CAMIZ GÜBRESİ VE KARPUZ
Köyün camisinin bulunduğu yerin etrafında oluşmuş ilk yerleşim yerleri. İlk yerleşenler camiyi yapmışlar. Daha sonraları da köye katılımlar olmuş ve köy büyüyüp gelişmiş.
Padişahların hüküm sürdüğü zamanlarda geçen bir öyküyü sizlerle paylaşmak isterim:
Kayadibi’ne ilk yerleşen ve oldukça geniş arazilere sahip olan bir ağa varmış. Köyün çoğuna o bakarmış. Kapısında azapları çokmuş. Sürü sürü koyunu varmış. Bir de bu ağayı kıskanan fakir fakat oldukça da aç gözlü bir kişi yaşarmış. Bir gün usanmamış erinmemiş, İstanbul’a kadar gitmiş ve bu ağayı şikayet etmiş:
-Padişahım, demiş. Köyümüzde bir adam var. Çalar çırpar, yer içer. Koyunumuzu, keçimizi elimizden alır, demiş.
-Bre, bu nasıl adamdır, tiz gidile ve o adam buraya getirile ve suçluysa cezası verile, demiş padişah vezirine. Vezir de adamlarından bir grup atlıyı Salmanlı köyüne yollamış şikayetçiyle birlikte.
Ağa, padişahın adamlarının geldiğini görünce hemen onları karşılamış ve evine davet etmiş. Onlara koyunlar kestirmiş ve bir güzel ağırlamış. Şunu da belirtmem gerek. Mevsim bu arada kışmış. adamlara samanlıkta sakladığı bir karpuz çıkarmış ve bir güzel karpuz ziyafeti çekmiş. Adamlar karpuzu görünce şaşırmışlar.
-Bu mevsimde ne karpuzu, demişler. Nasıl sakladın da çürümedi.
-Efendim, karpuzu hemen camız gübresiyle sıvadık iyice. Sonra da samanlığa soğuk geçmeyecek bir yere sakladık . Kısmet sizeymiş, demiş.
Adamlar, memnun bir şekilde köyden ayrılmışlar. Varıp padişahın huzuruna:
-Haşmetli padişahım, o adam bir ağaymış köyde. Bizi çok iyi ağırladı. Köyde bir sürü çalışanı var. Köylüler de memnun ağadan. Bir çobanın yüzünden adamı cezalandırmak sizin adaletinize yakışmaz demişler.
ÖMER ILGAZ