- 994 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUĞUN GÖZLERİNDEKİ SEN
Bugün başka bir gündü sıradanlığın dışına taşmış hüzne gebe bir gündü… Çünkü dün bedelsiz duyguların gereksiz seslerini konuk etmiştik katıksız iletişimimize… Bu yankının bedeli olarak senin sesin titremişti benim de yüreğim… Belki de dünün yansımasıydı bugünü sıradanlıktan kurtaran…
Hastaneye gittim duygularıma ve içimde beslediğim hüzün çiçeklerine biliyorum ki ilaç yoktu ama bedenim ayakta kalabilirdi belki… Kulağımdan sesindeki hüznün tınısı hiç gitmedi... Nereye baksam seni gördüm… İçim acıdı öksüz çocuklar gibi, duygum kanadı şelaleden akan suyun özgürlüğü gibi, gözyaşım yatağını bulamadı telaştan…
Bu duygu sağanağında serseri mayın misali savrulurken düşüncelerim bir çift gözün bana baktığını gördüm… Elimde sıkı sıkı kavradığım anahtarlığım vardı… Küçük bir barbie bebekti anahtarlığım. O ışıl ışıl bakan bir çift boncuk gözün sahibini bakışlarımla yanıma çağırdım. Sanki benim çağırmamı bekliyordu.. Minicik adımları bedenini uçurarak getirdi yanı başıma. Adını sordum Elif’ti… İlkti… Nurdu o yaşama doğan…
Elif’ ciğin saçları dağınıktı ve uzunca bir süre okşanmamış sevgi dolu bir el dokunmamıştı sanki ona… Bakımsız değildi ama durumlarının iyi olmadığı her halinden belliydi… Elimdeki anahtarlık bebeği ona uzattım. O ışıl ışıl bakışlarının yerini şaşkınlık almış ve biraz da ürkekliği harman etmişti mana dolu gözlerine… Önce bana baktı sonra anneciğine.
Annesi …
__ al kızım, abla veriyor hem de isteyerek
Sanki bir yabancıdan hiç hediye almamış gibiydi. Aslında oda haklıydı. Çünkü yaşadığı dünya ve insanlar o kadar karmaşıktı ki… Bir gülüşe küçücük anahtarlık hediye eden ablalar olduğu gibi tatlı bakışlarını armağan ettiği bazı büyüklerinden cevap kaş çatıklığı ve donuk bir bakış olarak da geri dönebiliyordu…
Elif’ ciğin huzur dolu, ışık dolu bakışı beni bir süre hüzünden ve BİZim için üzülmekten uzaklaştırsa da tekrar gözyaşlarım telaşlarına sarılarak ama sessizce süzüldü yorgun ve fersiz gözlerimden…
O minicik adımların yüreğini de yanına alıp bakışlarına hapsettiği merak demetini de katarak bana doğru yaklaştığını gördüm…
__ Neden ağlıyorsun?
__ Anneni mi özledin yoksa?
Bir çocuğun en büyük özlemi annedir… Minik Elif bilmiyordu ki ben hiç çocuk olamadım…
Bu soruyu sorarken _ dokunsam ağlayacak _ sözünün gerçek halini buğulu bakışlarım net bir şekilde gördü. Çocuk berraklığı, çocuk gerçekliği bu olsa gerekti. Benim sessiz ağıdıma ağıdını katık edip tekrar bu sancılardan huzuru doğurmaktı minicik amacı… Bu duygu titreşimini aldı yorgun yüreğim ve Elif’ciğe sarıldım. Onun izniyle bir parça huzur, bir parça coşku, bir parça umut, bir parça da öpücük aldım minicik yanaklarından.
__ Hadi oyun oynayalım saklambaç oynayalım dedi…
Tebessüm ettim…
Hani sana anlatmıştım… Ben küçükken saklambaç oynayamazdım hep saklandığım yerden bulurlardı.. Büyüyünce de oynayamadım… Sevemedim saklanmaları saklamaları… Küçük Elif’ ciğe bunları söyleyemedim…
__ Hastane burası daha sessiz bir oyun oynayalım dedim
Ellerimizi birleştirdik başparmaklarımızı yarıştırma oyunuydu. Onun minicik parmağına kıyamıyor her defasında yeniliyordum…
__yendim yendim ole yy…
Çığlıkları ve yaşama dolu coşku dolu bembeyaz kahkahaları hastane duvarlarının soğukluğunu içine çekmiş mavi, pembe, turuncu, yeşil, lila rengine boyamıştı sanki tüm soğukluğu…
Annesi çağırıyordu Elif’ ciği… İşleri bitmişti gitmeleri gerekiyordu… Sarıldı bana ve …
__ Seni bugün rüyamda görmek istiyorum ve sana dua edeceğim dedi…
Ağlamamak gözyaşlarımı özgürlüğüne kavuşturmamak için sarf ettiğim çabayı fark etmiş olmalı ki gözlerini kaçırdı benden… Ona sarıldım öptüm… Boynunu kokladım… Çünkü yaşam en güzel kokusunu çocukların dudakları ve kalpleri arasında gizler…
Artık hissetmiştim… Elif’ciğin bakışlarına misafir gelmiştin… Onun gözlerinde konaklamıştın… Benim fersizleşen gözlerime ışığını tekrar teslim edene kadar Elif’cikle anlaşmıştınız… Bu oyunu küçükken hiç oynamamıştım ama çok sevdim…
Bekle…!
Bende minik bir yüreğin gözlerine sığınacağım ve sana geleceğim… Önce gözyaşını daha sonra sesine yerleşen hüznü ve özlemi, yok etme oyununu oynayacağım…
Bekle….............
Beyaz Ağıt/Mehtap ALTAN
YORUMLAR
Çocuk bir neşedir çocuk bir sevgidir çocuk bir hayattır çocuklara sarılmak hayatı tutmaktır.Çocuklar en sıkıntılı anımızda bizim yüzümüze gülücük kondurandır.Lütven birşey veremsekte , birşey alamasakta onların en büyük ihtiyacı olan sevgilerini onlardan esirgemeyelim hiçbir çocuğa ayrım yapmadan.Böyle güzel bir konuya böyle güzel şekilde değindiğniz için teşekkür ederim.....
Bende minik bir yüreğin gözlerine sığınacağım ve sana geleceğim… Önce gözyaşını daha sonra sesine yerleşen hüznü ve özlemi, yok etme oyununu oynayacağım…
Bekle….............
şiirin yakıştığı gibi öyküde kaleminize çok yakışıyor
okurun içinde kendinden mutlaka bir sey bulabileceği
çoğalabileceği bir öykü...
tebrikler dost yürek
saygılar kalemine...emeğine...
Şiirlerinden çok iyi tanıdığım güzel kızımın öyküleriyle yeni tanışıyorum ve büyük keyif aldım, tebrikler çocuk, Arslan ağabeyin şiirsel güzellikte zarif bir öyküyle ruhunun bu günlük gıdasını almış oldu.Mehtap Altan ihmâl etme öykücülüğünü devam..İzlemedeyim...))))
Sevgilerimi yolluyorum ve tebriklerimi.