ertelen sevgilere
ERTELENEN SEVGİLERE
Bazen gecenin sonunda, düşüncelerime veda ederken, eskisinden daha da çok anımsadığım, parçalanmış duygularımla baş başa kalırdım.
Bütün yaşamım boyunca, arkama dönüp bakmadığım halde, bu konularda, derin bir hüzün kalırdı, haykıramadığım, derinleşmiş yalnızlığıma alıştırmıştım kendimi.
yorgundum
Yeniden başlama ya da veda seçeneklerim yoktu.
Ortasında idim yaşamın.
Bazen ne kadar zaman geçtiğini bilmeden, yüzümde garip bir hüzünle, benlikte yitirilen bir şeyi, tekrar arar gibi yürürdüm, başımı, başımla baş başa bırakır, başımı dinlerdim.
seni seviyorum
sözünü ne zaman duysam, başkalarını bilemem ama bir şeylerin tamamen bittiğini ve hep bu konudaki yalnızlığımı hatırlatır, kanatarak geride bıraktıklarımı, geriye dönemeyeceğimi hatırlatır.
Kararlarımı, düşüncelerimi.
Acımasız yaşamın içerisinde, doğru dürüst yaşayamayan insanların, sevinçlerini paylaştığımız gibi, acılarını da paylaşmamız gerektiğini söylediğimde,
o ise, öylece durur, anlamsız bakar, yeni elbisesinin neden farkına varmadığımı sorgulardı.
Oysa güçsüz olmak bize yakışmaz, yüreğimizde, iyi şeylere layık insanlar için bir şeyler yapmamız gerek, demesini o kadar beklemiştim ki.
Bazen tanıyamazdım onu,
hangisiydi
Bazen onu bu haliyle, görmeyi denerdim, bazen de gözlerimin içine bakarak anlamasını isterdim.
O ise diliyle sorardı, beni seviyor musun diye, bazen benim vereceğim cevabı beklemeden, kuşkuyla bakardı.
Gözlerindeki ifadede, masum bakışlarını anlayabiliyordum, hazırlıksız yakalanışını
Sonra susardı, susmamam gereken meselemin olduğunu çok iyi biliyordu. Sığınmazdım onun ağır basan duygularına, onun ağır basan duyguları bana hafif gelirdi.
O
alışırsın derdi
Bense, alışmak, duygusuz olmak derdim.
Seni seviyorum lafını ne zaman duyduğumda, eskimeyen ama yıpranmışlığı hatırlatır bana.
Yaşam bana, gerçekleri öğretmeseydi belki o zaman sıradan olabilirdim.
Bazen o birden uzaklaşırdı benden, ne kadar çabalasam da anlayamıyordu beni.
Düşün düşün iyice düşün derdim.
Bazen ne kadar kızsam da ona, istediği aşkı veremediğim için, benim yüzümden acı çektiğini düşündüğümde olurdu. Anlamasını istediğim bende bırakabileceği suçluluk duygusu değildi,
Benim meselelerimde, benzersiz sorumluluklarımdı. İkimizde öyle bir yere gelmiştik ki, tıkanmıştık, bir boşlukta asılı gibiydik, gittikçede bu boşluk derinleşiyordu.
bir yol ayrımındaydık beni bu şekilde bekleyecek gücü de kalmamıştı, bunu anlayabiliyordum.
Bense mutluyu oynamayı beceremiyordum.
Bu işin olmayacağını, herkesten önce o anlamıştı ama kabullenmiyordu. Kendini savunmasız ve hazırlıksız görüyordu.
Bazen geçmişte, onu, çözümsüz sorunlarla bırakarak, kimseye bir şey söylemeden ortadan kaybolmuşluğum da olurdu.
O ise, böyle durumlara dayanamadığını söylerdi, ben ona ne zaman bir şeyler anlatmaya kalkışsam, yüzünü ekşitir,
kabul edilmez derdi.
Benimle sıradan bir hayata karışmak, sıradan bir yaşam istediğini söylerdi.
Yeşil panjurlu ev özlemini aşmıştı, ama yinede beyaz atlı prensinden vaz geçemiyordu. Bir gönül yarası bile taşımayan insanları hüzünlendiriyordu dinlediği şarkılar
İkimizin de sevgisi, çözülmesi gereken meselelerimizde saklıydı.
Bu yüzdendir ki, beni anlamak için çaba sarf etmedi, bu yüzdendir ki, başkalarının acılarını kendi acılarım gibi gördüğümden, erteledim, seni seviyorum sözcüğünü, hesap sormadım.
Kendimi onun gördüğü gözlüklerle görmedim, görmemde imkânsızdı. Biliyordum.
Diyemiyordu bana hesap sor, bende soracağım, susma.
senin için her şeyi yaparım ama
âmâ dan sonrası yoktu.
Benzersiz meselelerimin içinde onunla hangi hayatı inşa edebilirdim.
Onun kavgası kendinleydi, kendinden vaz geçmenin yol ayrımındaydı, bir kopuş bir bütünleşmenin kavşağındaydı…
Oysa bir Ferhat gibi sevmemi bekliyordu
Oysa ustanın dediği gibi
mesele
Ferhat ile şirin olabilmekteydi.
Sevgiden sevgiye fark var, insan sevgi üretir sevmesini bildiği için, bunun da yolu, seçeneğinden değil, insanlığından geçer.
Onurlu insanlar için, sevgide zorunluluk yoktur.
Sevgi üretmektir, sevgi insanı özgür yapar, özgür olmayan bir sevgide, sevgi sayılmaz
Biliyordum
Bundan fazlası yoktu onun için, kendi halinde sakin ve tepkisiz akıp gitmek istiyordu.
İnsanlarda olaylarda ilgilendirmeyecekti onu
var mısın demiştim ona
var mısın
yoktu
Ve bunu da biliyordu zaten, kim bilir kaç kez bunu kendine sormuş ve kaç kez de kendi cevaplamıştı bile
kenan can yoldaşlar