalı içine düşmek.
Belki de "baba ağlıyor musun..." dediğinde...
"Yok kızım, gözüme birşey kaçtı" diyecek kadar sevmek...
O kadar bizdendi yazdıklarınız, o kadar biz'di gerçekten.
Kutluyorum şair.
Kızınızın yanında bir de erkek evlat kazanmanın mutluluğu bir başkadır elbette.
Mutluluklarınız daim olsun şair.
Hayırlı olsun...