- 1568 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SENSİZ ZAMAN GÜNCESİ-VI
“Kimin aşka meyli yoksa, o kanatsız kuş gibidir. Vah ona..”
Kim bilir hangi kitabın sarı sayfaları arasında gözüme çarptı bu söz. Ya da kim bilir hangi gazetenin satır arasında okudum hatırlamıyorum.
Sabah uyandığımda dilimde buldum bu cümleyi. Kendi kendime tekrarlayıp duruyorum. Bazen böyle olur. Kimi zaman bir türkü, kimi zaman bir söz sabah uyandığımda baş ucumdadır. Ve ısrarlı bir aşık misali, nereye gitsem gelir benimle gün boyu..
Davetsiz bir misafir gibidir. Ne gelirken vurur gönül kapımı, ne de giderken “Allaha ısmarladık” der. Yüzümü yıkıyorum, çayımı yudumluyorum gitmiyor. İçimdeki ses ısrarla aynı şeyi söyleyip duruyor..
Biliyorum kaçamam. Renkli bir gölge gibi ardım sıra gelecek. Önemsemiyorum. Duymazlıktan geliyorum. Ona kulaklarımı tıkayıp, perdeyi aralıyorum.
Bahardan kalma bir gün. Güneş olanca sıcaklığıyla gülümsüyor. Yüzümü buruşturuyorum kaygıyla. Ürkek bir ceylan gibi geçiyor yüreğimden sözcükler. Ve dökülüyorlar apansız dilden. Mırıldanıyorum: “Bulutlar ağlamadı bu sene.. toprak güler mi bilmem”
Sahi neden birilerinin gülmesi için, başka birilerinin ağlaması gerekiyor.
Gülümsüyorum. Son zamanlarda fazla konuşur oldum kendimle. Deliriyor muyum ne? Cevabı yine bende bu sorunun.
“Deliliği şeref gördük, şan gördük / Şu dünyayı viran olmuş han gördük..”
Eyvallah !....
Üşüyorum.. Dahası ürperiyorum. Bunu en iyi sen bilirsin sevdiceğim. Yüreğe hasret değince, hiçbir güneş ısıtmaz gayri onu.
Bu gönül yarasının emi, sargısı vuslattır. Pervanenin ateşte yanması gibi. Ama ne gam.
“Bizi yakan ataş, közden ötesi…”
Yüreğimde hasretin büyüyor. Ve bir sevdanın cinnetinde gözbebeklerim. Hiç susmuyor içimdeki ses. Bu senin sesin. Sen, ben oluyorsun. Ve hep aynı şeyi fısıldıyorsun:
“Kimin aşka meyli yok ise, o kanatsız bir kuş gibidir. Vah ona!..”
Büyüyor sesin içimde, çığlık oluyor. Issız yüreklerde aks-i seda buluyor bu vaveyla. Apansız düşüyor sözcükler, geceyi yırtan şafak gibi.. “Sevdası olmayan kul neye yarar…”
Aşk… neşeli bir Haziran
Aşk… hüzünlü bir Eylül
Aşk… yüreğe saplanan hançer
Aşk… kan damlatan bir gül
Aşk… gökkuşağı gibi rengarenk
Aşk… bir armoni, tatlı bir ahenk
Aşk… canın cananı bulması
Aşk… kanın damarda donması
Aşk… gülün açmadan solması
Sahi nedir aşktan murat?
Söyle Sevda Ecesi..
Sular dalgalanır da
Durulur mu ?
Söyle…
Her bahar,
Yeni bir dünya kurulur mu ?
Ateş pervaneyi
Sevdiğinden mi yakar?
Ve her karanlık gece
Bir sabaha mı çıkar ?
Vuslat mıdır
Hasreti doğuran ?
Yoksa
Hasret mi
Aşkı yoğuran ?
…
Asrın girdabında eriyor zaman, kelep kelep. Bense seni düşünüyorum hep. Düşüncelerin anaforunda kaybolduğumda, kılavuzum oluyor gözlerin.
Biliyor musun yokluğunda yıldız topluyorum..
Çocuk yüreğimle sıçrıyorum geceleri gökyüzüne.. Belki dokunamıyorum onlara ama olsun, ayaklarım yerden kesiliyor ya bu bana yeter..
Bana aşk deme sevdiğim..
Darb-ı mesel
“Kimi nasıl da biçer, dünyada ektiğini…
Çok gördüm aşk ekenin, ihanet biçtiğini..”
Bana aşk deme.. Benden aşık olmaz...
Yüreğimin sesini, dinle yüreğinle…
Hasretin narında göz göz olmuş tenim…
Bana aşk deme meleğim, çünkü aşk benim..
YORUMLAR
Darb-ı mesel
“Kimi nasıl da biçer, dünyada ektiğini…
Çok gördüm aşk ekenin, ihanet biçtiğini..”
Bana aşk deme.. Benden aşık olmaz...
Yüreğimin sesini, dinle yüreğinle…
Hasretin narında göz göz olmuş tenim…
Bana aşk deme meleğim, çünkü aşk benim..
Sona doğru değişti fikrim ...Çok güzeldi..