- 592 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dağ Gelini
Yüz yıllar önce Doğu Anadolu’da bir dağ hikayesi nesilden nesile anlatılmış ve anlatılmaktadır.
Çayır Köyü; dağ Gelini hikayesini anlatılan dağın eteğinde kurulmuş…
Üç tepeler dediğimiz dağ, Köyün hemen üst tarafında sıra dağların uzantısıdır kışın yağan kar’ın ilkbahar da erimesiyle dağ’ın güney yamaçlarında yetişen ıspanağa benzeyen çokta lezzetli olan çiriş dediğimiz sebzeyi toplamaya giderdik.
Ne zaman dağ gelini dediğimiz taşın yanına varırsak içimizde yaşça büyüklerden biri haydi çocuklar oturun bu dağ gelin nin hikayesini sizlere anlatayım derdi.
Bizlerde o büyüğün etrafında çember oluşturur merakla dinlerdik.
Kah zaman da birer heykeli andıran taşların etrafında döner dururduk eski zamanda olan biteni anlamaya çalışırdık.
Rivayete göre bir kadın küçük çocuğu ile köyde dul kalır, kadın çok güzelmiş güzelliği dillere destan olmuş, öyle ki köyün gençleri bir yana orta yaşlıları hatta yaşlıları bile talipmiş kadına.
Lakin kadının evlenmeye pekte niyeti yokmuş. Tek amacı çok sevdiği, ölen kocasına sadık kalmaktı, inancına göre evlenmeden ölürse, çok sevdiği eşine öteki dünyada kavuşmakmış. Ama bu durumu bilmeyen yoktu, bir türlü kadına inanmadılar. çok daha ileri gidenler vardı, şöyle bir karalamalar ortalığa yaydılar, yok yok bu kadın evlenecek eninde sonunda.
Niyeti köylüyü bir birine düşürmektir diyenler de oldu.
Her gün birileri kapısına gelir evlenmek vaatlerinde bulunuyordu. Kadın korku ve endişe içerisinde yaşamaktaydı.
Küçücük oğluyla tek başına yaşardı, kapı bacaları sımsıkı örter, geceleri kapıyı kimselere açamazdı.
Gündüzleri bağ bahçeye tek başına gitmezdi.
Kapı komşulara yalvarır birini yanına alıp öyle giderdi.
Güzelliğini çekemeyen köy kadınlarından bazıları yolunu keser hakaret ederdi.
Çalışmak zorunda kalan kadın, küçük evladına bir nafaka kazanmak için çırpınmaktaydı, olan derdi bir yana, birilerine cevap vermekte ayrı bir dertti.
Her gören kadına sorardılar ne zaman kiminle evleneceksin?
Bir yanda da sahipsizliği bir yanda güzelliği başına dertler açmaktaydı.
Yeter ki rahat bıraksınlar diye elbiselerini yırtar elbisesini yıkamaz, ve yüzüne kül toprak sürer.
Öyle dolaşırdı.bu durumunu görenler öyle yorumlar yapardılar ki kadın her gün biraz daha sinirden çıldırıyordu.
Bu defada köy kadınları; bakın bakın evlenemedi kocasızlıktan kafayı yedi, kimileride çık git köyden, bizim kocaların aklını başından aldın fahişe diye kötü küfürler ediyormuş. Artık kapana kısılmış bir av olmuştu.
Her an yakalanıp canavarlar tarafından parçalara bölünecekti akbabalar başında uçuşuyordu. Küçücük evladını alıp nerelere gideceğini bilemeyen kadın, düşünüp duruyordu.
Başka bir köye gitse kime gidecek, kimi var kim sahip olacak yada kim bir lokma ekmek verecek.
Evinin penceresinde kafasını kaldırıp ALLAH’a yalvarmaktan başka çaresi olmayan kadın, yine ertesi gün sabah erkenden kalkmış dualar ediyordu. Evinin karşısında bulunan dağa doğru bakmaktaydı. Karşısında beyazlar içinde aksakallı biri ona elini uzattı, kadın korkmadan aksakallının elini tuttu ve sözlerini dinliyordu.
-aksakallı; gel kızım dağa gel diyormuş, sana burada huzur yok. İki üç defa bu sesi duyan kadın birden irkildi benzi sararmıştı, tir tir titriyordu.
Kendine gelen kadın galiba ben kafayı oynattım diye kendi kendine söyleniyordu.
O gün sabah olanlarla düşünüp günü akşam etmişti.
Gecede rüyasına giren aksakallı, yine sesleniyordu gel kızım dağa gel diye, uykudan uyanan kadın artık kararını vermekten başka çaresinin olmadığına kanaat getirdi.
Bir gün sabah erkenden uyanan kadın kimselere görünmeden ihtiyacı olan eşyalarını bir bohça yaptı gözyaşlarına boğularak küçük evladın sırtına aldığı gibi dağın yolunu tuttu.
O gün akşama kadar dağda bir mağara aradı, nihayet bir kayalığın arkasına sığındılar.
Çocuk durmadan ağlıyordu.Kadın artık yorgunluktan ve korkudan bitkin düşmüş olduğu yerde uykuya daldı.
İnsan aleminden vahşi hayvanların alemine girmiş ve tek sahip Yüce yaradandı. O gece sabaha kadar deliksiz uykuya dalan kadın ve çocuğu sanki huzur bulmuşlardı ne karışan vardı onlara nede hakaret eden.
Sabah uyanan kadın çocuğunu kucağına aldı ve civar köylere indi, bir parça ekmek için katlettiği yol ancak midesini bir nebze oyalayacaktı.
Tam bir sefillik içinde kıvranıyordu kundaktaki çocuğuyla köyden köye dolaşır, çaresiz kaldığı zaman yavrusunu sırtına bağladıktan sonra yine emin olduğu yere dağlara çıkar insanlara yem olmaktansa vahşi hayvanların mekanını tercih ederdi.
Akşam üstüydü kadın kapı kapı gezip dileniyordu.
Çaldığı kapıdan ses gelmiyordu.Biri çıkıp kendisine bir sadaka veren yoktu.
Kadın kapısını çaldığı evi merak etti.
Kimse yok mu? diye birkaç defa seslendi bir ara ses tonunu yükselti derinden bir ses içeri gel diye seslendi.
Kadın bir kaç adım atarak içeri girdi evin bölmelerine bakarak açtığı her kapının arkasında kimseleri göremiyordu.
Bu seslik onu korkutmaya başlattı tekrar bu tarafa gel buradayım. Diyen son kapıyı açtı yatakların içerisinde aksakallı biri sırt üstü uzanıyordu nefes almakta güçlük çeken adam elleriyle işaret etti yanaş yanıma dedi.
Kadın korku ve şaşkınlık içerisinde adama doğru yanaştı. Gözlerine inanamıyordu.sanki gördüğü insan yıllardır ne yemek yemiş nede bir damla su içmiş adeta iskeleti ortaya çıkmış olan adam ölmek üzere idi. Kadın daha da korkmaya ve heyecanlanmaya başladı.
-Kadın, ey ALLAH’IN kulu kimin kimsen yok mu?
-Adam. Boğuk ve titrek bir sesle benim kimsem yok, kafasını yukarı kaldırdı.
-Kadın, anladım babalık, tek sahip odur bizleri yaratan.
Kadın o andan itibaren kendi derdini, yoksulluğunu unuttu, az sonra bebeği başladı ağlamaya, adam sevinçle yerinden kalkar gibi doğruldu.
Epey zamandan sonra bir bebek sesi evin tüm duvarlarını inletmişti sanki adam yeniden dünyaya gelmişçesine seviniyordu, kadın yerinden kalktı yan odaya gidecekti çocuk galiba altını ıslamıştı, yaşlı adamın yanaklarında aşağı yaşları dökülüyordu.
Bu bebeğin sesi yaşlı adamı çok mutlu etmişti ki ağlayarak sevincini ispat ediyordu.
Adam zar zor kadına birkaç soru sordu.
-yaşlı adam= sen kimsin? Ne kadar güzelsin…
-kadın= eyvah bu da fark etti derdimi, o güzelliğini kendine ALLAHIN bir lütfü değil de kendisine verilen dert olarak görüyordu.
Çünkü gittiği her yerde başına dert açmıştı güzelliği.
-kadın= babalık ben kimsesi olmayan garip yoksul bir anneyim
kadın ve yaşlı adam bir birlerine dertleşmeye başladılar muhabbet öyle derinleşti ki kadın gitmek yerine kalmıştı, vakit hayli geçte sayılırdı.
Bir ara düşündü ya bu adam beni ve çocuğumu kabul etse ne güzel olur, kendisine de bakarım diye hayal kuruyordu.
Yaşlı adam havadan sudan konuşmalarla kadını oyalıyordu ah ah bu kadın çocuğuyla kalsa. Bu evde yine eskisi gibi çocuk sesi koca evi inletse neşe kaynağım olsalar diye içinde hayallara dalan adam.
Yaşlı adam kadın dan çıkacak bir ses duymak istiyordu.geç oldu biz kalabilir miyiz diye söylese.
Kadında bir yanda kımıldasam da adam bana gitme kal geç oldu artık diye seslense.
Her ikisi böyle düşünürken çocuk yeniden başladı ağlamaya.
-yaşlı adam selendi kadına bak kızım geç oldu hem ben senin baban sayılırım gitme bu gece misafirim ol bende artık yalnızlıktan bıktım.
-kadın = Peki madem ki ısrar ediyorsun kalalım.
Adam çok sevindi
-kadın= senin kimin kimsen yok mu?Amca..
Yaşlı adam= var kızım olmaz mı bir oğlum var gelinimle birlikte haftada bir gün gelip beni yoklar giderler.
-kadın= aman ALLAH’IM hiç böyle olur mu insan babasını bir başına köy yerinde yanlız bırakır mı?, insan olan ALLAH’ ne cevap verir ana baba hakkı böyle mi ödenir.
Hiç merhamet yok mu bunlarda.
Yaşlı adamla kadın o gece geç saatlere kadar dertleştiler, hem kadın çocuğuna sıcak bir yuva bulmuştu, hem de yaşlı adam artık bir dert ortağına kavuşmuştu.
Her ikisinin korkusu da ayniydi ya yarın kadın ben gidiyorum derse yaşlı adam o korkuyla yatağına girdi uyumaya başladı.......
Kadında yavrusuna sarılarak tereddütle ufaklığa neni söyleyerek her ikisi de mışıl mışıl uyudular.
Bu üç insan için yeni bir şafak yeni bir gün doğmuştu hayalların ötesinde kalmamıştı umutları yanı başlarındaydı artık.
Yaşlı adam erkenden katlı yatağında doğruldu. Başladı neşeli neşeli konuşmaya yalnızlık korkusu bir anda silinmişti karanlık gecelerde bir günde olsa kurtulmuştu.
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.