- 874 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SİGARA VE TRAJİKOMİK YAŞANMIŞ ÖYKÜSÜ
Atilla; köyde doğup büyümüş, ilkokuldan sonrada ilçede liseyi bitirmişti. Askerliği dışında, iç Anadolu’nun bozkırından, dümdüz ovasından, bu ücra ve kırsal kesimden dışarı çıkmamıştı, Daha doğrusu çıkamamıştı.
Ailesi çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Atilla da onlara yardım ediyordu. Bu işlerle ailesini bile zor geçiniyordu. Bundan dolayı Polis olmayı kafasına koymuştu. Hem insanlara yardım edecek hem de geçimini buradan sağlayacaktı.
Askerde iken; şehirde yaşayan arkadaşlarına bu konuyu açmış ve onların yardımını istemişti.
Nedim; Atilla’nın hem hemşerisi hem de asker arkadaşıydı. Onunla samimi olmuş, onunla dertlerini paylaşıyorlardı ve birlikte polis olmaya karar vermişlerdi.
Askerden terhis olduktan sonra her ikisi de memleketlerine döndüler. Nedim, şehir merkezinde oturduğu için Polislik için başvuru sınav tarihini Atilla’ya bildirecekti.
Derken, o gün geldi çattı, iki arkadaş birlikte sınava girip ikisi de Polislik sınavlarını kazandılar. Eğitimin sonunda atamalar yapıldığında; iki arkadaş ayrılmıştı.
Nedim; İstanbul’a, Atilla ise kendi şehrine yakın Anadolu da bir şehre tayin olmuştu.
Atilla; atandığı Anadolu’nun küçük bir şehrinde Polisliği öğrenmesi için karakola verilmişti. Karakola gelenleri gözlemliyor nasıl bir insan olduklarını inceliyordu. Ama buraya gelenlerin çoğu suç işleyen ve işleyecek insanlardı. Kadınlar ise genelde fuhuş ve erkek dayağı gibi olaylar nedeniyle geliyordu. Bu kadınların çoğunluğu da sigara içiyordu.
Bu sigara olayına Atilla çok şaşırmıştı. Çünkü köyündeki kadınların sigara içtiğini hiç görmemişti.
Karakolda birkaç ay çalıştıktan sonra minibüslü bir ekibe verildi. Atilla bu ekibi çok sevmişti. Dışarıdaki soğuk ve yağıştan etkilenmiyor, şehrin her yerini gezip öğreniyordu. Bir olay olduğunda telsizle bildiriliyordu ve insanlara yardım ediyorlardı.
Bir gece minibüsle devriye gezerken, ara sokakta bir evden duman çıktığını görmüş, ekip amiri olan tonton baş komiserine söyleyip içerdeki yaşlı kadını yanmaktan kurtarmışlardı.
Ekip şoförleri bekçiydi her yeri tanıyordu, ekipteki diğer Polis arkadaşları hem kıdemli hem de tecrübeliydiler. Ekipte vardiyalı gece gündüz çalışıyorlardı.
Aradan aylar geçmiş, Atilla ekibe iyice alışmıştı. Bir gün Gece devriyesindeyken, sabaha karşı ekip otosu yavaş yavaş ana bulvardan ilerliyordu. Bu yavaş ritmik motor sesi hepsinin uykusunu getirmişti. Ekiptekilerin sohbeti bitmiş artık, gecenin ağırlığı, sabahın mahmurluğuyla herkese bir uyku bastırmış, bazılarının göz kapakları iyice ağırlaşmıştı.
Yılların deneyimli ekip amiri baş komiser bunları bildiğinden; laf olsun diye birazda ekibin uykusu açılması için;
-“Hiç geçinemiyoruz, maaş yetmiyor, çocuklar yetişti, üniversite de çocuk okutuyorum, ona para, buna para… Hanımın sigarası, benim sigaram yok işte… Yetmiyor, yetişmiyor ne yapacağımı bilemiyorum” deyince direksiyondaki bekçi;
-“Ben de geçinemiyorum, maaşım hanımın sigarasına yetmiyor” der, arkadan kıdemli bir polis ise;
-“Yahu, hanım da bende günde birer paket sigara içiyoruz, aynı sizin durumundayız baş komiserim” der
Atilla durur mu, biraz da laf olsun diye;
-“Ben bekarım, sigara da içmiyorum, az çok idare ediyorum, zaten sigara içen kadınlar genelde O..u oluyor” demesiyle..
Ekip şoförünün el frenini çekmesiyle minibüsün kapıları açılır ve (.?) diğer bilinen ve beklenen sesler duyulmaya başlar…
B. BAŞARAN-17/10/2008
YORUMLAR
Öykü
Gerçek ya da düş ürünü bir olayı aktaran kısa düz yazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır.
Öyküde, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle düş ürünü olabilir, ya da son derece gerçekçidir. Genellikle ironik bir rastlantı yoluyla yaratılan özel bir an üzerindeki yoğunlaşma sürpriz sonlara olanak verir.