İhtiyar Balıkçı
Hiç korkmadan kaltı ayağa tüm balıkçılar çoktan kasabaya dönmeye başlamıştı ama o tek başına kayığında dimdik ayaktaydı .Ufka deliksiz kısık gözleriyle bakıyordu.
Güneş kızılığa bürünmüş yakamozun devasa cismi tüm denizi sarmıştı. Kaçan balıkçıların kayıklarından gelen motor sesleri yavaş yavaş kayboluyordu.Sessizlik cesaretini perçinlemiş ve zıpkınını kavrayıp kayığın en ucunda her an gelecek bir saldırıya hazırlanmış bir piyade gibi duruyordu. Yeşil kazağını üzerinden çıkarıp yavaşça yere bıraktı . Balıkçı beresini çıkarıp saçlarını dağıttı ve o bembeyaz sakkalarını sıvazlayıp denize tükürdü. Yavaş yavaş terlemeye başladı bu köpek balığının nekdar büyük olduğunu kestiremiyordu bile. Bir kaç metre ilerde ufak dalgalanmalar gördü bir kurt gibi gözlerini o noktaya dikti . Zıpkını iyice kavradı. Köpek balığının yüzgeci denizin üzerine yavaşça çıkmaya başlamış ve hızla kayığa doğru yüzmeye başlamıştı . O kadar süratliydi ki balıkçının takasına çarpması saniyeler sürmedi balıkçı zıpkını çoktan bırakıp takaya sıkıca sarılmıştı bile. Köpek balığının birdaha ki saldırısını kestirmek için doğruldu boyunu ve kilosunu anlamak için pür dikkat onu izledi. Hemen tuttuğu balıklardan bi kaçını fırlata bildiği kadar ters noktaya fırlattı balıkların kanı denize yayılmaya başlayınca köpek balığı kokuyu alır almaz o yöne doğru hızlıca yüzmeye başladı ve takaya paralel bir şekilde ilerliyordu.Balıkçı zıpkını tekrar kavradı. Köpek balığı takanın çok yakınından hızlıca geçiyordu hiç zaman kaybetmeden zıpkını başına sıktı çatal köpek balığıyla beraber hızla giderken ip birden gerildi ve balıkçı zıpkını elinden kaçırdı. Balıkçı hemen çantasından tabançayı çıkardı motoru çalıştırıp güvenli bir yere çekti.Köpek balığı çok hızlı bir şekilde sağa sola yüzüyor ve can çekişiyordu . Balıkçı nişan aldı ve altı el ateş etti köpek balığı ölmüştü suya batmadan hemen takayı yanına çekip köpek balığını kayığa bağlarken arkasından bir köpek balığının daha geldiğini farketti motorun tek hamlede çalıştırdı ve zaman kaybetemeden uzaklaştı. Yüzünde ki o alaycı gülümsemeyle kaçan balıkçılara küfredip kazağını giydi beresini taktı ve piposunu yaktı, o kutr bakışlar içerisinide ufka daldı.
Kasabaya vardığında önce kayığını küçük iskeleye ustaca bağladı köpek balığını kıyıya çekebilmek için gözleri balıkçı arkdaşlarını aradı saatin hayli geç olduğunun farkındaydı köpek balığına baktı ve piposunu tekrar ateşledi düşünmeye başladı. Balık, kayığın arkasında çakıl kumsla oturmuş bir vaziyette duruyor dalgalar o büyük cismine çarpıyordu. O sırada bir ses duydu "İhtiyar! İhtiyar sen yaşıyorsun!". Balıkçı kaşlarını çatarak döndü arkdasına hiç birşey anlamamıştı. Gelen kasabanın kıraathaneci Memedin oğlu Sıska Mustafaydı . Balıkçı o kalın sesiyle "Ne saçmalıyorsun evladım sen" dedi. Mustafa heycandan zor konuşuyordu."Reis tüm balıçılar seni saatlerce bekledi dediler ki köpek balığı gelmiş geri dönmüş her biri, bir sen kalmışsın.Sen gelmeyince ölüdüğünü sandılar bizim kırataneye dolmuşlar bende oraya ..." Balıkçı lafını keserek "Hiç aramaya çıkmak aklınıza gelmedimi" dedi suçlayıcı bir tavırla. Mustafa boş boş gözle balıkçının gözlerine bakmaya başladı suçluluğu üstlenerek.
Balıkçı; "Tamam şimdi bana yardım ette benim ölmediğimi kasabaya ilan edelim." Balığa doğru yanaştı ve halatla köpek balığını bağlamaya başladı "İçinizden huysuz inatçı ihtiyar denizin dibindi boyladı demişssinizdir demi ." Deyip güldü sonra çakıllara tükürdü." Mustafa sesini çıkarmadan onu izliyordu. "Hadi durma oyle çek şu balığı." İkisi birden köpek balığını karaya iyice çıkardılar. Balıkçı derin bir nefes aldı ve "Git çağır ahaliyi kıraathaneden görsünler ihtiyar balıkçının soğuk cesedini." dedi ve gülerek piposundan bir nefes çekti.
Mustafa çıplak ayaklarıyla kıraathaneye koşmaya başladı. Kıraathane geldiğinde tüm kasabanın erkekleri burdaydı herkez çay içiyordu ve aralarında ki o yoğun İhtyar tartışması. Kuşluk vaktiyle tüm balıkçılar İhtiyarın cesedini aramak için söz kesmişlerdi.Mustafa soluksuz içeri girdi bağırarak "Baba! Baba! İhtiyar köpek balığını avlamış küçük iskelenin orda!" tüm ahali Mustafaya bakıyordu herkez dilini yutmuştu sanki beş altı saniye hiç birşey söylemeden durdular ve Muhtar Veli Efendi ayağa fırladı "Ne diyorsun sen evlat doğrumu dediklerin." "Evet muhtar emmi küçük iskelede hatta köpek balığını kıyıya çekmeye ben yarıdım ettim.Dedi ki git çağır ahaliyi gelsin görsünler ihtiyarın soğuk cesedini ."
Ahali kıraathaneden telaşla çıkıp küçük iskeleye doğru yürümeye başladılar.Aralarında Mustafa’nın yalan söylediğini İhtiyarın sağ olamıyacağına inanlar vardı. İskeyele uzaktan gözüküyordu bir fener yanıyordu.Herkez heycanlamıştı iyice yaklaştılar en önde Muhtar vardı. Çakılların üzerinde koskacaman köpek balığını gördüler önce herkez biraz tedirgin olmuş yavaş yavaş yaklaşmaya başlamışlardı.Fener köpek balığının üzerindeydi. İhtiyar balıkçı yoktu.Muhtar fenerin altında bir kağıt gördü bir not yazılıydı.
"Ahali siz ki saatlerce merakla ve korkuyla iskeleden dönmemi beklediniz sağolun.Siz beni bukadar düşünen ahali cesedimi eminim yarın aramaya başıyacaksınız. Bilirim ki önününzde duran bu cansız balık sizden tehlikeli değildir.Gördüm ki köpek balıkları arkadaşlarını kurtarmak için geç kaldı ama kurtarmak için varlardı. Bu köpek balıklarından biraz ders alın sonra garibanlara bölüştürün.
İhtiyar Reis"
İhitiyar o günden sonara birdaha görülmemişti.Kayığı ertesi gün tabandan delinmiş denizin kıyısına batmış bir şekilde bulunmuştu.Denizin mavisi tecrübeliğinden bir şeyler kaybetmişti sanki, ufuk okadarda olgun değildi ve balıkçılar artık içlerindeki suçluluk duygusyla avlanmaya devam edeceklerdi.
"İmkansız ve zor denizde sadece boyunuzu aşar ama yüzerseniz aşılmayacak hiç bir deniz yoktur."
Semih Yıldız
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.