- 8703 Okunma
- 85 Yorum
- 0 Beğeni
FETHULLAH GÜLEN/Artık ABD VATANDAŞI..İŞTE O YEMİN.......(A.D)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
-İŞTE O YEMİN....(ABD vatandaşlık/bağlılık yemini)
Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun..Ben Fethullah GÜLEN
-İŞTE O ULUSAL ŞARKI....(ABD Ulusal şarkısından bir bölüm)
ABD Sen benim aşkımsın....seni herşeyden çok seviyorum ve herşeyden daha üstün tutuyorum....ABD vatandaşı olmayı ayrıcalıklı bir şans olarak görüyorum.ABD Vatandaşlığına beni kabul ettiğin için seni seviyorum.
ABD nin çıkarlarını/tüm çıkarlarımın üstünde tutacağıma/tain edilen tanklar önünde YEMİN EDİYORUM....Ben Eehhullah GÜLEN..
-Hiç şaşırmadım/şok olmadım/Gülen’in bu vesile ile esas amacına ulaştığını bilmemek gaftır.Beklenen bir son du.. O artık ABD vatandaşı..aman allahım hala bu milleti kendine inandırmayı başarabiliyor ve TC.C.başkanını da ayağına kadar getirtebiliyorsa.Aslında tablo çok net/hattızatında tablo yıllar öncesinden bangır bangır bağırıyordu.
Bunu görmezden gelmek adına uyuyorduk.PESSSSS....
ABD’de Pennsylvania Doğu Bölgesi Federal Mahkemesi’nde Göçmenlik Dairesi USCIS’in ’Yeşil Kart’ başvurusu aleyhinde aldığı kararı bozduran Fethullah Gülen’in başvurusu onaylandı.
Yeşil Kart başvurusunun kabul edilmesiyle Gülen’in ABD vatandaşı olması yönündeki en önemli engel de ortadan kalkmışoldu.
- Başvuru dilekçesinin (I-140) , ABD Göçmenlik ve Vatandaşlık Dairesi USCIS tarafından kabul edilmesini sağlayan Gülen, şimdi de dilekçesinin onaylanması ile ABD vatandaşılığı yolundaki en önemli engeli aştı. Yeşil Kart başvurusunun kabul edilmesinde Gülen’in, aralarında çok sayıda emekli CIA direktörlerinin de bulunduğu 26 önemli isimden aldığı referans mektupları çok ciddi rol oynadı.
-CIA ilgili referanslardan birinde aynen şöyle diyordu "Türkiye’de cemaat yaplanmasını tamamlamış olan Gülen’in,ABD’ye katkıları tartışılamayacak kadar çoktur.Dolayısı ile kendisinin ABD vatandaşlığına alınmasında hiç bir sakınca bulunmadığı gibi/aksine bu bir gerekliliktir....
-Gülen için CIA’dan referans mektupları... vallah/eyvallah...
- Yeşil Kart’ alması sonrasında, artık rahatlıkla ABD dışına çıkabilecek, Türkiye’ye ya da başka bir ülkeye seyahat edip tekrar ABD’ye dönüş yapabilecek. Gülen’in ABD dışındaki seyahatleri için Türk pasaportunu da taşıması gerekiyor.Mahkeme, Gülen’in Amerikalı avukatı Ronald Klasko’nun başvurusuyla, dava boyunca harcanan adli giderler ve masrafların toplamı olan 100 bin 619 doların Gülen’e geri ödenmesine de karar verdi.
-İyi para / yerinde olsam Mehmetcik vakfına gönderirim...
-Yok ya...bende ne saf/aptalım adam ABD vatandaşı binlerce şehit verdik bir kere olsun başsağlığı bile dilemedi...umurundamı Mehmetler....
- Gülen’in Yeşil Kart başvurusu yaptıktan sonra Göçmenlik Bürosu ajanları tarafından video kamera önünde 2 ayrı tercümanın katılımı ile yemin ettirilerek sorgulandığı ve bu sorgulamanın detaylarının rapor edildiği iç yazışmalar da ilgili dava dosyaları arasında mevcuttur..
-Fethullahçılara müjde...hocanız artık ABD vatandaşı / kıyamam ay,canım ne büyük mücadeleler yaptı bu uğurda.Yeminle Hacca gitmiş kadar oldu yani.Hacı olmasada/olamazsada/Kabe o na yasak ya...
-ABD hastalığımızın en bellirgin kanıtı / eyvallah... Gülen’e yakışandı....
YORUMLAR
"F. GÜLEN HİÇBİR ZAMAN ABD VATANDAŞLIĞI İÇİN BAŞVURMADI"
Gülen'in avukatından iddialara cevap...
Fethullah Gülen'in Amerika'da kalıcı oturum izniyle ilgili bazı gazetelerde gündeme getirilen iddiaları, avukatı Ronald Klasko cevaplandırdı.
Samanyolu Haber'e açıklamalarda bulunan Klasko, Gülen'in vatandaşlık için herhangi bir başvurusunun söz konusu olmadığını dava sonunda sadece kalıcı oturum izni aldığına dikkat çekti. Dava sürecinde Türkiye'den kararı etkilemeye yönelik baskı ve yanlış bilgiler gelmiş olabileceğini söyleyen Klasko, mahkemenin bunları ciddiye almadığını ifade etti.
Dinlerarası Diyalog ve eğitim çalışmalarıyla bütün Dünyanın ilgisine çeken ve düşünceleri Dünyanın önde gelen üniversitelerinde masaya yatırılan Fethullah Gülen kısa bir süre önce sağlık sorunları sebebiyle kaldığı Amerika'da oturum izni aldı. Ancak Türkiye'de bazı medya organları hem mahkeme sürecini hem de mahkemenin aldığı kararı çarpıtarak vermeyi tercih etti.
Gülen ve mahkeme süreciyle ilgili iddiaları avukatı Ronald Klasko, Samanyolu Habere anlattı. İddia edildiği gibi Gülen'in hiçbir zaman vatandaşlık için başvurmadığını anlatan Klasko, mahkemenin verdiği kararla Gülen'e sadece oturum izin verildiğini söyledi.
SAYIN GÜLEN, AMERİKA'DA VATANDAŞLIK DEĞİL, KALICI OTURMA İZNİ ELDE ETTİ. KENDİSİ BANA VATANDAŞLIK STATÜSÜ HAKKINDA HERHANGİ BİR ŞEY SORMUŞ BİLE DEĞİL, BUNUNLA İLGİLENİP İLGİLENMEDİĞİNE DAİR ELİMDE BİR BİLGİ YOK. BİZİM YAPMAYA ÇALIŞTIĞIMIZ VE KENDİSİ İÇİN ELDE ETTİĞİMİZ HAK OTURMA İZNİYDİ. AMERİKAN VATANDAŞI OLMAK ÇOK FARKLI BİRŞEYDİR Kİ, BU GÜNDEME BİLE GELMEDİ.
Ronald Klasko, eğitim çalışmalarına verdiği destek ve fikirleriyle dünyanın önde gelen entellektüeli seçilen Gülen'in bu özelliklerinin oturum izni almasındaki en büyük etken olduğuna dikkat çekti.
SAYIN GÜLEN, OLAĞANÜSTÜ YETENEK KATEGORİSİ ALTINDA, HALİ HAZIRDA MEVCUT OLAN EN YÜKSEK KATEGORİDE BU İZNİ ALDI. BİZ, BÜTÜN DÜNYADAN PEK ÇOK İNSAN İÇİN BU TÜR VAKALARI ÇOK YAPTIK VE BUNLARIN HEPSİNİ DE BAŞARIYLA YAPTIK VE BUNLARDAN ELİMİZE YÜZLERCESİ GELDİ. VE SAYIN GÜLEN, BU YÜZLERCE KİŞİ ARASINDAN BUNUN İÇİN EN YÜKSEK NİTELİKLERE SAHİP OLANIYDI. VE NİHAYETİNDE DE FEDERAL YARGIÇ, SAYIN GÜLEN'İN OLAĞANÜSTÜ YETENEK VASFINI KARŞILADIĞI GÖRÜŞÜNÜ ÇOK GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE SAVUNDU. VE EĞER OLAĞANÜSTÜ YETENEK VASFINI KARŞILIYORSANIZ, KALICI OTURMA İZNİ ALABİLMEK İÇİN GEREKLİ TEMEL GEREKLİLİĞE SAHİPSİNİZ DEMEKTİR.
Gülen'in avukatı dava sürecinde Türkiye'den bazı çevrelerin mahkemeyi etkilemek için baskı oluşturmaya çalışmış olabileceğini ancak mahkemenin bunları ciddiye almadığını vurguladı.
DAVA SIRASINDA HÜKÜMET, BAZI İDDİALAR ÖNE SÜRDÜ VE BU BİLGİLER TÜRKİYE'DEN GELMİŞ DE OLABİLİR GELMEMİŞ DE. ONLARIN BİLGİLERİ NERDEN EDİNDİKLERİNİ KESİNLİKLE BİLMİYORUM. AMA BENİM GÖRÜŞÜME GÖRE, BUNU SAVUNMAK İÇİN HERHANGİ BİR DELİLLERİ YOKTU VE AMERİKAN SİSTEMİNDE DELİL OLMADAN BİRŞEYİ SÖYLEMEK HİÇBİR ANLAMA GELMİYOR. YARGIÇ BUNLARA HERHANGİ BİR ÖNEM ATFETMİŞ GİBİ GÖRÜNMÜYOR. BU MAHKEMENİN KARARINI ETKİLEMEMİŞTİR VE ÖYLE GÖRÜNÜYOR Kİ MAHKEME DE BUNA HİÇ AĞIRLIK VERMEMİŞTİR.
Gülen'in avukatı, dava sonunda mahkemenin verdiği kararın Amerikan yargı sistemine olan güveni de ortaya koyduğuna dikkat çekti.
BİZDE BİR DENGE SİSTEMİ VARDIR. EĞER SİZİN İSTEMEDİĞİNİZ BİR ŞEYİ YAPAN BİR BİRİM VARSA O ZAMAN BAŞKA BİR BİRİME BAŞVURABİLİRSİNİZ. O YÜZDEN ŞAYET AMERİKAN GÖÇMENLİK BÜROSU SAYIN GÜLEN'İN KALICI OTURMA İZNİNE SAHİP OLMASINI SAĞLAYACAK NİTELİKLERE SAHİP OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORSA MAHKEME SİSTEMİNE BAŞVURMA ŞANSINIZ VAR. AMERİKA'DAKİ YARGIÇ DA, BİZİM, SAYIN GÜLEN'İN KESİNLİKLE KALICI OTURMA İZNİ ALMA VASIFLARINA SAHİP BİRİ OLDUĞU YÖNÜNDEKİ ÖNERİMİZLE AYNI KARARI VERDİ.
Ronald Kalasko, dava sürecinde zaman zaman biraraya geldiği Gülen'den etkilendiğini de söyledi.
SANIRIM BENİ EN ÇOK ETKİLEYEN ŞEY ONUN MÜTEVAZILIĞİ OLDU. ÖYLE DAVRANIYORDU Kİ ONUNLA TANIŞMAK BENİM İÇİN BÜYÜK BİR ONURKEN SANKİ KENDİSİ BENİMLE TANIŞMAKTAN DOLAYI ONUR DUYMUŞTU. AYRICA BİR AVUKAT OLARAK, MÜVEKKİLİNİZİN YAPTIĞI YA DA ÖĞRETTİĞİ HER ŞEYE İNANMAK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ. AMA ÖĞRETTİĞİ YA DA SAVUNDUĞU ŞEYLER GERÇEKTEN ÇOK OLUMLU ŞEYLERSE BUNUN HİÇ KUŞKUSUZ SİZE YARARI DOKUNUR. BENİM BUNU HİSSETMEM DE, ONUN GÜÇLÜ BİR SAVUNUCUSU OLMAM DA BANA ÇOK YARDIMCI OLDU.
SAMANYOLU HABER
20.Kasım.2008 16:44:27
http://www.samanyoluhaber.com/haber-126301.html
Sevgili Danış,
Ben senin yazdıklarının somuna kadar arkasındayım.
Bu ülkede beyni yıkanmış ve beyinleri sulanmış kişilerle işimiz olmaz. Elbette ki bizleri bu duruma düşüren insanlarla uğraşacagız.
Ben kendi sayfamda "EY UYUYAN DEV" Adlı yazımda aynı konuları değindiğim için haksız eleştrilere uğradım.
bakıyorumda yapılan eleştirilerde konunun boyutu nerelerden nerelere getirildi. yok Makaleydi değildi gibi...
Soruyorum bunu yazanlara, Makale edebiyatın bir parcası değil mi?
Saygılarımla.
Sana desteğim sonsuzdur.
ziyabekar tarafından 11/19/2008 12:34:43 AM zamanında düzenlenmiştir.
Fetoş ile ilgili yazılar makaleye girmez. Makale ile edebiyatı karıştııyorlar olmalı.. Makale, sanat,siyaset veya herhangi bir konuda eleştiri veya destek (belgeli olması gerektiğini biliyorum)türünden yazı biçimi..Edebiyat ile uzaktan yakından ilgisi yok..Makale Askeri, Cumhuriyeti kötülerse arkadaşlar için özelliğini koruyor. Rte, fetoş. Hükümet eleştirirse makalede edep-edebiyat aranıyor. Aslında bu arkadaşlar için makale HÜSEYİN ÜZMEZ türünden kişilerin yazdıklarıdır... Onun için umursamakta doğru değil.. Makalede sahanda yumurta nasıl yapılır? Bu anlatılmaz.O daha çok deneme yazısı oluyor..
Şahan Çoker'e
bakın beyefendi şahsımla ilgili olmayan bir konuda gelip sayfama PROTOSTO derseniz Danış bunun altında kalmaz ....burada MAKALE ne demektir öncelikle bunu tartışalım.Türkiye aydınsız yaşıyor ve kirli haber alıyor bu bağlamda çok az kişiden biri olarak üstüme düşeni yapmakla mükellefim.Benim için Edebiyat sadece şiir değil....aşkı/sevdayı/kişiselliği yazmak değil.Söz konusu Vatan gerisi teferruat.
"EDİPLER EDEPLİ OLMALI"
Bu sitenin ismi "EDEBİYAT DEFTERİ". Öyle değil mi?
Edebiyata gönül veren insanların buluştuğu ve yazılarını-fikirlerini-şiirlerini paylaştıkları bir mekan.
Peki nasıl oluyor da, edepli insanların bulunabileceği bir mekanda böylesine edepsiz insanlar bulunabiliyor?
İsim zikretmeme gerek yok. Çünkü çalıyı dolaşmayı tercih ederim.
"EDEBİYAT" sözcüğünün kökeni "EDEP"tir.
Yani edipler edepli olmalıdır.
Edepsizce, şuursuzca saldırılarda bulunanlar muhatabımız değildir.
Edep sınırları içinde karşılıklı fikir beyanında bulunduğumuz ve bizleri dinleyen-okuyan üyelere selam, saygı ve sevgilerimle..
kilimci tarafından 10/26/2008 11:24:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
Benim içinde hayat sizin beni aşağıladığınız gibi değil hanfendi.hemen yukarda bende analiz yaptım.keşke önce onu okusaydınız.Yada çok ayrı trübünlerde oturmamıza rağmen sayın şaban aktaşın notunu okusaydınız..Ben burada nevrotik kafaya karşıyım.Bu kafa sürekli ben iyi biliyorum,ben vatanı seviyoırum diğerleri değil diyen bir kafadır ve herkes için geçerlidir.Her siyasi görüşün içinde de bu kafalar mevcuttur.İster şiir olsun,ister makale,ister roman..ben bu tarz yaklaşıma karşıyım..Kimse kimseyi aşağılamasın diyorum.anlamaya çalışsın..
Hemen insanları yaftalamak çok çirkin bir davranıştır.Olaki ben hatalıda olabilirim.Cidden bunu yazmamam gerekirdi belki..Ama benim sözüm şahsınızla ilgili değil yazının tarzıyla ilgiliydi.siz direk şahsıma ve entellektüel birikimime saygısızlık etmişsiniz..
yine de saygılarımla
Atatürk güçlü bir lider ve şahsiyet. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısınız ve gidip her hangi bir ülkede okul-lar açıyorsunuz. İnsana sormazlar mı hiç? Hiç düşünmezler mi? TÜrkiye Cumhuriyetinden gelipte bütün dünyanın saygı ile önünde eğildiği bir insana saygı duymamak onu anlatmamak doğru mu diye...Kendi ülkesini bağımsızlaştırmış bir lideri bir fert nasıl kötüleyebilir. Yabancılar doğal olarak bunu düşünmez bile..
Bu ülkede biliyoruz ki (televizyonda örnekleri var) Atatürk karşıtı çok insanlar var bunu suç olduğu gerekçesi ile söyleyemiyor ama ima ediyorlar..
Türkiye Cumhuriyeti diğer dünya ülkeleri ile mukayese edilemeyecek kadar çilelerle kurulmuş bir ülke. Osmanlı nın son dönemleri düpedüz sömürgeleşmiş bir ülke... o halinden bugün ki durumuna getirmek;Hele hele elli li yıllardan sonra büyümesi yavaşlayan bir ülke içerden ve dışardan kurumlarına yapılan saldırılar ile bu denli zor duruma düşürülmemiştir.. Türkiye Cumhuriyetine bütün bunlara rağmen birşey olur mu? olmaz..
F.g nin Asker polis dahil tüm kuruluşlarda adamı! olması bu insanları buralara yerleştirmesi ne amaçladır? Bunu bana Kilimci anlatabilir mi?..Öyle bir şey yok deyip işin içinden çıkmaya çalışmayın.. Tıpkı Allah ı görmeyip varlığına inanmamız gibi doğrulardır bunlar..Kaldı ki hükümetler bile etkisi altına girebiliyor. Hali hazırda olduğu gibi.. Sizinde alıntı yazıda belirttiğiniz gibi Süleyman Demirel in refarans örneği!!!Siyasilerin amacı bellidir. Arkasında ki çok özürdilerim ben sürü diyorum..(açıklamasını ayrıca yaparım.)oy potansiyelini sahiplenmek kendi yönüne çevirmek. Onlarda biliyor ki f.g. nin gösterdiği partiye oylar akacak...
Bir camii de hoca iken( bunu kendi yanından ayrılan insanlar söylüyor. Kendiside inkar etmiyor zaten)Nasıl oluyorda 25 milyar dolarlık bir servete hükmedebiliyor.. Yoksa Kuran da yazdığı üzere Allah ın ben zenginliği istediğim kula veririm. sözünü mü yorumlamamız gerekiyor.. Eğer öyle ise Allah zenginliği bu dünyada ki günahkar kullara verir diye yorumluyoruz. Yine öyle ise siz bu sahte peygamber n peşinden neden koşuyorsunuz. Ankara da bilmem ne kız yurdundaki kızlar neden onunla birlikte salya sümük ağlıyor..
Bu adam en yakınlarına şöyle diyor." Allah İslam dininin yayılmasını Hz Muhammed den sonra bana verdi.. Ve bende görevimi yerine getirmeye çaba gösteriyorum.." Bu en yakınındakine söylenmiş birşey, kademe kademe düşüp sonunda yurttaki camii de ki kişilere kadar geliyor bu söylenen söz ve sonundada hedef kitle! Yani gençliğe aktarılıyor..Bu anlamdada bu kişi peygamberliğini ilan etmiş oluyor. Çünkü Allah (Şayet dine inanıyorsak) Bu görevi Hz. Muhammed e vermişti..Son peygamber oydu.Fakat bu kişi nin önderliğini kabul eden kimse-ler onun peygamberliğine itaat etmiş oluyor ki; burada Kuran ı tanımamaya kadar gider bu iş..Zaten Cemaatinde olan kişiler bunu inkar etmiyor. Her söylediğinin vahiy gelmiş gibi uygulandığını belirtiyorlar...İşte "sürü" den kast ım budur.. Sorgulamaz her söyleneni doğru veya yanlış uygulayan,anlamsız karıncalaşmış beyinler daha sonrası.. İşte bu durumdakilerede ben "Sürü" diyorum..
Yukarıdada sorduğum gibi..
1: Hiç sorguladınız mı (Halk dili ile) Ulan bu adam daha düne kadar yamalı pantolonla gezen hoca, ama gel gör ki şimdi bir sürü müridi olan ve çeşitli gayrı meşru 25 milyar doların sahibi! Nasıl oluyor? Dediniz mi? Sorguladınız mı?
2: Ne amaçla yamalı pantolon giyen bir hoca Devletin kamu ve kuruluşlarına adam yerleştirme çabasında olabilir..Niye yani?
3:Zaman gazetesi neden "deniz feneri"yolsuzluğu ile ilgili yazılar yazmaktan kaçınır?.. Yoksa benim taaa senelerdir yazıp çizdiğim gibi deniz feneri ve f.g ilişkisi ne boyuttadır? Hükümet yanlısı yardakçı bir gazete olduğu zaten aşikar..
4:Oğluna iki milyon dolarlık gemi alan,Naylon fatura türlü şekilde kullanmaktan ceza alan maliye bakanı, meclis başkanı "şeyini şey ettiğimin şeyi" diyen, başbakanın " Ananına da al git" dediği, yerel veya büyükşehir belediyelerinde yolsuzluğun diz boyu olduğu (sadece bilinen duyulan)Allah Allah deyip Allah tan önce can almaya kalkışan ve bütün bu söyleyen ve söylenen kişi ve cümleleri, bu hükümeti bu sevgili Allah kulu neden destekler?Amaç nedir..Allah ı karşısına almış olmaz mı?Ve bu bahsi geçen müridler bu kişiyi neden destekler?Neden yanında saf tutar..
vs. vs. daha uzatılabilir..
Şimdi başa dönecek olursak bu kişinin amacı! çeşitli kurumlara adam yerleştirerek en üst seviyedeki mevkiilere oturtarak zamanla ülkeyi ele geçirmek olabilir mi?
Askerleri Müridleri olabilir mi? Her hangi bir müridine canlı bomba! ol dese olur mu?
Parası ve deniz feneri derneği Kendi hayal ülkesinin sermayesi ve Kızılay" ı olabilir mi?
Amerika destekli veya Türkiye Cumhuriyeti adına çalışmıyor ise Apo gibi Koliye:) koyularak ülkeye getirilemez mi idi?
Bu mürid yetiştirdiği yurtlara ne gereksinim vardır.. Şayet var ise ki var..Neden Türkiye Cumhuriyeti devleti nin himayesine devretmez..Devlet oraya istediği kişiyi yerleştirsin..Ben onun ışık evlerinin birinde falakaya yatırılmış çocuk gördüm.. O bakımdan sordum bunu...
Amerika da bulunmasının tek sebebi ajanlıktan değildir diye düşünüyorum.. Büyük olasılıkla hakkında açılacak davalar daha vardır..Gelir gelmez göz altına alınacaktır büyük olasılıkla.. Amacına ulaşamayacağını çok iyi biliyor..Zaten kendisi öldüğünde bu sürünün dağılacağından emin..Kaldı ki ülkeye başka amaçla girdi. Cemaatinden bile bir çok kişi karşı safda dracaktır..Bundanda emin..BİR ZAMANLAR HATIRLARSINIZ SAADET ZİNCİRİ İDİ GALİBA. BÖYLE BİR GARİP ZENGİN OLMA YÖNTEMİ VARDI. iŞTE BU CEMAAT DEDİKLERİ OLAYDA F.G LİDERLİĞİNDE BİR SAADET ZİNCİRİDİR.......
Kendisi kral koltuğunda otururken dolabında kahvaltılığı olmayan Fetoş çular, deniz fenerine banka havalesi ile kurban bağışında bulunuyorlar.. Yani Fetoş un gösterdiği adrese.. Bunları kim inkar eder? Kilimci....
Sn. kilimci
Cevap mahiyetinde yazdığınız her şık sayfalarca irdelenebilir tarzda... ama vaktinizi almamak için başka bir yazıda görüşürüz diyeyim şimdilik...
Ama açıklanması gereken bir husus var... kulaklarımla şahit olduğum dediğim olayın aktörü bu siteye üye değil... Dolayısı ile cevap hakkını kullanamayacak birisi ve ayrıca Atatürk'e sözlü saldırı, ya da hakaret kanunlarla da yasak olduğu ve ceza gerektirdiğini bilen bir şahıs ismini versem ve gidip bulsanız bile... evet ben bu pisliği yaptım mı diyecek ?
Cevapsız kalmadı merak etmeyin...
Saygıyla
Bu tür sorulara karşı o site kurulmuştur.
O sitede bu cevapları yazanlar da zaten bizleriz demiştim bir önceki yazımda.
Siz "benim o sitelere itimadım yok" deyince cevap yazmadım.
Çünkü yazacağım şeyler zaten orada yazılı olanlar, fazla ve farklı bir şey yazmayacağım ki.
Gerçekten öğrenme amacınız olsaydı şunu yapardınuız. O siteyi iyice bir tarardınız, cevapları orada bulamazsanız, "şu şu konular orada yok" diye sorardınız. O zaman samimiyetinize inanırdık ve orada bulamadığıunız sorularınızı cevaplardık.
Vaktimin çok kısıtlı olmasına ragmen gecenin bir yarısında yine de bir şeyler yazmayı deneyeyim:
1 - ) abd... F. Gülen ve cemaatine neden evsahipliği yapıyor ?
ABD, kendisine direkt olarak terörist bir eylemde bulunmayacağına inandığı herkesi ve her kuruluşu bünyesinde barındırır. Tek ölçüsü, kendi topraklarında ve kendisine karşı direkt olarak terör ve tedhiş eylemlerine girişilmesin.
2 - ) Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı... kamuoyu'nda Fettullahçılar olarak bilinen bir çapta örgütlenmeyi asla görmedi... Aksini iddaa eden varsa buyursun yazsın...
diye yazdım...
aslında almasını bilen için bu da soruydu...
neyse direkt sorayım...
Sizin bildiğiniz Türkiye'de daha büyük bir örgütlenme var mı ?
İsterseniz katılım deyin... bence, katılım da bir örgütlenmedir. Resmi izinler alınıp yasalarla öngörülen çizgilerde olmadığı müddetçe.
Legal olması için sendika ya da benzer türden birliktelik gerekir... doğru mu ?
Bu büyüklükte bir teşkilatlanma olmamış olabilir. Saptamanız doğru. Ancak teskilatlanmanın büyüklüğü suç, kusur değildir. Hatta ülkemiz için gurur vesilesidir ki, dünya çapında böylesine büyük bir eğitim hamlesi başlatılabilmiştir. Bu soru paragrafının sonunda "Resmi izinler alınıp yasalarla öngörülen çizgilerde olmadığı müddetçe. Legal olması için sendika ya da benzer türden birliktelik gerekir... doğru mu ?" demişsiniz.
Müthiş bir şekilde yanlış biliyorsunuz bu konuyu. Bu eğitim gönüllüleri hareketi bünyesindeki her faaliyet izinler alınarak yapılmıştır, yapılmaktadır. Okullar, yurtlar, dersaneler, yasal olarak kurulmuş vakıflara bağlıdır ve her faaliyetleri yasanın kanunların denetim mekanizması altındadır. Meselaa sizce ZAMAN GAzetesi illegal bir yapılanma mıdır? Veya STV Televizyonu? Mesela TÜBİTAK yarışmalarında her sene dereceleri kendi aralarında paylaşan Samanyolu, İst Fatih, İzmir Yaamanlar Kolejleri illegal bir yapılanma mıdır. Bunların levhalarında "MEB" yazısı geçmemekte midir? MEB müfettişleri buraları teftiş etmemekte midir?
3 - ) Adı ne olursa olsun ya da ideolojisi..
Örgütlenmeler alenen yayın yapıp belge mi dağıtacaklar bizim ilkemiz; ülkeyi bölmek diye... Şu kadar kişi ile... şu vasıtaları kullanıp... şu makyaj altındayız mı demeleri bekleniyor ? Demiştim... bu da sorudur.
Ben bir edebiyat öğretmeniyim. 3. maddedeki şu yazdığınız cümleler hiçbir şekilde soru içermiyor. Kendi yazdığınız bühtanlarınıza yine kendiniz cevap veriyorsunuz zaten. Karnından konuşan "vantrolog"lar misali.
4 - ) Türkiye'de üstteki eklememde de belirttiğim ve milyonlarca insanın da bildiği üzre... satılmış gazete/ciler olduğuna inanıyor musunuz ?
Evet inanıyorum, var.
İsimleri lazım değil. Gıybet yapmış olmayalım.
5- Bu maddede uzun uzun kendi önyargılarınızı dillendirmişsiniz, herhangi bir soruya rastlamadım. Ama bu maddede yazdıklarınıza biraz değinmek istiyorum.
F. Gülen Hocaefendi'nin ABD aleyhinde hiç bir kınaması olmadığı söylenir durulur. Baştan aşağı yalandır. O kadar çok kınaması, zulmü lanetlemesi vardır ki, tekrar burayı defalarca bu kınama
linkleriyle doldurmak istemiyorum. Filistin ve Irak'ta akan kan, yapılan zulum ile ilgili de hiç bir açıklaması, taziyesi, gözyaşı olmadığı söylenir durulur. Baştan aşağı yalandır. Web ditesinin "TAZİYELER" bölümüne girdiğinizde bunları göreceksiniz. İnternette yüzbinlerce milyonlarca forum var, ve bu yalanlar bu milyonlarca forumlara yüz milyonlarca yazılır durulur. Hadi buraya yetiştik ve yazdık diyelim Ya diğer milyonlarcası. Saat 00.45 olmuş, ben "ROMANTİK" arkadaşımıza laf yetiştirmeye çalışıyorum. Sabahın 07.30'unda da görevimin başında olacağım. Yani, hazırlanmış, cevapları tasnif edilerek düzenlenmiş bir web sitesi hazırlamış olmamıza rağmen
""bu linklere itimat etmeyeceğimi de tahmin etmiş olmanız gerekirdi... "
"benim de, insanların kendi paraları ile kurdukları "kendi ya da kendi gruplarının sitelerine" itimat etmemem gayet doğal karşılanmalı..."
dediğiniz için ben bunları gece yarısı yeniden yazmak zorunda kalıyorum. Üstelik hiç bir şeyin değişmeyeceğini de adım gibi bile bile.
6- 6. sorunuz "neden Türk doktorlarına muayene olmadı da ABD'ye gitti" şeklindeydi. Demek ki yukardaki linkte gönderdiğim yazıyı yine okumamışsınız.
Bakın ne diyor orda.
"Amerika’ya gelişimin öncesi var. 1997’de anjiyo için gelmiş ve 2-3 ay kalıp dönmüştüm. Hatta o zaman Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel referans olmuş, Cleveland’da bulunan Dr. Murat Bey’i aramıştı. Sağ olsun, alakadar oldu, yol gösterdi, ameliyat üzerinde ısrarla durdu. O zaman da ‘niye Amerika, niye orada kalıyor, kaçtı’ gibi şeyler söylendi. Oysa buraya geldiğimde -kalbimden dolayı- üzerimdeki yorganı kaldıramayacak kadar halsizdim. Doktorların tavsiye ettiği ilaçları kullanıyordum. Bant üzerinde ve açık havada yürüyüşlere devam ediyordum. Ama durumum zordu. Bu seferki gelişim de yine aynı hastalıkla alakalı oldu. Mayo Kliniği’nde Kırım Türklerinden Dr. Sait Bey vardı. Türkiye’ye geldiğinde halimi gördü, ısrarla buraya gelmemi söyledi. Bu davet Almanya’dan olsaydı, Almanya’ya giderdim. Amerika’ya geldim, tedavi başladı, 1-2 ay sonra Türkiye’de o komplo fırtınası koptu. Kalakaldım burada. Gideyim dedim, doktorlar izin vermedi. ‘Kendini büyük tehlikeye atıyorsun’ dediler. Bu mevzuda dünya kadar rapor var. Sağlık durumun ortada. Niye kaçayım, kaçacak neyim var benim?"
Şu yukardaki paragrafta hiç yabancı bir doktor ismi gördünüz mü?
Hadi bir de olsun diyelim. Ne var bunda. Sağlığın, tedavinin milliyetçiliği olmaz. Kim sahasında daha yetkin ise gider ara, onu bulursunuz.
Son paragrafınızda çok üzüldüğüm bir iftira var.
Üstelik de; "bizzat kulaklarımla şahit oldum" diyerek.
Kulaklarınızla şahit olduğunuz o olayı lütfen; şahıs ismi, yer ismi ve tarih olarak bilmek ve olayı da ayrıntılarıyla sizden dinlemek istiyorum.
Bu camianın hiç bir ferdi, en üst yöneticisinden en altta görev yapan insanlarına kadar hiç bir ferdi Atatürk'e asla dil uzatmaz, uzatamaz.
Tüm okullarımızda, yurtlarımızda, dersanelerimizde muhteşem bir şekilde düzenlenmiş Atatürk köşelerimiz vardır. Bu eğitim yuvalarının kütüphanelerinde özel olarak ayrılmış "ATATÜRK KİTAPLIĞI" köşeleri mevcuttur.
Şimdi hemen bunlar için "TAKIYYE" diyeceksiniz. Çünkü biz artık bu cevaplara, bu tepkilere o kadar alıştık ki, hangi cevaba hangi tepkiler verileceğini de hemen tahmin ediyoruz.
Peki; hadi diyelim ki yurt içindekiler takiyye.
Ya yurt dışındakiler?
Mesela Afrika'nın en ücra ülkelerindeki okullarda nasıl bir takiyye yapılıyor da, oralardaki okullarımızda da Atatürk köşeleri var, oradaki okullarımızda da Atatürk Kitaplığı var, oralarda da Atatürk'ün tüm hayatı, Kurtuluş Savasımızın en ince ayrıntıları dahi öğretiliyor?
Neden acaba?
Mozambik Hükümeti bizden Atatürk'ün anlatılmas9nı şart koşmuyor.
Okullara Atatürk köşeleri yapacaksınız demiyor.
İstiklal Marşını öğreteceksini diye şart koşmuyor.
Tekrar sorayım: Türkiye'dekine takiyye diyenler, yurt dışındaki bu uygulamalar için ne diyecekler?
Tam burada size bir link vermek istiyorum.
Lütfen bu linki açın..
http://www.iaau.edu.kg
Yukarıda verdiğim bu adres, bir üniversite.
Kırgızistan'da.
Peki bu üniversitenin ismi ne?
Onu da söylemeyeyim, yoksa bu linki bile açmaktan imtina edersiniz.
Şimdilik bu kadar.
Çünkü saat 01.03 oldu, sabahleyin -kalkabilirsem eğer- görev var.
Hoşçakalın.
Selam ve saygılarımla..
Sn. kilimci...
Dün bir önceki eklememi yaptığımda, okuyan bir arkadaş mesaj göndermiş...
Bu sorularınızın hiçbirine cevap alacağınızı sanmıyorum... diye.
Bende şahsa cevap yazdım
- Sizinle aynı fikirdeyim... dedim...
Teşekkür ederim ikimizi de haklı çıkardınız
Diğer sorularımı sormayacağım... en basitlerine bile cevap vermekten imtina ettiğinize göre boşa emek kaybı olur...
İster önyargı deyin, ister cehalet...
Ama asıl önyargı'nın örneğini şahsınız vermiş...
Bu tür cemaat üyelerinin ortak özelliği, aynen sayfadaki tutumunuz gibi...
Kendinden başka hiçbir fikrin doğru olma "ihtimalinin dahi olamıyuacxağına" öyle inandırıyorlar ki kendilerini...
İşte bu duvarları aşmak imkansız !
Ülkedeki tek dindar bu cemaatlere bağlı üyelerden çıkar... Profesörler, Doktorlar, Öğretim üyeleri, Asker, Polis ve bilumum sivil vatandaş... eğer bu cemaatlerden birine üye olmamışsa, toplantılarına gidip feyz (!) almadıysa tüm bu insanların dininden bile şüphe edilir/ ederler !
Genel kanı budur... Yaşayarak görüyoruz, şahit oluyoruz !
Haşa... Şirk'e kadar gidebilecek kadar da tehlikeli bir kanıdır bu !
Allah'tan başka hiçbir kudret yoktur ki, yaradılmış kul'un içindeki imanını bilebilsin...
Maksadımın bilmediğim şeyleri öğrenmek olmadığını düşünmeniz... yani beni tanımadan hakkımda bu hükmü vermeniz sizce gıybet değil mi ?
Ama... yok... hayır... değildir...
Yukarıda da belirttiğim üzre karşı fikirle gelen herkes gerçeği göremeyen, idrak edemeyen zavallılardır değil mi ?
Allah c.c. canlı cansız her varlığı neden büyük bir özen içinde yarattı da bir tek insana düşünme yetisini nasip etti ?
Herkes tek tip düşünmek zorunda olsaydı... hayvanlar gibi sadece güdülerimizle hareket ederdik !
Ben elimden geldiğince, imanım ve idrakim gereği Yüce Kur'an ı Kerim'i okur içinden almam gereken dersleri almaya gayret ederim...
ve beni Yaradan'la arama başka bir aracı sokmam... Kimseye tapmam !
Bu sitede 1,5 yıldır üyeyim ve ilk defa bu yazı ile sitede varlığınıza şahit oldum... Yanılma payım da saklı kalmak kaydıyla...
Muhtemelen siteden sizin düşünce sisteminize ortak birinin daveti üzerine destek amaçlı gelmiş olabilirsiniz...
Yazı tarzınızdaki nazik yaklaşım hoşuma gitmekle beraber... hoşuma gitmeyen bir hususu da vurgulamak istedim.
Bu yazının altına defalarca bir çok link ekleyerek ideolojinizi reklam amaçlı bu yazıda yapmanız bence hoş durmadı...
Sizin de cevabınızda belirttiğiniz üzre bu linkler kendi siteleriniz... ve dostlarınızın...
Kimin yazdığını bilmediğim (!) link'lere bakıp, takip ederek iman ya da sağlıklı bilgi sahibi olunacağını düşünmüyorum ve yahut bir lider bulup peşinden gidilebileceğini !
Satanistlerin bulunduğu ve yazdığı linkler de var...
Bir başkasının örnek vermek için bu link'i tavsiye etmeyeceğini kim garanti edebilir ?
Ben, soracağınız birşey olursa, "link'lerden destek almadan" zekâ'm ve bilgim dahilinde cevap vermeye çalışırım...
Ama bizler hiçbir şey bilmeyiz sanırım !
Sadece dünyaya mâl olmuş Mevlâna Hz. nin tavsiyesini önerebilirim sizlere... * Lütfen karşınızdakine hoşgörü...*
Selamınıza ve Saygınıza... SAYGIYLA
Rom@ntik tarafından 10/25/2008 12:27:03 AM zamanında düzenlenmiştir.
"bu linklere itimat etmeyeceğimi de tahmin etmiş olmanız gerekirdi... "
"benim de, insanların kendi paraları ile kurdukları "kendi ya da kendi gruplarının sitelerine" itimat etmemem gayet doğal karşılanmalı..."
Yukarıdaki şu iki cümlenizden dolayı, uzun uzun cevap yazmaya gerek olmadığı kanaatindeyim.
Çünkü çok açıkça anlaşılıyor ki; maksadınız bilmediğiniz şeyleri öğrenmek değil.
Yani amacınız üzüm yemek değil, bağcı dövmek.
"İtimat etmiyorum, inanmıyorum" dediğiniz o linklerdeki yazıları da bizler yazıyoruz zaten. Arkadaşlarımız yazıyor.
Oralarda yazılanlara itimat etmeyeceksiniz de, şimdi burada benim yazdıklarıma mı itimat edeceksiniz?
Bu yüzden uzatmaya hiç gerek yok.
Üstelik, ben bir öğretmenim ve çok da meşgul biriyim.
Samimi niyetlerle bilgiye ulaşmak isteyenler için tüm bilgi yolları açık.
Bu hareket hiç bir zaman gizli-saklı-illegal bir hareket olmamıştır. Bütün faaliyetler, etkinlikler, toplantılar, konferanslar, sempozyumlar herşey tüm açıklığıyla kamuoyu önünde icra edilmektedir.
Tüm faaliyetleri, resmi olarak kurulmuş vakıfları, dernekleri, okulları, dersaneleri, yurtları, gazeteleri, TV'leri devletin denetim mekanizmalarına açıktır.
Dünya üzerinde bulunan herkes, -hangi dili konuşursa konuşsun- F. Gülen ve bu eğitim gönüllüleri hareketi hakkında bilgi almak isterse, bilgiler hemen elinin altındadır.
Eğer bir Türk F.Gülen hakkında bilgilenmek isterse, işte adres:
http://tr.fgulen.com
Eğer İngilizce konuşan biri bilgiye ulaşmak isterse:
http://en.fgulen.com
Almanca:
http://de.fgulen.com
Fransızca:
http://fr.fgulen.com
Italyanca:
http://it.fgulen.com
Ispanyolca:
http://es.fgulen.com
Arnavutça:
http://al.fgulen.com
Danimarkaca:
http://dk.fgulen.com
Azerice:
http://az.fgulen.com
Macarca:
http://hu.fgulen.com
Malgaşça: (Madagaskar dili)
http://mg.fgulen.com
Lehçe (polonya dili):
http://pl.fgulen.com
İsveçce:
http://se.fgulen.com
Arapça:
http://ar.fgulen.com
Farsça:
http://pk.fgulen.com
Bulgarca:
http://bg.fgulen.com
Çince:
http://ch.fgulen.com
Geleneksel Çince:
http://sch.fgulen.com
Afganca:
http://af.fgulen.com
Gürcüce:
http://ge.fgulen.com
Japonca:
http://jp.fgulen.com
Rusça:
http://ru.fgulen.com
Dünya üzerinde başka hiç bir kişisel web sitesi yoktur ki; 22 dilde yayın yapsın. Bu açıdan dünyada ilk ve tektir.
Dünyanın en ücra köşelerindeki insanlara bile ulaşılabiliyor ama maalesef aynı dili konuştuğumuz bazı insanlara ulaşamıyoruz.
Bunda da en önemli etkenlerden başlıcası: ÖNYARGI..
Maalesef; önyargıları kırabilmek atomu parçalamaktan daha zor.
Yukarıda uzun uzun sıraladığınız sorular yıllarca defalarca cevaplanmıştır.
Amerikayı yeniden keşfe gerek yok.
Bu cevapları şu sayfada bulabilirsiniz.
http://www.gencadam.net/content/category/6/42/57
Hoşçakalın.
Selam ve saygılarımla..
kilimci tarafından 10/25/2008 12:07:53 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sn. kilimci
Cevap gayretiniz için teşekkürler... ancak...
neden sadece bir konuda takılı kaldığınızı anlayamadım ?
ki, zaten soruyu da yanlış anlamışsınız...
İsterseniz madde madde gideyim... ama rica edeyim bana linklerden "copy/paste" usulü cevap eklemeyin.
Eğer bahsettiğiniz üzre sayfadaki tüm eklemelerimi okuduysanız; bu linklere itimat etmeyeceğimi de tahmin etmiş olmanız gerekirdi...
Bu yazı için yapılan yorumlardan birinde, eğer katılımcı gazetede çıkan haberi güvenilir bulmuyorsa; benim de, insanların kendi paraları ile kurdukları "kendi ya da kendi gruplarının sitelerine" itimat etmemem gayet doğal karşılanmalı...
F. Gülen ismi Türkiye'de çok çeşitli alanlarda geçtiği için doğal olarak herkes konuşuyor ve yine doğal olarak da yazılıyor. Kişi, kendi düşüncesini ifade etmeli ve karşıt görüş dahi olsa fikrini beyan ederken üslubuna dikkat etmeli !
Bir başka deyişle yazara üstü kapalı saldırılarla biryere varılmaz ve yahut küçümsemeye çalışan ifadelerle...
Unutulmamalıdır ve ayetlerle de sabittir ki; kul'u küçük gören Allah c.c. katında hoş karşılanmaz !
Kim ne yaparsa kendine yapar !
Ben öncelikle kendime saygım gereği, karşıdaki insana saygı göstermeye çabalayan bir insanım... ne gösterirsem onu beklemek de hakkım diye düşünürüm.
Sanırım bu yazdığıma sizde hak veriyorsunuzdur ki, ilk yukarılardaki eklememde size bu konu için hakverdiğimi beyan ettim... ama sonrasında bazı kendini üstün görmeye hevesli katılımcılar düzeyi aşağıya çekmeye çalışmışlar... Yine de bu kadar yorum eklenmesine rağmen, nispeten tartışma daha düzeyli geçmiş diyebiliriz...
Gelelim asıl konuya...
Aşağıya ekleyeceğim ve önceki yazılarımdan alıntı yapacağım her maddeyi bir soru olarak kabul edin lütfen...
1 - ) abd... F. Gülen ve cemaatine neden evsahipliği yapıyor ?
" hem de abd (!) "
* Dikkat ederseniz bu, neden gelmiyor sorusu değil ! *
2 - ) Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı... kamuoyu'nda Fettullahçılar olarak bilinen bir çapta örgütlenmeyi asla görmedi... Aksini iddaa eden varsa buyursun yazsın...
diye yazdım...
aslında almasını bilen için bu da soruydu...
neyse direkt sorayım...
Sizin bildiğiniz Türkiye'de daha büyük bir örgütlenme var mı ?
İsterseniz katılım deyin... bence, katılım da bir örgütlenmedir. Resmi izinler alınıp yasalarla öngörülen çizgilerde olmadığı müddetçe.
Legal olması için sendika ya da benzer türden birliktelik gerekir... doğru mu ?
3 - ) Adı ne olursa olsun ya da ideolojisi..
Örgütlenmeler alenen yayın yapıp belge mi dağıtacaklar bizim ilkemiz; ülkeyi bölmek diye... Şu kadar kişi ile... şu vasıtaları kullanıp... şu makyaj altındayız mı demeleri bekleniyor ? Demiştim... bu da sorudur.
4 - ) Türkiye'de üstteki eklememde de belirttiğim ve milyonlarca insanın da bildiği üzre... satılmış gazete/ciler olduğuna inanıyor musunuz ?
5 - ) Tabi... çok haklılar... F. Gülen abd de yaşamaya başladığından bu yana abd'lileri o kadar uysallaştırdı ki; abd, İran - Irak - Afganistan - Eski Yugoslavya - Azerbeycan gibi ülkelerin haline bakınca... yavv yazıktır bunlara... dokunmayalım dedi ve uslu uslu evinde oturdu !
Tabi... bizler yalan söylüyoruz... aslında haksız olan biziz...
Aslında bu saydığım ülkelerde abd. askerleri bulunmadığı için oranın yerlisi olan müslüman kadınlara tecavüz edilmiyor, çocuklar hâlâ yaşıyor ve hiçbirinin eli-kolu-bacağı ya da bir takım uzuvları da kopuk değil... hatta orada "regl" dışında kan bile akmıyor
Hepsini biz "saç"ımızdan uyduruyoruz...
Yuh olsun bize değil mi ?
İşte, içimizde Allah c.c. korkusu olmadığı için böyle yalan söylüyoruz !
Biz gibi şeytan insanlar, melek gibi olanlara laf söylüyor !
Yuh olsun bize !
yukarıdaki eklemem aynı zamanda serzeniş ve sorudur...
Bahsettiğim ve bahsetmediğim ama özellikle İslam din'inin yaşandığı bu ülkelerde kan durdu mu ? Tecavüz ve çocuk ölümleri durdu mu ? F. Gülen'in abd. yi "uslu çocuk" yapma çabasına rağmen !
Eğer bunca senedir bu kan durmadıysa ve hâlâ yanıbaşımızda... başta çocukların ölümleri, sonra türlü uzuvları kopan çocuklar, sonra tecavüze uğrayan MÜSLÜMAN kadınlarımız ! (kadın, MÜSLÜMAN'IN NAMUSUDUR ) ve sonrasında hakiki soykırımın uygulandığı Türkmen!lerimiz bu zulümden kurtuldu mu ?
6 - ) Liderlik aynı zamanda vasıftır değil mi ?
Taşıması da oldukça zor bir yüktür. Ama hangi lider olursa olsun gücünü halkından alır !
Bunun temel şartı da önce kendi halkına güvenmesinden gelir ki, halkı da onun peşinden gidebilsin !
Kamuoyu'nun bildiği ve her fırsatta söylenenler doğrultusunda... F. Gülen'in eğitime verdiği hizmet neticesinde bu güne kadar binlerce Polis, Asker, Mimar, Mühendis, Doktor okuma ve mezun olma şansı bulduğu söyleniyor ve biliniyor...
Eğer bu doğru ise : Bu güne kadar hiç mi iyi bir Doktor bu grubun içinden yetişmedi de taa amerikada tedavi olma zorunluluğu hissetti ?
Hastalığı milyonda ya da milyarda bir görülen bir hastalık mı ?
Türk Doktorunun kesinkes içinden çıkamayacağı bir durumda mı ?
Bir çok tarikat ve cemaat tarafından alay edilen, hakkında iğrenç fıkralar üretilen Rahmetli Mustafa Kemal Atatürk
- Beni Türk hekimlerine emanet ediniz... demiştir...
Atatürk kadar olamadı mı ?
Ayrıca... Allah rızası için amelini sağlam tutmak isteyen insanların... Dünyadan emekli, ahirette Mustafi bir namzet olup... Hak'ka yürüyen bir insanın "vefatından itibaren haklar helâl edilir ve sonrasında da artık ardından kötü konuşulmaz !" İlkesine rağmen... sizce cemaat mensuplarınca bu iğrenç fıkraların anlatılması doğru mu, bunu yapanlar günaha giriyorlar mı ?
Bizzat kulaklarımla şahit oldum !
Bu sorulara cevap verirseniz bir kaç sorum daha olacak. Tabiki bıkmazsanız ve rızanız olursa...
Saygılarla
Sayın ROMANTİK..
"Hiçbir soruya cevap alamadığıma göre !" demişsiniz.
Hangi soruyu sorup da cevap alamadığınızı merak ettim ve önceki cevaplarınıza yeniden baktım.
Cevap alamadım dediğiniz soru bu sayfadaki bir yazınızın sonundaki şu cümle mi?
"abd... F. Gülen ve cemaatine neden evsahipliği yapıyor ?"
Bu soruya cevap verilmedi mi?
Necva KIYAK'a yazdığım cevabi yazı içindeki şu cümleleri görmediniz mi?
"Şimdi gelelim sorularınıza..
neden ABD yaşamayı seçti?
http://www.gencadam.net/content/view/163/57/
(linkteki yazı bu konuya aittir, eğer gerçekten amacınız bilmek öğrenmekse lütfen okuyun.)
neden Türkiyede veya başka müslüman ülkede değil?
(Bu sorunun cevabı da yukarıdaki linkteki yazıda var)"
Bu cümleler içinde verdiğim linki zahmet edip de açmayı denediniz mi?
Bir link adresini copy/paste yaparak açmak çok mu zor?
Eğer niyetiniz gerçekten bilmek öğrenmekse buyrun.
Sorduğunuz tüm soruların cevabı o linkte.
Adresi açmak bu kadar zorsa onu da ben yapayım ve o sayfanın tamamını kopyalayarak buraya yapıştırayım o zaman.
BUYRUN:
Fethullah Gülen neden ABD'de yaşıyor?
CEVAB : Kanaatimce soruyu biraz tashih etmekte fayda var: Fethullah Gülen Hocaefendi sağlık sorunları ile gittiği ABD’den neden geriye dönememiştir ?
Evet, 1986 yılında gittiği Hac yolculuğunda: ”Şayet bu Kutsal Topraklardan geri gelmek istemez, oralarda kalırsam, başıma bir ip bağlayın ve beni sürüye sürüye Türkiye’ye getirin” diyen bir Zat, nasıl olur da, -haşa- keyfi veya nefsi bir sebebten ötürü kendi memleketi dışında biryerde yaşadığı varsayılabilmektedir? Mescid-i Nebeviyye’de Efendisi (SAV) huzuruna giderken, Medine sokaklarında dönüp dolaşan ve “ ben şimdi hangi yüzle Rasulullah’ın huzuruna gideceğim? Ümmet-i Muhammedin mağdur ve mazlum hali karşısında nederim ? ” endişesi taşıyan bir insan, nasıl oluyordu da, kendi memleketinda yapılacak Kudsi Hizmetleri uğruna yaşamaktan bile feragat ettiği Mekke ve Medine ‘ye rağmen, memleketi dışında bir yerde yaşarken, onun hakkında farklı düşünce ve su-i zan yelkenleri açılıyor?
Konuya ilişken değerlendirmeleri kendi beyanatlarından dinliyelim:
Amerika’ya gelişimin öncesi var. 1997’de anjiyo için gelmiş ve 2-3 ay kalıp dönmüştüm. Hatta o zaman Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel referans olmuş, Cleveland’da bulunan Dr. Murat Bey’i aramıştı. Sağ olsun, alakadar oldu, yol gösterdi, ameliyat üzerinde ısrarla durdu. O zaman da ‘niye Amerika, niye orada kalıyor, kaçtı’ gibi şeyler söylendi. Oysa buraya geldiğimde -kalbimden dolayı- üzerimdeki yorganı kaldıramayacak kadar halsizdim. Doktorların tavsiye ettiği ilaçları kullanıyordum. Bant üzerinde ve açık havada yürüyüşlere devam ediyordum. Ama durumum zordu. Bu seferki gelişim de yine aynı hastalıkla alakalı oldu. Mayo Kliniği’nde Kırım Türklerinden Dr. Sait Bey vardı. Türkiye’ye geldiğinde halimi gördü, ısrarla buraya gelmemi söyledi. Bu davet Almanya’dan olsaydı, Almanya’ya giderdim. Amerika’ya geldim, tedavi başladı, 1-2 ay sonra Türkiye’de o komplo fırtınası koptu. Kalakaldım burada. Gideyim dedim, doktorlar izin vermedi. ‘Kendini büyük tehlikeye atıyorsun’ dediler. Bu mevzuda dünya kadar rapor var. Sağlık durumun ortada. Niye kaçayım, kaçacak neyim var benim?
“Bir ayağı Amerika’da, bir ayağı Suudi Arabistan’da” deniyor.
Suudi Arabistan’a en son 1986’da hac için gitmiştim. 20 yıldır gitmedim. Bir ayağı Suudi Arabistan’da diyenler, eğer gitseydim, o zaman daha farklı yorumlar getirecek, iki ayağı da orda falan diyeceklerdi. Belki başka türlü sorgulamalar olacaktı. İran, daha büyük problem olurdu. İran’la, işin doğrusu münasebetim olmadı. Menşei Türkiye olan eğitim, kültür, hoşgörü faaliyetleri mevzuunda, müşterek bazı şeyler yapalım teklifine de sıcak bakmadılar. Bana ve beraberimde birkaç arkadaşım oraya gitmesine sıcak bakacaklarına ihtimal vermiyorum. Öyle bir düşüncemiz de hiç olmadı. İran’a gitseydim, şimdi çeşit çeşit yorum yapanlar, o zaman da; “Batı’nın oradaki eli ayağı, gözü kulağı” diyeceklerdi. Kalp bozuk olunca, kendi hayallerinde sizi bir yere oturtunca, bir şeyle bağlayınca sizi, ne yaparsanız yapın yine öyle şeyler diyecekler. Ağızlarını kapamak diye bir vazifemiz de yok. Düşünce ve fikir hürriyeti var. Eğer öyle bir kısıtlama varsa onu sadece bize uyguluyorlar ve o da yeter.
Amerika yılları sizi nasıl etkiledi?
Fıkıh tabiriyle söyleyecek olursak, benim burada kalmam iki şerden hafif olanı tercih kabilinden oldu. Ben gelmek istemiyordum buraya, fakat Dr. Sait Bey çok ısrar etti, sağlık durumunun ihmale tahammülü olmadığını ifade etti. Bana çok ağır gelse de, ya ülkemden, kendi insanımdan uzak, yabancı bir devlette bulunmayı tercih edecektim, ya da bir devlet adamımızın dediği gibi küçük şeyleri büyüterek, her gün yeni bir komplo kuranlarla karşı karşıya kalmayı tercih edecektim. Birtakım kötülükleri görüp kendi insanımıza darılmamak için, istişare ettiğim arkadaşların da kanaatini alarak hasret çekmeye razı oldum. Haziran komplosunu (kasetlerle ilgili) önceden bildiğim halde yayımlandığı zaman bazı yerlerine baktım. Komplocularla beraber olanların yazılarını onlara karşı içimde bir ukde olmasın diye okumadım.
Türkiye’den hasretle bahsediyorsunuz, ama dönmüyorsunuz. Neden?
Belli bir yaştan sonra vücudun tahammülü olmuyor. Bir Arap şairinin ifadesiyle, yakın hissetmeme mani şeyler olmasın diye uzakta durup kalben, vicdanen orada bulunmayı tercih ediyorum. Bir espriyle söyleyeyim, tasavvufta âşıklar üstü bir makam vardır. Orada bulunanlar vuslatı bile istemezler. Yani içime ateşler sal, hep hicranla inleyeyim fakat vuslat istemem derler. Türkiye’ye karşı böyle zevkli bir hasret, zevkli bir hicran bana daha derince, daha vefalıca ve yürekten geliyor.
Bunlar dönmeyeceğiniz anlamına mı geliyor?
Zaten dönüş için yasal bir engel yok. Türkiye’ye dönmeyi bir an olsun aklımdan çıkarmadım. Yine de Türkiye’de önemli yerlere sordurdum. “Bir şey yok, gelebilir” dediler ama, “gelebiliri” söyleyiş tarzlarından sanki gelince onların başını ağrıtırım gibi bir şey hissettim.
Devletten birileri mi?
Evet, önemli bir vazifedeyken emekli olmuş bir yakınlarına, “Benim gelmem kendileri için ne ifade eder? ” diye sordurdum. Tebessüm ettiler ama gelmese daha iyi olur dediler. Benim dönüşümün herhalde bazı şeyleri tetikleyebileceği düşünülüyor. Sanki bazıları bazı kimseleri sokağa dökecek, huzursuzluğa sebebiyet verecekler. Ben, Türkiye’de oluşmuş istikrar ortamının bozulmasına fırsat vermek istemem.
Türkiye’ye Humeyni gibi döneceğinizden endişe edenler de var…
Dönersem kendim gibi, Ramiz Efendi’nin üç şerefeli camide imamlık yapan oğlu gibi dönerim. Size komik gelebilir ama, döndüğüm zaman acaba bana yine o camide imamlık verirler mi, yine aynı pencerede kalsam; ya da Kestane Pazarı’nda idarecilik vermeseler bile, tahta kulübem gibi bir kulübede kalmama müsaade ederler mi diye düşünüyorum. Bir diğer düşüncem de, bütün samimiyetimle ifade edeyim, köyümde, dedelerimin arsası üzerinde yapılmış bir misafirhane var, gitsem orada kalsam diyorum. Doğduğum, büyüdüğüm köyde bir köylü gibi ölsem.
‘Doğduğum köye gitsem, orada ölsem’ diyorsunuz. Köye gidip susacak mısınız?
Dünyada, beklentilerim değil, derdim oldu. Aynı derdi terennüme devam edeceğim; şartlar ne olursa olsun, sözüme kıymet verenleri eğitim faaliyetleri için dünyanın dört bir yanına koşmaya teşvik edeceğim. Mezara konulurken bile fırsatım olursa yine, gidin okul açın, Türk dilini dünya dili haline getirme mevzuunda gayretten dur olmayın diyeceğim. Esnafımıza, dünyanın dört bir yanına sürgünler halinde açılın ve sonra ağaçlar haline gelin, lobiler oluşturun ve Türkiye’yi destekleyin; dünyadan kopmuş bir Türkiye’nin ayakta durması mümkün değildir, demeye devam edeceğim. Eğer bir gün hususi kanun çıkarıp ağzıma kilit vursalar bile, elimle, ayağımla bunları yazacak ama yine anlatacağım. Çünkü, bunları cami kürsülerinde, devletin memuru olarak açık açık ve herkese anlattım; ifade ettikleri gibi “müritlere” değil. Belki diğer hocalarımızdan farklı olarak dedim ki: Türkiye’yi geliştirin, her yerde Türk insanının sesi duyulsun. Bence millilik de, ulusalcılık da ancak böyle olur; meselenin hikâyesini yaparak değil. Türkiye’nin davası büyük bir davadır. Ona topyekûn bir milletin, milli mücadelede olduğu gibi sahip çıkması lazımdır, demeye devam edeceğim. Bu hususta sesimi kesecek ve bana bunları söyletmeyecek bir kanun da bilmiyorum. Milletime karşı bir vefa borcu olarak bunları söylemeye devam edeceğim.
Merak edilen konulardan birisi de, böyle fakirane yaşayan bir insan ABD gibi pahalı bir ülkede nasıl yaşayabiliyor?
Bu konu farklı maksatlarla ortaya atıldığı için, sizi tenzih ederek, hazımsızlık yapanlara söyleyeyim: Benim hakkımda böyle diyenlerden hiç birisi için ben böyle bir soru sormadım. Benim gibi, şeker hastası, günde 1200 kalori alan, ağır şeyler yiyemeyen, yemek ihtiyacını çok defa yoğurt ve çorbayla karşılayan bekâr bir insan, ABD’de olsa 500 lirayla (dolar yerine lira diyor) geçinir. Bu tür şüpheler uyararak karalamak isteyenlerin tavrını fevkalade yakışıksız ve münasebetsiz buluyorum.Bunları hiç söylemek istemezdim. Çünkü, isterdim ki, imkânım olsaydı da, o telif ücretlerini de yemeseydim. Buradaki ikametim için arkadaşlar gönderiyorlar ben de kerhen kabul ediyor ve ancak zaruri ihtiyaç çerçevesinde kullanıyorum. Zaten burada başka türlü durmam mümkün değil ve böyle bir telif ücretini alma mevzuunda da kimsenin bana bir şey demeye hakkı yoktur.Soruldu, açıkça söyleyeyim: Arkadaşlar, -rahatsızlıklarım da olduğu için- ihtiyaten bir miktar bankada bulunduruyorlar; her sene için de 30 bin gönderiyorlar. Az önce dediğim gibi, zaruri ihtiyaçlarımı gideriyor, geri kalanını da millete tavsiye ettiğim üzere eğitim hizmetlerine bağışlıyorum. Bana gönderilmeyen ve birikmiş olan teliflerin de Allah rızası için bazı yerlere ve muhtaç kimselere verilmesini söylüyorum. Allah’ın huzuruna girerken arkada beş on kuruş bile olsa bir şey bırakmak istemem. (Kaynak: Mehmet Gündem ile röportaj, Milliyet, 01.2005)
Konu ile ilgili birde Hüseyin Gülerce ‘nin köşesinden:
Önce “neden gelmiyor? ” sorusundan başlayalım. Cevabı ararken bir soru da biz soralım: Gelmek istemez mi? Hem de nasıl ister. O halde neden gelmiyor? Merak edenlerin dışında, bazı küçük insanlar; “korkmasın, gelsin, mahkemelere çıksın, gerekirse hapis yatsın..” diye ileri geri konuşuyorlar. Bu gibiler öncelikle Sayın Gülen’i tanımıyorlar. Sonra, sevmiyorlar ve saygı duymuyorlar.Çünki Sayın Gülen gibi ömrünü milletine, dinine vakfetmiş insanların şahsî takıntıları olmaz. Şahıslarıyla ilgili hesabı da olmaz. Sayın Gülen’in dönüp dönmemesinde asıl etken, atacağı adımın omuzladığı dâvâsına ne faydası olacağıdır. Eğer, O`nun Türkiye’ye dönmesiyle birileri yeniden ülke gündemini değiştirerek, Avrupa Birliği üyelik sürecini bir başka zeminde daha zora sokacak bir siyasî krizin hesabını yapıyorsa, Sayın Gülen neden âlet olsun? Yakalanan siyasî istikrarın devamı adına yüreğine taş basmayı elbette tercih edecektir.
Evet, Hicret Hz.Adem (AS) mın Cennetten Dünyaya gelmesi ile başladı, Hz.Nuh(AS) ile gemiye bindi, Hz.Musa (AS) ile Tur-i Sinaya çıktı, Hz.İsa (AS) mın göğe yükselmesine vesile oldu, Efendimiz (SAV) min Medine’ye yolculuğuna şahitlik yaptı, Sahabe-yi Kiram ile Hırsitiyan Habeşistanda tanıştı, Emir Sultan Hazretleri ile Bursa’da buluştu, Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretlerinin Hindistana götürdü, Sultan Vahdettini Romaya sevk etti, Mehmet Akif Ersoy’u Mısır ile hasbihal ettirdi, Bediüzzaman Hazretlerinde sürgün şekilini aldı, Esat Coşan Hocaefendi ile Avustralya’nın ihyasına çalıştı, nice ışık süvarisine Rehberlik etti ve muhterem büyüğümüz ile Asrın Hicretine eşlik etti!
Amerika Küfrün Merkezi deniyor. Bizde şöyle diyoruz, daha iyi, Küfrün Merkezinde yapılan İslami Hizmet, diğer Küfür beldelerinden daha faziletlidir. Teşbihte hata olmaz fehvasınca ; Hz.Musa(AS) mı Firavun sarayından koruyan Allah değilmiydi ? Evet, gerek Amerikada gerek AB ülkelerinde İslama dehaletler fevc fevc artmaktadır. Boş oturarak nasıl artacak? Mücahede ve Tebliğ olmadan?
Hicretler bitmez, yeterki talib olunsun, Hicreti sıradan bir seyahat görenler, Hicret ufkuna bilmemki ulaşabilirlermi?
Bu sayfa daha çok yazılacak/konuşulacak/tartışılacak
-amaç aynadaki kendimizle/sonra gerçeklerle yüzleşmek
-Gülen gerçeğini kabullenmemek/kişinin kendini inkarıdır
-Ben sadece Abd vatandaşlığına değindim amma yorumcular alasını yazdılar...yorumdan anlayanlar hani nerdesiniz ?
Sevgili Atiye, yazılacak çok şey var ama, yazını yorumlayan arkadaşları okuyunca dehşete kapılmamak elde değil, hamaset belagat'ı yok etmiş, iki satır da ben yazsam bunca ulema arasında çıkar cahilliğim ortaya..Suıs be Adem, bunca iş bilen var madem..
Haydi başbaş çocuk, sen de kalkmış zülfiyare dokunuyorsun, elleme ağlayan adamı, Sam amcasıyla birlikte Türkiyeyi uzay çağına götürecek inşallah, Maaşallah.
Değerli arkadaşlar. Endişe etmenizi saygı ile karşılıyorum. Gerçeğin öyle olmadığını bir gün siz de göreceksiniz. Bir konuda yine bilgilendireyim. Bu ükelerde lise bitirenlerin büyük bir kısmı Türkiyede devletin Üniversitelerine gidiyorlar. Bunların birçoğu geçen yıl yapılan Afrika ve Pasifik İş konseyi zirve toplantılarında tercümanlık ve ülkelerinin resmi devlet erkanı için rehberlik yaptılar, herkes şahittir.
Aslında, dünya çapındaki en büyük sivil toplum hareketlerinden biri olan bu faaliyetler, ne benim övmemle ne de sizin yermenizle etkilenecektir. Benimki mensubu olduğum Türk Milleti adına böyle bir çalışmaya moral katkıda bulunmaktan ibaret. Üzüldüğüm taraf, acımasızca eleştiren arkadaşların da bu milletini seven onurlu kişiler olması. İşte bütün sorunumuz da bu zaten. ABD nin dünyaya sadece kan ve gözyaşı pompalayan bir melun güç olduğuna biz de sizin kadar inanıyoruz, fakat buna sizi inandıramıyoruz. Ama bizim pirimiz Hz.Mevlana ... Ve bir gün herşey yoluna girecektir. herkese saygı ve sevgilerimle....
"özel büro"
kaynak değildir - bir görüştür
ayrıca o büronun başkanı ve görevli kişilerin ergenekon davasında yargılanan şu an tutuklu olan kişilerdir... aman dikkat diyorum o site kapalı diye oradan yazıları kaynaktır diye kimse gözümüze sokmasın.
sayın gülen amerikaya yeni gitmiş değildir uzun bir süredir orada tedavi görüyor zaten artık orada kalacak gibi burası kesin ... vizeler vs dolduğu için bunun yasallaşması gerekirdi .. yabancı bir evlilik yapamıyacağına göre bu yol seçilmiştir.
bana da verseler bende alırım :)
isviçre almanya yunanistan polonya danimarka fransa vs hangi ülke seni gel benim ülkemin vatandaşı yapayım dese gözünün yaşına bakmam :))))) koşa koşa
canımsın derim hatta :)
F.GÜLEN okullarında yetiştirilen öğrencilerin zeka sevyesi oldukça yüksek. ve bunların çoğunluğu master larını dahi tamamlamış kişiler. üniversite diplomaları bir kenarda dursun.
bu beyinlerin çoğu türkiyede ya devlet bünyesinde o olmazsa dünyanın farklı önemli kuruluşlarında mevki sahibi oluyorlar.
öğrencilerin bu denli zeki olması avrupa ve en başta a.b.d gibi ülkelerin önemli gereksinimlerini karşılamaktadır. türkiye de sahip çıkılmadığı gerekçesiyle.
bakın,
orduda ve emniyet teşlilatında çok önemli yerlerde öğrencileri var.
kimi yaşadığı avrupa ülkesinin en iyi cerrahı, kimisi en iyi eğtimcisi.. bunları araştırabilirsiniz.
avrupa ve a.b.d bugün hala afrika ülkelerini sömürüyor... biz ise modern yollarla kullandırıyoruz. önce sıkı kutuplaşmalar yaratılıyor. belçika ve fransa pkklılara üst kuruyor... tutumlu dini kesim a.b.d ye üst kuruyor. sagcılar Atatürk düşmanı ilan ediliyor. solcular kendi içinde bölünüyor... ve ülke de akıl kalkınmak yerine birbirini zehirleme ve yok etme siyasetine dönüyor.
aslında hepiniz farkındayız ne olduğunun. kabullenmek istemiyoruz. çünkü egolarımız kabardı ve bir kimlik sahibi olduğumuzu düşünüyoruz. birbirimize savaş açıyoruz ve ülkeye adım atan yabancı siyasi anlayışlara welcome... diyoruz...
tabiki herkesin görüşü bir noktada bitleşmeye bilir.. bu çok doğal...
ancak hoşgörü bu milletin tabanında var.
ve bu günden güne yok oluyor.
sonuç:
biz
dünyanın modern düşünce köleleriyiz...
yazmak yerine
alıntı yapmayı seven...
ARKADAŞLAR KİMSE KUSURA BAKMASIN,BEN KİMSENİN SAVUNUCUSU OLMADIĞIM GİBİ,KİMSENİNDE TAKİPÇİSİ DEĞİLİM,KONUN İÇERİĞİ İTİBARİYLE SİTEDE HANGİ AMAÇ İÇİN YAZILDIĞIYLA İLGİLENE BİLİRİM,ŞİMDİ SİZ SAYGIDEĞER ARKADAŞLARIMIZA YÖNETİCİLERİMİZE ŞUNU SORMAK İSTİYORUM,ŞAHSIN MEVCUT SÖYLEDİKLERİ KİŞİSEL HAKLARINA BİNAEN ÖNEM TAŞIR,BEN BİLİRİM Kİ ŞEREFLİ HER TÜRK EVLADI ASLINA MİNNETTE KUSUR ETMEZ,ANCAK ŞARTLAR BÜNYESİNDE YAŞAM STANDARDINI UYRUĞUNU VE DİNİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTEMİ,BİR ÖZGÜRLÜK HAREKETİDİR,İŞTE BU SAFFADA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ DEVAMETTİRMEK İSTEDİĞİ VE HAKİKATTE VARSA ÖYLEMİR SÖZÜ YADA YEMİNİ,KENDİNİN GİDŞİ ÜLKEMİZE MİLLETİMİZE ENGEL TEŞKİL ETMEZ,GİTMEK İSTEYENE KAPILAR AÇIK,TEKRAR BEN ŞUNU SORMAK İSTİYORUM BU YAZININ SİTEDE YER BULMA GAYESİ EDEBİYATA UZAK ,BU VE BENZERİ KONULARIN SİTE İÇERİSİNDE KABUL GÖRMESİ HUSUSU BENİ ÜZÜYO,NEDEN SANATSAL DEĞER TAŞIMAYAN BU YAZININ KONUSU SAYFALARA TAŞTI ONUDA ANLAMIYORUM,VATANSEVER POLİTİKARIN ELBET YERİ ÇOKTUR,BEN SANAT AĞIRLIKLI KONULARI TAKİP ETMEYİ YEĞLİYORUM,PRİMLİ ÇALIŞMALAR SANATSAL DEĞER TAŞIMIYOR
exlibriz tarafından 10/22/2008 11:44:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sayın Mahzun Pirenses..
Bu sayfada bir yazınız var.
Şöyle başlıyor..
"Sayın Necva Kıyak üstadım sorularınıza sayfanızdaki o donanımlı yazıyı getirerek cevap dönüyorum.Siz bu konuda benden daha kabiliyetlisiniz.Sizden ne çok şey öğreniyorum....
Prsr.Erdal ATABEK'ten ....sitesinde tam metni mevcuttur tam
HACI DEĞİLMİŞ !!! ( Alıntı)
"Fethullah Hoca, bu kadar dindarligina ragmen HACI degildir.
Mekkeye medineye gidemezıı.
Nedenmi? Seriat kanunlarina gore Fethullah hoca SEYH statusune
soyundugundan ve muritleri oldugundan Saudi arabistan sinirlari
icerisinde ele gecirilirse hemmen katledilir."
Sayın Mahzun Pirenses, bu yazının Erdal ATABEK'e ait olduğu tamamen yalandır.
Bu yazının ortalarında bir yerde "ÖNCE ALIŞTIRACAKSINIZ" yazılı kısmından sonraki ifadeler Erdal ATABEK'e aittir, baştarafındaki o kin-nefret kokan cümleler değil.
Üstelik siz bir de "Prsr.Erdal ATABEK'ten ....sitesinde tam metni mevcuttur" demişsiniz.
Nerede? Hangi sitesini,n hangi sayfasında bu ifadeler vardır lütfen gösterebilir misiniz? Linkini verin de o sayfaya bir göz atalım.
Tam tersine Erdal ATABEK 29.09.2008 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde bu yazının kendisine ait olamdığını belirtmiş ve isminin alet edilmesini şiddetle kınamıştır.
Buyrun bakın:
http://img518.imageshack.us/img518/3871/atabekeh1.jpg
Bu konuya katılan üyelerden de rica ediyorum, yukardaki linki kopyalayıp browserin adres bölümüne yapıştırarak linki açsınlar ve ilgili yazıyı okusunlar.
Bu kadar açık ve aleni, insanın gözünün içine baka baka yalan söylemekten insan biraz utanmalı, ar edinmelidir.
Sn. Ferhat Biçer
Davete icabet gerekir derler... davet ettim... kırmamışsınız... Teşekkürler...
Yazınızın sonunda belirttiğiniz üzre... aslında sitede bir çok kişi bir araya gelip birbiri ile çay içse ortak değerin Türkiye olduğu ortaya çıkacaktır... Ancak...
Ülkenin içinde bulunduğu durumu görüp ilerisi için endişe etmemek mümkün değildir !
Ergenekon du, bilmem neydi... illegal hiç bir oluşumu kabullenmek mümkün değildir... bu sayfada adı geçen örgütlenme de dahil olmak üzere...
Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı... kamuoyu'nda Fettullahçılar olarak bilinen bir çapta örgütlenmeyi asla görmedi... Aksini iddaa eden varsa buyursun yazsın...
Bu tamamı ile F. Gülen'in başarısı değildir !
Bu güne kadar çeşitli sebeplerle, görüp görmemezlikten, duyup duymamazlıktan gelen resmi ya da gayri resmi yöneticilerin kendi çıkarları doğrultusunda sessiz kalmamaları bu oluşumda en büyük etkendir !
Önceki yorumlarımda da göründüğü üzre, cevabının gelmeyeceğini bilmeme rağmen, son bir soru soracağım Gülen cemaatini savunanlara...
abd... F. Gülen ve cemaatine neden evsahipliği yapıyor ?
" hem de abd (!) "
Rom@ntik tarafından 10/22/2008 11:13:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fotoğrafı bile yasakladı Eski has adamı Nurettin Veren'e göre 'Başörtüsü füruattır' açıklamaları yapan Fethullah Gülen, daha önce cemaatine, fotoğraf çektirmeyi, margarin kullanmayı, hatta kola içmeyi bile yasaklamış. Kola içenlerin ABD'ye yardım ettiğini savunan Fethullah Gülen, şimdi ABD'nin misafiri.
H.Ç.: (İşte bunları söyleyen Fethullah Gülen, kadının burnunun ucu bile görünmeyecek diyen Fethullah Gülen, ANAP iktidar olduktan sonra, bu sıkmabaş dediğimiz eylemler başladı. Eylemlerin öncüsü de, o zaman, Ege Üniversitesi'nde öğretim üyesi ya da görevlisi olan Fehmi Koru'nun eşi öncülük ediyordu.) Ama Özal'la görüştü Fethullah Gülen ve camilerde vaaz vermeye başladı. Eylem yapmayın, başınızı açın diye.
N.V.: En son Reha Muhtar 'la canlı yayında yaptığı röportajda ''Başörtüsü füruattır, bu dinin hükmü değildir; yöreye, töreye ve coğrafyaya göre.. bu, insanların karar vereceği, kendi içtihatlarıyla tercih yapacağı bir şeydir. Dinin esası değildir başörtüsü'' dedi. Cemaatin içerisindeki insanların, bu zikzaklardan, bu virajlardan o kadar sersem oldu ki ruhları, yani siyah dediğine ertesi gün beyaz diyor; bu tür söylemlerle insanlar şaşkına döndüler...
H.Ç.: Ne yapacaklarını şaşırdılar...
N.V.: Bunlar tabii çarpıcı virajlar, yani kırılma noktaları. Örneğin ''Fotoğraf eşittir put'' diyordu. Benim 6 tane çocuğum var; 6'sının da bir tanesinin resmi yok. Son büyüdükten sonra çekildi. Küçüklük resimleri yok.
H.Ç.: Siz çektirmediniz.
N.V.: Hiç kimsenin evlilik, nişanlılık fotoğrafı yok.
H.Ç.: Eşiniz 17 yaşındaydı evlendiğiniz zaman ve siz onu örttünüz.
N.V.: Evet, örttük.
H.Ç.: Anneniz 70 yaşından sonra başını örttü.
N.V.: Ama hanımı, evlenince kendi ideallerimiz böyle öğretildiği için. O kadar açmazlar var ki... Bu cemaat içindekilerin hiçbiri kola içmez. Amerika'ya yardım olur diye.
H.Ç.: Ama Fethullah Gülen neredeyse 6 yıldır Amerika'da...
N.V.: Kola içmeyen bu cemaat, hatta şarap içmekle kola içmek aynı, diye düşünüyor. Kola içilen bir bardağı kullanmaz. Bunlar onun o günkü hükümleri ve emirleri, fetvaları. Ve bu insanlar buna aynen itaat ettiler. Margarin olan evden hiçbir şekilde kimse bir şey yemez, ''Margarinde domuz yağı vardır'' diye yazılı kâğıt dağıtıldı. Hiç kimse margarin yemedi, ha.. hasbelkader margarin yememek iyidir sağlık açısından,..
H.Ç.: Zeytinyağı varken margarin yenmez ama, o sağlık açısından değil domuz yağı var diye...
N.V.: Bu sefer insanlar ailelerinden koptu. Besmeleli et mevzuunda o kadar hassasiyet var ki, her gittiğimiz evde, önümüze konan bir sofrada analarımızın, kardeşlerimizin, akrabalarımızın evinde yemek yiyemedik.. besmeleli mi, sana yağı var mı, yok ya diyor adam, ''Besmelesiz olur mu, burası Müslüman ülkesi. Herkes neredeyse Bismillah der keser''... Sen bunu gözünle görüp kıbleye yatıracaksın ''Allahu ekber deyip besmele çekeceksin, ondan sonra bu yenir''... Bu sefer aileler içerisinde birinci sınıf Müslüman, ikinci sınıf Müslüman diye cemaat arasında ayrım ve kırılmalar yaratarak, toplumdan farklı bir Müslümanlık oluşturulmaya çalışıldı. Kıyafeti farklı, yemesi içmesi farklı, kola içmiyorsun, kola varsa o bardaktan içilmiştir diye bardak da kullanmıyorsun... Margarin vardır diye hiçbir yemek yemiyorsun. Besmelesiz et vardır diye... Bu sefer insanlar, toplumun içerisinde ikinci bir Müslümanlık şekli oluşturdu kendine has. Hep farklılıklar. Bunlar Fethullah Hoca'nın, ileriye dönük, fevkalade planlayıcılığını değil de, insanları deneme tahtası gibi, aklına gelen hezeyanlarıyla yönlendirmesi.
H.Ç.: Kobay..
N.V.: Sahabenin elbiseleri omzundan eskirmiş bir de ayaklarından, niye namazda dururken, ayaklarını iki karış açarlarmış. Doğrusu buymuş. Bugünkü camidekilerin ise Hanefi fıkhına göre iki ayağının arası 4 parmak olacak. Şimdi biz özellikle camide farklı Müslümanız ya, iki karış ayağımızı açıyoruz. Bu sefer camidekilerle ters düşüyoruz. Diyorlar ki sizin duruşunuz bile farklı. Gittiğin yerde hep bu tepkiler. Kıblename, kıble ölçme furyası başladı. Çünkü bütün camilerin Kıblesi yanlıştır bir ölçelim dendi..
H.Ç.: Kaçlı yıllarda bunlar oldu?
N.V.: İşte 70'lere 80'lere kadar bu böyle devam etti. Herkesin cebinde Kıblename vardı. Hatta Zaman gazetesi, Kıblename dağıttı. Bu insanlara, her konuda, mesela örtü mevzuunda, o gün öyle söylüyor, bugün böyle söylüyor. Kadınların, yüzüne bakmak, sesini dinlemek çarpıcı bir şey.. haram diyordu. Hiç Kuranıkerim'den başka bir şey dinlemezdik, hep Arap hafızları dinlerdik. Biz Araplardan çok Arapların hafızlarını dinleriz. Kamplarda teybi ortaya koyar, sabahtan akşama kadar Kuran dinlerdik. Ahmet Özhan 'a şarkı kaseti yaptırdı. Reşit Muhtar 'a da şarkı kaseti yaptırmıştı. Kendi şiirlerini siparişle şarkı kaseti yaptırıp millete, yüz binler, milyonlar satıldı. Almayan bir kişi yok. Şimdi de Ahmet Özhan'a yaptırmış şiirlerini, bütün besteleriyle, profesyonelce. Gazetelere ilanlar veriliyor. Fethullah Gülen, birlikte yolculuk ederken benim arabanın teybine koyduğum, Malezyalı bir kadının Kuran kasetini ''Hemen çıkar bunu'' dedi, neredeyse arabadan inecekti.
H.Ç.: Günah...
N.V.: Sen bunu nereden buldun dedi..
H.Ç.: Ama kadın gazetecilerle konuşuyor.
N.V.: İşte bütün bunları anlatırken. Çok takıyye yapmak zorunda kalıyor. Halbuki ''Ben o gün bunlarla yanlış bir cehalet içerisinde bir davranıştaydım, şimdi bunların hepsinden vazgeçtim. Doğru düzgün işler yapmaya niyetlendim. Fikrim, kalbim, kafam değişti" dese, belki biraz daha mantıklı olur. Ama, o günkü yaptıklarından da en ufak bir taviz vermiyor. Bugünkü yaptıkları da, aynı şekilde, 180 derece ters, ne dediği belli değil. İnsanlara bir gaz bir fren, bir sağ bir sol.. Atatürkçü mesela... Fethullah Gülen, Atatürk hakkında, herkes bilir ki, 'deccal' der ve 'kâfirdir' diye düşünürdü. Şimdi dönüp bakıyoruz ki, Kalkavan diyor ki, Atatürkçü olduğunu, herkese her yerde ispatlarım diye demeç veriyor. Hürriyet manşetten verdi. Kalkavan, gelsin buraya Atatürkçü olduğunu ispat etsin.
H.Ç.: Gülen'in Atatürk'e deccal demesi konusunda açıklamalarda bulundunuz. Biliyorum ki yoksul köylü çocukları daha çok bu kamplara gelir. Said-i Nursi'nin kitapları okunur ve bu arada da kampın ağabeyi, 8-12 yaş çocuklar olurdu; çocuklar, 20 yaşındaki ağabeyler de olurdu. Sürekli o kamplarda laik demokratik rejim aleyhine konuşmalar yapılırdı. Bu konuyu biraz açar mısınız?
N.V.: Fethullah Gülen'in çocukluğundan itibaren kendine mahsus bir sistem, büyük devlet kurmak ve dünyayı kurtarma hayali olduğu bilinir. Kendisi bunu açıkça anlatır. Ailesi de olağanüstü bir kişiliği olduğuna inanır ve kendini de çok rahat takdim eder.
H.Ç.: Kendini mehdi olarak tanıtıyor.
N.V.: Kendini bu asırda gelecek, bundan sonra kıyamete kadar gelecek en büyük kutbul aktâb olarak nitelendiriyor. Kendine mehdi demekten endişe ediyor. Fakat kitapta kutbul aktâbı anlatıyor, ''Çağ ve Nesil'' de var.. Fethullah Gülen hiçbir zaman kendisini bir şekilde açıktan söylemek istediğini söylemez, üslubu hep dolaylıdır. Yapacağı işleri de dolaylı yapar. Şimdi burada kutbul aktâbı anlatıyor. Şimdi mehdiyim dese, mehdilik işi çok su kaldıran bir şey, Hz. İsa'yım dese öyle bir iddiası yok... Hz. İsa'nın annesi babası yok, burada Fethullah Gülen'in annesi babası var. O da rahatsız zaten, onu hiç tercih etmiyor. Hatta bazıları, cemaatin içinde bu kadar kutsal bir adam olunca, böyle düşünenlere kızdı. İsa diyenlerden rahatsız olduğunu söyledi. Bunu hizmete verilecek bir zarar olarak gördü. Ama, mehdilik gibi, ya da kutbul aktâb - kutupların kutubu, yıldızların yıldızı manasında, bununla ilgili tanımlamaları var. Kutbul aktâb; her 100 yılda bir gelen büyük müşteidler vardır, işte bunlar, peygamber gelmeyeceği için başka unvanlarla, başka isimlerle, bu aracı kurumlar, aracı şahıslar kendilerine bir paye bulurlar, müşteit, mücettit gibi isimlerle. Fethullah Gülen de ''Kutub'' , ''Kutublar'' da her yüz sene de bir, o devre hükmedecek, dini hüviyeti farklı, yüz senede bir gelen dünyada gizli bir lider, bu dünyanın manevi yöneticisi olarak görüyor kendini... Bunlar mutlaka manevi komutanlardır, ama kim olduğu bilinmez, emarelerinden tanınabilir. Buradan dolaylı yoldan birçok kişi paye çıkarabilir kendine, ben oyum diyebilir. Birçok tarikat liderini, Erbakan da dahil, hepsinin bu asırda gelecek mehdi-i azam olduğunu cemaatleri kabul eder.
Fethullah Gülen'i trilyonlara hükmeden tarikatın başına taşıyan cümle: Yoksul talebelere yardım edelim
OZEL BURO NUN FETHULLAH GULEN RAPORU !
ÖZEL BÜRO’NUN HİZBULLAH VE FETULLAH RAPORU:
ÖZEL BÜRO’nun "Hizbullah Teror Orgutu ve Diger Irticai Faaliyetler" adli raporunda; Nurculuk basligi altinda, Fethullah Gulen grubu Nurcular hakkinda bilgiler veriliyor; Seriat esaslarina dayali devlet kurma yolunda farkli yontem izledikleri acikca anlatiliyor; Turkiye' de Silahli Kuvvetler olmasaydi bugun hayalini kurduklari Islam devletini tesis etmis olacaklardi, deniyordu... Fethullah Gulen' in bilinmeyen cok yonlerine de yer verilen rapor ozetle soyle:
Nurculuk
Turkiye genelinde dokuz ayri grup halinde faaliyet yuruttukleri bilinen Nurcu unsurlardan en onemlisi Fethullah Gulen grubu Nurculardir. Seriat esaslarina dayali bir devlet kurma yonundeki amaclarini gerceklestirmek icin izledikleri yontem itibariyle diger Nurcu kesimlerle ve diger taraftarlarla mukayese edildiginde, Islamiyeti Turkluk suuru ile yorumlamasi, Demokrasi kurallarina uygun yasal ve cagdas yapilanmalarla faaliyet gostermesi, medya imkanlarini en iyi sekilde kullanarak halka acilmasi, her firsatta bizzat liderleri vasitasiyla devlet yanlisi olduklarini ifade etmeleri... devlet yoneticileri ve halkin onemli bir kisminda kabul gormelerini saglamistir. Grubun yurt ici ve yurt disi orgutlenmesinin, mali kaynaklarinin, masum ve devlet yanlisi gibi gozuken faaliyetlerinin gercekte seriat devletini olusturmak icin gerekli olan kadroyu olusturmaya yonelik bir strateji oldugu artik ortaya cikmistir.
1. Yurt ici Faaliyetleri
1969 yilindan itibaren faaliyet gosteren Fethullah Gulen Grubu, yurt icinde etkin bir orgutlenmeye ve genis bir taraftar kitlesine sahiptir.
Nitekim; hali hazirda yurt sathinda anilan gruba ait 200 Vakif, 200 ozel okul, 56' si buyuk 500 sirket, 460 dershane ve yaklasik 500 ogrenci yurdu mevcuttur.
Ayrica biri Ingilizce yayinlanan 14 adet dergi, 300 bin tirajli Zaman gazetesi, ulusal duzeyde yayin yapan 2 radyo ve uluslar arasi yayin yapan Samanyolu TV, grubun en onemli ve etkili organlaridir.
Grubun faaliyetleri, tum yurt sathinda yaygin bir gorunum arzetmekle birlikte, Samsun-Adana ekseninin batisinda kalan illerde ve universite cevreleri ile Erzurum' da yogunlasmaktadir.
Uluslararasi boyut kazanan faaliyetlerinin finansmanini duzenli hale getirmek maksadiyla; buyuk olcekli sigorta ve finans kurumu olan Isik Sigorta ve Asya Finans kurumunu faaliyete gecirmislerdir.
Hedefledikleri noktaya buyuk oranda ulastiklarini iddia eden grup, son zamanlarda organize bir sekilde yurt disi faaliyetlere yonelmistir.
II. Yurt disi faaliyetleri
1992 yilinda egitim basta olmak uzere ticari isletmelerle baslattigi yurt disi aciliminda K. Afrika' dan Rusya Federasyonu' na, Uzakdogu' dan ABD' ye yayilan bir genisleme soz konusudur.
Bu kapsamda hali hazirda 54 Ulkede (Fas, Senegal, Sudan, Nijerya, Yemen, Kenya, Uganda, Pakistan, Hindistan, Banglades, Kazakistan, Turkmenistan, Ozbekistan, Kirgizistan, Azerbaycan, Nahcivan, Tataristan, Tacikistan, Gurcistan, Cecenistan, Dagistan, Afganistan, Bati Rusya, Mogolistan, Sibirya, Baskurdistan, Abhazya, Cerkezli, Almanya, Ingiltere, Danimarka, Belcika, Hollanda, Arnavutluk, Bosna Hersek, Makedonya, Romanya, Moldova, Japonya, Guney Kore, Kambocya, Taylanda, Tayvan, Filipinler, Singapur, Endonezya, Papua Yeni Gine, ABD, Avusturya) 6 universite - yuksekokul, 250 lise, 2 ilkokul, 8 dil ve bilgisayar merkezi, 6 universiteye hazirlik kursu ile 21 ogrenci yurdu olmak uzere toplam 293 egitim kurulusunu faaliyete gecirmistir.
Acilmis olan bu tesislerde Turkce ve Ingilizce dersler agirlikli olmak uzere 40 bin ogrenci, 3 bini yabanci olmak uzere toplam 7 bin idareci ve ogretmen nezaretinde egitim gormektedir.
Modern ders arac-gerec imkanlarina sahip bu okullara yurt disinda buyuk ragbet olup, ogrenciler sinavla secilmektedir.
Ogretmenlerin maaslari 600-1500 dolar arasinda degismektedir. Turk ogretmenlerin maaslari, Turk isadamlari, yabanci ogretmenlerin
maaslari mensup oldugu ulke tarafindan odenmektedir.
III. F. Gulen Grubunun Faaliyetlerinin Analizi
Gunumuzde yasal zemin ve devlet politikalari ile uyum icinde gerceklesen faaliyetleri, yatirimlari, orgutlenme bicimi, finans imkanlari ve yurt disi acilimlari irdelendiginde, devlet benzeri bir yapilanma icinde olduklari gorulmektedir.
Devlet kontrolunun yetersiz kaldigi, laik ve sivil toplum kuruluslarinin da yeterince ilgilenmedigi basta egitim olmak uzere bir cok alanda on plana cikmakta, kontrolu altindaki kuruluslarin fonksiyonlarini, siyasi nufuz ve kamu kurum kuruluslarindaki sempatizanlari ile Turkiye' nin siyasi konjokturune gore duzenleyebilmektedir.
Nitekim F.Gulen Grubunun, Refah ve sonrasinda fazilet Partilerine simdiye kadar destek vermemesinin esas nedeni de bu stratejiden kaynaklanmaktadir. Cunku; grup, bu partiler yerine daha fazla imkana sahip olan iktidar partilerini desteklemek suretiyle, cematin gelismesine imkan tanima yonunde rasyonel bir tercih kullanmaktadir.
Grubun kontrolunde bulunan ozel egitim kuruluslari da 8 yillik kesintisiz zorunlu egitim yasasindan onmeli olcude kazancli cikmislardir. Cemaatin sahip oldugu orta ogretim veren ozel okullarina, ilkokul bolumu eklenmek suretiyle, sisteme entegre olmalari saglanmistir.
Ayrica IHL' nin kontrol altina alinmasindan sonra grubun kontrolundeki bu okullar, irticai kesim tarafindan ragbet edilen egitim kurumlari haline donusmustur. Zaman icerisinde soz konusu okullarin birer illegal IHL' lerine donusebilecekleri kuvvetle muhtemeldir.
Cemaatin kamuoyunda adinin duyulmasinda onemli bir faktor olan yurt disindaki okullarinin, Turk Cumhuriyetleri, Balkan ve Ortadogu ulkeleri disinda, ABD ve Ingiliz vatandaslarinin onemli bir kesiminin yasadigi Uzakdogu ve Afrika ulkelerinde de acilmalari Turkiye' deki Islami cevreler icerisinde kendilerine muhattap arayan bu iki ulkenin Gulen grubu ile iliski icerisinde oldugu kanaati uyandirmaktadir.
Bu nedenle; Fethullah Gulen' in Ortodoks Fener Rum Patrigi Bartholemeos ve KAtolik dini lideri Papa II. Paul ile goruserek, batili guclerin kendisine verdigi destege karsilik verdigi degerlendirilmektedir.
Kendilerinin bir tarikat olmadigini iddia eden cemaat lideri, resmi dini sifati bulunan Papa ve Patrik ile goruserek; kendisine Diyanet Isleri Baskanligi' na alternatif bir konum yaratmak istemesi acisindan dikkat cekicidir.
Grubu genel olarak tanidiktan sonra simdi de 1988-1993 yillari arasinda grup icerisinde faaliyet gosteren bir sakirt' in yani nur ogrencisinin agzindan Fethullah Gulen Cemaati' ni taniyalim;
(AA) F.Gulen' in Cemaata Tanitimi:
Kisisel hayati, kendi anlatti sekliyle cemaat, ev ve yurtlarda; teyp ve video kasetlerinden ogretilir okutulur.
Insan otesi bir yaratik olarak tanitilir.
Insan otesi bir yaratigin her dedigine sizde inanirsiniz. Cunku siz kirlisiniz, gunaha batmissiniz, ama O yani lider, sizin cok ustunuzde sizin ulasamayacaginiz bir noktadadir. Size otelerden haber getiren bir insandir.
Cemaatin ana liderinin peygamber, fikri liderinin Said-i Nursi ve gorunurdeki liderinin de Fethullah Gulen oldugu empoze edilir.
(BB) Cemaat uyelerini birbirine baglayan temel ogeler:
Teskilati ayakta tutan uste itaat, ustun dediklerini sorgulamadan yapmaktir.
Ayrica cemaat uyelerini bir arada tutan diger unsur da histir. Duygusal birliktelik cemaati birlestiren bir yapiskan gibidir.
Lidere rabita, yani tam baglilik cok onemlidir ve ana unsurlardan birini teskil eder. Lider kavrami cemaatin birlikteligi ve devami icin cok onemlidir.
(CC) Cemaatin Gorevleri Nihai Hedefi
"Unutulmamali ki F.Gulen' in nihai hedefi ve ruyasi, Turkiye liderliginde Islam birligi ve tanrının sozunu topluma egemen olmasini saglamaktir.
Sifre, kendisinin ifadesi ile uc kademelidir. Iman, hayat, iktidar. Said Nursi onlara gore imanı dirilmeyi saglamistir. Icinde bulunan safha ise imani hayata gecirmek ve yaama safhasidir. "Altin nesil" de iktidari saglayacaktir.
Cemaatin tum cabasi Turkiye' deki siyasal ve ekonomik guc dengesinde soz sahibi olmak ve ranta ortakliktir.
Insanlara yaklasirken "liberal Islam" anlayisi ile hareket edilmekte ve Islam' in siyasal yuzunu gostermekten cok tum insanlari kucaklayan bir hosgoru felsefesi oldugu lanse edilmektedir.
Universiteleri hedef alan calismalarinda cemaatin herhangi bir sekilde Turkiye' de laik demokratik duzeni bozmaya yonelik bir maksadinin olmadigi bilakis Turk insaninin egitme hamlesi oldugu tezi islenir.
Bu maksatla Turk cumhuriyetlerinde actiklari okullarin ve orada yetisen cocuklarin Turk kulturunu nasil ogrendikleri konusunda hazirladiklari video kasetler kullanilir. Bu okullardaki genclere rehberlik faaliyetleri adi altinda cemaat ogretisinin verildiginden hic bahsedilmez.
(DD) Orgutlenme ve Cemaate adam kazandirma esaslari :
Cemaat tek tip insan yetistirme gayreti icindedir. Gerci 1990' larda tahminlerin otesinde buyudugu icin bu amac biraz sekteye ugramistir.
Hedef kitle; ortaokulun son sinifindaki ve liselerdeki ogrencilerdir. Cunku bir gencin en cahil olmakla beraber en idealist oldugu devir bu cagdir.
Cocugun aile durumu ve kisisel durumuna gore aylarca dinle ilgili hicbirsey soylenmeyebilir. Yapilan sey bu genclere bir abi gibi davranmak, ona derslerinde yardimci olmak ve gelecege ait planlarda yol gostermektir. Uygun ortam olustugunda cemaatin ogretisi verilmeye baslanir.
Genc, evinde ne kadar sorunluysa basari orani o kadar yuksektir.
Ilk hedef buyumedir. Bunun da yolu, okullarin etrafinda orgutlenmeden gecer.
Buyumenin iki yolu vardir: Okuyan gencler ve esnaf.
Gencler, cemaatin insan kaynagi; esnaflar ise lojistik ve para kaynagini olusturur. F.Gulen' e gore cemaatin lokomotifi Anadolu insani ve himmetidir. Hicbir dis katki yoktur.
Belli bir zamana kadar cemaatin ana hedefi "egitim" oldugu icin hep ogretmen yetistirmeye calismislardir. Cemaat buyudukce bu ihtiyac yerlerini digerlerine birakmis bugun sanatcisindan muhendisine kadar toplumun her kesimini yetistirme gayreti icindedirler. Ama agirlik halen egitim ve ogretmenler uzerindedir. Cunku genclerle bulusan tek meslek grubu ogretmenliktir.
Harp okullarina ve askeri liselere sokulacak cocuklar gizlilik icerisinde egitilir. Bu cocuklar ozel evlere giderler. Cemaat icindeki sorumlular disinda insanlar bu evlerin ne yaptigini bilmezler. Cunku cemaatin orgutlenemedigi tek kurum askeriyedir. Son olarak Izmir Maltepe Askeri Lisesinden 3, balikesir Astsubay Okulundan 2 ogrencinin isik evlerinde nur egitimi aldiklari, okulda dikkat cekmemek icin abdest yerine teyemmum etmeleri namazi gozle kilmalari, oruc tutmamalari, konusunda talimat aldiklari okul bitene kadar kendilerinden birsey beklenmedigi tespit edilmistir.
Egitim, Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakultesindeki teskilatlanmalari cok ust duzeydedir.
Universiteye hazirlanan genclerin kendi dershanelerine gitmelerini saglamaya calisirlar. Universiteye hazirlik dershaneleri en verimli calisan organlardir. Buralara buyuk insan kaynagi ve parasal destek yapilmistir. Istanbul' da FEM dershaneler, Izmir' deki Akyazili bunlara birer ornektir.
Dershane binalari cok fonksiyonludur. Buralarda orgut toplantilari da yapilir. Ayrica, F.Gulen' in ikmet ettigi yerleren biri de Altunizade FEM dershanesidir. Burada kendisine tahsisli bir oda vardir. Ev ile hazirlik dershanesi iliskisi cok onemlidir.
Cemaatin 90' li yillarda cok guc kazanmis diger onemli bir organi da ogretim kurumlaridir. Okullar yatili olduklarindan ogrencilere cok daha etkili olmaktadir.
Bu okul ve dershanelerdeki egitim seviyesi, diger okul ve dershanelerden daha yuksektir. Cunku kadrolarinda isi para icin degil inandiklari icin yapan bircok gonullu vardir.
Ozellikle fen liselerindeki orgutlenme cok onemlidir. En zeki cocuklari yetistiren bu okullar, cemaat icin cok uygun bir genisleme sahasi olusturur.
Cocuklarin lise caginda hafta sonlari gordukleri ilgi ve sicak ev yemekleri bu cocuklari cemaat elemani yapmak icin yeterlidir.
Bahsedilen evlerin disinda universite ogrencilerine hitap eden evlerde vardir. Bunlar universitelerde yeni baslayan insanlara hizmet verir. Bu evlerin ilk amaci, cemaatin aktif elemanlari yerine "sempatizanlarini" yaratmaktir. Cunku fethullahcilar bu cemaatin belli bir zaman sonra "cemiyet toplum" olacagini hesaplarlar.
Isik evlerine arada bir, daha ust seviyeden "abiler" gelir ve cemaatin son durumu hakkinda olsun, tesvik edici yureklendirici konusmalarda bulunurlar. Monotonlugu yok etmek ve her cemaat elemaninin yukariyla olan temasini kuvvetlendirmek icin bu onemlidir.
(EE) Empoze edilen fikir ve dusunceler:
Fethullah Gulen' i ve cemaatini tanitan kasetlerde ve verilen vaazlarda sik sik yenilenen temalar kisaca sunlardir :
Turk insani son yuzyilda Islam' in ozunden uzaklasarak materyal ve ruhsal baglamda geride kalmistir. Tanri inancindan uzaklasmak bu dunyada mutsuzluk ve tatminsizligi, oteki dunyada ise cehennem hayatini getirir. Turk insanini bu hatadan korumak gorevi ise yeryuzunde bu cemaatin omuzlarina tanri tarafindan verilmistir.
Harcadiginiz her nefeste Islam dinine uygun yasamalisiniz.
Fen ilimlerini ve teknolojiyi ogrenmek gerekir. Ama bunun da amaci gelisme degil tanriya daha cok yaklasmaktir.
Yasamin amaci dolayli ve dolaysiz tanriya hizmettir.
Cemaatin disinda bir hayat cehennemdir. Ve cemaattan cikan da bir daha iflah olmaz ve cehenemliktir.
(FF) Cemaatte hiyerarsik yapi:
Cemaatin muazzam bir hiyerarsik yapisi vardir ve Turkiye' de askerden sonra en iyi teskilatlanmis orguttur.
1990' lara kadar ana cemaat birimi onlarin "dershane" veya "isik evleri" dedigi, ogrencilerin ve onlarin "abilerinin" kaldigi evlerdir. Cemaatin "iyi" elemanlari hep buralarda yetismektedir.
Her "dershane" ve "ev" bir bolgeye baglidir.
Her ev hacmine gore 5-6 kisiden olusur ve evlere kimlerin dagitilacagi "bolge imamlari" tarafindan belirlenir. Ayrica her evin bolge imamlari tarafindan tayin edilmis bir imami vardir. Ev imamlari genellikle yasca daha kidemli insanlardir.
Evlerde hayat ozetle soyledir :
Evin birincil amaci "adam kazanmak" ve yeni kazanilan insanlara cemaat ogretisini empoze etmektir. Bu fonksiyonu yitiren evlerin kadrosu dagitilir.
Ikincil amac, evde kalanlarin kendilerini cemaat ogretisi paralelinde devamli yetistirmeleri.
Ucuncul amac da barinacak bir yer tedarik etmektir. Evin her turlu ihtiyaci cemaat tarafindan karsilanir.
Her evin sorumlu oldugu ozel bir misyonu vardir.
Ev sakinlerinin hizmet disi sokakta dolasmasi tasvip edilmez. Cunku sokak gunahlarla doludur.
(GG) Hedef kurum ve kuruluslar:
F. Gulen' e gore askeriye mulkiye- hukuk ve egitim, teskilatlanmasi gereken ilk uc kurumdur.
Ust duzey burokratlarla siki iliskiler kurmak, icisleri ve polis teskilatina sizmak cemaatin vizyonu icindedir.
Spor dunyasini bile ihmal etmeyen cemaat, ozellikle Galatasaray Futbol Kulubundeki aktiviteleri ile biliniyor. Bu kucuk ornek
cemaatin politika belirliyicilerinin vizyonlarinin genisligi ve hedeflerinin derinligini gostermektedir.
Bogazici, ODTU ve Bilkent gibi universitelerde orgutun fakulte duzeyinde yapilanmasi kuvvetli degildir. Fakat bu universitelerde asistan veya doktora calismasi yapan cemaat mensuplari mevcuttur. YOK ve MEB' in 5-6 sene once baslattigi projeyle yeni universitelerin kadro ihtiyacini karsilamak icin yurt disina binlerce ogrenci gonderilmistir. Bir ogrencinin devlete maliyeti senede 40.000 Amerikan dolaridir. Her firsati degerlendirmekte usta olan cemaat bu firsatida cok iyi kullanmistir. Yurt disina gonderilen bu ogrencilerin cogunlugu bu cemaate mensuptur.
Ozel universiteler bazinda Fatih Universitesi onlarindir.
(HH) Gelir kaynaklari ve sermaye gelisimi:
Esnaflar uzerindeki orgutlenme ozellikle 90 larda artmistir. Su anda muazzam bir finansal gucleri vardir. 50 milyar dolara ulasan Islami
sermayenin %50' sinin F. Gulen cemaatinin destekleyicilerine ait oldugu degerlendirilmektedir.
Ilk zamanlarda esnaf teskilatlandirilmamisti. Bunlarin fonksiyonu cemaate parasal ve lojistik destek vermekti. Para toplama olayina "himmet" denir. Ve en buyuk yardim da ramazan ayinda toplanir. Cemaatin ust bir elemani gelir, duygusal bir konusma yapar ve insanlar bir sonraki ramazan ayina kadar verilmek uzere para veya mal taahut ederler.
Yeni bir strateji ile esnaf bir araya getirilmis ve 1996 yilinda Istanbul' da ISHAD (Is Hayati Dayanisma Dernegi) olusturulmustur. Bu dernek ile esnafin egitimi ve bir araya gelmesi saglanmistir.
Turk cumhuriyetlerinin is potansiyelinde en buyuk pay onlarindir.
Anadolu Kaplanlari denilen yerli girisimcilerin onemli bir kimsi Fethullahcilari destekler. Aralarinda guclu bir is ortakligi ve bilgi transferi vardir. Bu dayanisma dis ticarete de yansimistir.
I1. Ibadet
Evlerde ramazanlardan sonra surekli ya Nur Risaleleri ile Fethullah Gulen' in kaleme aldigi kitaplar okunur yada kasetler dinlenir veya
izlenir. Sabah, aksam, yatsi namazlari bunun icin en uygun vakitlerdir.
(JJ) Basin ve yayin faaliyetleri
Medyanin oneminin farkinda olan cemaat bu konuda hem basin yayin elemanlarini yetismesini tesvik etmekte hem de finansman saglamaktadir.
Zaman gazetesi, Samanyolu TV, Sizinti, Yeni Umit dergileri gibi 14 dergi, 25 radyo bu konudaki tesebbuslerindendir.
(KK) Cemaatin Gelecegi
Fethullah Gulen ve ust duzey elemanlarinin cemaatin gelecegi konusundaki niyetlerini ve beyanatlarini hicbir yerde bulamazsiniz. Bazi muesseselerde ranti paylasamama yuzunden kavgalar baslamistir. Cemaatin icinde ust duzeyde bile birbirinden nefret eden, birbirinin kuyusunu kazmaya calisan insanlar mevcuttur.
Siviller, Fethullahcilarin sahip olduklari gerekse finansal potansiyelinden dolayi, radikal Islamin alternatifi ve ilimli Islamin temsilcisi olarak himaye etmektedirler.
Turkiye' de silahli kuvvetler olmasaydi, bugun hayalini kurduklari Islam devletini tesis etmis olacaklardi. Su anda Turkiye' de Fethullahcilarla ÖZEL BÜRO arasinda gizli bir satranc oynanmaktadir.
Cemaatin askere ise bakisi bellidir. Askerligi her fisatta ovdukleri halde buyumeleri icin onunde tek engelin de askerlik kurumu oldugunun farkindadirlar.
Yakin gecmiste refah partisi ve yandaslarinin ugradigi akibetten ders alarak radikal davranmanin ne zararlar getirdigini gormus "hosgorulu"
felsefe ve politikasini cemaatin amblemi olarak lanse etmislerdir. Analiz ve arastirmalardan uzak Turk halki ve kucuk burjuvazisi bu maskeye hemen inanmis ve cabuk verilmis kararlarla "iliman Islam" olarak gordukleri orgutu desteklemislerdir. Ama orgutun diger butun dinci orgutlerden daha akilli oldugunun ve kritik guce ulasana kadar bu "hosgoru" maskesini taktiginin farkinda degildir."
ÖZEL BÜRO
Fetullah GÜLEN...
saraybosna da 6 ay onun açtığı bir yurtta kaldım.. drina da.. gitmemin tek nedeni türkçe konuşulmasıydı... ve ailemin dilimi geliştirmemi unutmamamı istemesiydi..
Şunu çok rahat açıklayabilirim.. fetullah gülen şeriat ılımlı değildir.. be bunu 7 yaşımda kavradım 21 yaşındayım bilgilerimi geliştirdim...şunuda söyleyebilirim fetullah gülen türk okullarını değil, islam misyonerliğini afrika ve avrupa ülkelerine dağıtıyor.. bunun bu ülke sınırlarına hiç bir katkısı yok.. bu doğru.
türkiye de binlerce yurt idare ediliyor ve üniversite de devlet yurdunun yanında bir cemaat yurdu mutlaka var. yıllık 600-800 ytl civarı gibi komik bir rakamla öğrenci alıyor bu yurtlar..
zorla namaz kıldırılıyormu ? bazılarında..
zorla türkiyeyi bu devleti seveceksin! deniliyor mu? bazılarında..
zaten giden de bunu kabul edip gidiyor..
peki bu adam gerçekten hizmet mi veriyor ?
sadece kendisini anlayanlara...
bakın şunu kabul etmemiz gerek.. bu ülke müslüman.. ve din Türk'üz kelimesi kadar değerli değil malesef.. çünkü insanlar kutuplaştırılıyor.. örneğin.. bin yıl fetullah güleni seviyor.. arkın fetoş şeklinde hitap ediyor... bu aramızdaki bağın koparıldığının en büyük kanıtı.. yaklaşımların hepsi saldırgan.. ve sert.
ve bu tavır hiçbir zaman bu ülkenin çocukları için faydalı değildir.
fetullah gülen hataları ve doğrularıyla yaşayacak...
siz sadece kendi doğrularınızı yaratın... öğretin. bir basın ya da gazete organının alehine ya da lehine çıkardığı haberşeri öne koyup insanları yargılamaya kalkmayın..
ve size tavsiyemdir..
sn: arkın... bin yıl ile bir bardak çay içiniz... ortak noktalarınızın ülke çıkarları olduğunu göreceksiniz..
ve size de tavsiyemdir sn: prenses
yazdıklarınız doğru olabilir... ama emin olmak için insanları tanıyınız... bir yurt ziyareti yapabilirsiniz... böylece okuduğunuzu değil.. gördüğünüzü yazar ve miş muş eklerinden bütün ben dahil arkadaşlarda kurtulmuş olur..
ve lütfen...
bu ülkeye doğrusu ve yanlışı ile sahip çıkınız...
M.F.GULEN VE TARIKATLAR HAKKINDA BIR YAZI!
BİR ZAMANLAR NUR TALEBESİYDİ
Ankara DGM tarafından hakkında gıyabi tutuklama kararı verilmesi, bu kararın İstanbul'da kaldırılması ve buna Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu'nun sert tepki göstermesi Fethullah Gülen'i yeniden gündeme oturttu.
ORDUYU İKNA EDEMEDİ
Gülen ve cemaati 28 Şubat sürecini atlatmak için, yukarıdaki gecede olduğu gibi açık ve gizli olarak epey lobi yaptılar. Örneğin Gülen, Kanal D'de 'Yalçın Doğan ile Güncel' programına konuk oldu. Gülen, burada 28 Şubat'ı bütün uygulamalarıyla savundu; Erbakan'ın istifasının Türkiye'nin yararına olacağını Hz. Ömer'in yaşamından örneklerle anlattı. Gülen, daha sonra ABD'nin Jersey City şehrinde bir grup Türk gazeteciye verdiği röportajda Refah Partisi'nin oylarının 'yüzde 15'in bile altına' düştüğünü tahmin ederek, RP'yi kapatmak yerine, hakkındaki dava sürerken seçme gitmenin devlet açısından 'daha makul' olacağını söyledi. Ancak bütün bu çabalar sonuç vermedi ve sıra Gülen ve cemaatine geldi. ATV'de 18 Haziran 1999 günü yayınlanan kaset büyük bir şok yarattı. İddiaya göre, yalnızca cemaat yöneticilerinin izlemesi için hazırlanan kaset, devletin cemaat içine sızdırdığı kişiler tarafından ele geçirilmişti. Kasetin ATV'ye ulaştırılmasındaysa bir emekli orgeneralin adı geçiyordu. Gülen'in devlet içinde uzun vadeli kadrolaşma öğütlerini içeren bu kaset üzerine büyük medya kendisini yeniden 'bir numaralı rejim düşmanı' ilan ediverdi.
Gülen ise olayları 'ateist ve komünistlerin komplosu' olarak göstermeye çalıştı. Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, "Hukuka aykırı hiçbir fiilin içinde değilim. Hiçbir illegal yapılanma, örgütlenme içinde olmadığım DGM kararlarıyla sabittir" diyen Gülen'le aynı fikirde değildi. Yüksel, Gülen hakkında, 'örgüt kurduğu ve yönettiği' gerekçesiyle, 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Gülen'in 10 yıla kadar da kamu hizmetlerinden men edilmesini talep etti.
Yüksel'in ayrıca, Gülen'e bağlı tüm şirket, okul ve kurumlarla, buralarda çalışan yöneticileri de kapsayan bir dava açması bekleniyor. Yüksel'in açacağı davanın, sanıkların rnahkumiyetiyle sonuçlanması halinde, bu kuruluşların tamamının kapatılacağı ve mallarına el konulacağı ifade ediliyor.
İki yıldır ABD'de tedavi gören Gülen'in ne zaman Türkiye'ye döneceği meçhul. Gülen'in vakıfları aracılığıyla gerçekleştirdiği etkinliklere katılan 'seçkin konuklar' arasında farklı dinlerden insanlar da yer aldı. Gülen'in bir araya geldiği isimler arasında Patrik Barthelomeos da bulunuyordu
DEVLETİN TARİKAT İLGİSİ
Fakat cemaat-siyaset ilişkisi esas olarak siyasi partiler üzerinden değil, devlet (belki de moda deyimle 'derin devlet') üzerinden yürümektedir. Yazının girişinde verdiğimiz örneklerin de gösterdiği gibi, cemaatleri aktif siyasete çeken, onlarla karşılıklı taviz temelinde pazarlıklar yürüten esas güç partilerüstü devlet mekanizmalarıdır. Devlet;
1) Birtakım tehlikeli ideolojilere karşı cemaatleri paratoner olarak kullandı. Örneğin Soğuk Savaş döneminde komünizme karşı mücadelede cemaatler, devletin bir nevi kitle tabanı işlevi görmüşler, cemaat üyeleri kimi zaman gönüllü istihbaratçı, kimi zaman tetikçi rolünü bilerek oynamışlardır. Aynı şekilde PKK'ya karşı da dini birtakım kalkanlar oluşturulmaya çalışıldığı biliniyor.
2) Muhafazakâr kesimlerde öteden beri egemen olan 'devlete itaat" çizgisini pekiştirdi. Buralardan sistem karşıtı hareketlerin boy vermesinin önü alındı. Veya İslam'ın radikal yorumlarının hızı, yine ılımlı cemaatler aracılığıyla kesildi.
3) Devlet, her şeye rağmen her cemaati 'potansiyel birer tehlike' olarak gördüğü için, bu ilişkiler sayesinde onlan denetim altında tuttu.'İslami şirketlerde' mürid öncelikle işçidir; cemaatin şirketinde düşük ücretle, sendikasız, kimi zaman sigortasız çalıştırılır. Sonra pazarlamacıdır. Nihayetinde müşteridir; cemaat ürünlerini o tüketir.
4) Devletin -kimi durumda kendi başlarına hareket eden bazı devlet görevlilerinin- birtakım yasalara uygun olmayan faaliyetlerinde cemaatler örtü işlevi gördü.
Son yıllarda okulları, 'ışık evleri', siyaset ve medya dünyasıyla olan ilişkileriyle tanınan Gülen'in uzun yolculuğu Nur tarikatıyla başladı.
Said Nursi 23 Mart 1960'ta Şanlıurfa'da yaşamını yitirince, tarikatı, "Bundan sonra ne olacak?" kaygısına düstüler. Nurcuların bir kesimi, cemaatin başına bir kişinin seçilmesini isterken, bir kesimi de Said Nursi'nin en yakınlarından oluşan bir 'İstişare Heyeti'nin kurulmasını ve bu 'Ağabeyler Konseyi'nin hareketi yönlendirmesini uygun görüyordu. Bazıları ise siyasi bir teşkilat kurmayı, bazıları da devlete başkaldırıp silahlı mücadele verilmesini önerdi.
Fethullah Gülen, Said Nursi'nin ölümünden sonra Nurcularla temasa geçti, ancak Nurcu olduğunu hiçbir zaman açıkça söylemedi. Ağlayarak verdiği vaazlarında Said Nursi'nin adını hiç kullanmadı. Yıldızı 70'li yıllarda MSP ile birlikte parladı.
Tahiri Mutlu, Mustafa Sungur, Ceylan Çalışkan, Hüsnü Yeğin, Bayram Yüksel, Mehmet Fırıncı gibi 'Nur cemaatinin ağabeyleri', içlerinde 'en cevval ve en fedakar' gördükleri Zübeyir Gündüzalp'i bu hareketin başına seçtiler. Kendileri de, Zübeyir Gündüzalp'in altında bir istişare heyeti oluşturdular. Zübeyir Gündüzalp'in lider seçilmesi, cemaatin içindeki tartışmaları bitirmedi.
Nursi'nin sağlığında başlayan 'Yazıcılar-Okuyucular' bölünmesi bu kez açıkça ortaya çıktı. Said Nursi'nin ölümünden ve 27 Mayıs ihtilalinin gerçekleşmesinden sonra bu karışıklık daha da büyüdü.
Yazıcılar', Hüsrev Altınbaşak önderliğinde ayrı bir grup haline dönüştü. Altınbaşak, Tahiri, Hulusi Bey, Demirel'in de akrabası olan İslamköylü Hafız Ali, Mübarek Mustafa, Santral Sabri gibiler 1930 ve 1940'larda, Said Nursi'nin yazmış olduğu risaleleri bizzat el yazısıyla kaleme alarak çoğaltmışlardı. Bu yazma ve yazarak çoğaltma işini yapanlar Nurcular arasında 'Yazıcılar' diye anıldılar. Zübeyir Gündüzalp, Ceylan Çalışkan, Mustafa Sungur, Bayram Yüksel, Mehmet Fırıncı, Mehmet Emin Birinci ve Bekir Berk gibi isimler ise ikinci kuşaktan Nurculardı. Cemaate sonradan katılmışlardı. Bu ekip, Nursi'nin eserlerini Latin harfleriyle kitap halinde basıyordu. Bu nedenle onların adı 'Okuyucular'a çıkmıştı.
Bir başka lider adayı Mehmet Kayalar, etrafındakileri silahlandırma çabası gösteriyordu. O, 'okumakla-yazmakla' değil, 'silahla' Nurculuğun yaygınlaşacağı inancındaydı. Mehmet Kayalar gibi düşünen bir başka isim de Elazığ'dan Müslüm Gündüz'dü. Gündüz'ün Kayseri tarafında yandaşlarıyla atış talimleri yapacak kadar işi ileri götürdüğü söyleniyordu. Bir başka aday Ankara'dan Said Özdemir'di. Nurcular için önemli bir 'ağabey' olan Said Özdemir, cemaat içinde oldukça etkili bir isimdi. Daha sonra Nurculuğun 'Tenvir' kolunu oluşturacak olan Said Özdemir'in Ankara'da adamlarıyla silahlı dolaştığı söylentisi de yaygındı.
O dönemde bir lider adayı daha gizli hazırlıklar içindeydi: Erzurumlu bir vaiz olan Fethullah Gülen. Nurculuğun Erzurum'da en etkili ismi Mehmet Kırkıncı Hoca, Osman Demirci Hoca (AP'nin Nurcu milletvekili) ve Muzaffer Aslan sayesinde cemaatle tanıştı ve onlara katılmak istedi.
1963-66 yılları arasında Edirne ve Kırklareli'nde görevli olduğu dönemde, camilerde yaptığı konuşmaları yoluyla etrafında insanlar toplamaya başlamış, Nurcuları ve diğer dini çevreleri etkilemişti. Hep ağlayan, bazen kendini yerden yere atan konuşma tarzı ite dikkatleri üzerine çekiyordu. Okuyuculuk, yazıcılık, silahlı mücadele gibi tarzlardan ayrı olarak 'hitabet' yoluyla etkiliyordu çevresindekileri. Bir başka tarz daha geliştirdi: Açıkça Nurcu olduğunu söylemedi, Nurcu ağabeyleriyle hep mesafeli bir temas içindeydi, konuşmalarında Said Nursi'nin adını pek kullanmadı. Daha Edirne ve Kırklareli'ndeyken cemaatin içinde yeni bir tarzın temsilcisi olmayı, etrafında yetiştirdiklerini devletin önemli kademelerine yerleştirmeyi hedefliyordu. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tunagör'ün teşvikiyle Fethullah Gülen 1966'da İzmir'e tayin edildi ve orada hedefine uygun ve kendine has bir örgütlenme içine girdi.
'Yazıcılar'ın lideri Hüsrev Efendi, hareket içinde saygın bir kişiydi. Onun etkisiyle 'Yazıcılar', Denizli, Kütahya, Eskişehir, İzmir gibi yerlerde ağırlıklarını hissettiriyordu. Ege bölgesi Yazıcıların kalesi oluvermişti. Fethullah Gülen ve yeni oluşan çevresi de, 'Yazıcılar'la birlikte hareket ediyordu. Bunun üzerine 'ağabeyler konseyi'nden Zübeyir Gündüzalp, Mehmet Fırıncı ve Bekir Berk, Ege bölgesine gitti. Çoğu yerde dersanelere alınmadılar, kimi yerde tartışmalar, kavgalar yaşandı, kimi yerlerde ağır hakaretlere maruz kaldılar.
Fethullah Gülen, 'dinler arası diyalog' projesi kapsamında Papa II. Jean Paul ile de bir araya gelmişti (yanda).
Zübeyir Gündüzalp, ancak daha planlı ve merkezi bir yönetimin ihtilafları çözebileceğini düşünüyordu. İstanbul'a dönünce Süleymaniye'de Kirazlı Mescit Sokağı'nda bulunan 46 numaralı evi, Nurcuların merkezi olarak tahsis etti. Mehmet Fırıncı, M. Emin Birinci, daha sonra aralarına katılacak olan Mehmet Kutlular, Kirazlı Mescit Sokağındaki evin müdavimi oldular. Cemaatle ilgili kararlar, Said Nursi'nin eserlerinin basımı, açılan dersanelerin tespitleri hep bu evde düzenlendi. Öyle bir zaman geldi ki, cemaat bu evle anılır oldu: Kirazlı Mescit Cemaati...
1960'lı yılların sonlarında Necmeddin Erbakan'ın Odalar Birliğinden Demirel'in emriyle atılması olayı bütün İslami kesimleri olduğu gibi Nurcuları da etkiledi. 'Mason' bilinen Demirel'in, 'Müslüman' bilinen Erbakan'a karşı gösterdiği bu tutum, genelde bütün İslami çevrelerde büyük tepki oluşturmuştu. Müslümanlara hitap eden bir parti düşüncesi de bu olayla birlikte gelince, bütün islami kesimler heyecanlandı. Ardından gelişen Hatice Babacan olayı bu süreci daha da hızlandırdı. Hatice Babacan'ın başörtüsü yüzünden İlahiyat fakültesinden kovulması islamcıları ayağa kaldırmıştı. Bu olay islamcı kesimler arasında AP'ye olan güveni azalttı ve yeni parti kurma görüşü destek kazandı. Ancak Nurcuların 'ağabeyleri' içinde parti konusunda bir birlik yoktu ve bazı' ağabeyler' Erbakan ismine çok sıcak bakmıyordu.
NURCU-MHP SAVAŞI
Bu süreçte Nurcular Erbakan'dan endişelenirken, karşılarına MHP çıktı. MHP, islamcıların desteğini sağlamak amacıyla onları partisine davet ediyor, oy vermeyecekleri de mason uşaklığıyla suçluyordu.
MHP'liler Hüsrev Altınbaşak'la da görüşmüşler ve Yazıcıların desteğini almışlardı. Fethullah Gülen'in tavrı da onlardan yanaydı. Bir anda Isparta, Kastamonu ve Elazığ'daki Nurcular MHP'ye tam destek sağladılar. Ankara, Adana, Yozgat gibi illerde de bir grup Nurcu MHP'ye sıcak davranıyordu. Bunun dışında Alparslan Türkeş, Nurcuların arasına adamlarını sızdırdı. Türkeş'in Nurcular içindeki adamları Nur derslerinde "Başbuğun Risale-i Nur okuduğunu, ileride tam bir Nurcu lider olacağını" yaydı.
Zübeyir Gündüzalp, liderliğindeki Ağabeyler Konseyi MHP'nin bu müdahalesine karşı çıktı. Bu ekip, yayınladığı "Tarihi Vesikaların Işığı Altında İslami Hareket ve Türkeş" adlı bir kitapla MHP'ye açık tavır aldı. Bu eser aynı zamanda Nurcuların ilk siyasi kitabıydı. Bu kitapta, Türkeş'in aslında M. Kemal ve İnönü'den farklı olmadığı, din konusunda onlar gibi düşündüğü, Arapça ezana, çarşafa karşı çıktığı kendi sözleriyle aktarıldı. Kitap, Gündüzalp'in talimatıyla Türkiye'nin her tarafına gönderildi ve Nurcuların MHP'ye oy vermemesi için geniş bir kampanya yürütüldü. Said Nursi'nin CHP'ye karşı DP'ye oy verdiği, AP'nin de DP'nin devamı olduğu tekrar hatırlatıldı.
Fakat bu ilk açıktan muhalefet bir takım sıkıntıları ve tereddütleri de beraberinde getirdi. Kimi yerde "MHP'ye karşı olmak ve onlarla uğraşmak cemaate zarar verir dendi" ve broşürün dağıtımına karşı çıkıldı. MHP aleyhtarı kampanyaya karşı çıkanlar arasında ilginç bir isim vardı: Fethullah Gülen.
Fethullah Gülen, o sırada İzmir ve Ege bölgesinde vaazlarıyla ağırlığını hissettirmeye başlamıştı. Nurculann önde gelenlerinin tavsiyelerine pek uymadığı da görülüyordu. Ağabeylerden Mustafa Sungur ona "Nur dersaneleri aç" demesine rağmen, Fethullah Gülen bu isteğe başlangıçta uymadı. Daha sonra yakınlarından Mustafa Birlik ve Mehmet Metin ile birlikte kendine özgü, sonraları "Işık Evleri" diye anılacak olan dersaneleri açmaya başladı. Üstelik Said Nursi'nin kitaplarını değil, sadece kendisinin hitabetini ön plana alan bir çalışma tarzı tutturdu.
Fethullah Gülen'in konuşmaları kasetlere alınıyor ve bu kasetlerle özellikle Ege bölgesinde hem taraftar, hem de para sağlanıyordu.
Abdullah Yeğin, Hulusi Efendi, Şerafettin Kartal, Bayram Yüksel ve diğer önemli Nurcu Ağabeyler "Bantla hizmet olmaz" diye bu örgütlenme tarzına karşı çıktılar. Buna rağmen, Fethullah Gülen bu tarzda ısrar etti. Kemal Erimez, Mustafa Birlik, İlhan İşbilen, Cahit Tuzcu, Bekir Akgün, Mustafa Asutay gibi bölgenin ileri gelen Nurcuları da Fethullah Gülen'in yanında yer aldılar.
Fethulfah Gülen, Nurculuğun içinde bir 'Fethullahçılık' oluşturma çabasına girmişti. Üstelik Fethullah Hoca vasıtasıyla cemaate katılanların bazıları Fethullah Hoca'va Mehdi, Hz isa, Kahtani qibi manevi sıfatlar yakıştırıyorlardı.Fethullah Gülen, 'ağabeylere' ilk muhalefet bayrağını MHP'ye yönelik savaşın hizmete yakışmadığını ifade ederek, açtı.
Erbakan etrafındaki hareketlenme de, Nurcuların zeminini önemli ölçüde etkiliyordu. Özellikle Ankara'daki Nurcuların Erbakan'ın yanında yer alması, İstanbul'daki Nurcuları kızdırdı. Bu yüzden İttihad gazetesinde AP yanlısı yayınlara ağırlık verildi ve yeni parti kurmak isteyenlerin aleyhinde yazılar çıkmaya başladı. Bu durum ise bir anda yeni parti kurmak isteyenlerin tepkisini çekti.
ERBAKAN PARLAMENTOYA GİRİYOR
12 Ekim 1969'da yapılan seçimde Konya'dan bağımsız adaylığını koyan Necmettin Erbakan milletvekili seçilince, AP içinde kendine yakın kimi milletvekilleriyle yakınlaştı. Tevfik Paksu, Hüsamettin Akmumcu ile kurulacak parti için birlikte çalışmaya girişti. Tevfik Paksu, Hüsamettin Akmumcu ve arkadaşları, Nurculardan açıkça destek almaya çalıştıkları için beklemek zorunda kaldılar.
Zübeyir Gündüzalp, Paksu ve arkadaşlarına yüz vermedi. Buna rağmen Erbakan ve arkadaşları "Hak geldi, batıl zail oldu" ayetini slogan haline getirerek 26 Ocak 1970'te Milli Nizam Partisi'ni (MNP) kurdu.
Anayasa Mahkemesi'nin MNP hakkında kapatma davası açması da o güne kadar partiye mesafeli duran birçok Nurcunun "İslam'ın partisi olduğu tescil edildi" diyerek, MNP'ye yönelmesinde etkili oldu Nurcuların tabanında çatlamalar ve kaymalar olmuştu. Bilhassa küçük şehirlerdeki, kasaba ve köylerdeki Nurcular, MNP'nin saflarında faal olarak çalışıyordu.
ZÜBEYİR GÜNDÜZALP ÖLÜNCE
12 Mart 1971 muhtırası Nurcuları da tedirgin eden bir darbe oldu. Muhtıradan hemen sonra, 2 Nisan 1971 'de cemaatinin lideri Zübeyir Gündüzalp öldü. Otorite, kontrol ve yönetme yeteneğine sahip Zübeyir Gündüzalp'in boşluğu doldurulacak gibi değildi. Nurcu Yeni Asya cemaati için, "Bundan sonra ne olacak?" kaygısı yeniden başladı.
12 Mart yönetimi genelde Nurcuları kollamasına rağmen, İzmir'de Fethullah Gülen ve Mustafa Birlik tutuklandı. Bekir Berk onları savunmak için İzmir'e gitti, itiraz dilekçelerini yazdıktan sonra Balıkesir'e geçti ve orada bir 'nur ayini' sırasında yakalandı.
Tutuklanan Bekir Berk, İzmir Sıkıyönetim Komutanlığına sevkedildi. Bademli Askeri Hapishanesinde Nurculuktan içeriye alınan dört gruba mensup elli üç kişi vardı. Bekir Berk ve diğerleri açıkça Nurcu olduklarını söyleyip müdafaa yaparlarken, Fethullah Gülen ve Mustafa Birlik Nurcu olduklarını gizlediler. Ama bunun bir faydası olmadı; Bekir Berk 1 yıl ceza alırken, Fethullah Gülen ve Mustafa Birlik üçer yıla mahkum edildi. Diğerleri ise beraat etti.Erbakan ve arkadaşları 12 Mart'tan sonra MSP'yi kurdu. MSP kısa zamanda örgütlendi ve ilk seçimde Türkiye'nin üçüncü partisi olmayı başardı.
MSP'den sonra Yeni Asya cemaati en büyük dini gruptu. Fethullah Gülen ise Yeni Asya cemaatinin içinde, adeta bir uçbeyi gibiydi. Gülen, bağımsızlığını ilan etmek için uygun zaman kollayan bir küçük grubun lideriydi. Zübeyir Gündüzalp'in ölümünden sonra Yeni Asya cemaatinin yıprandığını, MSP'nin ise gün geçtikçe güçlendiğini ve siyasi yönden de etkin olduğunu gözlüyordu.
Kafasındaki hedeflere ulaşabilmek için, MSP'nin atak, keskin ve hareketli gençlerine ihtiyacı vardı. MSP'ye yakınlaşmak, uzun vadede Fethullah Gülen için daha yararlı olacaktı. Bu düşünceyle MSP çevresine adamları vasıtasıyla mesajlar gönderdi. Yeni Asya cemaatini eleştirdi, MSP'nin gayretini övdü. Böylece MSP ile Gülen arasında bir yakınlaşma başladı.
MSP'liler bu durumdan memnundu. Çünkü Yeni Asya cemaatini Fethullah Gülen vasıtasıyla bölmek, zayıflatmak mümkündü. Erbakan, kurmaylarına "Fethullah Gülen hocamıza sahip çıkın, onun etrafında bulunun, yardımcı olun" talimatı verdi.
İşte bu yakınlaşmayla Fethullah Gülen'in yıldızı parlamaya başladı. Temelini attığı, alt yapısını oluşturduğu cemaat bir anda hareketlendi. İzmir Bornova Camii'ne her taraftan akın akın insanlar gidiyor, cuma vaazları veren Fethullah Hoca'yı dinliyordu. Vaazdan sonra misafirler, Gülen cemaatine ait dersanelerde ağırlanıyor ve teyp kasetlerinden yine Fethullah Hoca'nın önemli vaazları dinletiliyordu.
Yeni Asya ileri gelenleri Fethullah Gülen ve cemaatini tamamen kopmaması için, Fethullah Gülen'in vaazlarından bazılarını 'Hitap Çiçekleri' adıyla kitaplaştırdı. Fakat istenilen yakınlık kurulamadı.
Bunun üzerine Mehmet Kırkıncı, Mustafa Sungur, Mustafa Bayram gibi ileri gelenler Fethullah Gülen'i ziyaret ettiler. Ama artık kemikleşmiş bir çevre oluşturmayı başaran Fethullah Gülen, kendi hareket tarzında ısrarlıydı. Kemikleşmiş taban MSP'lilerden oluşmuştu. Mustafa Birlik, Kemal Erimez gibi Nurculuğuyla tanınmış güçlü kişiler de Fethullah Gülen'in yanındaydı. MSP teşkilatları Fethullah Gülen cemaatinin gelişmesinde hayli etkindi.
MSP'liler her yerde Fethullah Gülen'in propagandasını yapıyorlardı. MSP'lilere göre, Fethullah Gülen, diğer Nurcular gibi değildi, aslında MSP'liydi ama açıkça siyaset yapmıyordu.
GÜLEN YENİ ASYA'DAN KOPUYOR
Fethullah Gülen "ortadaki insanlara" MSP'lilerin teşkilatları sayesinde ulaşmayı hedeflemişti. Daha henüz dikkate alınmıyordu, yeterince güçlü değildi ama bu yolda sessiz ve derinden ilerlemesini sürdürüyordu. En büyük avantajı, hitabeti, gözyaşı dökmesi, etkileyici yapısıydı. Zaten Yeni Asya cemaati gibi, kendi cemaati de artık kamplara, dersanelere, dergiye, yurtlara, en önemlisi zenginliğe sahipti. Yeni Asyacılar gibi Nurcuların şematik örgütlenmesini kurmuştu. O cemaatten tek farkı, Yeni Asya'yı bir heyet yönetirken, cemaati Gülen tek başına yönetiyordu. O bir yıldızdı.
Bu dönemde Fethullah Gülen devlete yakınlığını da ilan etmeye başladı. 1977'de yurt çapında yapılan Yüksek İslam Enstitüleri boykotunu eleştirdi, "İslam'da boykot yoktur" diye konuşarak boykotu kırdı ve gücünü gösterdi.
MSP'lilerin tam desteğini alan, başka cemaatlerden de taraftar kazandığını gören, maddi ve manevi olarak güçlendiği belli olan ve Yeni Asya cemaatinin özellikle siyasi fanatikliği nedeniyle yıprandığını gören Gülen, artık bağımsızlığını ilan etme zamanı geldiğini anlamıştı. Yeni Asya'yı çok siyasi olmakla, siyaseti hizmetin önüne geçirmekle suçlayıp, cemaatini Yeni Asya cemaatinden ayırdı. Yeni Asya cemaatinden bazı dersaneler de Fethullah Hoca'nın tarafına geçince büyük bir şok yaşandı. Yeni Asya cemaatinde tam bir şaşkınlık hakimdi.
FETHULLAH GÜLEN - ERBAKAN KAPIŞMASI
Fethullah Hoca'nın gözü yaşlı vaazları çok etkili oldu. 1978'de yayınlamaya başladığı Sızıntı dergisi etrafında oluşan beyin takımına sahipti. MSP'lilerin teşkilatlarının desteği de buna eklenince Fethullah Gülen ve cemaati etkili bir cemaate dönüşmeye başladı. Yeni Asya cemaatinden kopan, ama MSP'nin gölgesinde kalan Fethullah Gülen cemaati, bu hamlelerle cemaatler arasında üçüncü sıraya yükseldi. Yazıcılar ve diğer Nurcu gruplar zaman içnde etkinliklerini yitirmiş, çoğu Fethullah Hoca'nın cemaatinde yer almaya başlamıştı.
Fethullah Gülen yeteri kadar güçlendiği inancına varınca MSP'lilikten de kurtulması gerektiğine karar verdi. Yurt müdürlüğü, cemaatin çeşitli kurumlarındaki görevler, dersane sorumlukları gibi çekirdek kadrolar, MSP'li olanların elinden alınıyor ve kendisini Fethullahçı kabul edenlere devrediliyordu.
Çoğu kimse bu dönüşümün farkında değildi. Yapılan değişiklikler 'hizmette nöbet değişimi' olarak sunuluyor ve öyle değerlendiriliyordu. Fakat bir süre sonra MSP'liler durumu fark ettiler. Bu yüzden ortaya "MSP'lilik-Fethullahçlık" tartışmaları çıktı. 'Nazik' başlayan tartışma giderek sertleşti. Fethullah Gülen 24 Haziran 1980'de yaptığı bir vaazda isim vermeden MSP'yi ve MSP'nin yayın organı Milli Gazete'yi eleştirince, kapalı devre süren tartışmalar açığa çıktı.
Gülen özellikle Orta Asya'da açtığı okullarla dikkat çekti ve bu nedenle ödüllendirildi (yanda).
Bu olay, Fethullahçılarla MSP'lilerin ilk gerginliğiydi. Bu sürede Fethullahçılar MSP'lilerin öfkesi ve görülmedik tepkisi yatışsın diye sessiz kalmayı tercih etti. Bu süreç içinde kendilerini bu noktaya getiren MSP'lilerin büyük bölümünü, bazı müridlerini de kaybetti Fethullahçılar. Ama, MSP'lilerin öfkesi ve tepkisi zamanla yatıştı. İki taraf da birbirlerini 'kazanmak' düşüncesiyle hareket ediyordu. MSP yönetimi Fethullah Gülen'e karşı açıktan tavır almamıştı. Erbakan da, açıktan Fethullah Gülen'i hiç eleştirmemişti. Ayrıca ülkedeki gelişmeler bu kavganın açıkça sürmesini de engeller. 12 Eylül askeri darbesi sonucu MSP kapatılır, Erbakan da cezaevine gönderilir.
12 Eylül 1980 darbesinin ilk günlerinde İslamcı çevreler büyük bir korku yaşadı. Fakat çok geçmeden durumun pek de korkulacak gibi olmadığını farkettiler. Darbenin lideri Kenan Evren, neredeyse dini cemaatlerin yapmak istediklerini yapar hale gelmişti.
Evren yurt gezilerinde yaptığı konuşmalarda ayetler, hadisler okuyor, İslamı övüyordu. Darbeciler, cemaatlerin desteği karşılığında okullarda dini eğitimi zorunlu hale getirdiler. Buna karşı Felsefe zorunlu ders olmaktan çıkarılıp seçmeli hale getirildi. Evren'in bu tutumu dini cemaat ve tarikatları rahatlattı. Ortam neredeyse tam aradıkları gibiydi.
DARBECİLER VE CEMAATLER İTTİFAKI
12 Eylül darbecileri de, özellikle Anayasa oylamasına taban bulmak amacıyla, İslamcı çevrelere hoşgörülü davrandılar. Hatta kimi cemaatlerle de doğrudan ilişkiye geçtiler. Nurcuların kimi ileri gelenleri, darbecilerle yakınlık kurmuştu. Erzurum'da bulunan Mehmet Kırkıncı Hoca bunların başında geliyordu.
Mehmet Kırkıncı Hoca, Kenan Evren'e mektup yazarak neler yapılabileceğine dair önerilerde bulunmuş, darbecileri överek dualar etmişti. Mehmet Kırkıncı'nın Demirel'e bağlı Yeni Asya cemaati içinde çok etkili olduğunu öğrenen darbeciler de ona yakınlık gösterir ve özel görüşmelerde kendisine yardımcı olacaklarını söylerler. Kırkıncı Hoca, Fethullah Gülen ile işbirliği yapınca, ortaya büyük bir güç çıkar.
Fethullah Gülen hakkında aranıyor afişleri asılı olmasına rağmen darbecilere tam destek veriyordu. Sızıntı dergisinde askerleri öven başyazılar yazdı. Darbeden bir ay sonra yazdığı 'Asker' ile, daha sonra kaleme aldığı 'Son Karakol' başlığını taşıyan başyazılarda askerlerin 'tepe' bir varlık olduğunu söyleyerek, anadan doğma asker millet olduğumuzu belirtti. Gülen'e göre, asker tam zamanında yetişmeseydi, "Bütün millet olarak inkisar içinde ağlamadan başka çaremiz kalmayacaktı." Ve Gülen 12 Eylül'den günümüze kadar 'ağlayarak' vaazların sürdürdü...
TOLGA ÇELİK
NTV MAG Ekim 2000, Sayfa 58-61
poLo_aS tarafından 10/22/2008 10:28:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
poLo_aS tarafından 10/22/2008 10:32:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Şahan ÇOKER'e PROTOSTO......sen kendini ne yazmam gerektiği hususunda nasıl yetkili sayabilirsin ki..burada MAKALE diyor iyi oku makale demek güncel/dünsel/yarınlar ve siyasete dair/ekonomiye dair/hayata dair her konuyu yazmak demektir.
-Makalelerimden sıkılıyorsan sakın birdaha sayfama gelme ama seninkisi düpe düz KISKANÇLIK.Hayat/kalem benim için aşk ve sevdalar adına şiirlerden çok öteeee unutma.Gerçeklerle yüzleşmek her yazarın kaleme saygınlık vazifesidir.Yazar gerçekleri toplumla buluşturmalıdır.Kaldı ki ben şiirin yanı sıra bilgilendirmekle de yükümlüyüm Vatan sevdalıları bunu yapmakla yükümlüyüz.....sen başka sayfalarda konakla biz iyiyiz...
-VATAN SEVDALILARINA BİNLERCE SELAM OLSUN....
Değerli arkadaşlar,
ADALETTEN SÖZEDECEKSEK EĞER; BUNU ÇAĞIN GERİSİNE GÖTÜRMEYİNİZ; O ZAMAN HOCANIN KURBAN KESİP DAĞITMASINA DÖNER BU İŞ;
ÖYLE PAYETMİŞ HOCA;
-CİĞER MİĞER HOCANIN CANINA DEĞER
-DALAK MALAK, AL SEN BUNU EY SALAK !
- ET MET- HOCANI EVİNE GİT
- DERİ MERİ- HOCANIN KÂRI
- BOYNUZ MOYNUZ; SİZ DE BUNU BUYURUNUZ...
CEZAEVİNDE TUTUKLU KALDIĞIM DÖNEMDE ORAYA GELEN TARİKAT MENSUBU OLMAKTAN YARGILANANLR VARDI; KENDİLERİNE KASA KASA MEYVE ENVAYİ ÇEŞİT ERZAK GELİRDİ.HİÇ BİR GARİBANA BİR ELMA DAHİ VERDİKLERİNE ŞAHİT OLAMADIK!!
BU ÇOK ACI BİR GERÇEKTİR ,ÜSTÜNDE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN, HANİ KOMŞUSU AÇKEN TOK YATAN BİZDE DEĞİLDİ; DEMOKRASİ BİR KEZ YOZLAŞTIRILMAYA BAŞLANDI MI SİZ DE DURDURAMASINIZ O GİDİŞATI VE GÜME GİDERSİNİZ İRAN'DA MOLLARIN YAPTIĞI GİBİ YA DA AFGANİSTAN'DAKİ GİBİ RECM'EDİLİR KADINLAR; BUNA HAZRETİ ÖMER ADALETİ DİYEMEZSİNİZ...DERSENİZ BİRİ DE VELİ'DEN BİR DİĞERİ DE DE ALİ'DEN SÖZ ETMEYE HAK SAHİBİ OLUR O ZAMAN...
SORUYORUM TARİKATÇI BİR YAPILANMANIN BUNDAN FARKI VAR MIDIR?
BU GÜN BİR BAKANIN BİLE BU ŞEKİLDE KONUŞMASI DEMOKRASİ VE CUMHURİYE İLKELERİ İLE BAĞDAŞMAMAKTADIR VE SUÇ TEŞKİL ETMEKTEDİR.
TÜRKİYE TEOKRATİK BİR CUMHURİYET DEĞİL DEMOKRATİK BİR CUMHURİYET VE HUKUK ÜLKESİDİR.HERKES BİLDİĞİ KEYFİNE GÖRE HUKUKTAN BAHSEDEMEZ BU ÜLKEDE!
SAYGIYLA.
not:Şahan Çoker arkadaşımız bir çok anlamda doğru tesbitlere de parmak basmıştır.Yazılarımızın sansayonel boyuta varacak tezlerden uzak tutarak,işin teorik bazda bilgilendirilmesini esas alan yazılar yazmalıyız.Yoksa biz burada dövüşürken birileri kurbanı bidiği gibi payeder ve bayram namazına bile yetişemeyiz.Tekrar saygılar.
Şaban Aktaş tarafından 10/22/2008 10:00:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli Katılımcılardan bir rica'm olacak...
Sn. Mahzun Prenses... gazete vb. gibi kaynaklar gösterek yazısını siteye asmış... bizler de okuyup görüş bildirmişiz...
Bazı yorumlarda gazete vb. gibi güvenilirliği olmayan yayın organlarından alınan bilginin sağlıklı olmayacağı ve dolayısı ile itibar edilmemesi gerektiği belirtilmiş... fakat aynı yorumcular... F. Gülen'i sevimli ve daha sıcak gösterme kampanya çerçevesinde bazı kitap isimleri ve linkler eklemişler... iyi de bunların güvenilirliğini kim garanti ediyor.
Netice itibarı ile şahusların cebinden para ödeyerek kurduğu ve kendi ideolojisine yakın kişilerin üye olduğu özel tasarım siteler değil mi ?
Ya da para vererek herhangi bir matbaaya bastırılabilecek kitap ne derece sağlıklıdır ?
Tamam... hepimizin bildiği gerçekler var... Türkiyede satılmış, aşağılık ve şeref yoksunu gazete/ciler var... sık sık aldıkları nema orantısında kalem oynatıyorlar ve gerçekler halktan gizleniyor ama aynı şahsiyetler (!) kendi çıkarlarına ters düşüldüğünde de doğru haber vermeyi tekrar hatırlayabiliyorlar !
Yani... netice olarak bu durum
" Rüşvetin belgesi mi olur " demek gibi saçma bir şey...
Örgütlenmeler alenen yayın yapıp belge mi dağıtacaklar bizim ilkemiz; ülkeyi bölmek diye... Şu kadar kişi ile... şu vasıtaları kullanıp... şu makyaş altındayız mı demeleri bekleniyor ?
Sayfada stand up gösterisi var gibi :)
Rom@ntik tarafından 10/22/2008 9:03:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun..Ben Fethullah GÜLEN
hiç şaşırmadım
Millet meclisindeki andı beğenmeyenler
gitsinler US vatandaşı olsunlar
Meclisimizde çok var bunlardan
Ama şimdi dertleşmenin zamanı değil
kahrolsun diyorum bu zihniyete
ve bu yazıları yazan kalem dostuma
teşekkür ediyorum
sevgimle
PROTESTO
sitenin yazılar kısmı genelde edebi yazılar için vardır.Köşe yazıları için değil.buraya bu tarz siyasi bir yazı asıp insanları sınıflatmak hiçte ahlaklıca gelmedi hanımefendi.burada her görüşten yüzlerce insan var ve sanat adı altında bir sevgiyi tüketiyorlar.En aykırı bulduğum düşüncedeki adamı
ürettiğinden dolayı tebrik etmenin,ona sarılmanın,üretilene sahip çıkmanın keyfini neden kaçırıyorsunuz.
burası siyasi bir arena değil..yazıya şunu ya da bunu yazdı diye insanların görüşlerini burada da tasnif ettirerek sitenin yapısına ciddi zarar vermişsiniz..
bu tarz yazılar ve tartışmalar için internette binlerce platform var.Bu sanatsal ve edebi değeri olan bir yazı değildir.
bu anlamda şerh koyuyorum
saygılarımla
"Bu manada inanmış bir insanın Batı karşısında,Amerika’yla entegrasyon karşısında olması katiyyen düşünülemez."
M.F.Gülen
"Fakat yeni sipersiz Amerikanvari kepler de vardı.Ben sebebini bilemediğim bir çağrışımla bu sipersiz keplere daha bir sempati duyuyordum...Ebu Talib’i görmüş olmanın mutluluğunu yaşıyorum..Bu askere hayran hayran bakıyorum.Çünkü onun başındaki kep ki, ben bere olarak düşünüyorum, bütün diğer siperli kep giyenlere karşı bir baş kaldırışın ifadesidir."
M.F.Gülen
Sayın Atiye Danış Hanımefendi;
Günün yazısı seçilmeniz dolayısı ile öncelikle kutlu/yorum.
Arkadaşlar;
Yukarıda alıntıladığım iki ifade, M.F.Gülen Hocaefendi zat-ı muhteremlerine aittir.
Diyor ki:
1) ABD karşı çıkmak, inanmış insanın (Müslüman/Hristiyan/Yahudi ehl-i kitap ya da İbrahimi Din kardeşlerin) dinden çıkmasıdır.
Dinden çıkmayın(!)
2) ABD ve (işgalci) askeri Ebu Talib gibidir. Peygamberin amcası gibi saygı göstereceksiniz..
Cehenneme gidersiniz(!)
Siz neyi tartışıyorsunuz ki ?!
Green Card almak çok mu abes, mevz-u bahis olan zat için?
Başvurmuş almış işte(!)
Esenlik.
Göktürkmen tarafından 10/22/2008 9:50:32 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bu devlet çoğunun sandığı üzere muz cumhuriyeti,onun bunun elinde uşak,satılmış yöneticilerin olduğu,bazı grup ve grupcukların ülke yönetimini elegeçirdiği bir devlet olmayıp 1000 yıllık ciddi bir geleneğe oturur..Onun için korku tüccarlığı yapanlara çok aldanmam..
yalnız bir kaç yerdede belirttiğim üzere ideolojik kafa sürekli düşman üretmek mecburiyetindedir.onlara göre kendileri akıllı ve ülkesini seven diğerleri kandırılmış hainlerdir.bütün gruplar birbirlerini aşağı yukarı böyle tanımlar.
Oysa hain diye tanımlayabilecek olduklarımız localar halinde çalışırlar ve her yere sızarlar en sağcısından en solcusuna kadar liberaller ve chp dahil her yerde bir kaç adamları vardır.sermayede,bürokraside..orduda..bu tüm dünyada geçerli emperyalist çıkarcı örgüt yapılanması yalnızca türkiyede değil bütün ülkelerde mevcuttur..bu yapılar sivil toplum adı altındada örgütlrnirler.ama onların bir yerde toplandığına inanmamk kesinlikle güdüklük,saflıktır..en dincisinden,en modern görünüşlüsüne kadar 600 den fazla sivil dernekleri bilinendir.
bunu mikrop sızmış vücut gibi düşünün..buna karşılıkta vücudun kendi direnç mekanizmaları vardır.antikorları..bu anlamda 1000 yıllık devlet geleneğinin çok ciddi savunma mekanizmaları mevcuttur.Bu devleti bir siyasi iktidara indirgemek ve onun her şeyi yapabileceğine inanmak ise ayrı bir saflıktır..
Dış politika okuyanlar ve stratejistler(mayın eşekleri hariç) çok iyi bilirler ki dış politikada mutlak ve sürekli iyi yönetim yoktur.bir çeşit santranç oyununa benzer..bazen üst üste hamlelerle her şey iyi giderken bazende bir yanlış hamleyle sendelersiniz.bu hamleler esnasında hiç ummadığınız oyuncuları kullanır devletler..Düşman kabul edebileceği bir organizma bile kurarak sanal mücadeler geliştirebilir.
Bu coğrafya dünyanın en değerli coğrafyasıdır.bu coğrafyaya sahip olanlar dünyayı yönetmişlerdir.o anlamda başıda beladan kurtulmaz.hep gözler üzerindedir.Korku tüccarlarının tam tersine bunca şeye rağmen ayaktadır ve çok güçlüdür.ima ettiğiniz satılmış,uşak olmuş,kandırılmış halkı olan bir devlet olsanız sizi bir gün bile yaşatmazlar emin olabilirsiniz..siyaset alanıyla devlet alanı arasında ciddi ilişkiler vardır..
küçük bir örnek dışişleri bakanları öyle memurlar vardırki asla yerinden oynatamazlar.o memurlar onu yerinden oynatabilir..
bu çok uzun yüzlerce sayfa yazabileceğim bir konu..Bununla Fetullah gülen arasındaki ilişkiye gelince.Ben şahıs olarak cemaat yapılanmalarına karşıyım.çünkü içe dönük çalışırlar.kendilerinden olmayanı dışlarlar.bu birlikteliğe ciddi zararlar verir.Rotary,lions türü yapılanmalarada aynı nedenle karşıyımdır.şeffaf olmayan her yapı bende şüphe oluşturur..
Bu muaazam yapıyı yani bu devleti kolay kolay fetullah hoca yada bilmem ne örgütü kolay kolay tahrif edemez.tam tersine devlet bu yapıları kullanır.
En azından ben sokaklarda binlerce kendimden görüyorum.sadece biz olduğumuz sürece boşuna korku tellalığı yapmayın bu ülkeye zeval gelmez..gerek din anlamında gerek ideolojiler anlamında bu ülke ve bu milletin geçmişi radikalizme asla geçit vermemiştir..
aramızda zaman zaman keskin vicdanlı ve onurlu kavgalarımız olabilir..hatta bu kavgalardan küçük yaralar berelerde alırız ama temel yapı taşlarımıza dokunulduğunda hepimiz aynı kale duvarının tuğlaları haline dönüşürüz.İlgili cemmat doğru izlendiğinde,sosyal,siyasal,ekonomik bir sürü şeyide konuşmak gerekir..ciddi sayıda onların yanında insan varsa bunların hepsine aptal,akılsız öteki gözüyle bakamam ben..Karşılanmayan bir sosyolojik talep o insanları bir araya getirmiştir diye düşünürüm..doğa boşluk kabul etmez çünkü..
şimdi o aşağıda yazan arkadaş tipik ideolojik örgüsü içinde banada hemen şeriat özlemcisi yaftasını yapıştırabilir ve beni tanıyanlar buna kıkır kıkır gülerler o kadar..
gelin yapı taşları yani ortak değerler,vatan,millet,din,bayrak, Atatürk,Allah,Cumhuriyet gibi değerlerin arasındaki tutkalları kazımaya çalışmayalım.ancak bu şekilde kendi sonumuzu hazırlamış oluruz..Ben bu devlete ve bu millete hep inandım..herkesi çok seviyorum.hepsi bizim çocuklar..Yanlış yaptıklarını düşünüyorsak kendi hatamıza bakmalıyız..
saygılarımla
kimse alınmasın..ben kimsenin bir şeyi değilim..yüzleşmeyi yapmak zorundayız.bu yazı olsa olsa bir ayna olabilir..
Nedense kimse bir konuya açıklık getirmemiş (!)
F. Gülen... abd yi yatıştırıp, uslu çocuk yapmaya gitmiş' miş... pişşş...pişşş. pişşş... pişşş... eee kuzuma eee eee eee e...
"ÖZELLİKLE" İslam din'ini yaşayan ülkelere önce ajanlarını sokup... sonra bu ajanların gittikleri ülkede, o ülkenin vatan hainleri ile işbirliği yapıp ülkeyi içeriden bölmek için maddi manevi her türlü desteği verip... istediği şartlar tam oluştuğu zaman ise orada bir iç savaş çıkarttırıp ya da komşu ülke ile... en sonunda durun, susun, kavga etmeyin bahanesi ile ortalığı yatıştırmak gibi ulvi bir sebeple (!) ülkeye karabasan gibi çöküp orada kendine sağlam bir üs kurup ( kalıcı üs ) genelevde müşteri bekleyen beden emekçisi edasıyla " bunun işi bitti... sıradaki gelsin " dercesine ilerideki hamlesine doğru yol alan bir ülke (abd) ne hikmetse; F. Gülen'e ses çıkarmıyor !
Gel, ömrün boyunca MİSAFİRİMİZSİN diye müsade ediyor :))
yine aynı abd... Gülen'in tüm dünyada İslam'ı yayma (!)
çabasına da sırf Mevlâna hoşgörüsünü benimsediği için ses çıkarmıyor... Ayyy kardeşşş, biz hıristiyanlıktan vazgeçtik... buyrun Allah'ınızı severseniz, siz tüm dünyaya İslam'ı yayın diyor !
Tabi... çok haklılar... F. Gülen abd de yaşamaya başladığından bu yana abd'lileri o kadar uysallaştırdı ki; abd
İran - Irak - Afganistan - Eski Yugoslavya - Azerbeycan gibi ülkelerin haline bakınca... yavv yazıktır bunlara... dokunmayalım dedi ve uslu uslu evinde oturdu !
Tabi... bizler yalan söylüyoruz... aslında haksız olan biziz...
Aslında bu saydığım ülkelerde abd. askerleri bulunmadığı için oranın yerlisi olan müslüman kadınlara tecavüz edilmiyor, çocuklar hâlâ yaşıyor ve hiçbirinin eli-kolu-bacağı ya da bir takım uzuvları da kopuk değil... hatta orada "regl" dışında kan bile akmıyor
Hepsini biz "saç"ımızdan uyduruyoruz...
Yuh olsun bize değil mi ?
İşte, içimizde Allah c.c. korkusu olmadığı için böyle yalan söylüyoruz !
Biz gibi şeytan insanlar, melek gibi olanlara laf söylüyor !
Yuh olsun bize !
Sayın baylar bayanlar;
Şunu hiç unutmayalım:Emperyalizme kolunu bu gün kaptıran, yarın gövdesini kaybeder.Dünya çıkar dünyasıdır,
büyük ülkelerin yalnızca çıkarları sözkonusudur;tüm politikaların dayandırılma noktası budur.
O halde sorunumuz ulusal bağımsızlığımızı ayakta tutma sorunudur öncelikle.Böyle değil diyorsanız; Atatürkün ölümünden sonraki sürece bir göz atınız.Nasıl adım adım sanayimiz tarımımız,enerji kaynaklarımız, savunmamız, dışa bağımlı hale getirilmiştir.Nerede eski güçlü devlet bankaları, nerede Demirçelik, nerede Sümerbank, nerede güçlü devlet üretme çiftlikleri, Köy Enstitüleri...Çok kan kaybetmiştir ülke sadece ulusal politikalardan taviz verildiği için.
Yasaların her şeyin yozlaştırıldığı , insanların baskı ve korku ile sindirildiği,suçsuz gözaltına alınıp öldürüldüğü yerde siz hangi demokrasiden hangi insan haklarından sözedebilirsiniz.Çok söze gerek yok; Cumhuriyetin Savcılarını görev başına davet ediyorum:
'' EFENDİLER;BU MEMLEKET, ŞEYHLER, PİRLER, TARİKATLAR MECZUPLAR ÜLKESİ DEĞİLDİR!''
BU SÖZÜN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEMEYEN HER HUKUKÇU ANAYASAL SUÇ İŞLEMEKTEDİR.
ÇÜNKÜ GERÇEĞİ BİLDİĞİ HALDE GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEYEN KİŞİ İÇİNDE BULUNDUĞU TOPLUMA KARŞI SUÇ İŞLEMİŞ SAYILIR.
HER CUMHURİYET SAVCISININ T.C. K. İLGİLİ YASALARI UYARINCA SUÇ OLUŞTURAN HER ŞEYİ RESEN SORUŞTURMA HAKKI VARDIR.
BAŞINIZA ÇUVAL GİYMEK İÇİN Mİ BEKLİYORSUNUZ?YOKSA DIŞ BORÇLARINIZI ÖDEYEMEDİĞİNİZ İÇİN Mİ? KİM YEDİYSE BU PARALARI ONLAR ÖDESİNLER BU BORÇLARI!
''BİZİM KUVVETİMİZDEKİ HIZ,
NE BİR DİN ADAMININ DUMANLI VAADİNDEN,
NE DE BİR HÜLYANIN GÖNLÜ YAKIŞINDANDIR.O YALNIZ VE YALNIZ, MADDEDE HAREKETİN, YÜRüYEN CEMİYETİN, TARİHİN DURDURULMAZ AKIŞINDANDIR!''
BİLİM VE UYGARLIK YOLUNDA GÖZÜMÜZÜ DÖRT AÇARAK İLERLEMEK DURUMUNDAYIZ.
OLAKİ DÜŞÜNCELERİNİ GELİŞTİREMEMİŞ İNSANLAR VARDIR ARAMIZDA ONLARI;
ANADOLU UYGARLIKLARI ATÖLYESİNDE NELER YAZILI OKUYUP ÖĞRENMEYE DAVET EDERİM.
BİZİ ANCAK ÇALIŞMAK VE BİLİM KURTARIR.HİÇ BİR TARİKAT REİSİ BİZİM YOLGÖSTERİCİMİZ OLAMAZ.
HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR!NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ...
HERKESE SAYGILAR SUNARIM.
Şaban Aktaş tarafından 10/22/2008 8:27:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
stalinin tavuğu...
'' Komünist lider Stalin, çalışma odasında yakın dostları ile bir aradaymış.. boşalan votka şişelerinin etrafındaki parti yöneticileri kendi havalarında konuşuyor, her biri bir diğerine ahkam kesiyormuş.. Stalin kan çanağına dönmüş gözlerini kendisine dalkavukluk yapanlara çevirerek sormuş:
- Yoldaşlar.. dostlarım.. söyleyin bakalım.. halkın yönetime baş eğmesi, kayıtsız şartsız itaat etmesi için yöneticiler ne yapmalı, nasıl davranmalı?
Kimisi adaletten, haktan.. kimisi sürgünden, sehpadan, hapisten söz etmiş.. öfkelenen Stalin cevap vermiş hepsine..
- Yönetimi eline geçirenin Tanrı'dan farkı olmaz! Ne yapması gerektiğini ben anlatayım size..
Hizmetçilere seslenerek, ''çabuk bana bir tavuk getirin..'' demiş.. Stalin, getirilen canlı tavuğun bütün tüylerini, herkesin şaşkın bakışları altında tek tek yolmuş.. hiç tüyü kalmayan cascavlak tavuğu odanın ortasına salıvermiş..
Tavuk can havliyle kapı aralığına koşmuş, dışarının soğuğundan odanın ortasına dönmüş.. masaların altına kaçınca, sandalye ve masa ayaklarının sürtünmesinden canı yanmış.. duvar diplerine sığınmak isterken tüysüz kanatları sağa sola çarpıp acılarını arttırmış.. şömineye yaklaşmış üşümekten, tüysüz vücudu kavrulmuş.. Çaresiz, odanın ortasında dikilen Stalin'in ayaklarının arasına sığınmış.. Stalin, cebinden çıkardığı mısır tanelerini tek tek önüne atıyormuş yolunmuş tavuğun.. yem buldum diye sevinen tavuk, Stalin odada nereye yönelse peşinden gidiyormuş.. Ağızları açık bakakalan dostlarına kahkahayla gülen Stalin, şöyle demiş..:
- Gördünüz mü? Halk dediğiniz topluluğun bu tavuktan hiçbir farkı yok.. Önce tüylerini yolun, sonra serbest bırakın.. ne isterseniz yapacaklardır bu hale düşünce.. o zaman onları yönetmek çok kolay olur..''
BELGE İSTEYENLER......ŞERİAT ÖZLEMCİLERİDİR...
Kutluyorum sizi sevgili yazar...
Sizler bu ülkenin aydın ve çağdaş kadınlarısınız... Güneş sizlerle hep olacaktır bu ülkede..
Saygımla.
Bir yolcu nasıl olsa beni tanımıyorsun- uz. Söyleyim sana. Fetullah gülen kadar yapamadım. Müridlerim yok para verecek.. İstememde..
1.Her yıl okul açılmadan önce iki çocuğu giydiriyorum..Beni tanımıyorlar bile!
2.Bu ülke için, hangi başbakan oğluna gemi almış. Hangi Cumhurbaşkanı 2 milyon dolarla adı anılmış aldırmadan ama içerlenerek çalışıp vergimi ödüyorum.
3. Hangi maliye bakanı oğluna veya kızına 10 000 dolarlık şirket ile 600 milyon dolarlık ihaleye girer. Bu nasıl olur deyip ama içerlenerek çalışıp vergimi ödüyorum.
4. Kula kulluk yapmıyorum!
5. Ben iş başvurusu yaptığımda Namaz kılıyor musun? Oruç tutuyor musun? Gibilerinden soru soran cahil kıytırık insandan bozma hayvanlarla çalışmıyorum..Bu tiplerin ülkeyi geri ye götürdüğüne inanıyorum..
6.Giydiğim elbileseler Türkiyede üretilir.
7. İçtiğim sigara Türk malıdır.
8. Haklarını meydanlarda arayanların içinde olmaya çalışıyorum.
9. Belediye yardımlarına yazılıp kimsesiz gerçek hak sahiplerinin hakkını gasp etmiyorum. Bu yolla oy toplayanlara kan kusuyorum.Eleştiriyorum.
10.Umarsız yapılan belediye yardımlarından dolayı özelleştirilmek zorunda kalan ego lara üzülüyorum.
11. Diyanete ve Cumhurbaşkanlığına verilen bütçe artışlarının eğitime verilmemesini eleştiriyorum..
12. Bu ülkede 90.000 boş! cami varken. 10. 000 okulu çok görenleri kınıyorum.
13.Ben bütün bunlara karşı duruyorum..
Ben bir de üzülüyorum..
Irakta ki gibi camilerimize ne kurşun sıkılıyor. Ne de canlı bombalar var. Özgürcebaşımız secdede..Fetoş u sahipledikleri kadar Atatürk ü dışlayanlara üzülüyorum..Atatürk ün hiç bir, zerre kadar kusurunu bulamayıp "rakı ile leblebi yerdi" deyip akılları sıra onu küçümsemeye çalışanlara üzülüyorum..Atatürk ün bu ülkeyi kurtardığına sevinmeyen,ÖRNEK:(Televizyonda kimileri tarafından konuşturulan iki kız)kişilere üzülüyorum.Atatürk ün meclisin açılışında Kuran okutturmasını görmek istememeyen cahillere üzülüyorum..daha çok vs.vs.
Seviniyorum. Diğer ülkeler bu ülkeden çok Atatürk e tarihinde yer veriyor. En çokta Yunan lar:)Ve mezar taşına Atatürk ü yazdıran yabancı devlet adamları..bütün bunlara seviniyorum.
Ben bu ülke için duyarlıyım. Bu vatanda kaybedilirse Tıpkı Irakta ki gibi Kadınlarımıza kızlarımıza kardeşlerimize tecavüz. Camiler ateş altında, okullar kütüphaneler soyuluyor..Ben yargısız arab laşıp sakadat gibi insanların ne olduu belirsiz yasalar tarafından doğranmasınıda istemiyorum.. Ben her şeyden önce Türkiye Cumhuriyetine aşığım.. Sevdalıyım yani..Eşim anam bacım babam. Her şeyim o benim.Ve o na gelecek zararlarında karşısındayım.. Bir insanın peşinden hiç koşmadım.her kim olursa olsun.
Ek olarak Bir yolcu ya. Son yorumunda ki ilk iki şıkkın tamamı ile yalan..Fetoşun kanalı okul tanıtımında oldukça yüksek sesle bağırıyordu."Bu kullarda ülkenin seçkin ailelerinin çocukları okuyor" diye..
OKUNMA REKORU KIRDINIZ DOSTLAR HEPİNİZ SAĞOLUN...1 günde 200'ün üzerinde okur....
NOT....YAZDIKLARIMIN TAMAMI KAYNAK VE BELGLİ VE DOĞRUDUR.AMAÇ ====HERŞEYİ KONUŞABİLMELİYİZ.SUSMAKLA KAYBEDİLENLER/KONUŞULARAK GERİ ALINIR...
GÜLEN'e dair KAYNAKLAR (Sorgulayanlara)
Amerikan haber ajansı: Fethullah Gülen, ABD'de sürekli oturum hakkı kazandı
Dünyanın büyük haber ajanslarından Associated Press (AP) , 'Türkiye'nin önde gelen dini lider'lerinden ifadesini kullanarak......
Yayın Tarihi:18/10/2008 10:34:00 ...Devamı nethaber.com
2 Fethullah Gülen'in himayesindeki üniversite Tayyip Erdoğan'a DOKTORLUK ÜNVANI verdi: Fatih Üniversitesi'nde fahri doktora cübbesi giydi
ZAMAN gazetesinin haberine göre; Yurtdışından 4 üniversiteden fahri doktora ünvanı alan Başbakan Erdoğan'a yurtiçinden ilk ünvan Fatih Üniversitesi'nden geldi....
Yayın Tarihi:16/10/2008 10:26:00 NOT=Türkiye'ye dönmesinde yasal hiç bir sorun kalmamıştır AKP sayesinde...ABD kalması zorunlu değil/keyfiyettir..
Devamı=nethaber.com
3 Ve Fethullah Gülen'e YEŞİL KART ÇIKTI
ABD’de Pennsylvania Doğu Bölgesi Federal Mahkemesi’nde Göçmenlik Dairesi USCIS’in 'Yeşil Kart' başvurusu aleyhinde aldığı kararı bozdurmayı başaran Gülen artık ABD vatandaşlığını garantiledi...yaptırılan yeminde bunun kanıtı.Devamı=nethaber.com.
Yayın Tarihi:16/10/2008 02:51:00
"Akın" isimli Yoruma kısa bir cevap. (yalnız yalan bilgiye cevap veriyorum, hakarete cevap vermiyorum)
Orta Afrika daki bir ülkeden 2 ay önce geldim.
1- Oradaki öğremenler Türkiyedeki Milli Eğitim öğretmenleri civarında ücret alıyorlar. Uçak parası bulamadıkları için Türkiye deki yakınlarını görmeye 2 yılda bir geliyorlar !.
2- O okullarda, ülkenin en zenginin çocuğu da okuyor, babasının ayda 100 dolar geliri olan en fakirin çocuğu da okuyor. Ben gelirken kayıt sırasında bunu bizzat gördüm.
3-Okulun bahçesinde dalgalanan Türk Bayrağının altında, hausa kabile şivesi ile İstiklal Marşı söyleyen çocuklarla bir fotoğraf çektirdim ve gurur duydum.
Ben atmasyon üflemedim bizzat gördüğümü yazıyorum.
Onlar 105 ülkede, 1000 den fazla okulda , onbinlerce çocuğa "bizi" anlatıyor.
Peki sen bu ülke için ne yaptın ?
"Bir adam bir iş yerini yönetmekten aciz bu adam bu koca ülkeye nasıl zarar verebilecek.deniz_tayanç...."
Bu aciz kişi Fetoş mu Allah aşkına...
25 Milyar dolar senin mi yoksa? Biz Fetoş un diye biliyoruz..
Fakir ülkelerde okul açarsan kimse seni de yuhalamaz..
Rusya daki okul niye kapatıldı? Söyler misin...
Bir arkadaşının önerdiği o reklamını yapmaya kalkıştığın buram buram ihanet kokan kitabı hatim indirdiğine eminim. Kuran-- ı Kerim i onu okuduğun kadar okumamışsındır..Kısaca Kuran ı sizin için yorumlamıştır bu zat..Sizde okur ona iman edersiniz...
Ayrıca Yahya Kemal, Nazım ın anası ile Kısaküreğin bacısı ile çıkıyordu.. Bu çokta umurumda değil..:))Kontrolsüz öfke sende birader ayrıca. Ben beş yıldır yazarım fetoş u ve körpe beyinleri yıkayıp vatan haini yetiştirmesinden korkarım..
Pek muhterem “mahsun prenses” hanımefendi;
Neredeyse tamamına yakını yalan yanlış bilgilerle dolu yazıyı, doğrularını da içerecek şekilde , zat-ı alilerinizi bilgilendirmek için, düzeltmeye çalışalım.
Önce Doğrular:
• Evet sayın GÜLEN, “yeşilkart” üzerinden ABD de göçmen statüsünde kalma hakkı almıştır. ABD vatandaşlığı başka bir şeydir, çifte vatandaşlık başka bir şeydir, bu başka bir şeydir. Bu her yıl Türkiye’den yaklaşık 2000 kişi nin (ortalama başvuru 50.000 kişi) başvurması sonucu kazandığı (sağcı-solcu-futbolcu - laik veya laikçi, herkesin kazanabildiği) bir uygulamadır. Kişiye ikamet ve çalışma hakkı verir. Ekonomik, siyasal, eğitim vb. pek çık nedenle bu işe girişilir. Kişiye özgü değildir. Sayın GÜLEN’in Gren Card olayındaki tek fark başvuruya yapılan reddin yargı yolu ile iptalidir.
• Gren Card ın asıl amacı, sahibini, ABD'nin yasal mukimi (Legal Permanent Resident) olarak tanıtmaktır. LPR'lerin, göçmen olmayan (non-immigrant = turist vizesi, vb) vize sahipleriden daha fazla, ABD vatandaşlarından ise daha az yasal hakları vardır.
Şimdi yanlışlar:
• Sayın Gülen, göçmenlik bürosu ajanları tarafından sorgulanmamıştır. Tıpkı diğer tüm gren card başvurusu kabul edilen 2188 kişi gibi “MÜLAKATA” alınmıştır. Siz de başvursanız (örneğin hem doktora yapıp hem çalışmak istemiş olsanız) aynı mülakata alınacaksınız.
• Sayın GÜLEN, sizin yazdığınız aşağıdaki gibi veya benzeri bir şarkıyı hiçbir zaman söylememiştir. Söylemeyi de en ağır bir zillet sayar: // ABD Sen benim aşkımsın.... seni herşeyden çok seviyorum…. Ben Eehhullah GÜLEN.. (?)
• Bu olayda iade edilen mahkeme masrafını Mehmetçik Vakfına gönderir mi bilmem. Ama daha önce yazdığınız bu ve benzer yazılarla kendine yapılan hakaret tazminatlarından kazandığı paralardan bir kısmını bu vakfa bağış yapmıştır. Merak ederseniz ilgilere sorabilirsiniz.
• Milletimizin (hadi sizi de gönlünüz olsun, Ulusumuzun) göz bebeği ordumuzun, demokrasiye bağlı ve onurlu her mensubu; bizim, sizin ve Sayın GÜLEN için azizdir, şereflidir. 12 ay Hakkari dağlarında, -27 derecede, Mehmetçiği tedavi etmekle geçen askeriliğim süresince de mensubu olmaktan şeref duydum.
• Yazınızdaki “binlerce şehit verdik bir kere olsun başsağlığı bile dilemedi...umurundamı Mehmetler....” şeklindeki ifadeniz, yalan olduğu kadar çok üzücü. Sayın GÜLEN’in terör saldırıları için verdiği çok sayıdaki TAZİYE ilanlarından sadece birini aktarıyorum (Tarih: 09.04.2006) : Terör kurşunlarıyla hayatını kaybeden güvenlik güçlerimizin kıymetli mensuplarının acısı, yüreklerimizi dağlamaya devam etmektedir. Vatanımız ve topyekûn mukaddeslerimizi korumak için, rızaya ermekten başka hiçbir karşılık beklemeden, hayatını verenlere 'ölü' denmeyeceğini biliyoruz. Onlar, şehadet şerbetini içerek farklı bir hayat mertebesine geçmiş kutlu kişilerdir. Bu kutlu insanların anne-babalarına, onları yetiştiren komutanlara, amirlere ve necip milletimize sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Yaptıklarıyla 'peygamber ocağı' ismini hak eden güvenlik güçlerimizin, bu gün olduğu gibi bundan sonra da üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yapacağına inanmışlığın itminanını yaşıyorum. M.Fethullah Gülen.
Ve son söz: Sayın “mahsun prenses”, bu üslubunuz, kim için söylenirse söylensin çok ağır ve yakışıksız. Sayın GÜLEN, kendisine ve davasına saldıranlar için bile, “acaba bir diyalog kuramaz mıyız, acaba biz mi kendimizi anlatamıyoruz” diyen bir kişi. Hayatını bu aziz milletin geleceğine vakfetmiş birisi. Siz tek yönlü olarak bir yerlerden duyduğunuzu yazmışsınız. Ben yaşadıklarımı ve bizatihi bildiklerimi yazdım. Her şey bir tarafa, bu şiir sitesinde, nezih duyguların ortamında, böylesi hakaret ve saldırının yerini, en fazla “sitem” cümleleri almalı diyorum. Sözü milli şairimiz M.Akif ten iki satırla bitireyim. /// Ağlarım, ağlatamam, hissederim söyleyemem…. Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım. /// Saygılarımla.
bir yolcu tarafından 10/22/2008 5:52:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
Oğuz 2621- Arkadaşım benim senin bahsettiğin Afrikada ki okullara giden öğretmenler çok yüksek ücretlerle "çok yüksek ama." ücretlerle oraya ders vermeye gidiyorlar. Ve o okullarda fakir çocuklar okutulmuyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! okuyan çocukların hepsi üst düzey geliri olan insanların çocukları!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! Fetoş okulları lahana yaprağı karşılığında açmıyor. okullar ücretli ve alanında çok iyi olan seçme öğretmenleri götürüyor oraya..Bana masal anlatma n olur.. Ben yemiyorum bu yıkanmış beyinlerin söyldiklerini.. Bu tip insanlar sınız işte. Yazıda Allah yazmayı beceremez siniz. Ama gel gör ki fetoş un baş ismini de unutmadan belirtirsiniz...Hadi kardeşim şuradan cahil olsak yutturacak. Afrika ya bir bakacakmışm.Okulunda okuyan yüz öğrencinin biri fakir 99 u zengin.. göstermelik fakirin parasınında hayırseverler karşılıyor..Okuduğunuz dergi gazeteden tanırım sizi..Mal varlığını bire bir açıklamadığı sürecede gözümde hep bir dolandırıcı olarak yaşayacak bu sahte peygamber bozması..
Demek ki orada okul açanları yuhalamıyorlar.
Ya da oradakiler hem dindarları suçlayıp hem de "hacı değil" diye tiye almıyorlar. Demek ki orada eski marksistler, ateistler, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları Atarükçülük maskeleri takmıyorlar.
Demek ki...
Demek ki...
Sağolun, sayenizde ne kadar önemli adam olduğunu anladım.
"akın.." adlı arkadaşın adamın adını bile doğru dürüst yazmamasındasn ve bu denli kontrolsüz öfkesinden anladım ki, Gülen'in kitaplarını okumalıymışım.
Bir arkadaşım "Yitirilmiş Cennete Doğru" adında bir kitabını
hediye etti de hiç bakmadım. Sağolun arkadaşlar.
Amerikada oturan herkesin düşman olduğu fikrine de katılmıyorum. Bir adam bir iş yerini yönetmekten aciz bu adam bu koca ülkeye nasıl zarar verebilecek. Madem suçlu neden beraat ettrildi. Yoksa danıştayda mı Fetullahcı?
Arkadaşlar seversiniz sevmezsiniz o sizin bileceğiniz bir şey fakat yazınca gerçeği yazın.
Mesela desem ki Yahya Kemal Nazımın anasıyla çıkıyordu bu nedenle Nazım haklı olarak o şahsı hep topa tutuyordu. Demem neden beni yantılamayacak insanların ardından yazı yazamam.
"Hz.Muhammed den sonra İslam ı-dinimizi tüm dünyaya anlatma görevini Allah bu zat-ı muhtereme vermiş" miş!!..Asıl görevi bu imiş... Ne hikmetse yamalı pantolonlar giyerken! Şimdi sadece bilinen 25 milyar dolara hükmediyor..Kendisine ait kız ve erkek yurtlarında bu zat ın sesli ve görüntülü vaazlarını salya sümük! ağlayıp dinleyenler-izleyenler. Aslında bu adama kaptırdıkları paranın arkasından mı ağlıyorlar diye düşünürüm bazen..Sadece İslam dininde Allah ile kul arasında kimse yoktur. Ama, fetoş un mürüdleri sayesinde İslam dini bu özelliğini kaybetmiş oldu.. Dua etmekten yoksun mürüdleri için kendisi dua ediyor.Yorumumun başlığındada tırnak içindeki cümlede olduğu gibi bu adam! peygamberliğe soyunmuş ve hazır ümmetinide bulmuş..Dua etmeyi bilmeyen mürüdler için dua ediyor. Sonrada kapı kapı uçsun zamanlar uçsun aksiyonlar..:)..Bakın bu yukarıda yazdığım tırnak içindeki cümle birebir o yurtlarda kalan bir kız öğrencinin ağzından..Son peygamber Hz. Muhammed değil midir? Yoksa Fetoş mudur? -Yeni bir dinin kurucusu olmak için insanın;ilk olarak henüz bir sürü oluşturduklarından habersiz insanlar bulması gerekir- vs gibi bir söz vardı.. Birden o geldi aklıma.. Atatürk posteri altında oturmaktan utanan şerefsiz çok bu ülkede birini bizzat tanıdım. Nasıl tiksinti duydum ondan.. Bunların her biri birer vatan hainidir..Cemaatinde her daim Atatürk fıkraları anlatılır.müstehcen.. Oysa dindardır şeyimin kenarları..Ülkelerine beş kuruş faydası olmayan kral soytarıları..Fetoş un yırtık pantolonun daki yamaları.Bunlar her biri birer vatan haini.. Fetoş dua ederken onunla birlikte Timsah gözyaşları. İstiklal marşını ya bilmezler- ya da okurken gülerler. Bire bir duydum yazdıklarımı...yazık bunlara.. Karanlıkta meydanı boş bulmuş hamamböceği kadar gözümde değerleri yok bunların..Güzel MAKALE. yazarı kutlarım.Edebi bir nitelik taşıması gerekir mi makalenin? bununda yorumun birinde fikrini beyan eden arkadaşa sorayım..
selamlar...öncelikle şunu diyecem..A.B.Dnin bir planı varsa o planını başına geçirecek kişi fethullah gülen hocaefendidir..neden A.B.D ye gitti ve gelmiyor sorusuna gelince; 100 yıldır dünyanın kaderiyle oynayan bana bir ülke söyleyin desem 5 yaşındaki çocuk bile A.B.D der dimi..bu konuda hemfikirmiyiz prenses..dünyanın kaderi ile oynayan bu ülke ancak ALLAHın nuru ile adam olacaktır..ve ayette yazar ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR..allah nurunu tamamlarkende bazı kullarını vesile kılar..hocaefendi de bu kullardan biridir..o şeyh de değildir...böyle bir iddiası yok zaten..o nur tamamlanacaksa A.B.D vatndaşı olmayı bırakın canını vermektende çekinmez..herkes dava adamı olamaz..bırakın bu adamı davasını yaşasın yaşatsın..onun davası İSLAM davasıdır..ha islam diniyle doku uyumunuz yoksa eleştirilerinizi yaparken m.f.g hocayı araya almadan yapın..şimdi ben ne kadar yazsam siz yine bildiğinizi okuyacaksınız..beyniniz kalıplaşmış,bu hareketin amaçlarını araştırmamışsınız...çok basit hadi beraber empati yapalım..kendinizi afrikalı veya amerikalı bir çocuk gibi düşünün..ve gönüllüler hareketinden bir nefer(öğretmen) senin ülkene kadar geliyor ve sana güzel ahlakı(islamı) anlatıyor..bunun yanı sıra fenni ilimleride öğretiyor..kısacası seni adam gibi adam yapıyor..yapılan bu masum olayın neresinde A.B.D var bana söylermisin prenses..A.B.D islama hizmet ediyor haberimiz mi yok...ülkede bir 28 şubat soğuğu dahamı yaşansın arzusundasınız..bırakmadınız ki adamı kardeşim..ülkenin selameti için fırtınaların dinmesi için sevdalısı olduğu türkiyesini terketmek zorunda kaldı..dünyanın başına bela olmuş,her tarafa kan saçan amerikaya gitmesinde nereye gitsin..şimdi bir söz yazacam sen bu sözden de birşey anlamayacaksın gibi duruyorsun prenses..'' Hakiki imanı elde eden insan kainata meydan okuyabilir'' A.B.D ne oluyorki..yüreği allah ve peygamberinin sevgisiyle dolu..tek derdi allah rızası olan bu insana dil uzatma..diyeceksin ki nerden bileyim derdinin allah rızası olduğunu,o zaman dünyanın dört bir yanındaki insanlara kulak ver.nerede kaldınız,neden daha önce gelmediniz nidasını duyacaksın..ve çok kısa bir zamanda inşallah,dünyanın başına bela olmayan uslu çocuk a.b.d yi göreceksiniz..ha bu arada hacı değil diyorsunuz..diyanet yolu ile hacca gitmiştir..şurasıda bir açık orada elinde 2 adet 99luk tesbih görüyorlar ve nezarethaneye atıyorlar..bunu kendisi hazin bir anı olarak anlatır zaten..s.arabistan farklı bir ülke garip ilginç bir ülke..buraya f.gülen hocayı savunmak için yazmadım,çünkü onun savunulmaya ihtiyacı yok..bazı detayları kendimce anlatmaya çalıştım..tavsiyem gönüllüler hareketi ve dünya üzerindeki etkisi isimli bir araştırma yapmanız..bu araştırmayı yaparken yerli,yabancı kaynaklardan araştırma yapmanızı(objektif) tavsiye ederim..artı bir tavsye daha herkul.org sitesine girin(gönüllüler hareketinin websitesidir) oradaki ahengi bir görün..oradada şiirler havada uçuşuyor okuyun o şiirleri kalbinize rahmani duygular gelecektir..şuna emin olun o rahmani duyguları kalbinize getiren A.B.D olamaz..ancak ALLAH verebilir o duyguları size dimi..
Sayın Mahzun Prenses
Görüyorum ki yazılarınızı kimlerin takip ettiğini, kimlerin nasıl biribirlerine bir şekilde savunma yapmak amacı ile haber verdiklerini
Gerçekleri sunmanızla ilgili kimlerin kulağına kar suyu kaçtığı anlaşılıyor.
Bu zihniyet öyle bir zihniyetki yapar bir şeyi yapmadım der, göz göre göre haram yer yemedim der, gider ABD vatandaşı olur el etek öper oldum amama kanunlarına yemin etmedim der dün dündüm bu gün bu günüm yarın yarınım der
yani sık sık gömlek teğiştirir, gerçek yüzünü belli etmez
çünkü tiğneyetinde takiye var yanar dönerlik var, asaletide adaletide sahtekarlık ve iki yüzlülük üzerine kurulmuş sizlerden delil isteyenlere delil getir anında ortadan kaybolur.sabah başka öyle başka akşam başka
Açıkçası her şey asalette gizli
Sizi bu medeni tartışmayı bu kadar başarı ile götürmenizden ötürü tekrar kutluyorum yalnız değilsiniz diyorum, nice nice başarılar dileği ile Allah sizi kötü art niyetli şer güçlerden korusun diyorum
Saygılarımla efendim
____şair 67_______
ALİ CEMAL AĞIRMAN
Hiç şaşırmadım doğrusu ama onun peşinden ehl-i müslim diye takılıp gidenler ve kendilerinden başkasını müslüman görmeyen kitle farkında mı acaba hocalarının ABD vatandaşı olduğunun?Yakında dinini de değiştirirse ona da hiç şaşırmam.Sanırım Fethullah Gülen gibi İslam anlayışı olanlarda peşinden gidecektir.
Bangır bangır fetvalar vererek milleti abd vatandaşı olmaya devam ediyormuş meğer,giden gitsin kalan sağlar TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN DİR.Tabii T.C ve abd maversına sıkışmış beyincikler peşinden gidecek bir çoban bulamayınca nereye savrulacak o da ayrı bir konu.Zavallılar....
Sevgili Prenses,her zaman ki gibi güzel bir makale yazmışsın ve ben senin cesur kalemini hep taktir ettim Cann...
Saygılarımla...
Sn. Mahzun Prenses
Takip edebildiğim kadarı ile sitede bir ilk yaşanmış sayfanızda...
Tüm yorumları tek tek okudum ve Sn. kilimci'ye bir konuda hak verdim.
İlk defa medeni bir tartışma olmuş... bu bana göre sevindirici bir gelişme.
Çaresiz kalınca belden aşağı vuran cevaplara defalarca şahit olduğum için !
Yazınızı gece umduğum yerde gördüğümde bir konu daha ekleyeceğim
SAYGILARLA
http://img518.imageshack.us/img518/3871/atabekeh1.jpg
Bu linkte gördüğünüz yazı, Sayın Erdal ATABEK'in Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde 29.09.2008 tarihinde yer alan yazısıdır.
Eğer Cumhuriyet Gazetesi okuruysanız; o tarihli Cumhuriyet Gazetesi'ni bulun ve bakın. Veya internet sitesinden bularak okuyun.
Ben sağdan soldan duyduklarımla, o bunu demiş, şu şunu demiş yalanlarıyla rivayetleriyle yazı yazmam.
Ben belgelerle konuşurum.
29.09.2008 tarihli Cumhuriyet'i bulun, Sayın ATABEK'in köşesini okuyun, daha sonra yorum yapın.
Olmaz mı?
Şimdi gelelim sorularınıza..
neden ABD yaşamayı seçti?
http://www.gencadam.net/content/view/163/57/
(linkteki yazı bu konuya aittir, eğer gerçekten amacınız bilmek öğrenmekse lütfen okuyun.)
neden Türkiyede veya başka müslüman ülkede değil?
(Bu sorunun cevabı da yukarıdaki linkteki yazıda var)
mürit ne demek?
müritlerin olması günahmı ?
(Mürit, şeyh, tarikat gibi kavramların bu gönüllüler hareketi ile hiç bir ilgisi yoktur. Çünkü ne bu hareket bir tarikattır, ne Fethullah Gülen bir şeyhtir, ne de onu sevemnler birer müriddir)
hangi ülke görüldüğü yerde öldürülmesi fetvası vermiş?
neden?
Hiç bir ülkede böyle bir öldürülme fetvası verilmemiştir. Baştan ayağa yalandır.
medeni bir şekilde tartışmak çok güzel teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.
http://img518.imageshack.us/img518/3871/atabekeh1.jpg .
benim sayfadan verdiğiniz bu linki aradım karşıma hiç bir yerde yayınlandığını belliolmayan bir yazı çokı. bunu herhangibiri yazıp yayınlıyabilir. lütfen bakın.
bu arada yorumumun üst tarafı Atiye hanımın yazısından alıntıydı. benimmiş gibi cevap yazmışsınız.
dikkatlice okuyun. ben yorumda alttaki sorulara sadece cevap istedim.
sadece Erdal ATABEK yazar ararsanız benim sayfamda bastığım ve Atiye hanımın da burada yayınladığı şiiri görürsünüz. Buna ne desiniz. Arayın bakın lütfen.
Benim Erdal ATABEK'ten aldığım alıntı sorular neden sizi bu kadar rahatsız ediyor. Siz resmi evraklarla mı cevap veriyorsunuz avukatlarımısınıZ ?
neden ABD yaşamayı seçti?
neden Türkiyede veya başka müslüman ülkede değil?
mürit ne demek?
müritlerin olması günahmı ?
hangi ülke görüldüğü yerde öldürülmesi fetvası vermiş?
neden?
medeni bir şekilde tartışmak çok güzel teşekkür ederim.
bizim bi tanıdık var.o da amerikada.bi sakıncası olmadığı halde yıllardır gelmiyor.ne ayıp değil mi.:))) nerede ikamet edeceğine nasıl kendisi karar verir aaaa.çok ayıp :)
uğraşacak bişey mi gerekti size.fethullah hocayla uğraşınca vatansever mi olduğunuzu sanıyorsunuz.ülke için asıl zararları hiç görmüyorsunuz değil mi.fethullah hocanın ya da o yazdığınız şiirde geçen başörtüsü ya da beyaz takkenin ne zararını gördünüz.yapmayın, bu kadar şekilci olmayın.
Gerçeklerin üstünü örtmeyin tanıklı yemin metni ve Gülen'e dair ne varsa /Hatta Ülke gerçekleri ile yüzleşin.Babanız bile olsa yalnışın karşısında durun...
-Yalnışlar/bu Ülkenin kaderine set çekmemeli...
-M.Kemal ve Kurtuluş savaşı mücahitlerine selam olsun
-Haz.Ömer'in adaleti....hepinizin üstünde olsun
-Kim ve kişi değiliz biz milletiz....
-Kim ve kişi değiliz biz Türkiye'yiz....
Mahzun Prenses... tarafından 10/21/2008 1:07:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
"100 bin 619 doların Gülen’e geri ödenmesine de karar verdi.
-İyi para / yerinde olsam Mehmetcik vakfına gönderirim...
-Yok ya...bende ne saf/aptalım adam ABD vatandaşı binlerce şehit verdik bir kere olsun başsağlığı bile dilemedi...umurundamı Mehmetler...."
demiş Sayın Necva Kıyak..
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.
Hatta çok iyi bildiği halde ısrarla ve suizanla tam tersini söyleyebilmek çok daha büyük bir ayıp.
İşte Fethullah GÜLEN Hocaefendi'nin taziyeleri..
"Huzursuzluğu, kardeş kavgasını ve milletimizin arasına ayrılık tohumları ekmeyi hedef alan terör, bu defa da menfur bir saldırıyla Aktütün'deki jandarma birliğimize saldırarak kendisini gösterdi. Mübarek ramazan ayının bitiminde ve bayram gibi kutlu bir zaman diliminin hemen ertesinde meydana gelen bu hain saldırı, milletimizi derinden yaralamıştır. Vatan müdaffası için canlarını feda eden evlatlarımız, şehadet şerbetini içerek, farklı bir hayat mertebesine geçmiş kutlu kişilerdir. Şehitlerimize Cenab-ı Mevla'dan rahmet, onları yetiştiren anne - babalarına, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ve milletimize sabr-ı cemil niyaz ediyorum."
M. Fethullah Gülen
Diğer taziyeleri için aşağıdaki linkleri açınız:
http://tr.fgulen.com/content/view/16218/21/
http://tr.fgulen.com/content/view/15986/21/
http://tr.fgulen.com/content/view/15932/21/
http://tr.fgulen.com/content/view/13767/21/
1- Oturma izni ile Amerikan Vatandaşlığı farklı kavramlardır. Birbirine karıştırmayın.
2- Fethullah GÜLEN Amerikan Vatandaşlığı yemini falan etmemiştir. Çünkü Amerikan vatandaşı olmamıştır. Oturduğunuz yerden yalan yanlış haberler üretmeyin.
3- Fethullah GÜLEN hacıdır. Geçmişte hacı olmadığı, bundan sonra da olamayacağı, çünkü Suudi Arabistan'da ölümü için fetva verildiği falan hepsi yalandır, asparagastır. Bir kez bile değil, bir çok kez hacca gitmiştir. Hac ile ilgili hatıraları "KÜÇÜK DÜNYAM" isimli biyografik eserde ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır.
18.02.1968 tarihinde ilk kez hacca gitti
İzmir Kestanepazarı Kur’an Kursunda hocalık yaparken Diyanet İşleri Başkan Vekili Lütfü Doğan kendisini telefonla arayarak Diyanet Görevlisi olarak hacca gönderileceği söyleyince o sene ilk kez hacca gitti. 1968 Yılı Kurban ve Hac mevsimi Mart ayının 10’unda idi. Fethullah Gülen’in hacca gidişi ile ilgili haber 19 Şubat 1968 tarihli İttihad gazetesinde yer aldı.
Kabe’ye Doğru
Kurban bayramının yaklaşması münasebetiyle bütün İslâm âleminden Hicaz’a Müslümanlar akın akın gitmekte ve Hac farizelerini ifâ için Mekke-i Mükerreme’de toplanmaya başlamış bulunmaktadırlar. Geçen yıllara nazaran Türkiye’den Hicaz’a gidenlerin sayıları bu yıl bir hayli arttığı gibi, hacı namzetlerini uğurlamak için onbinlerce Müslüman yollara dökülmekte ve tekbir sesleri arasında kafileler-otobüslerle mukaddes beldelere hareket etmektedir. Diyanet İşleri Riyaseti ise, Türkiye’den giden hacı namzetlerinin dini feraizi noksansız ifâ etmelerini temin için Hicaz’a temsilciler göndermiştir. Resimde, Diyanet Riyaseti tarafından Hicaz’a gönderilen İzmir Merkez Vaizi Fethullah Gülen Hoca, kendisini uğurlayan İzmirlilerle birlikte görülüyor. Hocaefendi’nin Diyanet tarafından Hacca vazifeli olarak gönderilmesi İttihad Gazetesi’nde bu şekilde yer almıştı. (İttihad Gazetesi, 19 Şubat 1968)
4- Erdal ATABEK'in olduğunu söylediğiniz yukardaki o yazının büyük bir kısmı Erdal ATABEK'e ait değildir. Erdal ATABEK bunu Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde bizzat kendisi yalanlamıştır. Yukarıya aldığınız yazının en başından " ÖNCE ALIŞTIRMANIZ GEREKİR.. GÖRÜNTÜYE... SESLERE..." ifadelerine kadar olan kısmı Erdal ATABEK'e ait değildir. Bu cümlelerden sonrası Erdal ATABEK'in yazısıdır.
Erdal ATABEK'in bu yazıyı tekzip açıklamasını görmek için aşağıdaki linki açınız:
http://img518.imageshack.us/img518/3871/atabekeh1.jpg
kilimci tarafından 10/21/2008 11:50:17 AM zamanında düzenlenmiştir.
kilimci tarafından 10/21/2008 11:51:52 AM zamanında düzenlenmiştir.
Beni fazlasıyla yoran okura anlatamadıklarımı yazmayı başaran sayın İNCİ AKIN....Seni kutluyorum/Cesur kadın...Yürekli Türk kadını keşke her kadında senin kadar cesur ve yürekli olabilse...Aydınlansa toplum...
SAYIN DANIŞ BENDE YORUM YAPAMICAGIM FAZLA SÖZE GEREK YOK DİYE DÜŞÜNÜYORUM HERŞEY ORTADA BİŞEY İSPATLAMAK ZORUNDA DEGİLSİNİZ HELE BELGELERLE.ŞU ÜLKEDE BELGELENECEK O KADAR ÇOK USÜLSÜZLÜK VARKİ ASIL ONLARDAN BELGE İSTENSİN SİZİN KALEMİNİZDEN DEGİL .YAZILARINIZI HER ZAMAN OKUYORUM KEŞKE HERKES SİZİN GİBİ YÜREKLİ OLSA ÇIKSA KONUŞSSA BU MİLLET SUSTURULARAK BU HALE GELDİ SUSURLUK YETMEDİ ERGENEKON ÇIKTI.FETTULLAHA GELİNCE YİGENİMİ ONUN YURDUNDA KALIYORDU LİSEYİ OKUYOR ŞU ANDA MECBUREN ORDA KALMAK ZORUN DA ÇÜKKİ İLÇEDE OKUYOR.NEYSE HAYIR SEVERLER BUNLARI YEMEGE ÇAGIRIYOR HER AKŞAM BİRİ YEMEKTEN SONRA HOCALARI BUNLARI DÜRTÜYOR İŞARETLER VEREREK KALKIN NAMAZ KILIN DİYOR TESPİH ÇEKİN DİYORLAR BUNE BASKIDIR SORUYORUM SIRF PARA TOPLAMAK İÇİN HİÇ NAMAZA DURMAYAN KIZ NAMAZA DURUYOR.İBADET ALLAHLA KUL ARASINDADIR BU BASKIYLA OLMAZ SABAH NAMAZINA ZORLA KALDIRILIYORLAR İŞTE MAALESEF BENDE SUSANLARDAN BİRİYİM.BİREBİR ŞAHİT OLDUGUM KONUYA SESSİZ KALIYORUM BU EN UFAK DETAY KİMBİLİR NELER DÖNÜYOR BU GÜZEL VATANIMIZDA NEYSE ATİYE HANIM SİZİ BİR KEZ DAHA KUTLUYORUM CESARETİNİZDEN DOLAYI SİZ DİŞİ UGUR MUMCUSUNUZ ,ÇETİN EMEÇSİNİZ VE DAHA NİCELERİ MUTLU OL SAGLICAKLA KAL GÜZEL ZARİF BAYAN GÜNÜN TÜM GÜZELLİKLERİ SİZİN OLSUN BYEEEE
İnsanlar önce kendileri ile yüzleşmekten/yalnışı sorgulamaktan asla korkmamalıdırlar.Ben Türküm benim için Türkiyenin menfaatleri önceliklidir.Asla ve asla hiç bir parti üyesi değilim /hiç bir partiye üyeliğim/sempatim/yakınlığım yoktur.Vatan sevdalısıyım varsa yalnış yazarım bundan asla beni alıkoyamaz hiç bir kuvvet.
-Şu da bir gerçek ki kendi adıma suya/sabuna dokunmadan bir ömür yaşama yetisine sahibim ama söz konusu ben değilim.VATAN/TORUNLAR...
-Vatanseverlik birbaşka sevdam.......
SAYIN DANIŞ BENDE YORUM YAPAMICAGIM FAZLA SÖZE GEREK YOK DİYE DÜŞÜNÜYORUM HERŞEY ORTADA BİŞEY İSPATLAMAK ZORUNDA DEGİLSİNİZ HELE BELGELERLE.ŞU ÜLKEDE BELGELENECEK O KADAR ÇOK USÜLSÜZLÜK VARKİ ASIL ONLARDAN BELGE İSTENSİN SİZİN KALEMİNİZDEN DEGİL .YAZILARINIZI HER ZAMAN OKUYORUM KEŞKE HERKES SİZİN GİBİ YÜREKLİ OLSA ÇIKSA KONUŞSSA BU MİLLET SUSTURULARAK BU HALE GELDİ SUSURLUK YETMEDİ ERGENEKON ÇIKTI.FETTULLAHA GELİNCE YİGENİMİ ONUN YURDUNDA KALIYORDU LİSEYİ OKUYOR ŞU ANDA MECBUREN ORDA KALMAK ZORUN DA ÇÜKKİ İLÇEDE OKUYOR.NEYSE HAYIR SEVERLER BUNLARI YEMEGE ÇAGIRIYOR HER AKŞAM BİRİ YEMEKTEN SONRA HOCALARI BUNLARI DÜRTÜYOR İŞARETLER VEREREK KALKIN NAMAZ KILIN DİYOR TESPİH ÇEKİN DİYORLAR BUNE BASKIDIR SORUYORUM SIRF PARA TOPLAMAK İÇİN HİÇ NAMAZA DURMAYAN KIZ NAMAZA DURUYOR.İBADET ALLAHLA KUL ARASINDADIR BU BASKIYLA OLMAZ SABAH NAMAZINA ZORLA KALDIRILIYORLAR İŞTE MAALESEF BENDE SUSANLARDAN BİRİYİM.BİREBİR ŞAHİT OLDUGUM KONUYA SESSİZ KALIYORUM BU EN UFAK DETAY KİMBİLİR NELER DÖNÜYOR BU GÜZEL VATANIMIZDA NEYSE ATİYE HANIM SİZİ BİR KEZ DAHA KUTLUYORUM CESARETİNİZDEN DOLAYI SİZ DİŞİ UGUR MUMCUSUNUZ ,ÇETİN EMEÇSİNİZ VE DAHA NİCELERİ MUTLU OL SAGLICAKLA KAL GÜZEL ZARİF BAYAN GÜNÜN TÜM GÜZELLİKLERİ SİZİN OLSUN BYEEEE
Sayın Atiye Danış
Yazınızı okudum beğendim sizlere yapılan yorumlarıda okudum ben o arkadaşlar gibi sağdan soldan örnekler vererek ne bu yazıyı yazanı kötüleyeceğim nede fetullah güleni savunacağım bu ülkenin düşmanlarına sığınıp daha sonrada ben bu ülkeyi seviyorum diye ahkam kesenler yalancıdır dolandırıcıdır.Bu ülkede yaşayan hocalar yokmu hepside amerikayamı kaçtı,amerikada Türkiye'yi ermenilere karşımı savunuyor zannediyorsunuz,yazıya yorum yazıp fetullah güleni savunanlarada biraz daha düşünmelerini öneriyorum Anadoluda bir hocayı savunun arkadaşlar bu memleketin tabutunu hazırlayan bir ülkeye sığınan bir adamı savunuyorsunuz.abd pkk yı desdeklemiyormu abd ermenileri üstümüze salmıyorlarmı fetullah gülen amerikada ermenilere birde pkk ya karşı savaşıyormu zannediyorsunuz hoca dediğiniz o adam orda ne ödünler vererek kaldığını bilmiyormusunuz aslında yazacak çok şeyler var ama yazdırmıyorlar site kurallarına aykırı onun için yazmıyorum ama bazı konuları çesurca kaleme alan arkadaşlarıda rencide edenleride sağduyulu olmaya davet ediyorum Anadoluda bu ülke menfaatleri için çalışan bir Hocayı savunun amerikada, tabiyetinde bulunduğum abd yasaları gereği iç ve diş düşmanlarına karşı mücadele edeceğim diyen bir adamı savumayın abd Türkiyeyi düşman olarak gördüğünü anlamıyacak kadar kör olmayın
.............Bu yazı içinde Sayın A.DANIŞ'ı desdekliyorum
.............Fetullah GÜLEN 'de bu ülkeyi seviyorsa amerikada çan sesi dinlemesin gelsin Fatih camiinde ezan okusun.
Benim yorumum;Nalına hemde mıhına.
Gülen hoca efendi ABD vatandaşı olabilir.Orada yaşayabilir bunun göstermelik sebepleri,bilmediğimiz asıl sebepleri de olabilir.Karşı basın fırsatları değerlendirir.Atılır üstüne üstüne ve abartabilir.
Benim aklımın almadığı insanların hocaya ve fikirlerine tabi olmaları.Deyimimi uygun görürseniz hocanın askerleri gibi.Yurt dışında Türk okullarında gönüllü islam askerleri.Fedakar,Cömert,Birbirlerine bağlı ve birlikte olmanın başarısını dünyaya gösterme çabasındalar.
Dış çevreler ve karşıt görüşler onlara dolandırıcı derken,Paraları cukka edenler gözlüğüyle bakarken onlar hedefe ulaşma çabasındalar.Onlarında içlerinde çürükler vardır.Cukkacılar gerçekten alıp götürmüştür.Ama onlar birliklerini bozmuyorlar.
Biz burada,Kara çarşaf,Türban,Sarık sümük derken,
Amerikanın kucağına nasıl oturduğumuza dönüpte bakmıyoruz.Kominizm öcüsü bizi emperyalizmin fırınına odun etmedimi ?
Genç Türkiye Cumhuriyetini Modernizmciler Avrupa çıkarlarına peşkeş çekmedilermi ?Demiryolu aykırılığı,Pahalı karayolu taşımacılığı,Torpil,Rüşvet ve imtiyazlar yapımıza şırıngalanmadımı ?
Bakın ayıklayabiliyormuyuz.
Ben yazıyı çok taraf vede abartılı algıladım.
Biz bize Dinle,Bize Uyuşturucu yardımla,Tilki dostluğuyla yaklaşanlara temkinli olmalıyız.
Bizi bölen taraflarımızı kılıçlandırmayalım.
Türkün dostu Türktür.Böyle yüceliriz.Önderimiz ATATÜRK'tür.İman da dürüstlükle başlar.
"Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz"
Yazarlık ne menem bir şeydir ki CİDDİYET ister.
Başkasının sırtına basarak yazarlık payesi alınmaz ve verilmez.
Ayakların baş, başların ayak olduğu bu çağ da size fazlasını reva görmem.
Kaldı ki FETHULLAH GÜLEN destekçisi hiç olmamakla birlikte.
Yukardaki yazının edebi değeri yoktur.
Fakat ABD eteğine saklanarak geleceğin fitnesini oluşturmaya çalışanların hiç değeri YOK!
Selametle.
SayıN Mahzun Prenses
A.B.D. Bazıları için kurtuluş üssü oldu
Ilımlı islam artık orada kararlaştırılıyor, eş başkanları orada seçiliyor, Laik Cumhuriyete, karşı senaryolar artık orada hazırlanıyor.
Son zamanlarda Atatürk Türkiyesinde oynan oyunlar ABD tezgahlanıyor.
Mustafa Kemal Ordusuna çocuğunu Askere göndermek istemeyenler ,sahte raporlarla çocuklarına çürük raporu alarak Amerikaya gönderiyor, ve Amerikan Vatandaşı yapıyor
Daha dün filistine yapılanlar karşısında ABD kin kusanlar şimdi ABD İteatkar duruma geldiler
Ne yapsa o tür zihniyete yakışıyor, dün öyle idiler bu gün böyleler, çünkü sık sık gömlek değiştiriyorlar, adı üzerinde takiyeci zihniyet, bir adım ileri, iki adım geri yürüyorlar
Mustafa Kemal ordusu dururken, Vatan uğruna bunca şehit verilirken bu kokuşmuş zihniyetin götürüp Suudi Kral Abdullaha Devlet övünç ferağat ve başarı madalyasını vermiştir.
Sanki Cudide, gabarda, beytuşebapta, Namazda, iki yakada, Ulu Derede, Şırnakta Ak tütünde Suudi Kral Abdullahın askeri Vatanımız uğruna şehit olmuş bu şaşkın zihniyete akıl ermez
Hatırlarsınız Din iman, Allah Kuran, Peygam ber dediler Müminlerin Dini duygularını Vicdani duygularını sömürdüler
Yimpaştan, Trilyonluk Zimmetten, Deniz fenerinden götürdüler,Gavur dedkleri Alman mahkemelerinde itiraf ettiler, Birleşmiş Milletler yoksulluk ve Yolsuzluk Raporlarında Türkiye ile ilgili Raporu açıklamayı hükümet uygun görmediği için açıklanmadı
En iyi Müslüman benim diyen zihniyet gerçekten hakiki müslümansa bıraksın bu rapor açıklansın neden yasakladılar çünkü o raporda kendi isimleride var ondan,
Kuldan bu olayları kaçıra bilirler lAKİN
Allah adını, Kuran adını, Peygamber adını kulanarak Vatandaşı soyan vicdanı kurumuş zihniyetin Allah bir gün elbet belalarını verir,
Kimsenin bu yüce dini , bu ulvi evrensel dini kendi tekeline alarak politize etmesine hakları yoktur, günah işlemişlerdir ve Dünyaya rezülü rüsva olmuşlardır
Saygı Değer gönül dostum yazınızı saygın ve arif buluyorum
Sizi yürekten kutluyorum
Saygı ile selamlıyorum, Allah yar ve yardımcınız olsun
Doğru bildiğinizden şaşmayınız diyorum
Saygılarımla efendim
* * * * * * * * * *
_____şair 67________
ALİ CEMAL AĞIRMAN
binyıl.....Menderes/Polatkan/Zorlu/Gezmiş ve daha yüzlercesi asıldı/daha dün aslanlar gibi gencimiz metris te işkence ile öldürüldü ve binlercesi hiç yoktan yok edildi ama ulusal basın sadece kürsüden aydınlatıldı.Şahsen ne benim elime / ne de diğer basın elemamlarının eline bu güne kadar hiç ama hiç bir zaman resmi veya resmi olmayan belge bile verilmedi.Çok tereddütün varsa ve ikna olamıyorsan lütfen Dışişleri Bakanliğı/ABD baş konsolosluğu ile irtibata geç ve sonuçtan bana da bilgi ver...))))) Ama boşuna uğraşma yiğit düştüğü yerden kalkar....
-HİÇBİR SAKINCASI OLMADIĞI HALDE / YILLARDIR NEDEN GELMEDİ.....????
Amannnn... siz de yani.... Sn. Mahzun Prenses... olayları bir türlü doğru teşhis edemiyorsunuz... cık cık cık...
Eveeet... ne diyorduk...
ABD vatandaşı olmak istiyorsan yemin etmek mi gerekiyordu ?
Ve yemin şöyle miydi ?
Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun..
Elbette böyle bir yemin ettiyse, sırf Türkiye'yi düşündüğü için etmiştir
Ne diyor...
Burada, önünüzde, “şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime;” bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma;
Türkiye zaten "küçük abd olduğu için" burayı... yani abd'nin minyatürünü korumak için yemin etmiştir...
Şimdi siz, bana da inanmazsınız !
abd'nin bizden başka 17 üssünün bulunduğu başka bir ülke var mı ?
İlahi yani size de :)))
Sırf, Türkiye’yi korumak, sırf...
:))
Resmi belge mi bunlar?
Medyanın haberlerini RESMİ belge gibi gösterecek kadar elinizde malzeme kalmamasına şaşırdım.
Ne zamandan beri medyanın haberleri resmi belge olarak kabul ediliyor ki ?
O zaman her haber resmi belgedir..Bu mantıkla hareket ederseniz, demek ki chp de almanyadan paraları aşırıyor.
Sizi okuyorum ve takip ediyorum ama ordan burdan duyduğunuz haberleri yazacağınızı tahmin edemezdim.
Saygılar..
Sayın Necva Kıyak üstadım sorularınıza sayfanızdaki o donanımlı yazıyı getirerek cevap dönüyorum.Siz bu konuda benden daha kabiliyetlisiniz.Sizden ne çok şey öğreniyorum....
Prsr.Erdal ATABEK'ten ....sitesinde tam metni mevcuttur tam
HACI DEĞİLMİŞ !!! ( Alıntı)
""Fethullah Hoca, bu kadar dindarligina ragmen HACI degildir.
Mekkeye medineye gidemezıı.
Nedenmi? Seriat kanunlarina gore Fethullah hoca SEYH statusune
soyundugundan ve muritleri oldugundan Saudi arabistan sinirlari
icerisinde ele gecirilirse hemmen katledilir.
Cunki;Islamiyetde seriatda ve Kuran da seyhlere ve/veya tarikat
liderlerine yer yoktur.
Ozetle Allah ile kul arasina kimse giremez!!
BUGÜNÜN YOĞUN GÜNDEMİNDE ÖNEMİ DAHA DA ARTTI.
Uyandırın
Korkmayın heryerde konuşun konuyu siz açın
Takside taksiciye konuşun
Apartmanda kapıcıya konuşun
Sakallı gazete bayinize konuşun
Eve gelen gündelikçiye konuşun.
Anlatın eğer Fethullah dindarsa peygamber gibi ise
neden Amerika’da yaşıyor ?
neden Mekke’de Kabe yakınlarında bir malikanede değil de
Amerika’da FBI çiftliğinde.
Söyleyin bu zat değilmiydi 25 yıl o cami senin bu cami
benim salya sümük ağlayarak FAİZ haram diyen ?
sorun kapıcınıza peki BANK ASYA nedir ?
Önce alıştırmanız gerekir.
Görüntüye.
Seslere.
Hareketlere.
Sessizliğe.
Çevrenizde olup bitenlere.
Yavaş yavaş alıştırırsınız.
Alışırlar.
Türbana.
Çarşafa, peçeye.
Taşyapı’ya.
Oğulların gemilerinin olmasına.
Çocukların televizyon kurmasına.
Yakınların yolsuzluklarına.
Sevgililere alınan evlere.
Çokeşliliğe.
Erkeklerin, kadınların ayrı ayrı oturmasına.
Ramazanda öğle yemeği verilmemesine.
Beyaz takkeyle gezenlere.
Hem de öyle alışırsınız ki size çok doğal gelmeye
başlar.
Bizde böyle deyip geçmeye başlarsınız.
’Galiba demokrasi bu da biz mi anlamıyoruz?’ diye
kuşkulanırsınız.
Sonra da uyuşursunuz.
Yavaş yavaş uyuşursunuz.
İçinizden bile tepki duymaz olursunuz.
’En az üç çocuk yapın’ derler, dinler geçersiniz.
’Bizi azaltmaya çalışıyorlar’ derler, gülme duygunuz
bile kaybolmuştur.
’Batı’nın ahlaksızlığını aldık’ derler, öyle dinler
durursunuz.
Uyuşturmuşlardır sizi.
Bir yandan Çanakkale zaferini kutlarsınız.
Öte yandan Çanakkale savaşını yıllar sonra
kaybettiğinizi bile fark etmezsiniz.
Başbakanınız planlarını Amerika’ya açıklar.
Siz burdan dinlersiniz.
Amerika Ankara’yı işgal etmektedir.
Siz İngilizce öğrenmeye çalışırken durumu
göremezsiniz.
***
Alışırsınız ve uyuşursunuz.
Geçmişe dalıp gitmişken,
geleceği kaybetmekte olduğunuzu fark edemezsiniz.
Plan da bunun için yapılmıştır.
Önce alıştırma.
Sonra uyuşturma.
Yüzünüze demokrasi derler, arkanızdan gülerler.
Yüzünüze çokkültürlülük derler, arkanızdan bölerler.
Yüzünüze değişim derler, arkanızdan soyarlar.
Yüzünüze gelişim derler, arkanızdan bakarlar.
Alışırsınız.
Uyuşursunuz.
Tehlikenin farkında mısınız?
Önce Alıştırma - Sonra Uyuşturma...
PROF. DR. ERDAL ATABEK
Sayın geceyedair ve binyıl....şunu bilmenizi isterim DANIŞ bir araştırmacı/yazar Ulusal Basın mensubu kesin kanıtlayamaacağı hiçbirşeyi asla yazmazYyazamaz...
-İşte merak ettiğiniz sorulara cevabım
GÜLEN'e dair KAYNAKLAR (Sorgulayanlara)
Amerikan haber ajansı: Fethullah Gülen, ABD'de sürekli oturum hakkı kazandı
Dünyanın büyük haber ajanslarından Associated Press (AP) , 'Türkiye'nin önde gelen dini lider'lerinden ifadesini kullanarak......
Yayın Tarihi:18/10/2008 10:34:00 ...Devamı nethaber.com
2 Fethullah Gülen'in himayesindeki üniversite Tayyip Erdoğan'a DOKTORLUK ÜNVANI verdi: Fatih Üniversitesi'nde fahri doktora cübbesi giydi
ZAMAN gazetesinin haberine göre; Yurtdışından 4 üniversiteden fahri doktora ünvanı alan Başbakan Erdoğan'a yurtiçinden ilk ünvan Fatih Üniversitesi'nden geldi....
Yayın Tarihi:16/10/2008 10:26:00 NOT=Türkiye'ye dönmesinde yasal hiç bir sorun kalmamıştır AKP sayesinde...ABD kalması zorunlu değil/keyfiyettir..
Devamı=nethaber.com
3 Ve Fethullah Gülen'e YEŞİL KART ÇIKTI
ABD’de Pennsylvania Doğu Bölgesi Federal Mahkemesi’nde Göçmenlik Dairesi USCIS’in 'Yeşil Kart' başvurusu aleyhinde aldığı kararı bozdurmayı başaran Gülen artık ABD vatandaşlığını garantiledi...yaptırılan yeminde bunun kanıtı.Devamı=nethaber.com.
Yayın Tarihi:16/10/2008 02:51:00
100 bin 619 doların Gülen’e geri ödenmesine de karar verdi.
-İyi para / yerinde olsam Mehmetcik vakfına gönderirim...
-Yok ya...bende ne saf/aptalım adam ABD vatandaşı binlerce şehit verdik bir kere olsun başsağlığı bile dilemedi...umurundamı Mehmetler....
- Gülen’in Yeşil Kart başvurusu yaptıktan sonra Göçmenlik Bürosu ajanları tarafından video kamera önünde 2 ayrı tercümanın katılımı ile yemin ettirilerek sorgulandığı ve bu sorgulamanın detaylarının rapor edildiği iç yazışmalar da ilgili dava dosyaları arasında mevcuttur..
-Fethullahçılara müjde...hocanız artık ABD vatandaşı / kıyamam ay,canım ne büyük mücadeleler yaptı bu uğurda.Yeminle Hacca gitmiş kadar oldu yani.Hacı olmasada/olamazsada/Kabe o na yasak ya...
---------------------------------------------------------u paraları nasıl kazandı?
neden ABD yaşamayı seçti?
neden Türkiyede veya başka müslüman ülkede değil?
mürit ne demek?
müritlerin olması günahmı ?
hangi ülke görüldüğü yerde öldürülmesi fetvası vermiş?
neden?
neden haccı değil?
bu soruların cevabını resmi bir şekilde istiyorum merak ettim de?
b